Belli ki AK Parti Kurum’u aday göstererek kentsel dönüşümü öne çıkararak vatandaştan oy isteyecek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul hassasiyeti ve seçim stratejisini buna göre kurgulaması da seçimin epey zorlu geçeceğini gösteriyor.
AK Parti 15 Ocak’ta seçim startını vererek, diğer kentlerdeki adaylarını da açıklayacak.
İzmir’de ortak adayla seçimlere girecek Cumhur İttifakı; o yüzden adayın kim olacağı merakla bekleniyor.
AK Parti İzmir’de dördüncü anketini yaptırıyor.
Bugüne kadar anketlerde şu isimler vatandaşa soruldu.
Hepsini alt alta koyduğunuzda siyasete meraklı, ilgi duyan insanlar bile çekimser kalıp aday olmuyor.
Seçimlere sayılı gün kalmasına rağmen birçok kentin adayı belli değil. Adaylar belli olduktan sonra herhalde kendi kadrolarıyla bir süre çalışacaklar ve kamuoyunun karşısına öyle çıkacaklar. Bu kadar kısa sürede projelerin detaylandırılması nasıl olacak ve bu fikirleri nasıl anlatacaklar.
Bugünün iletişim olanaklarına rağmen adayların yapmak istediklerini anlatmaları için zaman çok az.
Her partinin kendi içinde dengeleri var.
Ama siyaset insan yetiştirmek, onları geleceğe hazırlamak zorunda...
Bugün partilerde yaşanan aday sıkıntısını temelinde bu yatıyor.
Enflasyonla başa çıkmak için dünya çareler arıyor ama Türkiye’deki hayat pahalılığı gerçekten de herkesi zorluyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, enflasyonla ilgili net mesajlar vermeye devam ediyor ve “Uyguladığımız programın gerçekçi ve tutarlı hedefleri sayesinde öngörülebilirliği artırdık. 2023 yılsonu gerçekleşmeleri programımız ile uyumlu seyrediyor ve revize hedeflerimizi tutturuyoruz. Başta enflasyon olmak üzere programımızın hedeflerine ulaşmak için ne gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz” diyor. Bakan Şimşek Avrupa turundan sonra Amerika’ya gidecek ve yabancı yatırımcıların yeniden Türkiye’ye dönmesi için çaba gösterecek.
Her fırsatta yazıyorum.
Konuştuğum ihracatçılar “Bıçak kemiğe dayandı” diyorlar.
Hatta Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi asgari ücretin belli olmasından sonra “Sorun 17 bin 2 TL’lik asgari ücret değil, 29.40 TL’lik dolar kuru. 2024 yılı için yüzde 35 enflasyon hedeflenirken, artış yüzde 49 oldu. Döviz kurlarının hali de ortada. Asgari ücretin işverene maliyeti servis ve yemek dahil edildiğinde 1.000 doları buluyor. Bu asgari ücret ve döviz kuruyla ihracat hedefleri tutturulamaz” demişti.
Ekonomiden gelen sinyaller, dünyanın gidişatı, veriler, parametreler gösteriyor ki; hesapları tutturmak çok kolay değil.
Net olan şu var; Her alanda, her sektörde rekabet etmek için katma değerli ürünler, hizmetler geliştirmek zorundayız.
Kitle turizminin kentteki baskısını azaltmak için turist gruplarının büyüklüğüne yeni sınırlamalar getirdi.
Haziran ayından itibaren en fazla 25 kişilik gruplar halinde Venedik gezilebilecek. Venedik Belediyesi’nin aldığı yeni kararlarda birçok detay var.
Örneğin Venedik genelinde hoparlör kullanımı da yasaklandı.
Kentin güvenliğinden sorumlu yetkilisi Elisabetta Pesce, Venedik’in tarihi merkezi kadar yoğun olarak ziyaret edilen Murano, Burano ve Torcello adalarında da ek önlemler alacaklarını söyledi. Venedik’i gezmek isteyenler artık kişi başı 5 Euro da ödemek zorunda...
Bu uygulamaların ortaya atılmasında bazı hedefler var.
Birincisi kentin düzenini sağlamak, kalabalıkların verdiği zararları en aza indirmek; daha uzun ziyaretleri teşvik etmek ve Venedik sakinlerinin yaşam kalitesini artırmak...
