Can Bartu

Tümer'e dikkat

27 Ekim 2006
FENERBAHÇE için lig, kupadan daha önemli. Tüm sarı lacivertlilerin aklı fikri pazar günkü Vestel Manisaspor olduğu için, Zico haklı olarak Gaziantepspor karşısına yedeklerin ağırlıkta olduğu bir takım çıkardı. Zico bu maçta hem yedeklerin son durumunu gördü, hem de aslarını dinlendirme fırsatı buldu. Dünkü maçta Fenerbahçe’nin nasıl oynadığından çok Tümer’de dikkatimi çeken bir özelliği anlatmak istiyorum. Tümer hakikaten müthiş yetenekli ve özgüvenli bir futbolcu. Fakat, dün akşam olduğu gibi, gençlerin arasına koyduğunuz vakit kendisini dışlanmış hissediyor. Tümer dün 59’uncu dakikaya kadar hiçbir şey yapmadı. Ne zamanki Tuncay ve Aurelio oyuna girdi, işte o zaman oynamaya başladı. Semih’in attığı golde yaptığı asist olağanüstüydü. Fenerbahçe teknik heyetinin bundan sonraki önceliği Tümer’in nasıl kazanılacağıdır. Böyle bir yetenek ne yapıp edip kazanılmalıdır. Şurası kesin; Tümer’i dünkü maçta olduğu gibi gençlerle birlikte oynatırsan, verim alamazsın.

Deivid iyi futbolcu ama

Deivid,
attığı golün dışında felaketti. Golü bulduktan sonra bir iki hareket yaptı, seyirciden alkış aldı ama, o kadar. Deivid iyi bir futbolcu, ancak kesinlikle Fenerbahçe’nin santrforu değil.

Zico, Önder, Edu, Lugano ve Uğur’dan oluşan geri dörtlüyü, birbirlerine alışsınlar diye bozmadı. Ki, bunda da doğru yaptı.

Fenerbahçe’nin dünkü futbolu için fazla eleştiri getirmek istemiyorum, çünkü bundan daha fazlasını beklemek yanlış olurdu. Uzun süre oynamayan futbolcuların neredeyse hepsini aynı anda sahaya sürersen, ancak dünkü kadar oynayabilirsin. Oyuncuların hepsi kendini kanıtlama gayreti içinde oldukları için aşırı baskı altındaydılar. Ve üstüne üstlük rakip Gaziantepspor da kolay bir takım değildi.
Yazının Devamını Oku

3'ü de gitmez

24 Ekim 2006
Üç büyüklerin idarecilerine sorarım, diyelim bu antrenörleri gönderdiler, paraları da çok, kimi bulacaklar bu saatte? Olsa olsa dışarıda kalmış biri olur.  Tigana, Gerets, Zico üç teknik adam da tartışılıyor, bıçak sırtında oldukları değerlendirmeleri yapılıyor. Hangisi sezon sonunu göremez?

Fenerbahçe’nin de, G.Saray’ın da, Beşiktaş’ın da teknik direktörü gitmez. Neden?.. Fenerbahçe çok teknik direktör değiştirmek istemiyor. Zico’nun arkasında. Tabii Newcastle maçındaki futbolun ardından Kayserispor maçındaki görüntü de olumlu.

G.Saray’da Gerets’i al... Ne kadar eleştirildi, ama geçen yıl şampiyon yaptı takımı. Gönderilirse yenisi kim olacak? Galatasaray bu konularda daha tutucu bir kulüp ayrıca. Bir tek değişecek belki Beşiktaş Teknik Direktörü gibi gözüküyor. Bu oyuncuları kendi aldırdı, hatasıyla sevabıyla bu takım onun eseri. Ancak yüklü bir tazminatı varmış. Bu yüzden onun için de bugünden sonra yerine kimi bulacaklar?

Kimi bulacaklar?

Üç büyüklerin idarecilerine sorarım, diyelim bu antrenörleri gönderdiler, paraları da çok, yine de kimi bulacaklar bu saatte? Olsa olsa dışarıda kalmış biri olur. Türklerden alacağın bir iki isim var. Beşiktaş Mustafa Denizli ile flört ediyormuş, onun tazminatı da azmış, siyah beyazlılar belki bunu yapabilir.

F.Bahçe’nin problemi antrenörle değil, Zico bu takımı düzeltir. Sorun futbolcularının randımanının artmaması. Ayrıca o Deivid’le de hiçbir şey olmaz. O santrfor değil, orta saha oyuncusu da değil. Oyunda zekası da yok. Uzun topu nereye atacaklar ortaya atacaklar, o adam sağ açıkta duruyor. Topu verseler kaleden uzaklaşmış. Ne yaptığını, ne yapacağını bilmiyor. Yazık...

