Ama bizde kurallar getirildiğinde de bu sefer şikayetler başlıyor.
Size bir örnek vereyim.
Çeşme; özellikle de Alaçatı son yirmi yılda herkesin çok konuştuğu bir yer oldu. Korunmuş mimarisi, kendine özgü kent kimliği, Türkiye’de bugüne kadar az gördüğümüz dokusu dikkat çekti.
Ve ilk dönemde çok da iyi gitti.
Gelen büyülendi; bir kez daha gelmek için bahaneler uydurdu ve yine geldi.
Sonrasında klasik alışkanlıklarımız, popüler kültür ve her yeri her yere benzetme çabamız Alaçatı’yı da başka bir yere götürdü.
Kilitlenen trafik, yürünemeyen yollar, her köşede bir başka düğün varmış gibi çalan müzik...
Devam edeyim mi?
Türkiye’de de böyle bir değişim var, iyi örnekler de artıyor.
Dünyada Nammos, Scorpios ve Lío gibi global ikonlar, bu dönüşümün en başarılı örneklerinden. Peki, bu mekanlar nasıl oluyor da eğlenceyi bir yaşam tarzına dönüştürebiliyor?
Yine bu üç örnekten gidelim.
Nammos’un lüks plaj kulübü atmosferi, Scorpios’un bohem ve özgün tasarımı, Lío’nun büyüleyici gösterileri her biri misafirlere kendilerini özel hissettiren deneyimler sunuyor.
Mekanların mimari tasarımı ve atmosferi, eğlenceyi bir yaşam tarzına dönüştürmenin en önemli unsurlarından biri. Nammos’un Ege Denizi kıyısındaki sade ama şık tasarımı, Scorpios’un doğayla bütünleşen ve huzur veren yapısı, Lío’nun gösterişli ve renkli ambiyansı, misafirlerin zihninde unutulmaz izler bırakıyor.
Eğlenceyi yaşam tarzına dönüştüren mekanların bir diğer önemli özelliği ise sundukları kişiselleştirilmiş hizmetler.
Global ikonlar, gastronomi ve eğlenceyi başarılı bir şekilde bir araya getiriyor.
Brillant ile buluşup sohbet ettik.
Ben müziğin her türünü seven, takip eden biriyim.
Fransız okullarında okumanın verdiği sempatiyle de Fransızca şarkıları ayrı bir yere koyarım.
Dany Brillant da sevdiğim sanatçılarından…
Kendisiyle Didim’de Anda Barut’ta vereceği konser öncesinde buluştuk.
Son dönemde müzik endüstrisinde de önemli değişimler yaşanıyor.
Dijital platformlar sayesinde elinizin altında milyonlarca parçayı, sanatçıyı bir tek tuşla keşfeder hale geliyorsunuz. Ve istediğiniz müziği, yine kişiselleştirilmiş tercihlerle dinleyebiliyorsunuz. Şimdi de yapay zekayı konuşuyoruz. Yapay zekayla birlikte dünya da, müzik endüstrisi de nereye gidecek merak ediyorum.
Ve Bodrum...
Bodrum giderek lüks turizmin en önemli adreslerinden biri olarak gösteriliyor. Dünyanın en önemli markaları Bodrum’a yatırım yapmaya başladılar ve istenen oldu artık turizm 12 ay yapılıyor. Dünya medyası Bodrum’a eskisinden çok daha fazla yer vermeye başladı. Ve karşılaştırmalı haberler yapılıyor. İbiza, Saint Tropez, Monaco gibi turizmde öne çıkmış yerler konuşulurken; Bodrum’a övgüler yapılıyor.
Çeşme’yi de unutmamak lazım.
Yerli turizmden daha çok beslense de; açılan yeni oteller, işletmeler giderek daha fazla gündemde kalıyor.
Elbette Türk turizmi buralarıyla sınırlı değil.
Turizm Bakanlığı birkaç yerle anlatılan bir turizm öyküsü istemiyor. Bence çok da haklı...
Yeni Çeşme Projes
Galiba haziran ya da temmuz 2001'di; Ahmet Piriştina Balçova'da dokuz yıldır kullanılmayan Grand Plaza otelinin binasının üniversite tarafından kullanılması kararını çıkardı. O günlerde İzmir Ticaret Odası’nın başkanı Ekrem Demirtaş’tı ve İzmir’in ilk vakıf üniversitesinin planlaması bitmek üzereydi. Binaya güçlendirme ve tadilat yapıldı ve üniversitede Ekim 2001'de dersler başladı.
26 Ekim günü 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel geldi; üniversitenin resmi açılışını yaptı ve ilk dersi verdi.
Öncesinde Demirel ile sohbet de ettik.
Kendisine nasıl bir konuşma yapacağını sorduk.
Dünyanın yeni bir döneme girdiğini, bir milenyum konuşması yapacağını söyledi.
Ben de salondaydım.
