Hyde Park’ta yürüyüşlerimi yaptım, sağlıklı yemeklerle kendimi ödüllendirdim ve dolu dolu bir 10 gün geçirdim.
Nerelere mi gittim, yeni neler mi var?
Buyurun yolu kış sezonunda gerek iş, gerek gezme, gerekse okumak için Londra’ya düşecek olanlara küçük öneriler...
En iyi steak house’lar
Cut: Park Lane Hotel’in altında yer alan mekan, yıllardır Londra’nın en iyi et restoranları listesinde...
Kesinlikle rezervasyonsuz gitmeyin ve Wagyu Beef’i deneyin derim.
İnanın bu haberler çıkana kadar Netflix’in hayatımdaki yerini pek fark etmemiştim.
Meğer bayağı bir bağlanmışım bu platforma.
Bizim kanallarımızdaki bazı dizileri takip etmeme rağmen dünyadaki milyonlarca insan gibi Netflix’te yayınlanan filmleri ve dizi serilerini de keyifle izliyorum.
Birkaç ay önceki yazımda Netflix’e yeni üye olduğumu da sizlere bildirmiştim.
Geçen süreçte yüzlerce film ve dizi izledim.
Neyse ki haberlerin gerçek olmadığı ortaya çıktı.
En sonunda Can’ın stil danışmanı Aslı’yı aradım, “Bu nedir, n’oluyor? Can Yaman dünya starı oldu, haberimiz mi yok?” dedim.
“Cihanna inanamazsın!” diyerek anlatmaya başladı Aslı.
Konuyu birinci ağızdan duymanın garantisiyle sizlere aktarıyorum.
Can’ın Napoli’de geçirdiği 5 gün boyunca hayranları sabah akşam gelip otelin bulunduğu sokağı doldurmuş.
Hatta bazıları kaldırımlara kıvrılıp geceyi sokakta geçirmiş.
Sonunda İtalyan polisi devreye girip güvenliği sağlamak zorunda kalmış.
Can da kendisini görmek isteyen son derece azimli hayranlarını yüzüstü bırakmayıp her gün en az dört saatini onlara ayırmış ve fotoğraf taleplerini geri çevirmemiş.
Şüphesiz Can’ın akıcı İtalyancasını duyan hayranları bir kez daha etkilenmiştir genç oyuncudan.
Sosyal medyada karşıma çıkan, Instagram sayfamın ‘keşfet’ini dolduran bu mekana gittim geçenlerde.
İyi ki de gitmişim...
Cihangir Susam Sokağı’nda Oğulcan Engin’in açtığı mekana kapıdan girer girmez İtalya havasını soluyorsunuz.
Oğulcan’ın eğitim hayatının önemli bir bölümünün Milano’da geçmesinin sonucu sanki.
Mekanın mimarı Efe Kesgün ve Oğulcan herkesle ilgilenip vakit geçiriyorlar.
Benim orada olduğum akşam pek çok ünlü sima vardı.
Bu yaz Bodrum’da başka türlü bir panik yaşanıyor; sabah bir kalkıyorlar, tekneleri akşam bağladıkları yerde yok!
Bunu ikidir duyuyordum, merak edip araştırdım. Teknesi çalınanlardan biri de arkadaşım çıktı.
Aradım hemen Ali’yi... Meğer insan kaçakçıları bu sezon gözüne kestirdikleri tekneleri bir-iki gün izliyor, sonra gece yarısı halatlarını kesip düz vitesle çalıştırıyor, içine sınır dışına çıkarmak için mültecileri dolduruyorlarmış.
Amma velakin Ali’nin teknesi Marmaris açıklarında Sahil Güvenlik tarafından durdurulmuş, suçlular yakalanmış, mülteciler karaya çıkarılıp gerekli işlemler yapıldıktan sonra da tekne sahibine teslim edilmiş.
Bütün yazım tekne üstünde geçti diyebilirim; umarım bir akşam ben içinde uyurken tekneyi çalmaya kalkmazlar!