İŞ FUTBOLCUDA BİTER

á Vestel Manisa’nın yenilgisi onlar için bir iniş sürecinin başlangıcının göstergesi olabilir mi?

Her takım maç kaybedebilir, bu inişin başlangıcı anlamına gelmez. Neticede Vestel Manisa dünyayı titreten, şampiyon bir takım değil. Mühim olan yenilip yenilmemesi değil, sürekli şampiyonluk yarışının içinde yer alması. Bu hafta Fenerbahçe ile oynuyorlar, bu çok önemli. Bu maçtan çıkacak sonuç Fenerbahçe için de Vestel Manisaspor için de çok şey ifade edecek.

Bakalım o maç nasıl olacak ve nasıl bir sonuç çıkacak. O maçı kaybeden tabii ki yarıştan kopmayacak ama önemli ölçüde bir moral kaybı yaşayacak. Ve işte o moral kaybının neler getireceği önem kazanacak. Çünkü bu yenilgi bir güven kaybına yol açar. Şampiyonluk yarışında olmak Ersun Yanal’dan çok futbolcuların elinde. Çünkü antrenörün bir takıma katkısı % 15, bilemedin % 20’dir. Bütün iş futbolcuda biter.

Ligin ayarı yok

Süper Lig’in neredeyse üçte biri bitti. Şampiyonluk için en olumlu futbolu kim oynuyor, favorileriniz kimler?

Takımların ve ligin haftası haftasına uymuyor. Bir hafta önce Beşiktaş muhteşem oynuyordu, kazanma arzusu mükemmeldi. Ç.Rize karşısında önceki gün bir maç oynadılar, rakip kaleye gidemiyorlardı. Ondan önce hafta içindeki UEFA Kupası maçında da oldukça kötüydüler. G.Saray, gayet iyi bir Liverpool maçı oynamıştı. Kayseri Erciyes karşısında geçtiğimiz cumartesi günü zor bela kazandı. Kayseri Erciyes’in bir topu da direkten döndü.

Kimin ne olacağı belli olmuyor. Vestel Manisa lider götürüyor, kayıpsız iyi gidiyor diyorduk, 10. haftada yenildi. Takımlar daha oturmadı gibi geliyor. Takımların oturmasını bırakın, antrenörler daha takımlarını kafalarında oturtamadı. F.Bahçe Teknik Direktörü Zico daha yeni yeni oyuncularını tanıyor. Eğer İngiltere’deki gibi oynarsa şampiyonluğun en büyük favorisi F.Bahçe olur. Kayseri karşısında da iyi oynadılar.

Trabzonspor’un G.Birliği’ne 3-0 yenilmesi hiç beklenmezdi. Dedim ya, lig dengesiz bir şekilde sürüyor, ama heyecanlı, çekişmeli oluyor. Belki sonuçlar seyirciyi, yöneticileri rahatsız ediyor, ama gidişatı bakımından keyifli bir lig izliyoruz. Maraton daha uzun, çok şey değişir.

Futbolcular güven kazandı

 Newcastle maçında F.Bahçe’de olumlu bir değişiklik görülmüştü, bu Kayseri maçına da yansıdı? Bu değişimin sebebi ne?

Bunun en önemli nedeni, oyuncuların kendilerine gelmesi. Defansta oynayan oyuncular doğru dürüst mücadele etmeye, kafa topuna çıkmaya, birbirleriyle yardımlaşmaya, topa sağlam girmeye başladılar. Ligde işlerinin kolay olmadığını, iyi oynamaları gerektiğini anladılar. Kayserispor karşısında da F.Bahçe kendi kalesinde 2 pozisyon verdi. 4 tane gol attılar, en az 4-5 tane de karşı karşıya kaçırdılar. Kaldı ki bu gol pozisyonlarının bilinçli organizasyonlarla hazırlanması işin en güzel yanıydı. Lüzumsuz bir telaşa girdiler skor 2-1 oldu, ama ne zaman ki topu yere indirdiler, iki tane daha gol attılar. Zico da herhalde futbolcularına ’Koşmayacaksınız, ikili mücadeleye girmeyeceksiniz’ demiyor, ama futbolcular görülüyor ki biraz kendilerine geldiler. Futbolcuların kendilerine güvenleri geldi.

Anadolu’nun bakışı değişti

 G.Saray da Beşiktaş da çok zor kazanıyor. Onlar için çözüm yolu nedir?


Bazı maçlar vardır çok zor, bazı maçlar vardır çok kolay kazanırsın. İki takımın oynadıkları da bu zor maçlardan ve zor kazanılırdı. Kayseri Erciyes, G.Saray’ın yaptığı akın kadar akın yaptı. Erciyes’in de puana ihtiyacı vardı, ölümüne oynuyor. Her iki takım da kötü bir hakem yönetiminde mücadele ettiler. G.Saray ilk kez deplasmanda kazandı, bu takıma moral verir.

