Çeşme’deki pilot uygulamayı destekliyorum

BİR yer çok popüler olunca beraberinde de sorunlar başlıyor. Bunları yönetmek mümkün; dünyada iyi örnekler var.

Haberin Devamı

Ama bizde kurallar getirildiğinde de bu sefer şikayetler başlıyor.

Size bir örnek vereyim.

Çeşme; özellikle de Alaçatı son yirmi yılda herkesin çok konuştuğu bir yer oldu. Korunmuş mimarisi, kendine özgü kent kimliği, Türkiye’de bugüne kadar az gördüğümüz dokusu dikkat çekti.

Ve ilk dönemde çok da iyi gitti.

Gelen büyülendi; bir kez daha gelmek için bahaneler uydurdu ve yine geldi.

Sonrasında klasik alışkanlıklarımız, popüler kültür ve her yeri her yere benzetme çabamız Alaçatı’yı da başka bir yere götürdü.

Kilitlenen trafik, yürünemeyen yollar, her köşede bir başka düğün varmış gibi çalan müzik...

Devam edeyim mi?

Kuralsızlığın getirdiği boşlukla kendi kurallarını koyan işletmeler, buna itiraz edenlere kaba davranışlar, mafya söylentileri, vale terörü...

Haberin Devamı

O güzelim Alaçatı gitti yerine hiç istemediğimiz bir tablo çıktı.

Kimse suçlu aramasın; suçlu varsa biziz, hepimiziz...

Bayramda dikkatinizi çekmiştir.

Alaçatı ve Çeşme sokaklarında olağanüstü güvenlik tedbirleri vardı.

Aslında mesajı İzmir Valisi Süleyman Elban bayram öncesinde vermişti.

Elban; Çeşme Kaymakamı Mehmet Maraşlı ve ilgili birim amirlerinin katılımıyla bir toplantı yapmıştı.

Toplantıda güvenlik önlemlerinin en etkin şekilde uygulanabilmesi için kolluk kuvvetlerinin sayısı 24 saat esasına dayalı olarak iki katına çıkarıldı.

Vakit buldukça yürüyüş yaptım.

Bayramda her yer doluydu ama en ufak bir sorun görmedim, haber servislerine gelen bir olay da görmedim.

Bayram günlerinde bile ailelerinden uzak kalıp; gece gündüz tatile gelenlerin huzurunu ve güvenliğini sağlamak için görev yapan herkese teşekkür ederim.

Vali Elban, uygulamanın devam edeceğini ve Çeşme’yi pilot seçtiklerini söyledi.

Elban’ın bu hassasiyetini ve bunun için yaptıklarını da destekliyorum.

Kuralsız bir demokrasi olmaz.

Tatil için gelenler; isterse eğlenmeli, isterse de dinlenmek için kendisine zaman ayırabilmeli.

Marka olmuş yerlerde kurallar istisnasız uygulanır. Bizde de kurallar olmalı. Ve herkes topluma, çevreye, doğaya ve tabii ki kendisine saygılı olmalı.

 

 

 

Haberin Devamı

Mottodan çıkarıp gerçeğe dönüştürelim

 

ÇEŞME’nin genç bir belediye başkanı var; Lal Denizli... Kendisini takip ediyorum, yaptıklarını, yapmak istediklerini dinliyorum.

Daha önce de yazmıştım.

17’nci Alaçatı Ot Festivali’nin sloganı “öze dönüş” ü çok beğendim.

Yerinde, harika bir mottoydu.

Zorlukları biliyorum, engelleri tahmin ediyorum.

Ama Sayın Başkan; Alaçatı’nın gerçekten öze dönmesini, en başta olduğu gibi Türkiye’ye örnek bir model olmasını istiyorsanız, daha interaktif ve hızlı hareket etmeniz gerekir.

Lal Denizli’nin odasında sohbet ederken Adalet eski Bakanı Hasan Denizkurdu geldi.

Lal Denizli çok beğendiğim bir nezaket kuralını yerine getirdi.

Haberin Devamı

Makamından kalktı; “Siz benim siyasi büyüğümsünüz. Makamımda oturmam doğru olmaz, yanınıza gelmem lazım” dedi; masasından kalkıp hep birlikte sohbet etmeye başladı.

Çeşme’deki pilot uygulamayı destekliyorum

Konuştuk, sohbet ettik.

Lal Denizli “Bir tavsiyeniz, öneriniz olur mu?” diye sordu.

Hasan Denizkurdu da; Süleyman Demirel’in bir sözünü hatırlattı.

“Ne yapacaksan ilk 100 günde yapacaksın. Yapmak istediklerinin mesajını da bu ilk 100 günde vereceksin” dedi.

Yine tekrarlıyorum.

Öze dönmek harika bir fikir...

Tam da Çeşme’nin, özellikle Alaçatı’nın aradığı şey...

Çok itirazlar olacak, çok şey söyleyen olacak, çok engel çıkaracak.

Buradan yazıyorum.

Gazeteci olarak doğruları yazmaya, doğru uygulamaları desteklemeye devam edeceğim.

Haberin Devamı

Biliyorum ve eminim; bütün gazeteler ve meslektaşlarım da aynı refleksi gösterecek.

Gelin şu öze dönüşü mottodan çıkarıp gerçeğe dönüştürelim.

 

 

Halkın yaşam kalitesi

her şeyin üzerindedir

 

BENİ yine eleştirecekler ama olsun.

Dünyadaki doğru bulduğum örnekleri yazılarımda verdiğim zaman “Türkiye’den yok mu” diyorlar.

Belki haklılar...

Ama çok beğendiğim Alaçatı’yı ne hale getirdiğimizi görüyoruz.

İspanya’nın İbiza ve Barselona şehirleri turizmin getirdiği yoğunluğu yönetmede başarılı örneklerdir. İbiza, gece hayatıyla ünlüdür, ancak son yıllarda sürdürülebilir turizme yönelerek hem çevreyi, hem de yerel halkın yaşam kalitesini koruma çabaları arttı. Adada gürültü seviyeleri, gece kulüplerinin çalışma saatleri ve alkol satışına yönelik düzenlemeler sıkılaştırıldı. Ayrıca plajlardaki plastik kullanımını azaltmak ve doğal yaşamı korumak için çeşitli çevre projeleri hayata geçirildi.

Haberin Devamı

İtalya’nın Capri ve Fransa’nın Monte Carlo ve Cannes şehirleri de, turizmin getirdiği zorlukları avantaja çevirmeyi başaran örneklerdendir. Capri, doğal ve tarihi güzelliklerini korumak için sıkı çevre düzenlemeleri uyguluyor, yeni yapılaşmayı sınırlıyor ve ada içinde motorlu taşıt kullanımını en aza indiriyor. Monte Carlo ve Cannes ise, lüks turizmi teşvik ederken, şehirlerinin estetik ve tarihi dokusunu korumaya büyük özen gösteriyor. Büyük etkinlikler ve festivaller sırasında bile düzen ve temizlik ön planda tutuluyor, gürültü ve trafik gibi sorunlar sıkı kurallarla kontrol altında tutuluyor. Örneğin Cannes’da festival dönemlerinde bile yüksek sesli müzik yasaktır.

Başarılı olmuş uygulamaları hayata geçirmekte fayda var.

Yazarın Tüm Yazıları