Paylaş
Hak ettikleri bir ödüldü, ancak sahnede konuşma yapamadıkları için ödülü iade ettiklerini açıkladılar.
Krizin başından sonuna “Diriliş” ekibiyle yan yana olduğum, konuştuğum, tüm iyi niyetimle uzlaşma yolları bulmaya çalıştığım için olayı bir de benden dinleyin...
“Diriliş” ekibini sahnede bilerek konuşturmamak gibi bir şey söz konusu olabilir mi arkadaşlar?
Kendilerine de söyledim; “Diriliş”in ‘en iyi dizi’ ödülünü kazanmasına en çok sevinenlerin başında biz geliyoruz.
Çünkü Altın Kelebek’in oylama sonucu, hak edenlere gittiğinin en büyük göstergesi bu.
O yüzden “Diriliş”e daha da özen gösterdik.
Tarkan’ın performansının hemen ardından yayın akışına ilk ödül olarak ‘en iyi dizi’yi koyduk.
Ödülü bir duayenin elinden; Türker İnanoğlu’ndan almalarını sağladık.
Kanal D canlı yayındayken “Diriliş”çileri ilk konuk olarak aldık sahneye.
Biz “Diriliş”i konuşturmak istemesek, gecenin sonuna atardık. Kanal D’nin ortak yayını bittikten sonra sadece CNN Türk’ten yayınlardık. Ödülü de Türker Abi’ye değil, herhangi birine verdirirdik olur biterdi.
Biz tüm bunlara özenmişken, gerçekten de “Diriliş” ekibi teşekkür konuşmasını yapamadı.
Hostes yanlış bir şekilde “Dışarı gelin” diye yol gösterdi, “Diriliş” ekibi de “Teşekkür edeceğiz” demek yerine hostese uydukları için oldu bu.
Ama sonuçta ortaya tatsız bir tablo çıktı.
Önce “Diriliş”çiler, sonra da biz rahatsız olduk durumdan.
Olayın sonrası ise şöyle gelişti...
Art niyet yok
Dizinin senaristi ve yapımcısı Mehmet Bozdağ’ın salonu kızarak terk ettiğini öğrendim ve “Diriliş” ekibiyle konuştum.
Çok açık şekilde;
“Haklısınız ama bir canlı yayın kazası bu” dedim.
“Biz bunu gazeteden, internetten telafi ederiz. Ben bu tatsız durumu köşemde de yazarım, sizden açıkça özür de dilerim” dedim.
“Tamam” dediler, anlaştık, gittiler.
15 dakika sonra geri geldiler, “Biz şu anda, canlı yayında düzeltilmesini istiyoruz” dediler.
Konuştuk, tartıştık, ona da tamam dedim.
O sırada ödül vermek için sahne arkasında bulunan Genel Yayın Yönetmenimiz Sedat Ergin konuya müdahale etti, “Diriliş” dizisinin kurmaylarıyla görüştü.
Sedat Abi açık bir şekilde “ortaya çıkan tablonun yakışıksız olduğunu” belirtti ve mutlaka düzeltilmesi gerektiği talimatını verdi.
Yani biz hep birlikte durumu düzeltmekten yanaydık.
“Okan çıksın, durumu izah edip özür dilesin” dedi “Diriliş” ekibi.
“Tek başına yapmasın, sizden biriyle yapsın. Mehmet Bey, Okan’la beraber çıksın,
teşekkür konuşmasını yapsın” önerisinde bulundum.
“Gitti” dediler.
“Diriliş”in yönetmeni Metin Günay 25 yıllık arkadaşım. “Sen çık Okan’la” dedim ona, “Olmaz” dedi.
“Sizin adınıza başka biri çıksın” dedim, kabul etmediler.
İlla “Okan tek başına düzeltsin” dediler.
Okan da çıktı, kendi üslubunca hem biraz eğlenerek, hem espri katarak “Diriliş”ten özür diledi, kendi programına konuk edeceğini de söyledi.
“Diriliş”çiler gittiler, kendi aralarında tartıştılar, bu özrü de beğenmediklerini, ödülü iade edeceklerini söylediler.
“Biz bu işi çözmekten yanayız. Yapımcı Mehmet Bozdağ’la konuşturun beni” dedim, konuşturmadılar.
