Paylaş
Şener Şen de bu soruya şu yanıtı verdi:
“Bilfiil politikanının içinde olma, siyasetin içinde olma başka bir alandır.
Bunu biz sadece eylem yapan, hayatta başka hiçbir şey yapmayan, güzel film sevdalısı olmayanlara bırakıyoruz...”
Şener Şen’e bu soruyu soran arkadaş, hem toplumsal eylemlere katılan hem de güzel film sevdası olabilir...
Kendimden biliyorum... Biz de yıllar önce Prenses’i çektiği dönemde İstanbul Üniversitesi’ne panele gelen Sinan Çetin’le böyle ‘kavga etmiştik...’
“Neden solcuları kötü gösteriyorsun” diye...
Toplumsal olaylara katılan, aynı zamanda güzel film sevdalısı gençlerdik...
Şener Şen’in bu genellemesi ise talihsiz bir yaklaşım olmuş.
Evet Şener Şen’i bugüne kadar hiçbir toplumsal olayda göremedik... Emek’te de yoktu, Gezi’de de, kadına şiddete son eylemelerinde de, LGBTİ yürüyüşlerinde de...
Katılmak zorunda değil, politik olmak zorunda asla değil...
Ama Demet Akalın’ın yürüyüşe katıldığı bir dönemde, insanlar yıllarca bağırlarına bastıkları ve çok sevdikleri bir oyuncudan da yürüyüşe katılmasa bile bir çift laf duymak istiyor...
Bana kalırsa bunu bile söylemek zorunda değil...
Ama bunu söyleyenlerle, toplumsal olaylara katılanlarla, yürüyüşe gidenlerle ilgili de genelleme yapmamak zorunda...
Şener Şen politikaya uzaktan yakından bulaşmak istemeyebilir, sonuna kadar hakkıdır...
Ama politikaya bulaşan, sesini yükselten, yaşadığı dönemin sessiz tanıklığını yapmak istemeyen sanatçılara, seyirciye de saygı duymak zorunda...
“Siyasetin içinde olmayı biz sadece eylem yapan, hayatta başka hiçbir şey yapmayan, güzel film sevdalısı olmayanlara bırakıyoruz” ne demek?
Güzel film sevdalısı bir tek Şener Şen mi?
Hadi bugünün genç-politik oyuncularını, sanatçılarını geçtim kendi kuşağından politik isimlere Tarık Akan’a, İlyas Salman’a, Fikret Hakan’a, Yılmaz Güney’e ne diyeceğiz?
Güzel film sevdalısı değiller mi bunlar...
Hayırlı evlat Şener Şen
Şener Şen’i söylediği sözlerden dolayı yukarıda eleştirdim ama aynı panelde kendisine sorulan bir soruyla ilgili de başka bir şey anlatayım.
Aile durumunu sormuşlar usta oyuncuya o da hiçbir zaman kendisini anlatmayı sevmediği için kısaca kızından falan bahsederek geçiştirmiş...
Oysa bugün 73 yaşında olan Şener Şen’in Allah uzun ömürler versin annesi de hayatta.
Hep babası usta oyuncu Ali Şen’den bahsedilir ama annesi hiç bilinmez.
90 yaşında olan ve uzun süredir tedavi gören annesine Şener Şen yıllardır, kardeşi İnci Şen’le birlikte bakıyor...
Şu anda bir vakıf hastanesinde tedavisi süren anneyle ilgili iki kardeşin çektirdiği bu fotoğrafı da geçenlerde İnci Şen’in Facebook sayfasında görmüştüm...
Panelde Şener Şen, ailesinden bahsetmeyince hayırlı evlat yanını benden öğrenin istedim...
89 yaşında mikrofonda
Pazar sabahı Twitter’da NTV Radyo yayın akışını paylaşmış, orada gördüm...
“10.30 Halit Kıvanç Mikrofonda” yazıyor yayın akışında...
Biliyordum Halit Abi’nin yıllardır orada program yaptığını, ben NTV Radyo’ya program yaparken de oradaydı...
Ama insan aklından çıkan bir şeyi bir anda karşısında görünce yine seviniyor...
İnternetten baktım Halit Abi’nin doğumgünü ne zaman diye...
18 Şubat’mış, kaçırmışız...
89 yaşına girmiş Halit Abi...
Geçen yıl “Türkiye’nin yaşlanmayan üç erkeği” diye bir yazı yazmıştım onunla ilgili...
Hep genç, şık ve bakımlı gözüktüğü için...
89 yaşında mikrofonda, hala işini büyük bir şevkle, büyük bir zevkle yapıyor...
O yüzden de hiç yaşlanmıyor...
Mikrofon başında nice yıllara Halit Abi...
Cumhuriyet'in Sokak'ı
Neyyire Özkan yönetiminde yıllar sonra Cumhuriyet’in pazar eki olarak çıkan Sokak dergisini merakla bekliyordum...
Sonuçta bizim ilk gazeteciliğe başladığımız yerdi Sokak...
Görünce eski günlere döndüm...
Logosu, bazı köşeleri bile aynıydı...
Ve keyifle okudum, ilk sayının telaşını üzerinde taşıyordu, eminim önümüzdeki haftalarda çok daha iddialı ve güzel olacak.
Tuğrul Eryılmaz’a sordum “Nasıl buldun” diye, o da beğenmiş, “Biraz daha fazla fırlamalığa ihtiyaç var, önümüzdeki sayılar yapacaklardır” dedi...
Ben pazarları Sokak’ı kaçırmam artık.
Çanakkale’nin 100. yılı, kimse bir şey yapmıyor
Çanakkale Zaferi’nin 100. yılı kutlanıyor ama ne yazık ki sönük, belli ki sadece bir haftaya sıkışacak, yıl boyuna yayılmayan, görkemsiz kutlamalara tanık olacağız...
Yazık, çok yazık...
Bir kaç hafta değil, bütün bir yıl çeşitli etkinliklerle kutlanmalı, çeşitli organizasyonlar yapılmalıydı...
Televizyonlarda hiçbir şey yok 100. yılla ilgili...
Dizisini bile biz çekemedik düşünün...
Onu da Endomol yapmış...
Gallipoli adında 7 bölümlük bir mini dizi hazırlamışlar, ilk yayını Avustralya’da yapıldı.
Channel 9 gösterdi...
İlk bölümü izleyen sayısı tam 1 milyon... Dizi yarın akşam TV2 kanalında 21.30’da yayınlanmaya başlıyor, 7 hafta boyunca her çarşamba aynı saatte yayınlanacak...
Tebrikler TV2, Çanakkale’yi unutmadığınız ve böyle bir mini diziyi satın alıp yayınladığınız için...
Paylaş