Bayram sabahı, sonradan adının Murat Kurşun olduğunu öğrendiğim şarkıcı canlı yayında bağıra çağıra söylüyor;
Gidip de kim istedi bu kızı
Gece yatmaz gündüz kalkmaz
Böyle talih bu şansımızı
Yok bundan karı marı olmaz
* * *
Kim verdi bana kim bu kızı
Girip de koynuna yatılmaz
Alın başımdan bu huysuzu
Yok bundan karı marı olmaz
Kadını aşağılayan, küçük düşüren, hor gören böyle şarkılar Ankaralı Turgut ekolüyle birlikte son yıllarda moda oldu.
Peki bu Murat Kurşun, Ceylan’ın eski kocası değil miydi?
Hani herkesin ortasında Ceylan’ı tokatlama görüntüleri günlerce yayınlanmıştı.
Hadi diyelim ki o erkek cephesinde, hem kadını tokatlıyor hem de kadını aşağılayan şarkıları çıkıp söylemekte sakınca görmeyecek kadar kadın düşmanı.
Peki ya Ece Erken?..
Adam bu şarkıyı söylerken arka tarafta dans ediyor. Ellerini çırparak şarkıya eşlik ediyor.
Sen değil miydin daha geçen ay koca dayağından dolayı boşanma davaları açan, uçakta kocasından yediği dayakla günlerce manşetlerde yer alan...
Bir yandan erkek şiddetine maruz kal, diğer yandan "Yok bundan karı marı olmaz" diye erkek şiddetini mazur gösteren şarkıyla eğlen...
Bu tür şarkılara en çok tepki göstermesi gereken senken...
Vallahi bu kadınları anlamak mümkün değil.
Tatil etkisi
Sabah Spor’da bir küçük haber; Manchester United-Bolton maçının hakemi yanlış verdiği karardan ötürü herkesten özür dilemiş.
Üstelik bu verdiği karar maçın sonucunu etkilemiş.
Peki neymiş o karar, maç kaç kaç bitmiş.
Bu detayların, daha doğrusu haberin ana unsurlarının hiçbiri yok...
Merak edip internete girip baktım, maçı 2-0 Manchester kazanmış, ilk golü Ronaldo penaltıdan atmış ki, Sabah’ın yaptığı hakem özrü haberi bunu kastediyor.
Peki gazetenin görevi okuyucuya haber vermek mi, yoksa okuyucuyu merakta bırakıp internete yönlendirmek mi?
Gazetelerde bayram tatilinin etkisi de bu olsa gerek.
CihangirFest
Cihangir Festivali uluslararası hale dönüşüyor, 11-18 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek festivalde 40’a yakın etkinlik yer alacak.
Münih, Viyana, Birmingham, Cenevo ve Sighişoara kentleriyle birlikte MELT projesi (Avrupa’da Göç ve Yerel Gelenek Projesi) içinde yer alan CihangirFest, artık ’Kültürler arası diyaloğu güçlendirmek ve uluslararası kültürel işbirliğini geliştirmek’ gibi bir misyonu da üstleniyor.
Bu festivali de düzenleyen Cihangir Güzelleştirme Derneği semt için bugüne kadar hep olumlu katkılarda bulundu.
Ama madem her yıl işler daha iyiye gidiyor, Cihangir Güzelleştirme Derneği önümüzdeki yıllarda çok daha iddialı işler düşünülmeli.
Mesela; Cihangir Film Festivali...
Neden New York’un Cihangir’i sayılabilecek Soho’daki Tribeca’da düzenlenen "Tribeca Film Festivali" gibi Cihangir’in de bir film festivali olmasın?
Tribeca Film Festivali, 6 yıl önce Manhattan’ı ekonomik ve kültürel açıdan canlandırmak amacıyla ünlü oyuncu Robert De Niro’nun önderliğinde başlatılmıştı.
İlk 5 yılında Amerika içinden ve dışından 1,5 milyon kişi yer aldı festivalde, bizden Beş Vakit, Takva gibi filmler katıldı...
Bu yıl yapılan festival sırasında New York’taydım, festival Manhattan’da Downtown’ın iklimini değiştiriyor.
Kafeler, sokaklar sinemayla yatıp sinemayla kalkıyor. Bu yıl uluslararası hale dönüşen CihangirFest önüne böyle hedefleri koymalı.
Aşka saygı
Bazı kadın yazarlar, tepeden inme, patron sevgilisi gibi sıfatlarla tanımlamaya kalktılar Duygu Dikmenoğlu’nu...
Ne kadar ayıp...
Tuncay Özkan’ı beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz ama hakkında yorum yapacağınız en son şey ilişkisi olmalı...
Dikmenoğlu ve Özkan yıllardır beraberliklerini gözlerden uzak, son derece sakin şekilde yaşıyorlar.
Kimsenin de bu saatten sonra bu ilişkiyi didiklemeye hakkı yok.
Kaldı ki Duygu Dikmenoğlu, Özkan’la ilişkisi olmasa iş hayatında bugün çok daha tepe bir noktada olacak potansiyele sahipti. Yani ’patron sevgilisi’ olmak ona kariyerinde bir şey kazandırmamış, tam aksine kaybettirmiştir.