Arkadaşım dizinin yönetmeni Metin Günay’dan rica ettim;
“Diplomasi yürütelim. Bu ödülü şu anda burada bırakmanıza da tamam ama sosyal medyada iade ettiğinizi açıklamayın.
Yarın sabah yapımcı Bozdağ’la bizzat gelip konuşalım, yine de fikriniz değişmezse o zaman iade ettiğinizi açıklayın” dedim.
Hiçbir seçeneğe ikna edemedim...
2 saate yakın bir süre, neredeyse bütün bir tören boyunca sahne arkasında, kuliste tüm iyi niyetimle “Diriliş”çilerle olayı tatlıya bağlamaya çalıştım, olmadı.
O sırada “Diriliş” oyuncuları ödül yerlere atılmış şekilde yakışıksız fotoğraflar paylaştı.
Tören sonrasında gece geç saatlerde “Diriliş”in senaristi ve yapımcısı Mehmet Bozdağ’a da ulaşıp anlattım tüm bunları.
Bizim hiçbir art niyetimizin olmadığını, durumu düzeltmek için elimizden geleni yapacağımızı, oyuncularının iddia ettiği şekilde dizi sektöründe ‘bizler-onlar’ gibi bir ayrımı kabul etmediğimizi söyledim.
Benim tüm bunları söylememden 1 saat sonra Mehmet Bozdağ’ın “Teşekkür konuşması yapmamız engelledi. Konuşma hakkımızın engellenmesini manidar buluyorum” diye açıklama yapmasına ise üzüldüm.
Çünkü biz kimseyi engellemedik.
Canlı yayın kazasıydı, hatamızı kabul ettik, telafi için her türlü seçeneği sunduk.
Tepkilerinde ne kadar haklılarsa, telafi yerine krizi tırmandırmayı seçtikleri için de o kadar haksızlar.
Kulisten canlı...
Pantene Altın Kelebek Ödül Töreni’nde sahne arkasında sadece “Diriliş” tartışması yaşamadık elbette... Sahne arkasında güzel şeyler de vardı... Birbirinden değerli isimler ödül verdi, çok kıymetli sanatçılar ödülü kucakladı... Sahne önündekileri zaten canlı yayında izlediniz, ben sahne arkasında görmediklerinizi anlatayım size... Bu da benim kulisten canlı yayınım...
12 yıl sonra sahneye çıkan Mahsun: Bacaklarım titredi
43. Pantene Altın Kelebek Ödül Töreni’nin sürpriz isimlerinden biri de Mahsun Kırmızıgül’dü...
Yeni filmi “Vezir Parmağı”nın vizyonu için gün saymaya başlayan Mahsun’dan kuliste öğrendiğim ilginç bir bilgiyi aktarayım.
Tam 12 yıl aradan sonra sahneye ilk kez çıktı Mahsun...
Sinemaya geçtikten sonra müziği bırakan Mahsun Kırmızıgül’ün son çıkardığı albümün üzerinden 10 yıl geçmiş...
Sinemaya geçtikten sonra kendini sahnelerden, basından tamamen çeken Mahsun Kırmızıgül, bu süre içinde hiç sahneye de çıkmamış.
Önceki akşam Çağrı Vila Lostuvalı’ya “En İyi Yönetmen” ödülü vermek için sahneye çıktı.
Heyecanı yüzünden okunuyordu...
Ödülü verip kulisi döndükten sonra da; “12 yıl aradan sonra ilk kez sahneye çıkıyorum. Heyecandan bacaklarım titrediğini hissettim” dedi.
Belki bu heyecan Mahsun’u yeniden sahneye taşır diyeceğim ama öyle bir şey yok, o tamamen “Vezir Parmağı”na konsantre şu sıralar...
Hangi ünlü nasıldı?
Demet Akalın geceye Okan Kurt’la birlikte gelmişti. Etrafında her zaman olduğu gibi bitmeyen bir eğlence vardı.
Gülben Ergen’i Mahsun Kırmızıgül’ün yanında görünce tanıyamadım, bir de film setinde 4 kilo almış haberleri çıktı, inanmayın. Her sene daha güzelleşiyor.
Hande Yener gecenin en mutlu kadınlarından biriydi. Nasıl olmasın hem nişanlı, hem ödüllüydü...
