Can Bartu

Bu kadroyla hayal

3 Mayıs 2005
F.Bahçe, Luciano ve Nobre ile sözleşme imzalamış. F.Bahçe yönetimi diyorsa ki, "Maliyeti göz önüne alarak ben bunlarla anlaşacağım, tasarruf yapacağım", ona bir şey diyemem, ama o zaman "Avrupa şampiyonu olacağım" diye milleti kandırmasınlar. * F.Bahçe, Trabzonspor engelini de aştı. Kalan 4 haftada F.Bahçe'yi şampiyonluktan alıkoyacak rakip ya da rakipler var mı?

Hiçbir
maç oynamadan kazanılmaz. F.Bahçe'nin önünde daha 4 maç var. Diyarbakırspor, Ankaragücü gibi düşme potasında olan takımlarla oynayacak. Ayrıca bir de tabii Christoph Daum faktörü var. En önemli rakip o. F.Bahçe'nin oynayacağı oyunu oturtamamış bir antrenör var kenarda. F.Bahçe'nin önündeki maçlar kritik ama normal şartlarda onları kazanması lazım.

Ne var ki, Anelka diye bir oyuncu alındı, sahada yok. Neden yok? Sağ tarafta oynatılarak idare ediliyor ve harcanıyor. Anelka bu mu? Kaleden bu kadar uzak oynatılır mı? Ama Daum inatla hala 1.5 senedir, orta sahada 1.5 kişiyle oynuyor. Tuncay geliyor geriye, tükeniyor. F.Bahçe, Trabzonspor karşısında 4-5 gol pozisyonu veriyor, Luciano ortada yok. Böyle bir mantalite ile oynayabilir mi F.Bahçe? Futbol takımı gibi değil de toplama takım gibi oynuyor. Zaten F.Bahçe seyircisini korkutan da bu. Bu yüzden F.Bahçe için her maç tehlikeli.

Hüsrana uğrarlar

Duyduğuma göre Luciano ve Nobre ile sözleşme imzalanmış. F.Bahçe 3-5-2 sisteminde oynayacaksa, Luciano tamam. Ama 4-4-2 oynuyor F.Bahçe. Eğer bu oyuncularla böyle oynayacaksa Avrupa'da yine hüsrana uğrar. Avrupa'da bir yere gelmek istiyorsan yetenekli oyunculara ihtiyacın var. Kafayla goller atıyor Luciano bu doğru, ama alışmadığı şekilde futbol oynuyor. O, 3-5-2'de süpürücü oynar. 4-4-2'de libero gibi oynuyor, hiçbir ikili mücadelede yok. Fenerbahçe, Trabzonspor maçında göbekten 4-5 gol pozisyonu verdi, Rüştü sakatlanma pahasına bunları kurtardı.

F.Bahçe savunmada çok gedik veriyor, peki hücumda etkili mi? Adam kaçırma, verkaç, paslaşma bunlar yok. F.Bahçeli futbolcuların maç içinde oyuna fazla katkıları yok. F.Bahçe yönetimi diyorsa ki, "Maliyeti göz önüne alarak ben bunlarla anlaşacağım, tasarruf yapacağım", ona bir şey diyemem, ama o zaman "Avrupa şampiyonu olacağım" diye milleti kandırmasınlar. Bu oyuncularla bu takım Türkiye'de şampiyon olur, ama ideal Avrupa'da G.Saray'ın başarısını yakalayıp, ondan daha iyisini yapmaksa, bu takımla olmaz.

Stres ve baskı arttı

* F.Bahçe ile G.Saray arasındaki şampiyonluk yarışında kim baskı altında?

İki
takım da baskı altında. F.Bahçe, bir kazaya kurban gitmeyeyim diye, puan kaybetmemek için stresli oynuyor. G.Saray bekliyor rakip kaybetsin, kendim kazanayım diyor, o da baskı altında. Doğal olarak her takım stres altında. Aynı şey Beşiktaş ve Trabzonspor için de geçerli. Küme düşmemeye oynayan takımların derdi daha farklı. Artı liglerin de sonuna gelindi ve yorgunluk da eklendi. Futbol için kritik bir döneme girdik. Herkes hem yaptıklarıyla hem de söyledikleriyle çok dikkatli bir yol izlemeli.

Federasyon nerede?

* Saidou yüzünden G.Saray ile Malatyaspor arasında istenmedik bir tartışma çıktı. Bir futbolcunun transfer olduğu takımda eski takımına karşı forma giymemesi normal mi?

Bu
Türkiye'de olan işlere akıl sır ermiyor. Adamı istemiyorsun, futboluna güvenmiyorsun, takımında oynarken yetersiz bulup "Galatasaray'da yerin yok" diyor, yabancı kontenjanı açmak için Saidou'yu veriyorsun. Bunlar iyi güzel, peki o zaman neden korkuyorsun sana karşı oynayacak diye? Para alırsın almazsın o ayrı, ama sen bu futbolcuyu o takıma vermişsin nasıl oynatma dersin? Bir kere bu istek insan haklarına aykırı. Adam futbolcu işi futbol oynamak. Bunun aynısını zaman geliyor F.Bahçe ile Beşiktaş da yapıyor. Böyle saçma sapan bir şey olabilir mi? Sonra da hakarete varan konuşmalar yaşanıyor.