Çaykur Rizespor-Beşiktaş maçı da kafa kafaya oldu. Hiçbir takım üç büyüklerle oynuyorum diye defans yapacağım anlayışıyla sahaya çıkmıyor. Kimsenin rakibinin isminden çekindiği yok. Anadolu’nun futboldaki ilerlemesi bu. Sahada kendileri için ne gerekiyorsa onu yapıyorlar.

Moral faktörü

Artı bu iki takımın maçlarını etkileyen bir şey de hafta içinde oynadıkları Avrupa karşılaşmalarıydı. G.Saray kötü oynayıp kaybetti, esasında kötü oynamadı da kötü oynamaya itildi. PSV Eindhoven karşısında Mondragon’un yediği gol var, moral olarak takımı çökertti. Mondi bu tarzda goller yiyecek kaleci de değil, o maç onun ve arkadaşları için şanssızlık. Tabii bu böyle bir maçta 1-0 galipken gol yersen moral olarak çökersin. Beşiktaş’a bakıyorsun İstanbul’da Tottenham’a 2-0 mağlup oldu. O da moralsizdi. Tabii bu maçlar hafta sonu lige de yansıdı.
Yazının Devamını Oku

F.Bahçe farklı

23 Ekim 2006
FENERBAHÇE diğer maçlarına göre farklıydı. Birinci devre ile ikinci devre arasında da fark vardı. Gol pozisyonu ürettiler, çabuk oynamaya çalıştılar. Bu arada maçı kazandıran adam da Mehmet Yozgatlı’ydı. Gol attı, attırdı. Mükemmel oynayan Mehmet Yozgatlı’nın asisti de çok güzeldi. Zico dün akşam değişik bir 11 sahaya sürdü ve iyi de yaptı.

Farklı iki devre demiştik, ikinci 45 dakikadaki görüntü enteresandı. Rakip üzerine geldiğinde F.Bahçeli futbolcular insiyatif kullanamadı, dan-dun ileri vurdu, bu toplar da Kayserisporlu futbolcularda kaldı. Bunun sonucunda da bu bölümde 15-20 dakika Kayserispor daha iyi topu kullandı, iki defa F.Bahçe kalesine geldi ve birinde de güzel bir gol buldu. Bu golde dediğim gibi F.Bahçeli futbolcuların ayağına gelen topu şuursuzca ileri vurmasının büyük rolü vardı.

Vurdum duymaz Deivid

F.Bahçe şampiyonluk yarışının içinde. Bu galibiyetle yarıştaki havası daha bir farklı ve moralli oldu. Defansta oynayan Lugano olsun, Edu olsun artık savaşıyor, ikili mücadele giriyor, kafaya çıkıyor, çalım yemiyorlar. Gayet iyi oynamaya başladılar, bu da F.Bahçe için büyük kazanç tabii. Yalnız aynı şeyleri Deivid için söyleyemeyeceğim. Bu kadar ruhsuz, bu kadar vurdum duymaz oynayan bir yabancı oyuncu daha görmedim. F.Bahçe’de mi oynuyor, takımı şampiyonluğa mı gidiyor, umurunda değil. Tabii Kezman’ın adalesinden sakatlanıp çıkması da F.Bahçe için büyük şanssızlıktı. Umarım sakatlığı önemli değildir.

F.Bahçe’De değişen şeyler var dedik... F.Bahçe’de takım oturmaya, oyuncu seçimleri doğru yapılmaya başlandı. Ümit Özat’ın dinlendirilmesi doğruydu. Yerine oynayan Uğur da iyi işler yaptı. Soldan iyi akınlar üretti. Tuncay, Alex, Deivid karşı karşıya kaldıkları pozisyonlarda bir sürü goller kaçırdılar. F.Bahçe pozisyonlar üretti, hem bilinçli, hem de çok sayıda. Bundan önce pozisyon üretemiyordu, bu da farklı galibiyet yanında işin bir başka güzel tarafı.

Kayserispor güçlü bir takım. Topu da iyi kullanıyor. Ancak dün akşam, hücumda istediklerini yapamadı, ya da F.Bahçe onlara bu imkanı vermedi. Gol bölgelerinde fazla etkili olamadılar. F.Bahçe’yi tebrik etmek lazım, zorlu bir rakibi geçtiler ve iyi bir hafta oldu. Yalnız, hakem İsmet Arzuman bu kadar sarı kartı göstermek için F.Bahçe’nin maçını mı kolladı, anlamadım. F.Bahçe hakeme çok itiraz eden bir takım da değil. Genel bir bakışla, G.Saray, Beşiktaş gibi F.Bahçe de kazandı ve zirveye biraz daha yaklaştılar. Keyifli bir lig seyredeceğiz.
Yazının Devamını Oku

Hep böyle oynayın

20 Ekim 2006
FENERBAHÇE’yi ilk defa böylesine yardımlaşıp oynarken, mücadele ederken gördüm. Lugano ile Edu ligdekinin aksine demekki kafaya çıkabiliyormuş, birbirlerinin kademesine girebiliyormuş. Bu iki oyuncunun becerileri de gayet iyi. Sağlam da oynuyorlar. Şimdi soruyorum, bunu niye ligde yapmadılar? Acaba Türkiye Ligi’ni önemsemiyorlar mı?

