Paylaş
Yarkadaş, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın yanıtlaması talebiyle Meclis Başkanlığı’na bir soru önergesi verdi...
* Atatürk Havalimanı’nın büyüme gerekçesi nedir?
* Maliyet miktarı ne kadardır?
* İlgili inşaat işleri hangi firmalar tarafından hangi bedellere yapılmaktadır?
* Atatürk Havalimanı’nın yolcu kapasitesinin artmasıyla Sabiha Gökçen’in yolcu taşıma kapasitesinde azalma olacak mı?
Gibi konuyla ilgili çeşitli sorular yöneltti Yarkadaş...
Bu arada 2000 yılından beri Atatürk Havalimanı’nın işletmesini yürüten TAV’dan konuyla ilgili bir açıklama aldım...
“3. Havalimanı ilk etabının 2018’de açılması planlandığını bu süreye kadar Atatürk Havalimanı’na yatırım yapmaya devam edeceklerini” belirterek şunları söylediler:
* TAV olarak işletme süremiz 2021’de doluyor. 3. Havalimanı’nın daha erken açılması halinde teslim edeceğimiz son güne kadar yolcu konforunu birinci sırada tutmaya devam edeceğiz...
* Bu yatırımı yapmasak da olabilirdi, böyle bir mecburiyetimiz yoktu... Tek amacımız artan yolcu sayısını karşılamak ve yolcu konforunun getireceği faydalardır.
* Bu yatırım tamamen TAV’ın kendi kaynaklarıyla yapılmıştır. Bu yatırımın karşılığında DHMİ’den herhangi bir süre uzatımı veya başka bir isim altında bir kaynak alınmamıştır...
* Yatırım çerçevesinde Dış Hatlar Terminali’ne 27 bin metrekare büyüklüğünde ilave alan, 8 yeni köprü ve 13 busgate, 295 araçlık otopark, 11 bin 178 metrekarelik yeni terminal binası yapılacak...
İnşaatın eylülde bitmesi planlanıyor...
Ben bir yolcu olarak ancak bu yatırımdan memnun olurum...
Ama hala anlamadığım şu:
3. Havalimanı 2018’de açılacak... İki yıl için bile bu kadar büyük yatırım yapılabiliyorsa, yıllardır TAV neden bekledi, neden bu yatırımları yapmadı da bize çile çektirdi?
Benim TAV kanadından öğrendiklerim bu kadar, bakalım Barış Yarkadaş’ın resmi ağızdan öğrendikleri neler olacak?
Haluk Bilginer: “Her gün Türkiye’de oynuyorum”
Dün sabah Haluk Bilginer’i aradım, önce yeni oyunu Pencere için tebrik ettim...
Bilginer’in Esra Bezer Bilgin ve Kürşat Demir’le oynadığı oyunun galası 7 Nisan’da yapıldı, 21 Mart’ta sahnelemeye başladı ve yine biletler yok satıyor...
Haluk Bilginer ve Oyun Atölyesi için geleneksel bir hale döndü bu durum, tebriklerim bunun içindi...
“Şu Türkiye’de dizi ve filmde oynamayacağım meslesini anlat da rahat edelim... Baksana biz bile Magazin Konseyi olarak ters köşeye yattık” dedim...
Güldü, “Ha bire böyle şeyler çıkıyor... Neden Türkiye’de film ya da dizi yapmayayım, neden böyle bir şey söyleyeyim ben... İşte yeni oyunumuz var, her gün oynuyorum ben Türkiye’de” dedi...
İki genç muhabir izlemeye gitmişler yeni oyunu sonra da sormuşlar, “Türkiye’de dizi var mı” diye Haluk Bilginer de yanıt vermiş, “Yok yeni bir BBC dizisini tamamladım” diye...
Buradan haraketle “Türkiye’de dizi ve filmlerde oynamıyorum” başlığı çıkmış işte...
Hürriyet’in magazin ekibi, bu habere şüpheyle yaklaşıp böyle yapmadı haberi ama biz Magazin Konseyi olarak sazan gibi atlayıp yerden yere vurduk Haluk Bilginer’i...
Oysa oynadığını ben biliyorum...
Daha geçen gün Onur Ünlü’yle yeni filmi “Kırık Kalpler Bankası”nı konuştuk, ondan önce Ahmet Mümtaz Taylan’la...