Böyle bir anlaşma, protokol yapılabilir mıi? Futbol Federasyonu niye buna göz yumuyor? Federasyon ne iş yapıyor? Bu idareciler böyle beyanatları nasıl veriyor? Dünyanın neresinde var böyle bir şey? Birisi bana anlatsın, Futbol Federasyonu'nun görevi nedir? Eğer onlar görevlerini bilmiyorlarsa ben anlatayım. Gelsinler sorsunlar, çünkü bu işi beceremiyorlar.

2 HAFTA BEKLEYECEK

* Trabzonspor, F.Bahçe yenilgisiyle zirve yarışında devreden çıktı diyebilir miyiz?

Bir gerçek var ki, Trabzonspor artık şampiyonluk iddiasını matematiksel olarak olmasa da kaybetti. Ancak ikincilikle gelecek sezon Şampiyonlar Ligi'ne katılma şansı sürüyor. Tabii bu ikincilik için yarıştığı G.Saray'ın puanlar kaybetmesine bağlı. Yarışın nasıl biteceği kesinleşmese de 2 hafta sonra net bir şekilde görülecek.
Yazının Devamını Oku

Büyük iş

1 Mayıs 2005
<B>FENERBAHÇE, </B>Trabzonspor'u yenerek çok büyük iş yaptı. Hem liderlikteki yerini sağlamlaştırdı, hem de şampiyonluk yarışındaki iki rakibinden birini safdışı bıraktı. Öyle ya da böyle, kazanmak güzel de, ben Fenerbahçe'den çok daha iyi bir futbol bekliyordum.

Futbolcuların mücadelelerine diyecek bir şey yok. Hepsi yüreğini ortaya koyup savaştı. Ancak, sergilenen futbol bu kadar da kötü ve bilinçsiz olmamalıydı. Bu kötü futbolun en büyük sebebi ise, daha önce defalarca belirttiğimiz gibi oyun sisteminin yanlışlığıydı. Orta sahanın kilit ismi Aurelio, defans ağırlıklı oynuyor, topu ileriye kullanamıyor. Zaten bu oyuncudan hücuma daha fazla katkıda bulunmasını beklemek yanlış olur, Aurelio'nun oyun tarzı bu. Yine orta sahada çok önemli bir görev üstlenen Selçuk, kazandığı topların çoğunu kaptırdı. Alex ise, özellikleri gereği sadece top ayağına geldiği zaman oynuyor. Savunmasına hiç yardım etmiyor.

Fenerbahçe'nin en büyük eksikliği, orta sahada kaptığı topu forvete süratle aktaracak bir oyuncunun olmaması. Aurelio, Selçuk ve Alex, bu niteliklere sahip değil. Fenerbahçe orta sahası topu iyi kullanamadığı için de Anelka gibi süper bir yetenek, etkisiz kalıyor. Takımın en büyük gol ümidi Nobre ise, yüreğiyle mücadele ediyor ama, yetenekleri sınırlı olduğu için fazla iş yapamıyor. Attığı gol, tamamen Alex'in hediyesiydi.

Tebrikler Rüştü

Bu tip maçlarda kalecilere çok iş düşer. Büyük kaleci, böyle günlerde ortaya çıkar. Rüştü, gerçekten dört dörtlük bir maç çıkararak, ne kadar iyi bir kaleci olduğunu bir kez daha kanıtladı. Tebrik ediyorum... Bir de Tuncay'ın enerjisine ve çalışkanlığına hayran olmamak elde değil. İnanılmaz koştu, mücadele etti, hem defansta hem ofansta takımına büyük katkı yaptı.

Fenerbahçe'nin eksiği bir hayli fazla. Buna karşın, Trabzonspor'a bakıyorsunuz, gerçekten dolu dolu bir takım. Topu mükemmel kullanıyorlar. Fenerbahçe'den çok daha iyi oynadılar ve pozisyon buldular. Üstelik ürettikleri pozisyonların hepsi de bilinçliydi. Tesadüfen gelişen bir tek atakları bile yoktu. Bu yönden Fenerbahçe'nin çok büyük iş yaptığını bir kez daha vurgulamakta yarar var.
Yazının Devamını Oku

Kılıf arıyorlar

26 Nisan 2005
G.Saray ile F.Bahçeli yöneticiler söz düellosuyla akıllarınca birbirlerini yıpratıp, kendilerini öne geçirecekler. Şampiyonluğu kaybederlerse de bahane bulmuş olacaklar. Futbol Federasyonu ne iş yapıyor? * Fenerbahçe ve Galatasaray yöneticileri arasındaki söz düellosu neden kaynaklanıyor? Bunun önüne nasıl geçilebilir?

Olacak
şey değil, ama yöneticiler tartışmak ve kavga etmek için bahane arıyorlar. Akılları sıra, birbirlerini rahatsız edip müşkül durumda bırakacak, bulundukları kulübü yüceltip diğerlerini aşağılayacaklar. Bu ne terbiyeye, ne centilmenliğe, ne de sportmenliğe yakışmıyor. Türkiye'de konuşulmaması gereken mevzuular konuşulmak zorunda kalınıyor.

Şimdi son dönemde G.Saray ile F.Bahçeli yöneticiler arasındaki söz düellosunun nedeni iki takımın da şampiyonluk potasında olmasından kaynaklanıyor. Akıllarınca rakibi yıpratıp, kendilerini öne geçirecekler. Şampiyonluğu kaybederlerse de bahane bulmuş olacaklar. Bütün planları bunun üzerine kurulu.