Okan Bayülgen’in kızı İstanbul’a bayıldım... Kuliste sürekli babasının yanındaydı, töreni açarak da sahneye ilk adımını atmış oldu.
İrem Derici’nin kulisi en çılgın kulisti, parti erken saatte başladı orada ve hiç bitmedi.
MFÖ her zaman cool be... Mazhar, Fuat ve Özkan çok keyifliydiler gecede.
Haberin olsun
Levon Kordonciyan, lacivert-siyah smokinim ve lacivert-beyaz ayakkabılarım yine çok iltifat aldı.
After party’de neler oldu?
Pantene Altın Kelebek’in after party’si bu sene Cihangir’deki Hazine’de yapıldı.
Dizi oyuncuları, ödül alanlar, davetliler, Okan Bayülgen ile Hürriyet, Kanal D ve CNN Türk ekibinin katıldığı gecede Yol Project sahnedeydi. Gecenin sürprizi ise Cihangir’in mahalle barı olan Hazine’ye gelen Teoman’dı...
“Buradaki eğlenceden bile çok güzel bir ödül töreni olduğu anlaşılıyor” dedi. Hazine’deki eğlence 02.30’a kadar sürdü..
İki ustanın arasında
Bu fotoğraf herkese nasip olmaz: Bir tarafımda Türk tiyatrosunun usta ismi Müjdat Gezen, diğer tarafımda Türk sinemasının dev çınarı Cüneyt Arkın...
Cüneyt Abi yürümekte zorlanması ve yaşıyla ilgili çok tatlı hikayeler anlattı sahnede.
Genelde bu tür gecelerde sağlık sorunları nedeniyle görünmeyen Cüneyt Arkın’ın Pantene Altın Kelebek’te sahneye çıkmasını ise en çok eşi Betül Hanım istemiş.
80 yaşındaki Cüneyt Abi’den 7 yaş daha genç olan Müjdat Abi’yle ise Ayşen Gruda’yla rol aldığı “Sevgi Müzikali”nden konuştuk.
Her zamanlı gibi eğlenceli ve dinamikti Müjdat Abi, 17 Kasım ve 5 Aralık’ta İzmir Bostanlı Suat Taşer Tiyatrosu’nda olacaklarını söyledi...
İki güzelin arasında...
Biri Türk sinemasının Sultan’ı, diğeri hepimizin Hürrem’i...
İki kuşaktan iki güzel ve başarılı oyuncuyu da buluşturdu Pantene Altın
Kelebek kulisi.
Biri Türkan Şoray, diğeri Meryem Uzerli...
İkisini de oyuncu olarak seviyorum ama en çok insani yanlarını seviyorum.
Türkan Hanım her zamanki gibi güzel ve zarifti.
Meryem ise her zamanki gibi güzel ve enerjik...
İkisi de harikaydılar.
Ebru Gündeş: Şöhretin bedelini ödüyorum
Ebru Gündeş’le ilgili en sert eleştirileri yapan isim benim belki de, kulis koşturmasında bir anda karşı karşıya gelince tereddütsüz sarıldık birbirimize, kucaklaştık.
Yanındaki isimler bile hemen, “Olay olay... Bu anı ölümsüzleştirmek lazım” diyerek bu fotoğrafı çektiler.
“Hatta bir olay daha var, 18’inde Günay’a geliyorum seni dinlemeye, yer bile ayırttım” deyince Ebru sevindi.
“19’unda da gel ama hem cuma hem cumartesi mekan dolduran başka isim bulamazsın” diye espri yaptı.
Ayaküstü konuştuk, çok iyi ve morali yerinde görünüyordu.
“Evet moralim yerinde. Sıkıntılı günler yaşıyoruz ama bunlar da geçer. Şöhret olmanın bedeli bunlar, ben de o bedeli ödüyorum” dedi.
Sonra da şunu söyledi bana: “Beni daha yakından tanısan nasıl bir insan olduğumu bilir, kulaktan dolma bilgilerle değil yüreğinden gelen sesle dinlerdin beni.
Dostluk için yolumuz çok fazla kesişmedi seninle. Lütfen benimle ilgili kulaktan dolma bilgilere inanma...”
Ben de 18’inde yıllar sonra sahnede izleyerek Ebru Gündeş’i daha yakından tanıma çalışmalarına start veriyorum...
Paylaş