Son günlerde fotoğrafları internette elden ele gezen Çubuklu Bikkini Island’ın gerçek mi hayal mi olduğunu yazdım geçenlerde...
Herkes kumları Akdeniz’den getirilen, palmiyeleriyle egzotik bir mekana dönen bu yerin gerçekten olup olmadığını merak ediyor.
Öncelikle şunu söyleyeyim, Bikkini Island hayal değilmiş.
Açılışı bugün yapılacak olan mekan Çubuklu’da 3000 metrekare alan üzerine kurulmuş, şehir içinde günlük tatil için planlamış bir yer...
Bu projeyi hayata geçiren Hasan Göktürk, daha önce Kilyos Solar Beach’i yapan isim.
Ortağı ise aynı zamanda Sardunya Catering’in sahibi olan Sedat Zincirkıran.
"Neden kimsenin haberi yok açılıştan, neden internette efsane gibi dolanıyorsunuz" diye sordum Hasan Göktürk’e...
"İnternette dolanan sponsorlara gönderdiğimiz power point dosyasıydı. Onlar çok beğenince mail listelerine falan düşüp, elden ele dolaşmış dosyamız. Sekiz hafta önce böyle bir projemiz bile yoktu. Çok ani karar verdik, çok hızlı çalıştık, açılışı da o yüzden çok duyuramadık" dedi.
Bikkini Island, Anadolu yakasında Hayal Kahvesi’yle Çubuklu 29’un yanında, eskiden belediye otoparkının bulunduğu yerde...
Sabah 10.00’da açılacak olan mekanda gece 04.00’e kadar eğlence devam edecek.
Gündüz güneşlenmek ve yüzmek isteyenler için arındırılmış deniz suyunun bulunduğu bir havuz var.
"Solar Beach deneyimimizden biliyoruz ki, gelenlerin yüzde 40-45’i denize girmez. Bikkini Island’da denize girilmeyecek. Hem Boğaz suyu çok temiz olmadığından hem de güvenlik açısından bu kararı aldık" diyor Hasan Göktürk.
Gündüz 1.000 gece 1.500 kişi kapasiteli olan Bikkini Island’da ağırlıklı olarak yabancı şarkılar çalacak, kaliteli Türkçe Pop’un oranı ise yüzde 30’ları geçmeyecek.
"Resimlerde gördüklerimizin ne kadarı gerçek oldu" diye sordum Göktürk’e...
"Yüzde 80-90 oranında başardık" dedi.
Bu hafta sonundan itibaren İstanbul’da şehrin içinde bir beach var artık.
Giriş bedeli ise hafta içi 30, hafta sonu 50 lira.
İlk içki bedava...
İşte Avrupa Yakası’nın yeni kadrosu
Avrupa Yakası’nın 100’üncü bölümde biteceğini, Eylül’de yayınlanacak son 7 bölümde Ata Demirer’in olmayacağını Sinan Çetin ilk olarak Habertürk’teki programda açıklamıştı bana...
Geçenlerde bazı gazeteler Ata Demirer’in yerine diziye Şahan Gökbakar’ın katıldığını yazdı.
Ama bu doğru değildi.
Bazı oyuncularla görüşüldüğünü, ancak Şahan’la anlaşılmadığını biliyordum.
Doğru kadroyu açıklayayım da bu konudaki polemiklere nokta koyalım.
Avrupa Yakası’nın 93’üncü ve sezon finali önümüzdeki hafta 21 Haziran’da yayınlanacak.
Ata Demirer’in son kez sette yer aldığı bu bölümün çekimleri dün tamamlandı.
Bu arada eylül ayından itibaren son yedi bölümde yer alacak yeni kadro ise belirlendi.
Ata Demirer’in yerine gelen isim Tolga Çevik.
Beşiktaş Kültür Merkezi oyuncusu olan Çevik, Avrupa Yakası’na katılan tek isim değil.
Anlaşılan diğer iki isimse Asuman Dabak ve Peker Açıkalın.
Dikkat ederseniz katılan isimlerin ortak bir paydası var.
Her üçü de ortalama falan değil, benim tek tek her birini beğendiğim çok iyi oyuncular.
Hiçbir isim diğerinin yanında zayıf kalmıyor, daha önce yaptıkları işlerdeki performansları ortada...
Peki çok başarılı olan bu üç oyuncu biraraya geldiğinde nasıl bir sonuç çıkar?
O da Gülse Birsel’in maharetine kalmış ki, kendisi 92 bölümdür her hafta o mahareti kanıtladı zaten...
Tolga Çevik, Asuman Dabak, Peker Açıkalın’lı Avrupa Yakası, eylülde 7 bölüm yayınlanacak.
O 7 bölümdeki performans dizinin kaderini belirleyecek.
Her ne kadar şimdilik 100’üncü bölümde bitecek gözükse de, benim hissiyatım dizinin yeni kadrosuyla 100’den sonra da yola devam edeceği yönünde...
Gülşen mi Erol mu?
Erol Köse’yle Gülşen arasında polemik devam ediyor.
Yapılan basın açıklamalarından sonra taraflar sahte belge polemiğine girdi.
Erol Köse, "Gülşen benim evli olduğumu bilerek benimle beraber olmaya devam etti" diyor.
Gülşen ise "Bana boşandığını söyledi. Boşandığına dair verdiği belge hala kasamda duruyor, demek ki sahteymiş" iddiasında...
Kime inanırsınız?
Erol Köse şeytana bile pabucunu ters giydirdiğinden Gülşen’e mi?..
Gülşen belge alıp kasaya koyacak kadar sıfır beden olmadığı için Erol Köse’ye mi?
Ben ikisine de inanmam! Çünkü kimsenin kimseye güvenmediği şeyin aşk olduğuna inanmam!