Federasyonun görevi

Bütün bunların önüne tek şekilde geçilir, o da Futbol Federasyonu basacak bu konuşanlara cezayı. Tıpkı İtalya ve İngiltere'de olduğu gibi. Öyle 1, 2 veya 10 milyar değil, 50, 100 milyar o zaman gör bakalım konuşuyorlar mı böyle akıllarına estiği gibi. Ceza ağır olunca ve uygulanınca onlar da söylediklerini iyi tartmak zorunda kalacaklar. Yoksa, hakem hakkında, birbirlerinin hakkında konuşmak çok kolay.

Türkiye'de Futbol Federasyonu ne iş yapıyor? Komiteler kurup milli maçlara gitmek için organizasyonlarla mı uğraşıyor bir tek? Türk futbolunun çirkinliklerine mani olmanın görevleri olduğunu bilmiyorlar mı? İdareci futbolun içinde değil mi? Bir idareci veya bir başkan, öteki başkan veya idareciye hakaret edecek, dünyanın başka hiçbir yerinde böyle bir saygısızlık yok herhalde. Değerler yitirilmiş. Ne yaptığını bilmeyen, görgüsüz bir federasyon da var.

Daum'un planı yok

* F.Bahçe kritik bir döneme girdi, bu periyotta sakatlar, cezalılar ve Pierre van Hooijdonk sorunu var. Daum bu işin içinden nasıl çıkacak?

Daum'
un şu ana kadar dışarıya yansıyan bir planı olmadı, ama herhalde kendine göre planları var. Bana sorarsanız F.Bahçe'nin hiçbir planı yok. Son Ankaraspor maçında Mahmut Hanefi oynuyor. Adam 1 senedir top oynamamış, yerine iki tane bek alınmış; biri Petkov, diğeri de gönderilen Fabiano. Mahmut'u hep kenarda oturtmuşsun, devresini 3-0 önde bitirdiğin maçta bile oynatmamışsın. Sonra pat, Ankaraspor maçında sahaya sürüyorsun. Bu adamın sahada görevini yapması mucize.

Bu plan ve hazırlık mı? Bu adam kazanma mı? Böyle yapılarak bir oyuncu nasıl kazanılıyor? Fizik olarak değil, moral olarak da futbolcunun hazırlanması lazım. Mahmut yine de çıktı görevini yaptı.

F.Bahçe'ye bakıyorsun, defans ve forvet ayakta durur gibi gözüküyor. Orta saha facia. Gol pozisyonu üretemiyor, frikik filan olacak, Alex, Anelka çıkacak gol atacak. Böyle bir takım tabii ki kritik durumda. İyi hazırlanmış olsa, iyi uyum göstermiş, iyi bir takım sahaya çıkarılmış olsa şimdi en yakın rakiple puan farkı 4 mü olurdu? En az 10 puan fark yapılır ve şampiyonluğa güle oynaya giderdi F.Bahçe.

Kendini zora soktu

Fenerbahçe iki senedir oynadığı futbolla, mentalite ile kendini fevkalade zora sokuyor. 2 senede bir tek oynadığı Beşiktaş maçı var, onda da yenildi. Ankara'da futbol mu oynadı? Diyeceksin ki yorgundu, böyle bir takımın böyle bir mazereti olmamalı.

Ayrıca Ankara'da alınan galibiyette Rüştü'nün payı büyüktü. Bir sürü top kurtardı. Bir takımın kalecisine çok iş düşüyor, kaleci çok iyi toplar kurtarıyorsa, demek ki o takım iyi defans yapamıyor. İyi hücum yok, iyi defans da yok.

Hakan, öz güvenini kaybetmiş

* G.Saray'da penaltı kaçıran Hakan Şükür eleştirilmeye başlandı. Bu eleştiriler Hakan ve G.Saray'ın geleceğini nasıl etkiler?

Hakan
penaltı kaçırabilir, ilk defa olmuyor bu. Herkes kaçırabilir. Anelka da kupada kaçırdı. Dünya Kupası finalinde penaltı kaçırıldı. Hakan başarılı olamıyorsa antrenörü tarafından oynatılmaz. Penaltı kaçırdı diye adam gözden çıkarılır mı? Hakan'ı penaltı kaçırdı diye suçlamıyorum, ama benim gördüğüm o kendine güvenini kaybetmiş. Sorun burada.

Yoksa Hakan Galatasaray'ın büyük silahı. Hava hakimiyeti var, arkadaşlarına asist yapıyor. Galatasaray'ın golcülerinden biri. Böyle bir futbolcunun form düşüklüğü göstermesi, sadece Hakan için değil başkası olsa da takımı etkiler. Bugün golcü Necati de form düşüklüğü gösterse, o da takımı etkiler.

Yalnız burada bazı şeyler biraz yaşla da ilgili. Hakan bugün 34 yaşında. Yavaş yavaş fiziksel olarak etkileniyor. Ömür boyu oynanmıyor ki bu futbol. Refleksler, şevk, hareketlilik kaybedilmeye başlıyor. Kolay yaptığınız hareketler zorlaşıyor. Bunu görüp zamanında bırakabilmek önemli.

BAHAR ZOR GEÇER

* Beşiktaş iyi bir çizgi yakaladı diyebilir miyiz? Zirvedeki takımlar galibiyete giderken neden zorlanıyor?

Beşiktaş
zor da olsa kazanıyor. Seyirci de arkasına geçti. F.Bahçe derbisindeki galibiyet çok fark etti. 4 tane de mükemmel gol atmışlardı. Bu onlar için büyük bir itici güç oldu.

