Böyle bir süreçten geçiyoruz.
Her ülke kendini sorguluyor; zorluklar kadar fırsatlar da var.
Daha fazla demokrasi söylemi kadar daha fazla bireysel hakların da konuşulduğu bir dönem bu...
Çocuklarımız artık; Y, Z değil, kristal kuşaktan ve hayata çok farklı bakıyorlar.
Oscar’a gelince...
Örneğin İzmir turizmin birçok alanında söz sahibi olabilir. Sağlık turizminde öncülük edebilir. Hizmet sektöründe öne çıkabilir.
Örneğin gastronomide İspanya’nın San Sebastian’ı olmaya aday olabilir. Fransa’nın Lyon’u gibi yemek yenilmeye gidilen bir şehir haline gelebilir.
Örneğin spor yapılan, sporla anılan bir kent haline dönüşebilir. Spor denince futboldan bahsetmiyorum. İnsanların spor yapabildiği, amatör sporcuların desteklendiği bir kent olarak anılabilir.
Fuarları olan, organizasyon kabiliyeti yüksek bir kent hayal ediyorum.
Ve de sanatla yoğrulan bir İzmir’i düşlüyorum.
Gerçekten de İzmir’in her yerinden görülebilecek büyüklükte bir sağlık kompleksi inşa ediliyor.
Bayraklı Şehir Hastanesi’nin bu yıl içinde tamamlanması bekleniyor.
2 bin 60 yataklı bir hastane olacak. 4 bin sağlık çalışanı istihdam edilecek. Ayrıca 4 bin kişi de hizmet alanında görev yapacak. Hastane 633 bin metrekare alana yapılıyor. Bunun 300 bin metrekaresi yeşil alan. 6 tane ana hastane binasından oluşuyor. Örneğin, 300 yataklı karpasküler hastanesi, 583 yataklı genel hastane, 424 yataklı kadın doğum ve çocuk hastanesi gibi... Dakikada 7 ambulans giriş yapabilecek. 50 tane ameliyathane olacak.
Hangi açıdan bakarsanız bakın dev bir yatırım…
Projeyi Türkerler ve Gama Konsorsiyumu yapıyor.
Türkerler Holding’in Ege Bölgesi’nde inşaat, enerji gibi önemli yatırımları da bulunuyor.
Elazığ ve Malatya’daki deprem faciasının acısı geçmeden; İdlib’de 8 askerimizin şehit olduğu saldırı haberini öğrendik.
Sonra Van’daki çığ faciasında, 38 vatandaşımızı kaybettik.
Ardından Sabiha Gökçen Havalimanı’nda pistten çıkan uçakta yatirdiğimiz yolcularımız oldu.
Bu arada Manisa sürekli sallanıyor.
Ege’nin her kenti bu sallantılardan etkileniyor.
Şu bir gerçek ki; Anadolu zor bir coğrafya...
Türkiye’nin normalleşmesi için gündemini değiştirmesi gerekir. Bu da ancak siyaseti birinci gündem olmaktan çıkararak olacak. Elbette bizim gibi coğrafi zorlukları olan bir ülke için bunu yapmak kolay değil.
İşte görüyorsunuz; Suriye iç savaşı devam ediyor, Libya yeni bir kriz nedeni, İran ve Irak’taki çalkantılar bitmiyor.
Türkiye’nin bu yaşananlardan etkilenmemesi mümkün değil.
Aslında bu istikrarsızlık ortamı Türkiye’nin değerini daha da öne çıkarıyor.
Eksik gördüğümüz ve çok eleştirdiğimiz demokrasisine rağmen Türkiye bu bölgenin en cazip ülkesidir.
Genç nüfus potansiyeli, iç dinamikleri birçok Avrupa ülkesinden çok daha iyidir.
Yaptıklarımızı, şartlarımızı, içinde bulunduğumuz koşulları bazen küçümsüyoruz.
“Kruvaziyerle gelen turist kente hiçbir şey bırakmıyor. Birkaç saat kalıp ayrılıyor. Geriye de bir şey kalmıyor...”
Ben de diyorum ki;
Yanlış düşünüyorsunuz.
Bütün istatistikler farklı şeyler söylüyor.
Siz o şehri beğendirebilir, akıllarda bırakabilirseniz o turist beş yıl içinde başka bir nedenle mutlaka o kente ziyarete geliyor.
Yani ben kruvaziyer yolcusunu gece kalmadan şehirden ayrılan turist olarak değil de; birkaç yıl sonra ağırlayacağımız misafirimiz olarak görüyorum.
Gazeteye girip çıkarken; bazen de kısa yürüyüşler yaparken çok sayıda Suriyeli misafirimizi görüyor, bazılarıyla da sohbet ediyorum.
İzmir’in sokaklarında farkında değiliz ama ben o büro sayesinde binlerce Suriyeli ile beraber yaşadığımızın farkına varıyorum.
Ve işte bu büyük grupları gördükçe hem Türkiye’yle gurur duyuyor, hem de işimizin çok zor olduğunu görüyorum.
Gurur duyuyorum çünkü Türkiye geçmekte olduğu zorlu koşullara rağmen Suriye halkına sırtını asla dönmedi.
Çocukların eğitimini üstlendi, ailelerin sağlık masraflarını karşıladı. Çoğuna iş sağladı, tamamına başlarını sokacak bir yer temin etti.
İnternet üzerinden alışverişlerde ödeme ve sanal POS hizmeti veren yerli bir yazılım şirketi...
İstanbul Teknik Üniversitesi Bilişim Sistemleri Mühendisliği Bölümü’nden mezun olduktan sonra ABD’de eğitim gören genç girişimci Yiğit Cengiz, 2009’da Türkiye’nin ilk yerli ödeme kuruluşu PayTR firmasını kurdu ve BDDK’dan yetki aldı.
Firma, 2018’de TOBB tarafından açıklanan Türkiye’nin en hızlı büyüyen 100 şirketi arasına girdi.
Güzel olan bu hız devam ediyor.
5 Şubat günü İzmir Ticaret Odası’nın evsahipliğinde yapılacak toplantıda bu ödülü yine alacaklar.
Önceki dönem Meclis Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Tarım Orman Bakanı Bekir Pakdemirli ve TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da bu törende olacak.