Paylaş
Özdoğru özetle şöyle demişti: “2023 hepimiz için zor geçti ama 2024 yılında da benzer bir manzara bizi bekliyor. Türkiye’nin üretmekten başka çaresi yok; katma değerli üretime odaklanmalıyız. 10 bin dolar seviyesindeki milli gelirin 30 bin dolar seviyelerine nasıl çıkarırız, ülkemizdeki her firmanın, her kurumun buna kafa yorması gerekiyor. Özel sektör, kamu el ele bunu sağlayacak atılımları yapmak zorundayız.”
Bu yazım üzerine bir okurum da şöyle yazmış; “Biz grup olarak yaklaşık üç yıldır Kemalpaşa’da yatırım yapacak arazi arıyoruz. OSB’de arsa yok; olsa da metrekare fiyatları akıl alır gibi değil, organize sanayi dışındaki araziler fiyat olarak uygun gibi gözükse de imar oranı yüzde 20’lerde… Konuk dostumuz çok güzel söylemiş; milli geliri 30 bin dolara çıkaralım ama bu ancak yeni yatırımlarla olur ve biz paramızla yatırım yapacak yer bulamıyoruz. Bir yatırımın yüzde 70’inin arazi maliyeti olduğu ortamda yatırım nasıl yapılacak, ilave istihdam nasıl sağlanacak? Ülkenin hizmet sektörü tabanlı büyüyemeyeceğini iyi biliyoruz. Sanayi üretimini büyütemeyen ülkelerin ekonomiyi yönetmesi çok daha zor.”
Aslında birçok organize sanayi bölgesinden böyle talepler geliyor.
Örneğin Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nin Başkanı Cenk Karace bölgenin genişletilmesi için yoğun bir çaba gösteriyor.
Bu konuyu daha önce de yazmıştım.
Türkiye organize sanayi bölgeleriyle başarılı oldu.
OSB sayısı 400’ü geçti ve çoğunda yer kalmadı.
OSB’lerde 70 binin üzerinde fabrika var.
İstihdam 3.5 milyona, ihracat 80 mil¬yar dolara, ihracat yapan fir¬ma sayısı 10 bini çoktan geçti.
Eğer Türkiye’nin büyümesini, değişmesini istiyorsak; bu taleplere kulak kabartmalıyız.
Sanayicinin yatırım iştahı var ancak okurumun da dediği gibi yer yok ve artan bu arsa maliyetlerini karşılamak mümkün değil.
O yüzden yerel seçimlerden sonra Türkiye asıl gündemine odaklanmalı.
Başarı tesadüf değildir
BİRÇOK iş insanından ve üst yöneticiden yeni kuşak gençlerle ilgili hem övgüler, hem de eleştiriler dinliyorum.
Gençler çok yönlü yetişiyor; yabancı dil biliyorlar, teknolojiye hakimler, yaratıcılar ve girişimciler...
Kim ne derse desin genç kuşaklara bayılıyorum.
Herkes gibi Z kuşağıyla ilgili bir sorunum yok aksine onları sonuna kadar destekliyorum.
Peki bu gençlerden niye şikayet ediyorlar?
Diyorlar ki; “Aidiyet duyguları yok. Hızlı yükselmek istiyorlar. Sabırsız davranıyorlar. Para kazanmak istiyorlar. Maaşın dışında farklı haklar da istiyorlar. Mümkünse evden çalışmak istiyorlar ya da hibrit modelleri zorluyorlar. Daha iyi bir iş bulduklarında arkalarına bakmadan gidiyorlar...”
Evet; bizim kuşaklar böyle yetişmedi.
Ama dediğim gibi bu gençleri destekliyorum.
Peki haksızlar mı?
Daha iyisini aramak istemelerinde, daha iyi çalışma koşulları, ortamları talep etmelerinde ne yanlış olabilir ki?
İşletmelerimiz bu farklı talepler karşısında kendilerine dönüp bakıyorlar mı, özeleştiri yapıyorlar mı?
Tamam gençleri eleştirelim, eksiklerini söyleyelim.
Ama bu gerçeği de pas geçmeyelim.
Benim örnek aldığım yerler var.
İzmir’den örnekler vereyim.
Bunların başında Arkas geliyor. Arkas’ta aidiyet duygusu yüksektir. Ama şirket bunun gelişmesi için insan kaynağına sürekli yatırım yapıyor. Şirket büyür ve değişirken; bunu çalışanlarına hep hissettiriyor. Sosyal sorumluluk projeleriyle bu duyguyu hem kamuoyuna ve aynı zamanda çalışanlarına veriyor.
İnsanlar, çalışanlar, kurumlara kendilerini yakın hissedenler kendilerini değerli hissettiğinde iş başka bir noktaya gidiyor.
Bunda Arkas ailesinin büyük payı olduğunu düşünüyorum.
Lucien Arkas kadar Bernard Arkas ve Diane Arkas Göçmez de bu kurumsal hafızayı titizlikle koruyorlar.
Başarı tesadüf değildir.
Hugo Boss’u hep örnek gösteriyorum
BEĞENDİĞİM bir diğer şirket de Hugo Boss Türkiye...
Her gittiğimde ortamı gözlemliyorum, çalışanların yüzlerine bakıyorum, tanıdıklarımla sohbet ediyorum.
Ben kendi anketimi yapıyorum.
Hugo Boss Türkiye’de çalışanlar hallerinden memnun...
En son Kalder CEO’lar buluşması Hugo Boss’ta oldu.
Hugo Boss Türkiye Genel Müdürü Arif Kaya’yla hem sohbet ettik, hem de küçük bir fabrika turu attık.
Aslında örnek bir kampüs nasıl yaratılır sorusunun cevabını bulmak için Hugo Boss’a gitmeniz yeterli...
Çalışanlar işe girdiklerinden sonra da yoğun bir eğitim sürecinden geçiyorlar. Sosyal haklar birçok işletmeye göre iyi... Çalışma koşulları bir teknopark görüntüsünden uzak değil. Sosyal aktiviteler için çok alternatif var. Spor yapabiliyorsunuz, sanatla uğraşabiliyorsunuz. Sizin için düşünen bir işletme olduğunu her fırsatta size hatırlatıyorlar.
Ben Hugo Boss’un Almanya’daki Stuttgart’taki tesislerini de görmüştüm.
Bence Arif Kaya burada çok daha iyisini yaptı.
Ve her gittiğimde daha çok yabancı misafir görüyorum.
Anlıyorum ki; İzmir’i ortamı, şehir, Ege’nin o içine alan atmosferi dünyanın her yerinden gelen Hugo Boss çalışanını İzmir’de buluşturuyor.
Gençler isteklerinde çok haklılar
Özetle...
Gençlere, Z kuşağına, kristal kuşağa ve bundan sonra gelecek kuşakları eleştirmeyelim. Önce kendimize, mevcut işlerimize, işletmelerimize bakalım. Değişen gençler değil; dünya değişiyor. Ve bu kuşak yani gençler; kendilerine değer verilmesini istiyorlar. Bizim kuşaklar sabırlıydı, aidiyet duyguları gelişmişti tamam ama bu gençler de isteklerinde çok haklılar.
Paylaş