Aslında bu mevsimde oynanan maçlar zor olur. Bahar yorgunluğu, antrenmanları ağırlaştırır. Küme düşmemeye oynayan takımlar, var güçleriyle mücadele ederler. Ligde tutunmak anlamında puan alabilmek için ölümüne ve güzel oyunu sezon başında değil de sonunda oynamaya başlarlar. Bu yüzden F.Bahçe, G.Saray, Beşiktaş ve Trabzonspor'un maçları fevkalade zor geçer. Ayrıca takımlar üzerinde stres var. Beşiktaş kendini göstermeye oynuyor. F.Bahçe şampiyonluk istiyor, G.Saray aynı yarışta arkadan geliyor. Trabzon devreye girmek için mücadele ediyor. Bu da gerilim yaratıyor. Futbolcular da bunun farkında bu yüzden maçlar daha zorlu.
Yazının Devamını Oku

Gariplikler

25 Nisan 2005
<B>FENERBAHÇE </B>açısından gerçekten zor bir maçtı. Çünkü, rakip Ankaraspor çok iyi oyunculara sahip ve gayet de güzel oynayan bir ekip. Topu oldukça iyi kullanıyorlar ki, Fenerbahçe en büyük sıkıntıyı böyle rakipler karşısında yaşıyor. Çünkü, takımda orta saha yok. Fenerbahçe, oyunun can damarı olan bu bölgede çok zayıf olduğu için, ne rakibe basabiliyor, ne de topu iyi kullanabiliyor. Takımda, topu kaptıktan sonra hemen hücuma çıkacak bir tek Serkan var, o da sağbekte oynuyor. Bu saçma oyun tarzı yüzünden, topu alan adam, ya geriye veriyor, ya da ileriye şişiriyor. Oyun sistemi böyle komik olunca rakipler de doğal olarak çok kolay önlem alıyor. Dün Ankaraspor'un yaptığı gibi, defansa uzun adamları koyup, Fenerbahçe'nin şişirdiği topları bir bir uzaklaştırıyor.

Umutlar Anelka'da

Daum,
öyle yanlış bir oyun sistemi kurmuş ki, bütün gol ümitleri sağ taraftaki Anelka'ya kalmış. Anelka, en az 2-3 rakibini geçerse, Nobre'ye topu verebilirse (ki Nobre ile aralarında en az 50 metre var) veya Tuncay 60 metre gerilerden gelip yetişebilirse, gol pozisyonu bulunacak. Böyle garip bir oyun sistemi dünyanın neresinde var, söyler misiniz? Allah'tan, bir tane güzel pozisyon denk geldi de, Anelka'nın kafayla indirdiği topu Alex fevkalade güzel bir şekilde filelere gönderdi.

Tuncay, Alex ile girdiği verkaçların sonucunda iki tane mutlak gol fırsatı buldu, değerlendiremedi. Burada Tuncay'ı kesinlikle suçlamamak lazım. Sen hem defansa yardım edeceksin, ondan sonra 60 metre ileriye koşup, pozisyona gireceksin ve gol yapacaksın. Böyle şey olur mu? Tuncay'ın o pozisyonları da gol yapması için, roket takması lazım! Bu goller, fazla koşmaktan, yorgunluktan kaçıyor.

Biz bütün bu eleştirileri neden yapıyoruz, Fenerbahçe'nin doğru dürüst bir oyun planı olmadığı için... Dünya çapında oyunculara sahip olan bu takım, yanlış oyun taktiği ve saha yerleşimi yüzünden, kolay kazanabileceği maçlarda ecel terleri döküyor. Biz, Fenerbahçe'den güzel futbol bekliyoruz, ama bunu yapamıyor.
Yazının Devamını Oku

Plan olmayınca

22 Nisan 2005
<B>FENERBAHÇE,</B> zorlu ve kritik maçlarda zorlanıyor. Hem de haddinden fazla. Dün akşama kadar böyle maçları da hep kaybetti. Denizlispor karşısında da şansına kazandı. Örnek mi? Ligin ilk yarısında Beşiktaş ve G.Saray derbileri. Ligin ikinci yarısında yine Beşiktaş yenilgisi. Avrupa’da mı? Real Zaragoza gibi kendisinden daha zayıf bir takıma karşı...

Denizlispor, F.Bahçe karşısında başabaş oynadı. Bazı zamanlarda topu F.Bahçe’den daha iyi kullandı. En az F.Bahçe kadar pozisyona girdi. Yaklaşık 25 metreden nefis bir golle öne de geçti. Bu arada şunun da altını çizmek gerek, Rüştü de uzaktan gol yemeyi adet edindi.

F.Bahçe tabii Beşiktaş maçının moral bozukluğuyla ve stresiyle mücadele etti, bunun etkilerini de gördük. Çünkü Beşiktaş’a karşı güzel oynamış ve kaybetmişti. Bunun futbolcular üzerindeki etkisi az değildi. Ümit Özat sahaların ender gördüğü, beyfendi futbolculardan biridir. Dün akşam bir ikili mücadele sırasındaki sertlik nedeniyle belki kaptan olarak olay yerine gitti, ama surat ifadesiyle söyledikleri az çok anlaşılıyor, hoş şeyler dile getirmedi. Ortamı yatıştıracağına, söyledikleri güzel değil ki hakemden de kırmızı kart gördü. Daha 17. dakikada da takımı 10 kişi bıraktı.

Sevinmeyi öğrenmeliler

F.Bahçe’nin orta sahası ve ileri uçtaki etkisizliği yüzünden takım kopuk kopuk oynadı. Anelka biraz bilek hareketiyle güzel şeyler yaptı, ama verdiği gol pası yok. Nobre bütün iyi niyetine ve çalışkanlığına rağmen bir şey yapamadı. Tuncay topu sürme hedefindeydi, Aurelio orta sahada sınırlı kaldı. Takımın iyi tarafı, gerideki adamlarını oyuna soktu. Örnek mi, Luciano ile Deniz. Ancak bir de 10 kişi olduklarından çok da açık yer bıraktılar.

