Paylaş
AB, Sudan Cumhurbaşkanı El Beşir’in Türkiye ziyaretine tepki göstermiş. Dönem Başkanı İsveç’in bir yetkilisi, Türkiye’den “AB ile dış politika uyumluluğu içinde olunmasını” istemiş.
ABD yetkilisi de Türkiye’nin Batı ile birlikte hareket etmesi gerektiğini vurgulamış.
Ömer El Beşir, İslam Ekonomik ve Ticari Daimi Komitesi’nin (İSEDAK) pazartesi günü İstanbul’da yapılacak liderler zirvesine katılacak.
Bu iki uyarıya karşı Cumhurbaşkanı da şöyle bir tepki vermiş:
“Onlar ne karışırmış ki. Kim kime nota veriyormuş. El Beşir’in katılacağı İSEDAK toplantısı bölgesel bir toplantı. İslam Konferansı Teşkilatı çerçevesi içerisinde yapılan bir toplantı bu. İkili bir ziyaret değil. Bunlar çok taraflı ziyaretler, milletlerarası bir örgütün üyeleri olarak herkes ziyaret ediyor. Dolayısıyla da herkesin böyle görmesi, böyle anlayışla davranması gerekir.”
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da Türkiye’nin uluslararası toplantılarda, tanımadığı halde, Kıbrıs Rum Kesimi’ni de misafir ettiğini söylemiş.
* * *
Beni konu Türkiye’ye yön vermeye başlayan düşünce haritası açısından ilgilendirdi.
Beşir’in karşı karşıya olduğu suçlama uluslararası arenada çok vahim bir suçlama.
AB ve ABD Türkiye’ye bu konuda Batı ile dış politika uyumluluğu içinde hareket etmesini salık veriyor.
Buna karşılık Türkiye AB’ye “Sen bana ne karışıyorsun ki” diyerek dışlayan bir cevap veriyor.
Hatta, Cumhurbaşkanı populist bir söylem ortaya koyarak, sanki AB Türkiye’nin bağımsızlığına sekte vurmaya çalışıyormuş gibi Türkiye’deki anti-AB tavrı kaşıyor.
* * *
Beni rahatsız eden meselenin özü şu:
Türkiye bir yandan Batı’ya dönük rotasını katiyen değiştirmediğini ısrarla söylerken; çok vahim bir iddia ve karar çerçevesinde AB ve ABD’nin takip ettiği yolu seçmiyor, İslam Konferansı Teşkilatı’nın abuk davetine sahip çıkıyor!
Eğer Türkiye; Cumhurbaşkanı’nın söylediği gibi Batı’ya dönük zihniyetini ve değerler sistemini değiştirmedi ise “Ne yapalım İSEDAK davet etmiş! demek yerine bizzat İslam Konferansı Teşkilatı nezdinde “Ne yapıyorsunuz siz!” diyerek tepki verirdi.
Başbakan nasıl Perez’i Davos’ta uyardı, aynı şiddette İslam Konferansı’nı da uyarabilirdi!
Dışişleri Bakanı’nın “Kıbrıs Rum Kesimi örneği” ise tamamen yanlış.
El Beşir ile ilgili karar Batılı ülkelerin ortak tavrı, halbuki Kıbrıs Rum Kesimi’ni tanımamak Türkiye’nin bireysel kararı!
Türkiye Rum Kesimi’ni kendi tanımıyor, sonra kendisi misafir ediyor.
Uluslararası çevreler Türkiye’nin böyle davranmasından sadece memnun olmuşlardır.
* * *
El Beşir’in cinayetlerine Batılı örgütler şiddetle tepki gösteriyorlar, İslam örgütleri ise oralı değil! Bu durum İslam Örgütü’nün sahip olduğu düşünce haritasının dışavurumu.
Öldürülen Müslüman ise tepki göster, değil ise oralı olma! Hatta, öldüren Müslüman değilse kıyamet kopar ama Müslümansa misafir et!
Türkiye Batı’ya “Sen bana karışamazsın” demek yerine İSEDAK’a “Sen ne halt ediyorsun!” diyebilseydi, tutarlı bir ülke olurdu.
Bu hali ile çift standartlı bir görünüm veriyor!
Paylaş