Vehbi Koç'un vizyonu sadece iş dünyasında değil, aynı zamanda toplumsal sorumluluk alanında da derin izler bıraktı. O, eğitimin bir ülkenin geleceği için ne kadar önemli olduğunu biliyordu.
TEV, her yıl binlerce başarılı, ancak maddi imkânları kısıtlı öğrenciye burs imkânı sunuyor. Bu burslar, sadece maddi destek sağlamakla kalmıyor; aynı zamanda gençlerin özgüvenlerini artırıyor, onların daha büyük hayaller kurmalarına olanak tanıyor. Bu gençlerden biri, belki de küçük bir köyden çıkan ve TEV bursuyla üniversiteye giden bir kişi olabilir. Bu, sadece bir eğitim desteği değil, aynı zamanda bir yaşam değişimi hikayesidir.
İzmir TEV’nin en aktif şubelerinden biri olarak, gençlerin eğitimine destek olmak için birçok başarılı projeye imza atıyor. Bu projeler, gençlerin hayatlarını değiştirmekle kalmıyor, aynı zamanda onları geleceğin liderleri olarak yetiştiriyor.
İzmir şubesi son yıllarda bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik (STEM) alanlarında eğitim projelerine büyük önem veriyor. Özellikle kız öğrencilerin yönlendirilmesi için düzenlenen atölye çalışmaları ve seminerler büyük ilgi görüyor. Bu projeler sayesinde, gençler geleceğin teknolojik dünyasında daha donanımlı hale geliyor.
Sanat ve kültür alanında da önemli projelere imza atan İzmir şubesi, gençlerin sanatsal yeteneklerini keşfetmeleri için çeşitli etkinlikler düzenliyor. Tiyatro, resim ve müzik alanında verilen burslar ve düzenlenen festivaller, gençlerin kendilerini ifade etmelerine olanak tanıyor. Bu projeler, sanata olan ilgiyi artırırken, gençlerin kültürel birikimlerini de zenginleştiriyor.
TEV İzmir, gençlerin kariyer hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olmak için mentorluk programları da yapıyor. Başarılı iş insanları ve akademisyenler, öğrencilerle bir araya gelerek onlara rehberlik ediyor. Mentorluk programları, gençlerin kariyer planlarını yapmalarına, hedeflerine daha emin adımlarla ilerlemelerine yardımcı oluyor.
ABD’de Harvard Üniversitesi’nin yeni yayımlanan araştırması, zeytinyağı, balık, sebze - meyve, tam tahıllar ve kuruyemişlerden oluşan Akdeniz diyetinin ömrü uzattığını bir kez daha kanıtlıyor.
Harvard bu araştırmayı 25 yıldır yapıyor; yaş ortalaması 55 olan 25 binden fazla sağlıklı kadın üzerinde yapılan araştırma, Akdeniz türü beslenmenin tüm nedenlerden ölüm riskini dörtte bir oranında azalttığını ortaya koydu. Çalışmaya katılan kadınlar 25 yıl boyunca Akdeniz diyetiyle beslendi.
Akdeniz ve Ege tipi beslenme aslında birlikte anılıyor. Yedi yıl üst üste “en iyi diyet” seçilen Akdeniz tarzı beslenmenin vücuttaki inflamasyonu azalttığı, vücudun insülin düzenlemesini iyileştirdiği ve kilo yönetimini sağladığı belirtiliyor.
İspanya'da yürütülen Predimed çalışması, Akdeniz diyetinin kalp sağlığı üzerindeki etkilerini derinlemesine incelemiş. Bu çalışma, Akdeniz diyetinin kalp krizi ve inme riskini önemli ölçüde azalttığını ve kan lipid profillerini iyileştirdiğini ortaya koyuyor.
Bazı genetik çalışmalar, bireylerin genetik yapılarına bağlı olarak Akdeniz diyetinin faydalarının değişebileceğini gösteriyor. Örneğin belirli genetik profillerin bu diyet ile daha iyi uyum sağladığı ve bu durumun sağlık üzerindeki olumlu etkilerini artırabileceğini gösteriyor.
Bu çalışmaların hepsi Akdeniz diyetinin sağlık üzerinde geniş kapsamlı faydaları olduğunu ortaya koyuyor. Ve diyorum ki;
Türkiye turizmde gastronomisini daha çok anlatmalı, tanıtmalı.
Ama kendimize haksızlık da yapmayalım.
Çok önemli ilerlemeler de olduğunu görüyorum.
Bir kere Türkiye seçimlerini en demokratik yollarla yapan bir ülke... Sonuçlara küçük itirazlar olabiliyor ama geneline kimse bir şey demiyor, diyemiyor. Son 20 yılda neredeyse her yıl sandık başına giden bir ülkeden bahsediyoruz üstelik...
Genel seçimleri, yerel seçileri, referandumları sorunsuz yapabiliyoruz.
Aslında Avrupa’nın çok üzerinde katılım oranlarına da sahibiz. Son seçimlerde oranlar biraz düşse de yine de Avrupa’nın zirvesindeyiz.
Ancak bir gözlemim var.