F.Bahçe fazla bir şey üretemedi, çünkü rakibi sindirecek planı yoktu. Becerili oyuncularını da kullanamadı. Şansa bir gol bulup beraberliği yakaladı. Top kalecinin bacağının arasından geçti, Luciano filelere gönderdi. O Brezilyalı futbolcu sonra da formasını çıkarıp ikinci sarı kart ve ardından kırmızı kartla oyundan atıldı. Türkiye’de ilginç bir gelenek oluştu. Futbolcu takım arkadaşına koşacağına, tribüne koşuyor. Formayı da çıkarıp yere seriyor. Sonrası malum, kart. Futbolcular bir bütün olmalı, bu sevinçte de kendini göstermeli. Onlara soyunma odasında nasıl sevineceklerinin talimatını da vermek lazım.

Yarı finalde rakiplerini penaltılarla eleyen F.Bahçe ile G.Saray gelecek ay şampiyonluk için karşılaşacak. Herhalde o finalde penaltılarla bitecek. F.Bahçe’nin bu hafta oynayacağı Ankaraspor maçı da zorlu olacak. Kondisyon olarak F.Bahçe’yi Beşiktaş gibi zorlu bir derbiden çıkmış olmasına rağmen dün gece iyi gördüm. Ayrıca son ana kadar maça asıldılar. O maçta da bu hırsı sahaya yansıtırlarsa kazanırlar.
Yazının Devamını Oku

Konuş Daum konuş

19 Nisan 2005
Alman teknik adam F.Bahçe’de savunma oyuncusunu çıkarıp sahaya forvet sürüyor, sonra da ‘Çok ofansif oynadık’ diye yakınıp, faturayı futbolculara kesiyor. F.Bahçe oynaması gerektiği gibi oynadı. Daum saçmalıyor, sonra da çıkıp konuşuyor* Daum, Beşiktaş karşısında gereğinden fazla ofansif oynadıklarını belirtirken, yenilgiyi futbolcuların bencilliğine bağladı. Gerçekten F.Bahçe çok mu ofansif oynadı ve futbolcular bencil miydi?

Fenerbahçeli
futbolcular oynamaları gerektiği gibi oynadı. Tabii ki ofansif oynayacaklar. 6 forvetle başka nasıl oynanır? Daum’un yaptıklarıyla söyledikleri hep çelişiyor. Orta sahaya sürekli oyuncu sokan bir antrenör bakın şimdi böyle diyor.

F.Bahçe doğrusunu oynadı, ama defansında kademe hataları yaptı. Eğer Beşiktaş defans yapmayıp F.Bahçe’de Aurelio ile Selçuk’un oynadığı orta sahayı kalabalık tutarak, burada hakimiyeti eline alabilseydi, skor onlar açısından çok farklı olabilirdi. Hem bu kadar faul yapmamış, hem de oyunun hakimiyetini F.Bahçe’ye vermemiş olurdu. Aurelio ile Selçuk orta sahayı tuttu.

Fatura futbolcuya

Bir takım tabii ki defans yapacak, ama Daum F.Bahçe’de savunma oyuncusunu çıkarıp sahaya forvet sürüyor, sonra da ‘Çok ofansif oynadık’ diye yakınıp, faturayı futbolculara kesiyor. Mağlup durumdaki takım gol atmak için ne yapacak, ileriye gidecek. Dünyanın her takımı böyle yapar ve açık da verir. Defansa hızlı adamlar koyarsanız açıkları çabuk kapatma şansı bulursunuz. F.Bahçe’de Deniz’in haricindekiler (o da çok iyi oynadı) topa hızlı ve iyi basan oyuncular değil. Luciano, iyi oynamasına rağmen topa iyi basamıyor. Önce Aurelio, ardından Luciano, Tümer’e müdahale etmek istiyor, ama başaramıyorlar.

Tümer gibi top kontrolü iyi bir oyuncu da fırsatı değerlendirip golü atıyor. Luciano ilk hamlede topa iyi girebilse, Tümer o fırsatı bulamayacak. Ama o bekliyor ki, rakip hata yapsın. Sen defans oyuncusunu çıkarıp, yerine forvet sahaya sürersen tabii ki bu tür pozisyonlarla daha sık karşa karşıya geleceksin.

Hep birini suçluyor

Daum’
un maç sonrası konuşmalarını o kadar önemsemiyorum. Alman teknik adam ya bir futbolcuyu, ya kaleciyi, ya da defansı suçlayacak. Bunlara alıştım. Daum’un Beşiktaş derbisinde teknik hata yaptığını zannetmiyorum, ama oyuncu değişiminde yanlışları vardı.

Yoksa F.Bahçe böyle oynamıyordu, futbolcular farklı bir enerji ve bilinç içindeydi. Şansı da yoktu, tamam. 18 içinden goller kaçırdı, Rüştü gibi Milli Takım’ın kalecisi 30 metreden umulmadık goller yedi. Defansı hatalar yaptı, sonuç ortada.

