Paylaş
Gazeteye girip çıkarken; bazen de kısa yürüyüşler yaparken çok sayıda Suriyeli misafirimizi görüyor, bazılarıyla da sohbet ediyorum.
İzmir’in sokaklarında farkında değiliz ama ben o büro sayesinde binlerce Suriyeli ile beraber yaşadığımızın farkına varıyorum.
Ve işte bu büyük grupları gördükçe hem Türkiye’yle gurur duyuyor, hem de işimizin çok zor olduğunu görüyorum.
Gurur duyuyorum çünkü Türkiye geçmekte olduğu zorlu koşullara rağmen Suriye halkına sırtını asla dönmedi.
Çocukların eğitimini üstlendi, ailelerin sağlık masraflarını karşıladı. Çoğuna iş sağladı, tamamına başlarını sokacak bir yer temin etti.
Milyarlarca dolarlık bir kaynağı sırf bunun için harcadı.
İşimizin zor olduğunu da görüyorum çünkü mangalda kül bırakmayan o batılı devletler Türkiye’nin bu fedakarlığına seyirci kaldı.
Ne bir katkı yaptılar, ne de gönülden bir teşekkür ettiler.
Suriyelilerin büyük çoğunluğu ülkelerinde istikrar sağlanmadan geri dönmeyecektir.
O yüzden Türkiye bu konuya kaynak ayırmaya devam edecektir.
Dün İdlib’den gelen şehit haberleri içimizi yaktı.
Yazı yazmakta zorlandığım günlerden biriydi.
Gazetenin önünden geçen çoluk çocuk Suriyelileri düşündüm, onların çaresizliklerini, yüzlerine vuran acıları...
Bir de İdlib’den gelen, canımızı yakan şehit haberlerini...
Dünya bir istikrara kavuşsa, Türkiye biraz rahatlasa...
Bir fırsat kaçmış oldu
GEÇEN gün KALDER İzmir Şubesi’nin CEO’lar toplantısından bahsetmiştim. Arkas Holding binasındaki toplantıya İzmirli birçok sanayici de katılmıştı.
TIRSAN’ın Başkanı, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın eski Meclis Başkanı Mehmet Tiryaki de o isimlerden biriydi.
Dedi ki;
“Bu salonu hatırlıyorum. Burada İzmir iş dünyası olarak toplanmış ve Alsancak Limanı’nın ihale sürecine dahil olma kararı vermiştik. İzmirli girişimciler o gün bir araya gelip ortak hareket etmek adına önemli bir karar almıştı. Bundan sonraki dileğim de bu iradenin devam etmesidir.”
O günleri çok iyi hatırlıyorum.
1 milyar doların üzerinde bir teklif sunmuşlar, ama ihaleyi alamamışlardı.
Ancak birinci gelen de, ikinci gelen de sonradan vazgeçmişti.
Fiyatın doğru olup olmadığını elbette bilemiyorum.
Ama o ihale İzmir sermaye grubunda kalmış olsaydı; hem sonuçlanmış olacaktı, hem de kente yeni bir heyecan gelecekti.
Bana göre bu fırsat kaçmış oldu.
Sonrasında biliyorsunuz dünya 2008’de bir dalgalanma yaşamış, ekonomik şartlar yeni bir ihaleye izin vermemişti.
Birlikte hareket etme kültürünü ben çok önemsiyorum.
Elbette çok ortaklı yapıların kolay olmadığını biliyorum.
Ancak EGS, Güçbirliği ve Kipa örneklerinden sonra liman ihalesi sonuçlanmış olsaydı; çok ortaklı şirketlerin devamı da İzmir’de gelecekti.
Yani ben bu sürece sadece liman diye bakmıyorum.
Türkiye’nin girişimcilik iklimi açısından kaçırılmış bir fırsat olarak olmakla birlikte; Mehmet Tiryaki’nin dileğinin de yine hayata geçebileceğini görüyorum.
İletişim meselesini hafife almayın
EGE Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’nde yıllarca ders verdim. Geçen gün İletişim Fakültesi’nde Danışma Kurulu toplantısına giderken; İletişim Fakültesi, Radyo Televizyon ve Sinema Bölümleri’nin de önünden geçtim. Ve elbette halkla ilişkilerin de...
Medya artık çok farklı alanlarda hizmet veren bir endüstri haline geldi.
Türkiye’de aslında yeterince önemsendiğini zannetmiyorum.
Oysa dünya iletişimin farkında ve her alanda daha fazla kullanmaya gayret gösteriyor.
Algıyı yönetmek hiç de kolay değil.
İletişimde yaptığınız en küçük yanlış size büyük sorunlar halinde geri dönüyor.
Bizim şirketlerimiz, kurumlarımız ancak kriz anında iletişimi akıllarına getiriyor.
İşte o zaman “Ne yapmalıyız?” sorusunun cevabını arıyorlar.
Ben içeriğin kral olduğuna ve kral olmaya devam edeceğine inanıyorum.
Kim olursanız olun, hangi işi yapıyorsanız yapın içerik üretmek, bunu iyi anlatmak, iyi sunmak zorundasınız.
Özetle;
İletişim meselesini hafife almayın.
Trafiğe ne zaman
sinirlenmiyorum
GAZETEDE odam limana bakıyor. Ve tır trafiğini her dakika izliyorum. Trafik sıkışık olduğunda inanın sinirlenmiyorum. Çünkü o tır trafiği benim için ihracat demek, bu da üretmek demek, daha fazla istihdam demek... Türkiye daha fazla üretmek zorunda. Türkiye’nin bu potansiyeli var, insan kaynağı mevcut. O yüzden Alsancak Limanı hareketliyse ben çok daha mutlu oluyorum.
Paylaş