Bir bayram daha geçti
İnsanların akın ettiği Bodrum’da keyifli bir bayramı daha geride bıraktık. Oteller, restoranlar, beach’ler, kulüpler doldu taştı.
La Maddalena Koyu:
Adanın en keyifli ve popüler koylarından. Cam gibi bir denizi var ve burada minimum 60 metre olan tekneler bulunuyor. Denize girmek isterseniz, çok güzel tipik bir İtalyan beach’i de var.
La Scogliera Restaurant:
Genelde öğle yemeklerinde tercih edilen, maksimum 70-80 kişilik tam bir ada restoranı. Taze balıkları, makarnaları muhteşem diyebilirim. İtalya’nın birçok yerinde müzik direktörlüğü yapan bir DJ’i var. İstediğiniz şarkıyı çaldırabiliyorsunuz. Arapların üst üste şarkılarını çaldırdıkları yerde benim Tarkan’dan “Şıkıdım” çaldırmamam olmazdı tabii ki... Yolunuz düşerse mutlaka uğrayın derim. Rezervasyon yaptırmayı unutmayın!
Cala di Volpe:
Adanın en bilinen oteli. Kime sorsam “Mutlaka git içindeki restorana” dediler. Adanın en meşhuru olmasını fiyatlara güzel yansıtmışlar... Menüsü fiks. Birkaç alternatifli olarak servis ediliyor ama içinde değişiklik yapabiliyorsunuz. Et ve balıkları çok lezzetli. Özellikle başlangıçtaki burrata peynirini ve bellini kokteylini deneyin.
Porto Cervo Marina:
Adanın en kalabalık yerlerinden. İstersen yemekten sonra alışverişini yap, istersen dondurmanı yiyip sevgilinle el ele tur at, istersen sanat galerilerini gez. Birçok dünya markasının mağazası bulunuyor burada ve en iyi ürünlerini getiriyorlar. Eee tabii ki Arap ve Rus zenginler de gerekli harcamaları yapıp adayı kalkındırmayı ihmal etmiyor. En çok dikkatimi çeken, dünyaca ünlü mücevher ve saat firmalarının kapılarının önünde İtalyan polislerin beklemesi oldu.
“Yine ne oldu Cihan” dediğinizi duyar gibiyim.
Ah bu sefer anlatacağım tam
bir film senaryosu
gibi ama maalesef hepsi gerçek.
Efendim geçen gece Bodrum’da arkadaşlarla otururken masaya “haberci kuş” görevini benimsemiş biri geldi.
Hani her grupta vardır, ‘magazin muhabirliğine’ soyunmuş bir üye...
YouTube’da iki şarkısını buldum. İkisi de gayet başarılı. Biri 200 milyon, diğeri 60 milyon tıklanmış.
Muhtemelen başlarda bir dokunuş olmuş tıklanmalara, ama sonrasında milyonlar benim gibi sırf meraktan girip bakmış.
Aslında böyle isimsiz olup da bu kadar tık almak büyük başarı. Dijital dünyanın güçlendiği son yıllarda bu mecrayı güzel kullanarak isim yaptı Reynmen,
Ammavelakin şöyle bir şey var; agresif konuşuyor. Yaşın küçük olduğundan ve heyecanındandır diye düşünüyorum. Yine de kalıcı olmak ve uzun vadede kazanmak istiyorsa eleştiriye açık olmak durumunda.
Son sözüm direkt Reynmen’e: Senin “YouTube’u bilmiyorlar” dediğin her ünlünün yıllardır YouTube’da şarkıları yayınlanıyor.
Hadi bakalım şimdi konserlerin başlasın. İlk konserine geleceğim. Bol tıklanmalar Reynmen...
25’liklere 45’lik Defne’den sahne dersi
Genç şarkıcılar “Yorgunum, nasıl sahne yapacağım” diye düşünürken, “10 dakika ara” deyip 40 dakika sahneden yok olurken, Defne Samyeli sahnelerde fırtına gibi esmeye devam ediyor.