Futbolcular bencil değildi. Biraz moral bozukluğundan Tuncay bazı saçmalıklar yaptı. O da doğal. Milli maçta oynadı, fevkalade gol attı, ondan sonra F.Bahçe’de oynatılmadı. Uzatma dakikalarında sahaya sürüldü. Böyle bir oyuncu bu duruma gelirse, psikolojik olarak çöker. Sonra Tuncay’dan futbol bekle. Daum saçmalıyor, Tuncay da doğal olarak kendini göstermek için saçma sapan işler yapıyor. F.Bahçe kenardan oyun kurmaya çalışıyor, orta yapıyor kafayı kim vuruyor?

‘Serhat’ı sokacağıma Van Hooijdonk’u oyuna almalıydım’ demeli, bunu diyemiyor Daum, çünkü art niyetli. Sol taraftan frikik olduğunda vuracak adam van Hooijdonk, ama 86. dakika oyuna giriyor. Sonra Daum çıkıp konuşuyor. Konuş Daum konuş...

F.Bahçe avantajı kaybetti

* Fenerbahçe’nin şampiyonluğu Beşiktaş yenilgisiyle tehlikeye mi girdi? Bu ligin sonu ne olur?

Tehlikeye
girdi demeyelim de, F.Bahçe büyük bir avantajı kaybetti. Derbiyi kazansa, çok daha güçlü ve kendine güveni olan bir F.Bahçe olacaktı. Bundan önce stresli oynuyordu, ama derbide fevkalade sakin ve moralli oynayan bir takım gördüm. Böyle devam ederse iyi olur. Bu F.Bahçe son senelerde seyrettiğim en iyi futbolu oynadı. İkinci devre 15 dakika Beşiktaş başabaş hale getirdi oyunu, arkasından yine F.Bahçe istediği gibi oyunu yönlendirdi. Devam edebilir mi, bilmiyorum.

F.Bahçe evinde Galatasaray ve Trabzon’u yenerse şampiyon olur. Ezeli rakiplerini yenemez, Beşiktaş maçındaki gibi şanssız olursa, şampiyonluk gider. Bu maçlara kadar da Ankaraspor maçını da kazanarak puan kaybetmeden ilerlemesi gerekiyor. F.Bahçe’nin ezeli rakipleriyle oynayacağı kalan maçlarına moralli çıkması lazım. Öyle zannediyorum, Beşiktaş’a yenilmelerine rağmen moralleri bozulmamıştır. Çünkü iyi oynadılar, ama şanssızlık yüzünden maçı kaybettiler.

Rıza çok şeyi değiştirdi

* Beşiktaş’ın derbi galibiyetinde şansı ön plana çıkartıyorsunuz, Rıza Çalımbay’ın hiç mi katkısı yoktu?

Muhakkak
ki Rıza Çalımbay’ın da Beşiktaş’ın bu galibiyetinde katkısı var. Takıma bir karakter aşıladığı kesin. Daha önce oynamayan futbolcular Cordoba, Ronaldo, İbrahim Toraman’ı göreve geldikten sonra sahaya sürdü. Carew, bir oynuyor bir oynamıyor, ‘Sakatım’ diyordu. Şimdi öyle bir şey demiyor.

Takıma kazanma arzusu aşıladı. Bir antrenörün en önemli görevi bu zaten. Maçta F.Bahçe’yi durdurmak için bir plan yapmış, bunda da büyük başarı sağladı. Yalnız F.Bahçe’nin şanssızlığı da onların işine yaradı, bunu da göz ardı etmemek gerek.

Hagi ya susar, ya da gider

* Hagi’yi hayal kırıklığına uğratanlar kimler? Sizce Hagi neden istifa sinyali verdi?

Hagi’
nin iki problemi var. Biri yöneticilerle, diğeri de futbolcularla. Yok ‘Hagi gidecek’, yok ‘Yeni antrenör gelecek’ haberleri ve bunların yönetim kaynaklı gözükmesi Rumen teknik adamın moralini bozuyor. Bu yüzden huzursuz.

Futbolcularla da bazı sorunları var. Takımı düzgün ve rahat yönetemiyor gibi görünüyor. Transfer döneminde istediği futbolcular alınmamıştı. Yöneticilerle ters düştü. İnat uğruna Saidou ile Ümit Karan’ı gönderdi. İkisi de faydalı olacak futbolculardı. Tabii Ümit Karan disiplinli mi, değil mi bunu çok iyi bilmiyorum. Ama onu disipline edecek adam teknik direktör. Ümit’e bakarsanız kendi haklı. ‘Hagi beni istemedi. Bir kere bile benimle konuşmadı’ dedi. Bir antrenör futbolcularıyla sürekli diyalog halinde olmalı.

Konuşması yanlış

Yani hem yöneticiler cephesinden hem de futbolcular cephesinden kendisine karşı takınılan tutumdan huzursuz Hagi. Yaptığı açıklamalarla da bunu ifade ediyor. Yine de G.Saray’ı bugün bir yere getirdi. Takımı ligde şampiyonluğu kovalıyor, Türkiye Kupası’nda da yarı finalde.

