Paylaş
Sadece onlar mı?
Aynı dönemde Cristiano Ronaldo’nun İzmir’de 3.2 milyon euro’ya 12 dönüm arazide 7 odalı bir villa aldığı da söylenmişti...
Ben de o dönemde “Ne oldu da bu dünya ünlüleri Urla’dan ev almaya başladı. Bunlar emlakçı oyunları, bu haberlere inanmayın” diyen bir yazı yazmıştım...
Okur Temsilcimiz Faruk Bildirici, bir yıl sonra olayı aydınlığa kavuşturdu.
Geçen yıl bu haberleri medyaya servis eden emlak şirketinin temsilcisi Oya Paktaş’ı aramış Faruk Bildirici...
Artık o şirketle çalışmadığını, İtalyan emlak şirketinin geçen yıl kendisine gönderdiği maili medyayla paylaştığını söylemiş Oya Hanım...
Daha sonra İtalya merkezli Proto Group’a da ulaşmış Bildirici...
İtalyan bir yetkili, “İzmir’den villa aldılar ama şimdi satıyorlar. Daha fazla bilgi veremem” demiş...
Bildirici, “Kanıt göstermezseniz geçen yılki açıklamanızın spekülatif olduğunu inanacağım” diye ısrar edince de, “İstediğine inanabilirsin” yanıtını almış...
Buyrun...
Düpedüz yalan bir haberi İtalya merkezli emlak şirketi servis ediyor, buradaki temsilcisi medyaya yayıyor...
En korkuncu da bizim medya sormadan, sorgulamadan bunu haberleştiriyor.
Ben daha ilk gün bu haberlerin hiçbir inandırıcılığı söylemiştim ama dinleyen kim...
Neyse ki Faruk Bildirici olayı kanıtladı da belki bundan sonra böyle her servis edilen haberin üzerine balıklama atlamaz Türk medyası...
Çocuklara yazık
Israrla yazdım, ısrarlar yazmaya devam edeceğim...
Çocuklarımız sabahın köründe okula gitmesin.
İşte geçen hafta Kıbrıs’ta sabahın köründe yollara düşen servislerden biri kaza yaptı...
İki öğrenci ve servis şoförünün hayatını kaybetmesi üzerine yaz saati uygulamasına isyan bayrağı açıldı...
Aynı şeyin İstanbul’da, Ankara’da da mı yaşanması lazım...
Benim kızım 7’ye 10 kala uyanıyor zifiri karanlık, 7’yi 20 geçe servise biniyor zifiri karanlık...
8’e doğru okuluna varıyor zifiri karanlık...
Çünkü İstanbul’da hava 08.10’da aydınlanıyor...
Yaz saati-kış saati uygulamasının insanları strese soktuğu söyleniyordu ama bu uygulamanın kalkması daha çok strese soktu...
Hadi yetişkinleri geçtim, karanlıkta yollara dökülen çocuklarımıza yazık...
Umarım yaz saati uygulamasına devam ettiğimiz ilk ve son kışımız olur bu...
Haklarını biz de alsak filmde Mahsun değil, Tolga oynayacaktı
Tolga Çevik’in cuma günü vizyona girecek Sen Benim Her Şeyimsin filminin haklarını Mahsun Kırmızıgül’ün de almak istediğini yazmıştım dün...
Mahsun’un ortağı Murat Tokat aradı...
“O filmi Mahsun değil, ben almak istedim...
Filmin başkası tarafından alındığını bilmeden ben de rolü ilk Tolga’ya teklif ettim.
Filmi ilk izlediğimde ilk aklıma gelen isim Tolga oldu.
Filmin haklarını alsaydım filmi yönetmen olarak Mahsun’a da çektirmeyecektim” dedi Murat...
Galiba filmin orijinalini izleyen her yapımcının aklına ilk Tolga Çevik’in gelmesi, Meksikalı oyuncunun da Tolga gibi bir komedyen olmasından kaynaklanıyor...
Ama dün de yazdığım gibi, Tolga Meksikalı meslektaşından daha iyi oynuyor bu filmde...
Demek ki herkesin kafasındaki isim, doğru isimmiş!
Kerimcan’a ekran yasağı neden?
Kerimcan ve türevlerinin medyada pohpohlanmasını en çok ben eleştirdim ama Samsun’da uğradığı saldırıya da şiddetle karşıyım.
Tamamen cinsiyetçi ve ayrımcı bu saldırıya, saldırganların kahramanca karşılanmasına, serbest bırakılmasına herkesin karşı olması gerek.
Benin anlamadığım nokta bu saldırının ardından Kerimcan’ın TV8’de jüri olduğu moda programından gönderildiği haberlerinin çıkması...
Eğer bu doğruysa büyük bir yanlış yapar TV8...
Çünkü onun programdan gönderilmesi saldırganların ekmeğine yağ sürülmesi demektir...
Amaçlarına ulaştılar işte...
Bu yüzden Kerimcan’ın medyada bu kadar olmasına itiraz eden ben, Kerimcan’ın ekranda olmasını savunuyorum şimdi...
Siz programa dahil ederken Kerimcan’ın kim olduğunu bilmiyor muydunuz?.
Keşke ilk başta almasaydınız...
Ama hem alıp hem de saldırının ardından hemen göndermek olacak iş değil.
Umarım TV8 bu kararını yeniden gözden geçirir...
100 bin olamadı!
“Adam mısın” adlı film 100 bin seyirciye ulaşmaz demiştim...
Oysa Beyaz Futbol’un yorumcuları, “Bizim programımız çok izleniyor, bütün dünyadan seyircilerimiz var, bu filmin gişesi 1 milyonu aşacak” diye dolanıyorlardı ortalıkta...
Olmadı 84 binde kaldı film...
100 bin kişiye bile ulaşamadılar...
Demek ki neymiş ekranda yapılan uçuk-kaçıklıklarla, sinema gişesi tartısına çıkmamak gerekiyormuş...
Paylaş