Paylaş
DÜN servis edilen fotoğraflara bakarken dikkatimi çekti. Son yıllarda gençlerin buluşma adresi olan Kıbrıs Şehitleri’nde maliye, belediye ve emniyet müdürlüğü eş zamanlı denetimler yapmış. Baştan söyleyeyim, denetimlere karşı değilim. Hatta çok daha sık yapılmalı. İzmir’in her yerinde yapılmalı, Türkiye’nin her yeri kontrol edilmeli... Türkiye’de kayıt dışıyla da, işgalle de başka türlü başa çıkmanın mümkün olmadığını biliyorum. Ve elbette... Gençlerimizin uyuşturucu kullanmalarını istemiyoruz. Mümkünse sigara bile kullanmalarını istemiyoruz. Benim itirazım o toplu görüntüye... Onlarca mali ekip, zabıta ve emniyet görevlisi sokaklara baskın yapıyor. Kimi esnafın kasasınını denetliyor, kimi sınırları aşan masalara bakıyor, kimi de kimlik kontrolü yapıyor.
Şunu hatırlatmak isterim. Buraları sadece gençlerin değil, turistlerin de gittiği, gece gündüz dolu olan yerler... Sıradan, olması gereken bir denetimin sanki bir olay varmış gibi algılanmasını herhalde kimse istemez.
Yurt dışına sık çıkan biri olarak, ben hiçbir zaman böyle bir görüntüyü sokaklarda görmedim.
Gördüğüm zaman da herkes gibi ben de anlarım ki, orada ekstra bir şeyler oluyor.
Yine başa döneyim.
İtirazım denetlemeye değil, görüntüye...
Artık başkanları rahat bıraksak
YENİ başkanlarımız 30 Mart akşamı belli oldu. Üzerinden de epey bir zaman geçti. Çoğunun günlük programları ya mesaj kutuma düşüyor ya da ajanslar bunları haber olarak bizlere geçiyor. Takip ediyorum; ziyaretler bitmiyor, ziyaretçiler heyetler halinde başkanlara gidip “Hayırlısı olsun” diyor. Bizim geleneğimizde yeni gelene “Hoş geldin” demek vardır. Anlamadığımı zannetmeyin. Ama bunun bir yerde kesilmesi gerekmez mi ya da buna bir başka formül bulmak daha mantıklı olmaz mı? Örneğin; yeni başkan bir gün belirler ve kim ne diyecekse, kim “Hayırlısı olsun” diyecekse, gelir tebriklerini sunar. Başkan da, başkanlar da yoluna devam eder. Geleneklerimizi seviyorum ama başkanlarımızın da artık iş yapmalarını bekliyorum.
Hadi bir gayret Göztepe
GÖZTEPE’nin Plaf Off oynamadan Birinci Lig’e çıkmasını isterdim. Olmadı. Ama... Önünde bir şans daha var. Göztepe hafta sonu iki kritik maç oynayacak. Ve iki finalden galip çıkması halinde bir üst lige çıkacak. Bütün camianın buna konsantre olması gerekir. Hatta Karşıyakalıların bile... Çünkü şunu çok iyi biliyorum. Göztepe’siz Karşıyaka, Karşıyaka’sız Göztepe olmuyor. Ne ligin tadı çıkıyor, ne de rekabetin bir anlamı kalıyor.
Valiler konuşmazsa nasıl bileceğiz
SADECE İzmir’de değil, tüm Türkiye’de bir kavgadır devam ediyor. Yeni yasayla birlikte il özel idareleri kapandı, büyükşehir meclisleri genişledi. Özel İdareler’deki personel de belediyelere aktarıldı. Ama sadece personel... Gayrimenkuller, mallar, mülkler; nereye aktarıldığı belli değil. Bazı şehirlerde ve bazı mülklerin belediyelere devredildiğini biz de okuyoruz. Ama dediğim gibi bazılarında... Bir standart yok. “İzmir’de böyle de, Denizli’de niye öyle?” diye sorduğunuzda cevabı da yok. “Öyle işte...” diyorlar. İyi de, mantıklı düşünmek gerekir. Sen personelin yükünü belediyelere yüklüyorsun, karşılığında bir şey vermiyorsun. Standart getirmeyip yorumlara neden olacak icraatlara izin veriyorsun. Peki nasıl olacak? Soruyorum çünkü... Valiler konuşmuyor.
Paylaş