Tarık Akan’ın senaryosunu yazıp yöneteceği Kara Toprak filminin hikayesini okuyunca Roman Polanski’nin Piyanist filmi aklıma geldi.
2002 yılında Cannes’da büyük ödülü kazanan, Adrien Brody’nin muhteşem oynadığı Piyanist filmi, İkinci Dünya Savaşı’nda geçiyordu.
Bizim piyanistin hikayesi ise 12 Eylül 1980 darbesinde.
Polanski’nin piyanistinin hayatı Almanların Polonya’yı işgaliyle altüst oluyordu.
Bizim piyanistin hayatı ise darbeyle.
Sinemada çekilmemiş hikayenin kalmadığı söylenir.
Önemli olan kağıt üzerindeki benzerliklerin beyazperdede farklılaşması.
12 Eylül filmlerinden nasıl bir farklılık göstereceğini de merak ediyorum Kara Toprak’ın...
Babam ve Oğlum’dan sonra peş peşe çekilen 12 Eylül filmleri başarılı olamadı.
Umarım Kara Toprak’ın tadı Polanski’nin filmine benzer de, kaderi diğer 12 Eylül filmlerine benzemez.
Anlamsız işaretler
İstanbul yollarında kavşaklara çizilmiş çapraz sarı çizgiler görüyorum bu aralar, bazı yerlerde de en sağ şeritte kırık sarı çizgiler bulunuyor.
Belediye bu işleri çok güzel yapıyor da, yerlerdeki bu işaretlerin anlamını kaç sürücü biliyor acaba?
Elin yabancısı "cross line" diyor bu işaretlere.
Dört yol ağzı ve kavşaklarda yer alan bu çapraz sarı çizgiler, sürücülere o bölgede asla duramayacağını gösterir.
Trafikte size yeşil yanıyor olsa da "cross line" bölgesini terk edemeyecekseniz, kavşağa giremezsiniz.
Böylece kavşakta arabalar üst üste yığılmaz, dört yol ağızları her zaman açık olur.
Londra gibi şehirlerde trafikte "cross line"ı terk edemeyen araçlara ceza yazılır.
"Kavşağı terk et, edemeyeceksen sana yeşil yanıyor olsa bile girme" anlamına gelen bu çapraz sarı işaretler İstanbul sokaklarında da var.
Peki bu anlamından kaç İstanbul sürücüsünün haberi var, kaç taksici bilir ’cross line’ı?..
Bilse zaten trafiğin tıkalı olduğunu bile bile kavşağa girmez.
Ne yazık ki, bizde sürücüler eğitilmediğinden, ehliyet kursları ve sınavları baştan savma yapıldığından, trafikte nerede nasıl davranılacağını kimse bilmez.
Sağ şeritte yer alan kırık çizgilerde geçici duraklama yapılacağını da kimse sürücülere öğretmez.
Henüz İstanbul yollarında görmedim ama sarı kesintisiz çizgilere paralel kırmızı çizgilere de rastlarız yakında.
Buralarda asla duramayacağımızı da kimse bize söylemez.
Trafikte bulmaca çözmek zorunda mıyız?
Yollara işaret koymak kolay, zor olan ne anlama geldiğini sürücülere öğretmek.
Yarışma sezonu
Miss Model of Turkey yarışması hafta sonu Bodrum Club Flipper’da yapıldı.
Dikkat ettim de güzellik yarışmasına katılan kızların çoğu İngilizce biliyordu.
Aralarında iki-üç yabancı dil bilen, iyi okullarda okumuş, dünya görmüş, matematik mezunu olanlar bile vardı.
Güzellik yarışmalarının değişen profili karşısında şaşırdım.
Eskiden iyi eğitimli, okumuş kızlar katılmazdı bu tür yarışmalara.
Şimdi iyi bir mesleği olabilecek kızlar bile tercih ediyor.
Kimileri bu durumu dejenerasyondan onlar bile etkilendi diye yorumlayabilir.
Bense şimdiki kızların hem güzel hem de akıllı olduğunu düşünüyorum.
Bu akşam Lütfi Kırdar’da yapılacak Star TV’nin güzellik yarışmasında benim dediğim gibi bir profil mi çıkacak merak ediyorum.
En iyi çözüm sezon finali
Vahap Munyar, geçtiğimiz gün atv yönetimindeki TMSF’nin İbrahim Tatlıses’in programını bitirebileceğini yazdı.
Bence yerinde bir karar olur.
Madem siyasi partilerin televizyona reklam vermesi yasak, İbo Show’un devam etmesi de bu yasağın delinmesi anlamına geliyor.
Çünkü Tatlıses giderek siyasi bir kimliğe dönüşecek, Genç Parti mitinglerinde konserler verecek, sonra atv ekranına çıkıp İbo Show’u yapacak...
TMSF yönetiminin bu haksız rekabete izin vereceğini sanmıyorum.
Sezon sonu geldiği için olayın tatsızlığa varmadan çözüleceğini tahmin ediyorum.
İbo Show iki-üç bölüm daha yayınlanıp sezon finalini yaparsa sorun kalmaz zaten.