Hagi’nin G.Saray’daki sonu ne olur, bilemiyorum. Bu G.Saray yönetiminin insiyatifinde olan bir şey. Yalnız Hagi’nin bu beyanatları onları da rahatsız ediyor. ‘Telefonum çalındı’ dedi, arkasından ‘Yarın giderim’ açıklaması geldi. Bir antrenörün bunları konuşması yanlış. Gidecek adam çeker gider, bu beyanatları vermez. Gitmeyecekse de konuşmaz. Bunlar sezon sonunda konuşulacak konular.
Yazının Devamını Oku

Şans faktörü

18 Nisan 2005
FENERBAHÇE son 2 yılda teknik direktör Christoph Daum yönetiminde çıktığı bir maçta en güzel oyununu dün akşam Beşiktaş’a karşı oynadı.Dolu dolu bir takım ve oynamaya aç futbolcular vardı. İşte Fenerbahçe’nin gerçek hüviyeti buydu. Bir sürü pozisyon üretti, oyuna zenginlik ve görsel güzellik kattı. Orta sahayı iyi tuttu, topu kullandı. Netice mi, 4 tane gol yedi ve kaybetti. Ama neden? Bana sorarsanız, Fenerbahçe’nin şanssızlığı, Beşiktaş’ın da şansından...Beşiktaş’a şanslı derken şunu göz ardı etmemek gerek, büyük mücadele örneği gösteridler bu doğru. Yalnız bunu Fenerbahçe’yi durdurmak için yaptılar. Fenerbahçe rakip kaleye gitmeyi ne kadar arzulayıp yüklendiyse, Beşiktaş da o derece onun oyununu bozmaya çalıştı. Beşiktaş ilk yarıda iki kere F.Bahçe kalesine geldi, Tümer dört kişinin arasından sıyrılıp golü attı. Buna karşın F.Bahçe oyunun başında bir sürü gol kaçırdı. Beşiktaş iki tane uzaktan vurdu, onlar da gol oldu. Rüştü bu golleri nasıl yedi, onu da anlamıyorum. O Rüştü ki, ikinci yarının başlarıydı Ali Güneş’in mühtiş bir vuruşunu aynı güzellikte önlemişti.Bana göre maçın kırılma noktası, skor 3-3 olduktan sonra Nobre’nin kaçırdığı gol pozisyonuydu. Brezilyalı futbolcu karşı karşıya kaldığı pozisyonda bu golü atsa belki skor farklı olacaktı. Ancak dediğim gibi bu pozisyona gelene kadar da Fenerbahçe’nin değerlendiremediği bir sürü gol pozisyonu vardı.Oynatmama gayretiTabii Beşiktaş, F.Bahçe’yi durdurup, gol atmak için planlar yapacak. Yalnız dün bunu biraz futbolun dışında yaptı. Beşiktaş oyunu soğutmak için elinden gelen gayreti gösterdi. Taç atışı, korneri kullanma sırasında vakit geçsin topa adam gitmedi, ağırdan aldı. Penaltı oldu, Cordoba atıldı, başkası kaleye geçecek, onu geciktirmek için bile büyük uğraş verdiler.Hakem oyunun başındaki sertliklere göz yumdu, kart göstermedi. Bu da Beşiktaş’ın lehine oldu. En başta sertlikle durdurmayı çalıştı F.Bahçe’yi, ardından her kararda itiraz ettiler. F.Bahçe rahattı, derbide sinirli olan Beşiktaş’tı. Siyah beyazlıların bu sinirli yapısında en önemli faktör tabii klasmanda bir yere gelme arzularıydı. Ama bana göre maçı çirkinleştirdiler. Tabii bunun yanında attıkları goller için kimsenin söyleyeceği bir şey olamaz, buz gibi gollerdi.Fenerbahçe 3 tane attı, en az 10 tane ise kaçırdı. Fenerbahçe böyle oynarsa şampiyon olur derim, ama böyle oynayıp hep kaybederse diyecek bir şey yok.
Yazının Devamını Oku

Her şey bitmedi

12 Nisan 2005
F.Bahçe şu anda şampiyonluk yarışında avantajlı. Herkesi yenebilir, herkese yenilebilir. İyi oynayamadığı için de elindeki bu avantajı çok iyi kullanamıyor. * Galatasaray, Trabzonspor'a yenilince F.Bahçe ile arasındaki puan farkı 7'ye çıktı. G.Saray şampiyonluk yarışında nerede, F.Bahçe ipi göğüsleyecek diyebilir miyiz?

G.Saray'ın kaybettiği fazla bir şey yok. Kalan 7 maçta çok şey değişebilir. Ancak ben bu durumda taraftarınının takımına bu kadar yüklenmesini anlamıyorum. Bütün bunlar yanlış beyanatlardan, düşmanca tutumdan kaynaklanan şeyler. G.Saray her zaman, her sezon şampiyonluğa oynayan takım. Yöneticilerin, "Bu sene 100. yıl şampiyon olacağız" gibi beyanatları taraftarı etkiliyor, bu popülist açıklamalarla aşırı bir beklenti içine giriyorlar. G.Saray, Trabzonspor'a yenildi, yenilebilir. Çünkü Trabzonspor bugün Türkiye'nin en iyi futbol oynayan takımlarından biri. Milli Takım'a gönderdiği 4 oyuncu doğrudan forma giyiyor. G.Saray'dan Milli Takım'da kaç kişi oynuyor? Bir Necati.

Necati'
ye bu kadar yüklenmenin manasını da anlamak mümkün değil. Bir futbolcu kötü gününde olabilir. Futbolcuya, yöneticilere taraftarın hakaretini akıl almıyor. Taraftar, hakaret etme hakkını kendinde nasıl buluyor? Takım maç kaybediyor, taraftar morali bozulsun, bundan sonra bir iki maç daha yenilsin diye mi uğraşıyor? Futbolcular taraftardan daha üzgün. Seyirci arkadaşı kendini kızdıracak diye üzülüyor, futbolcu para, prestij, her şeyini kaybediyor. Herkese küfür etmekle taraftarın eline ne geçiyor, ne yapmaya çalışıyorlar? Ayıptır. F.Bahçe şu anda avantajlı, ama öyle bir takım ki, herkesi yenebilir, herkese yenilebilir. Oynadığı futbol ve oyun düzeniyle bunu gösteriyor. İster derbi, ister en basit maç, farketmiyor. Güven vermiyorlar. Fenerbahçe kalan kritik maçlarını kendi sahasında oynayacak, ama iyi oynayamadığı için bu avantajı çok iyi kullanamıyor.

