MÜBAREK beklendiği gibi gitti. Mısır’da Tahrir Meydanı kazandı. Bu bir halk ayaklanmasıdır ve tüm diktatörlere ders olmalıdır.
Ancak, buradan hareketle Mısır’a demokrasi geleceğini sanmak ya saf bir iyi niyeti yansıtır ya da demokrat soslu İslamcılığı! Görüşlerine büyük değer verdiğim Taha Akyol Mısır’la ilgili şöyle yazıyor: “Tarihteki ‘adalet’ kavramı ve onun ardından ‘hürriyet’ kavramı gibi bugün de ‘demokrasi’ kavramı milyonları harekete geçiriyor.” (Milliyet-12.02.2011) Özgürlük Meydanı’nda toplanan insanların çoğunluğunun tarihi gelişim açısından “adalet” ve “hürriyet” kavramlarına ulaştığına ben de inanıyorum ama “demokrasi” kavramı Mısır’ın zihin haritasına henüz ne kadar yerleşti, emin olamıyorum. Ülkeler siyasal kültürleri ancak zaman (tarih) içinde içselleştirirler! Türkiye’nin bile demokrasisinin 65. yılında hâlâ “sivil vesayet”i tartıştığını unutmayalım. Üstelik, “adalet” kavramından, “hürriyet” kavramından ne kastedildiği de şüphe götürür. Bazıları “adalet”i ve “hürriyet”i “demokrasi”de arayabileceği gibi, pekâlâ bazıları da “İslami düzen”de arayabilir. * * * Geçen hafta yazdım (9 ve 10 Şubat). Mısır’da iki ana güç var: Mısır ordusu ve Müslüman Kardeşler (İhvan). 1928’de kurulmuş İhvan zaman içinde evrilmiş ama arasında en güçlü hizip Da’wa! Da’wa en muhafazakâr kesim. Da’wa İhvan’ın kılcal damarları mahalle/köy komitelerine mutlak hâkim. Gençleri ve köylüleri onlar örgütlüyorlar. * * * “Mısır’a ne geliyor?” sorusuna “Demokrasi geliyor!” demeden önce iki noktanın altını çizeyim: 1) Hüsnü Mübarek gitmeden önce yardımcılığına Ömer Süleyman’ı atamıştı. Hepimiz onun Mübarek’in yerine geçeceğini düşünüyorduk. Geçen haftalardaki gösteriler sırasında Hüsnü Mübarek, Muhammed Hüseyin Tantawi’yi Savunma Bakanlığı görevinden alıp yerine Genelkurmay Başkanı Sami Hafız Anan’ı atamıştı. Tantawi’yi artık istemiyordu. Halbuki, Mübarek’in ardından 11.02.2011 tarihinde kurulan Silahlı Kuvvetler Yüksek Komisyonu Başkanlığı’na Mübarek’in Savunma Bakanlığı’ndan uzaklaştırdığı Muhammed Hüseyin Tantawi getirildi. Şu anda Mısır’ın Devlet Başkanı Tantawi! Mısır’da devrim mi oldu, darbe mi? * * * 2) 1996-2002 yılları arasında İhvan’ın liderliğini yapan Da’wa kökenli Mustafa Maashur yazdığı “Tek Yol Cihad!” (1996) adlı kitabında İhvan’a yol gösteriyor ve aynen şöyle diyor: i) “... Her bir Müslüman’ın kaçamayacağı görev kendisini Cihad’a hazırlamaktır.” ii) “... Bilinmelidir ki, Müslümanların Allah düşmanlarının yarattığı her türlü zarara anında tepki vermesi gerekmez. (Allah düşmanlarına) tepki şartlar ve olanaklar olgunlaştığında verilecektir.” Ben sadece 2 basit alıntı yaptım. İhvan, ama özelikle Da’wa, dünyada İslam’ın tek ve en doğru yorumunu yaptığını 1928’de de savunuyordu, 2011’de de savunuyor. Mesele zamanlamada! * * * Son bir haftada Türkiye’de Mısır’dan fazla “Mısır uzmanı” olduğunu gördük. Zira bizim aydınımız yüzsüz! İhvan 1928’den beri bekliyor! Mısır’da demokratların ne kadar beklemesi lazım? Sosyolojiye büyük önem veren Taha Akyol’un esasen bu soruya cevap araması lazım. Taha Abi’nin bir örnekten yola çıkarak yaptığı gibi İhvan’ın demokratlaşma gayretini genelleştirmek için İhvan’ın kurucusu Hasan el Benna’nın torunu Profesör Tarık Ramazan’ın yazdıklarını dede-torun farkı olarak örnek vermek yetmez!