İkisinden de duydum, filmde Haluk Bilginer’in de oynadığını...
Böyle basireti bağlanıyor işte insanın bazen...
Türkiye’de somut bir dizi projesi yok sadece bu aralar Haluk Bilginer’in, olursa oynayacak...
Peki rol aldığı BBC dizisi hangisi usta oyuncunun?
New Blood adlı bir suç ve dedektiflik hikayesi...
Geçen hafta Cannes MIPTV’de lansmanı yapılan dizide Haluk Bilginer, John Malik adlı karakteri canlandırıyor...
İlk sezonu 7 bölüm olarak hazırlanan BBC dizisinin iki bölümünde rol alan Haluk Bilginer, mayısta da “Trendy” adlı bir İngiliz filmi için kamera karşısına geçecek...
Kıssadan hisse...
Haluk Bilginer’in İngiliz dizi ve filmlerinde rol aldığı doğru da...
Türk dizi ve filmlerinde oynamadığı iddiası külliyen yanlış...
Yazık! Meral Okay unutulmuş bile!...
Dostları Meral Okay’ı unuttu...
‘Bilmem kimin’ mezarına kimse gitmedi...
Ölüm yıldönümünde arkadaşları vefasız çıktı...
Bu tarz haberlerin nokta kadar kıymeti harbiyesi yok benim için...
Böyle düşünenlere sorsam, “Ananızın-babanızın, kaybettiğinizin bir yakınınızın mezarına en son ne zaman gittiniz” diye...
Her bayram, her ölüm yıldönümünde gider misiniz?
Gitmemeniz onları unuttuğunuz, sevmediğiniz anlamına mı gelir?
İnsanların iş yoğunluğunun, şehirdeki koşuşturmanın bu kadar fazla olduğu günümüzde kimi eleştirebilirsiniz Meral Okay’ın mezarı başına gitmediği için...
Muhteşem Yüzyıl’dan kimse yokmuş anmada?
Muhteşem Yüzyıl mı kaldı?
Kadronun hepsi başka dizide ekmeğinin peşinde...
Ayrıca mezarı başında kimsenin olmaması Meral Okay’ın unutulduğu anlamına gelmez...
Ne yani Kemal Sunal’ın mezarı başına tek bir kişi bile gitmese unutulmuş mu olacak?
Yaptığı işler, geride bıraktıkları, ürettikleriyle anılır insan, mezarları başında toplanan sahte kalabalıklarla değil...
Meral Okay da unutulmayacak kadar çok şey üretmiştir...
Günün en komik haberi!
Eli cebinde saygısız ZDF!..
Asparagaslarıyla meşhur bir arkadaşı aHaber’de Alman ZDF kanalının önüne göndermişler...
Demişler ki, “Git kamerayla taciz et, hır çıkart, kamerayı görevlilerin burnunun dibine sok, müdahale ettiklerinde de çek...”
Akıllarınca böyle olacak ve bir ZDF görevlisi tepki gösterdiğinde de, “İşte Almanya’da basın özgürlüğü yok” diye ortalığı yıkacaklar...
Ama o da ne?
Evdeki hesap çarşıya uymuyor...
ZDF’nin Alman görevlileri, buz gibi Alman soğukluğuyla bizim aHaber muhabirlerine dönüp bakmıyorlar bile...
Bizimki çırpınıyor, laf atıyor, kamerayı burnunu sokuyor...
Açıkça taciz ediyor...
ZDF kapısının önündeki Almanlar dönüp bakmıyor...
Ne yapsın bizim acar muhabir, son bir umut sarılıyor bulduğu cin fikre.
“Bakın bakın eli cebinde bir ZDF yöneticisi... Misafir böyle mi karşılanır... Saygısızca eli cebinde duruyor” diye 3 dakika adamın eli cebinde adama sarıyor...
Bizim izlediğimiz 3 dakika, belki de 13 dakika taciz etti adamı...
“Üst düzey ZDF yönetisi” denilen, belki de otopark görevlisi olan adam tüm bu tacize dönüp bakmadı bile...
Ne olur, “ahaber, zdf” yazın Google’a...
3 dakikalık videoyu izleyin, ülkede gazeteciliğin geldiği komediyi görün...
Birileri bu haberi görüp Pulitzer ödülü falan vermeli...
Pabucumun Pulitzer’ini ama...
Paylaş