Birleşmiş Milletler Kültür Ajansı, Venedik’i UNESCO’nun tehlike altındaki miras alanları listesine koymuş; bu tarihi şehrin turizmin kırılgan etkileriyle karşı karşıya kaldığını açıklamıştı.
2024’ün bütün dünya için kolay geçmeyeceğini biliyoruz.
Bu yıl birçok ülkede seçim var.
Bütün gözler ABD’de olacak; kasım ayında Amerika’nın yeni başkanı belli olacak.
Türkiye’de de martta yerel seçimler var.
Bizde belediye seçimlere genel seçim havasında olur. Kimse yumuşak bir kampanya beklemesin.
Özellikle İstanbul’da partileri zorlu bir seçim bekliyor.
Özdoğru özetle şöyle demişti: “2023 hepimiz için zor geçti ama 2024 yılında da benzer bir manzara bizi bekliyor. Türkiye’nin üretmekten başka çaresi yok; katma değerli üretime odaklanmalıyız. 10 bin dolar seviyesindeki milli gelirin 30 bin dolar seviyelerine nasıl çıkarırız, ülkemizdeki her firmanın, her kurumun buna kafa yorması gerekiyor. Özel sektör, kamu el ele bunu sağlayacak atılımları yapmak zorundayız.”
Bu yazım üzerine bir okurum da şöyle yazmış; “Biz grup olarak yaklaşık üç yıldır Kemalpaşa’da yatırım yapacak arazi arıyoruz. OSB’de arsa yok; olsa da metrekare fiyatları akıl alır gibi değil, organize sanayi dışındaki araziler fiyat olarak uygun gibi gözükse de imar oranı yüzde 20’lerde… Konuk dostumuz çok güzel söylemiş; milli geliri 30 bin dolara çıkaralım ama bu ancak yeni yatırımlarla olur ve biz paramızla yatırım yapacak yer bulamıyoruz. Bir yatırımın yüzde 70’inin arazi maliyeti olduğu ortamda yatırım nasıl yapılacak, ilave istihdam nasıl sağlanacak? Ülkenin hizmet sektörü tabanlı büyüyemeyeceğini iyi biliyoruz. Sanayi üretimini büyütemeyen ülkelerin ekonomiyi yönetmesi çok daha zor.”
Aslında birçok organize sanayi bölgesinden böyle talepler geliyor.
Örneğin Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nin Başkanı Cenk Karace bölgenin genişletilmesi için yoğun bir çaba gösteriyor.
Bu konuyu daha önce de yazmıştım.
Türkiye organize sanayi bölgeleriyle başarılı oldu.
Her buluşmada farklı sektörden özel bir konuk oluyor.
Bu toplantının konuşmacısı ESAS Holding CEO’su Çağatay Özdoğru’ydu.
Özdoğru; ESAS Holding’in kuruluşundan bu yana kurum bünyesinde olan bir yönetici...
Onun deneyimlerini dinlemek keyifliydi.
Holdingin gelecek yatırımlarını ve Türkiye’yle ilgili öngörülerini paylaştı.
Halka arzlar sayesinde de yatırımcı sayısı 3 milyonlardan 8 milyonlara çıktı. Şimdi faizler artınca, borsanın rakipleri çoğalınca endekste düşüşler yaşandı. Yatırımcı sayıları da düşmeye başladı, paranın rotası faize doğru yöneldi. Şunu unutmamak lazım. Al sat yaparak borsadan para kazanmak mümkün ama kaybedenlerin de çok olduğunu unutmamak gerekir. Profesyonellerin bile zorlandığı; yapay zekanın ön plana çıktığı, robotların hızına yetişilmediği bir dönemde en iyisi durup beklemektir.
Piyasa uzmanları “Ağaç gibi beklemek” diyorlar.
Yani bir zeytin ağacı diktiğinizde nasıl birkaç yılda verim almaya başlıyor ve zeytin ağacınız onlarca yıl yaşıyorsa borsaya da öyle bakmalısınız.
Uzun vadeli yatırım yapanlar, doğru şirketlere yatırım yapanlar beklediğinde hiç hayal etmedikleri bir servetin sahibi olabilirler.
Bunun için öyle büyük paralara da ihtiyaç yok.
Ama sabırla ve erken yaşlardan itibaren hem kendiniz, hem çocuklarınız için hisse biriktirmelisiniz.