Hagi başarılı

* G.Saray yönetimi ve Gheorghe Hagi başarısız mı?

Bence G.Saray yönetimi başarılı, kulübü batmış durumdan çıkartıyor. Bazı yöneticilerin popülist beyanatlarının kulübü yıprattığı bir gerçek. Başkan Özhan Canaydın bunları kesti, ama bu ne kadar gider? Torba değil ki, ağzını büzesin. Birileri çıkıp bir şeyler söyleyecek. Ardından da çıkıp "Maç centilmence olsun" denecek. Ama yöneticiler konuşmalarıyla bu centilmenliği göstermiyorlar ki. F.Bahçe'de bundan önce konuşanlar vardı, ama artık kimse konuşmuyor.

Ayrıca teknik direktör Hagi de başarısız değil. Neden başarısız olsun? Sadece takımını tam anlamıyla oturtamadı. Ama G.Saray bugün şampiyonluk kovalıyor. Bir geçen seneki, bir de bu seneki G.Saray'ı düşünün. G.Saray bugün şampiyonluk yarışının içinde. Zaten G.Saray'da taraftarın gösterdiği tepkinin nedeni de bu. Takımın taraftara verdiği umuttan sonra alınan yenilgi hayal kırıklığı yaratıyor. Demek ki Hagi başarılı.

İyi teklife Alex satılır

* F.Bahçe Alex'i satar mı, Brezilyalı'nın gitmesi sarı lacivertli kulüp için büyük kayıp olur mu?

Böyle bir düşünce ve teklif var mı, satar mı bilemiyorum. İyi para verirlerse niye satmasın? Bütün dünya kulüpleri futbolcularını satıyor. Biraz daha fazla para koyup daha iyisini alabilir, ya da "Ben Alex'ten memnunum" deyip satmayabilir. Alex de memnunmuş. Türkiye'deki gibi böyle sıcak bir sevgiyi hiçbir yerde bulamazsınız. Futbolcu sevgi ve alaka bekler, hele yabancıysa. Alex de mutlu, ayrıca ligimiz de Avrupa'daki gibi sert değil. Alex daha ne ister.

SİNİR VE SEYİRCİ

* F.Bahçe'nin hafta sonu oynayacağı Beşiktaş derbisinde artıları ve eksileri neler, kim avantajlı? Derbide skoru ne belirleyecek?

Hafta sonu derbide sonucu, futbolcuların sinirleri ve seyirci belirleyecek. Başta söylediğimiz gibi F.Bahçe her takımı yenebilir de, yenilebilir de. Beşiktaş büyük takım. İyi transfer yapmadı, ama genç takımını çıkarsa bile, derbilerin havası başkadır, futbolcular kazanmak ister. F.Bahçe stresli, final haftalarına girdi. F.Bahçe ilk yarıda Beşiktaş'a da yenildi, bu gözardı edilmemeli. Ayrıca ligde konumunuz ne olursa olsun, derbiler F.Bahçe, G.Saray, Beşiktaş ve Trabzonspor arasındaki maçlar çantada keklik, kolay karşılaşmalar değildir. Her iki takım için de zor maç olacak. İki takım da moralli. İnşallah farklı bir F.Bahçe seyrederiz.

F.Bahçe cephesinden baktığımızda, iyi kadro, iyi oyun planı ile sahaya çıkmak ve seyirci desteği galibiyet için önemli farktörler. Beşiktaş da F.Bahçe'nin zaafını iyi etüd eder, daha dinamik ve mücadeleci bir takım sahaya çıkarırsa, ibreyi kendi lehine çevirir. Öne çıkan F.Bahçe şampiyonluk kovalıyor, Beşiktaş prestij ve üçüncülük yarışında. Beşiktaş açısından bir farkı da, Rıza Çalımbay ilk F.Bahçe derbisinde sınav verecek ve kazanmak isteyecek.

Şenol Güneş, Yattara'yı kazanmalı

* Trabzonspor'a G.Saray karşısında galibiyeti getiren faktör neydi?

Trabzonspor'un çok silahı var. Trabzon'u küçümsüyorlar, ama iyi orta saha, oyunu iyi gören süratli oyuncuları var. Bundan önce büyük maçları oynayamıyorlardı. Bu tip mücadeleleri kaybediyorlardı. Bazı oyuncular vardır, büyük maçlarda oynayamaz. Trabzonspor bu handikapı üzerinden attı. G.Saray'a karşı Hakan, Necati ve Ribery'i fevkalade marke ettiler, aldıkları galibiyet F.Bahçe için de bir tehlike. Çünkü büyük maçların havasına alıştılar. Bir tek Yattara fevkalade yetenekli bir oyuncu ama oyun karakteri olarak korkak. Büyük maçlarda hata yaparım diye korkak oynuyor, topa ayağını sokamıyor, yeteneklerini de gösteremiyor. Şenol Güneş'in onunla biraz uğraşması lazım. Büyük maçlarda kendisine olan güveni kazandırması lazım. küçük maçlarda çok iyi oynuyor kendini gösteriyor da, büyük sert maçlarda etkisiz. Yattara, küçük takımlara karşı oynadığını büyük takımlara oynarsa, Trabzon iki misli güçlenir.
Yazının Devamını Oku