Paylaş
Her buluşmada farklı sektörden özel bir konuk oluyor.
Bu toplantının konuşmacısı ESAS Holding CEO’su Çağatay Özdoğru’ydu.
Özdoğru; ESAS Holding’in kuruluşundan bu yana kurum bünyesinde olan bir yönetici...
Onun deneyimlerini dinlemek keyifliydi.
Holdingin gelecek yatırımlarını ve Türkiye’yle ilgili öngörülerini paylaştı.
Ve dedi ki;
“2023 hepimiz için zor geçti ama 2024 yılında da benzer bir manzara bizi bekliyor. Önceki kriz dönemlerinden farklı olarak bu süreçte tüketim düşmüyor. Bünyemizde İstanbul dışında AVM yatırımları olduğu için AVM verilerine sahibiz ve tüketim asla düşmüyor, aynı hızla devam ediyor. Hem AVM’ye gelen kişi sayısı bakımından, hem de ciro bakımından bir düşüş görmüyoruz. Bu yönüyle bu yaşadığımız süreci diğer dönemlerden ayırabiliriz. Türkiye’nin üretmekten başka çaresi yok; katma değerli üretime odaklanmalıyız. 10 bin dolar seviyesindeki milli gelirin 30 bin dolar seviyelerine nasıl çıkarırız, ülkemizdeki her firmanın, her kurumun buna kafa yorması gerekiyor. Özel sektör, kamu el ele bunu sağlayacak atılımları yapmak zorundayız.”
KalDer İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Senem Kılıç yıl boyunca bu etkinleri gerçekleştirdi.
Türkiye’nin geleceğine yön veren isimlerle buluşmak ve gelecek planlarını öğrenmek her zaman iyi oluyor.
Çağatay Özdoğru da benim gibi bu ülkenin geleceği konusunda iyimser olanlardan...
Büyük sorunlarımız olmasına rağmen Türkiye’nin stratejik davranması ve teknolojik dönüşümü hayatın her alanına geçirmesi halinde büyük başarılara imza atacağını düşürüyorum.
Ama önce fabrika ayarlarına geri dönmemiz gerekiyor.
Sadece Türkiye’de değil dünyada enflasyon var.
Ancak bizdeki kadar yüksek değil...
Enflasyon milli gelirin erimesi demek, beraberinde başka sorunlar demek...
Özdoğru’nun AVM’lerden verdiği örnek çarpıcıydı.
Ekonomi yönetimi sıkılaştırmayla birlikte bazı önlemleri peşi sıra alıyor.
Bilmeliyiz ki; enflasyon düşmeden Türkiye rahat edemez.
Asgari ücret açıklandı
benim de yorumum var
ASGARİ ücret açıklandı; 17 bin 2 lira oldu.
Enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde devlet ne verse yetersiz ancak bütçe olanakları bunu sınırlıyor.
Bu yıl bir kez zam artışı öngörülse de; enflasyonun seyri belki bir güncellemeyi gerektirebilir.
Şimdi iş dünyasından bazı açıklamalar var.
Hepsini dikkatlice okudum.
Örneğin Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi “Sorun 17 bin 2 TL’lik asgari ücret değil, 29.40 TL’lik dolar kuru” demiş. Ve eklemiş; “2024 yılı için yüzde 35 enflasyon hedeflenirken, artış yüzde 49 oldu. Döviz kurlarının hali de ortada. Asgari ücretin işverene maliyeti servis ve yemek dahil edildiğinde 1.000 doları buluyor. Bu asgari ücret ve döviz kuruyla ihracat hedefleri tutturulamaz.”
Fiyatların arttığı, hayatın zorlaştığı bir dönemde 17 bin lira asgari ücret belli ki beklentileri karşılamıyor.
İş dünyası döviz kurunun çok daha yüksek olması gerektiğini söylüyor.
Döviz yüksek olunca bu sefer iç dengeler bozuluyor.
İğneden ipliğe bir zam fırtınası başlıyor.
Ama çözüm bulmak, sanayinin de rekabetçi olma özelliğini kaybetmemesi gerekiyor.
Bir acı reçete yazılacak ve toplum bu ilacı içecek başka çaresi yok.
Ama şunu da hatırlatmak isterim.
İhracat salgın öncesi yıl olan 2019’a göre yüzde 40 artarak 250 milyarın üzerine çıktı. Kilogram başına başına değer ise yüzde 17 gibi sınırlı bir artış göstererek 1.44 dolar olarak gerçekleşti. Kilogram başına ihracat değerinde zirve olan 2014’ün hala yüzde 10 gerisinde kalan rakamda artışın sebebi küresel emtia fiyatları ve artan TL maliyetleri gösteriliyor.
Türkiye ihracatçı bir ülke kimliğinde ve bu böyle devam edecekse; kilogram başı ihracat oranlarının çok daha yüksek olması gerekir.
Kendi iç meselelerimizi hallettikten, enflasyonu yendikten sonra herkesin buraya odaklanmasında fayda var.
Katma değerli ürünler yapmak zorundayız.
Türkiye’ye yakışan da budur.
Yıllardır bankaya gitmediğini anladım
GEÇENLERDE cep telefonumu değiştirdim, yeni bir SİM kart aldım. Daha doğrusu SİM kartlar elektronik, artık kullandığınız operatöre gidip kart değiştirmenize gerek yok. SİM değişince her şey sıfırlanıyor. Banka hesaplarından sosyal medya hesaplarına kadar birçok şeyi yeniden yapmanız gerekiyor. Bunlar için de bankaya gitmeden oturduğunuz yerden birkaç tuşla onları da hallediyorsunuz.
Düşündüm gerçekten de yıllardır bankaya gitmiyorum, herhangi bir belgeye imza atmıyorum.
Her şey dijital; ya bilgisayardan, çoğu zaman da telefonlar üzerinden yapılıyor.
İnsan yeniliklere çabuk alışıyor ve farkında olmadan yeni hayat sizi alıp başka bir yere götürüyor.
Evsahibi kiracı ilişkisine bir öneri
BİRKAÇ gündür evsahibi kiracı ilişkileriyle ilgili yazınca çok sayıda mesaj geldi. Zor ve değişik bir dönemden geçiyoruz. Ama yargının bu konuya el atması şart...
Kamuoyu mağdur kiracı haberlerinden geçilmiyor.
Yine söylüyorum.
Evsahipleri de mağdur...
Ve çok da haklılar...
Avukat arkadaşım Barış Kaşka diyor ki; “Nasıl idari davalar ve nasıl bazı düşük cezalar içeren suçlarda Sulh Ceza Mahkemeleri dosya üzerinden karar veriyorlarsa; tahliye ve kira tespit davalarında da dosya üzerinden karar verilebilir. İdare ve Sulh Ceza’da tek duruşma oluyor; bu mutlaka yapılmalı.”
Yıllarca süren mahkemeler sonuçta kimseye yaramıyor.
Adalet de sağlanamıyor.
Paylaş