Sarı lacivertli takımı bu sezon futbolun icap ettiği şeyleri yaparken gördüm. Sahada alınan sonucun benim için fazla bir önemi yok. Tabii, burada Önder’in takıma girmesi de hemen fark ediliyor. Önder, gerek yerden, gerekse havadan toplara zamanında müdahale ediyor, topu oyuna iyi sokuyor.

Ucuz düdükler çaldı

Fenerbahçe dün gece gayet mücadeleci bir futbol oynadı. Sarı lacivertli takım bundan önce kağnı arabası gibiydi. Newcastle United, Beşiktaş’ın rakibi Tottenhamdan üç kat daha çabuk ve süratli oynuyor.

Ligde seyrettiğimin dışında böylesine çabuk oynayan, koşan ve birbiriyle yardımlaşan Fenerbahçe’yi gördüm ve çok beğendim. Bu tarz futbol oynarsan, yeteneğin varsa ortaya çıkar.

Fenerbahçe’nin poziyonu Newcastle’dan daha fazlaydı. İlk yarının son anlarında kornerden gelen topa kafa vurdular, 61’de Martins’in kafa topunu bu kez Rüştü mükemmel bir refleksle çıkardı. Karambolden çok da şanssız bir gol yedi sarı lacivertli takım.

Alex’in üç tane vuramadığı top var. İngilizler, Alex’i, Tuncay’ı, Kezman’ı iterek düşürdüler. Polonyalı hakem biraz taraflı bir yönetim gösterdi. Fenerbahçe’ye yapılan faulleri vermezken, rakip futbolcuların kendilerini yere atmalarına prim tanıyıp, kolay düdükler çaldı.

Fenerbahçe farklı bir takım olduğunu dün gece gösterdi. İkili mücadeleyse, ikili mücadele, topu kullanmaksa, kullanmak, akılsa akıl... Sarı lacivertli takımın ligde de böyle oynaması lazım. Çünkü bundan önce ligde kötü bir görüntü sergiliyorlardı.

Fenerbahçe bu kadar çabuk, süratli oynayan bir takıma karşı böyle mücadele edebiliyorsa, ikili mücadelelere yılmadan girebiliyorsa bu iyiye işarettir.
Yazının Devamını Oku

Değişim çözüm değil

17 Ekim 2006
Fenerbahçe hırsını kaybetmiş. Teknik direktör Arthur Zico’nun takım üzerinde fazla bir etkisi yok. Onu göndermek bir çözüm değil. Çünkü yerine gelecek hocanın takımı tanıması en az 3 ay sürer.

 Son 7 yılın en kötü performansını sergileyen F.Bahçe’de işler iyi gitmiyor. Yönetim, taraftarın istifaya çağırdığı Zico ile yolları ayırmalı mı? Hoca değişikliği sarı lacivertlilere bir fayda getirir mi?

FENERBAHÇE’de işlerin iyi gitmediği kesin. Sarı lacivertli takım kazanma hırsını kaybetmiş. Zico’nun takım üzerinde fazla bir etkisi yok. Zico’yu göndermek bir çözüm değil.

Onu gönderince yerine kimi getireceksin? Bu durumda gelecek hoca büyük bir ihtimalle yabancı olacak ve Türkiye’yi tanımak için en az 3 ay geçecek. Kaldı ki, Zico daha oyuncularını tanıyamadı. Onların özelliklerini Daum zamanındaki kasetlerle çözmeye çalışıyor.

Bir hoca değişikliği Fenerbahçe’ye en az 3 ay kaybettirir. Zico, 3 aydır burada. Türk futbolu adına az çok bir malumatı olmuştur. Bundan sonra gerekli önlemlerini mutlaka alacaktır.

Bana göre geç bile kaldı. Yakında Avrupa maçları da başlayacak. Zico’yu gönderirsen kimi getireceksin. Bence asıl sorun burada.

Takım iyi oynamıyor. Zico, futbolculara "İyi oynamayın, koşmayın, birbirinize pas vermeyin mi?" diyor. Fenerbahçe takımını evlerinden toplayıp, kendi başlarına sahaya çıkarsan bu kadar kötü oynamaz.

Zico, şahsiyet kazansınlar diye oyuncularını serbest bıraktı. Takımdaki Brezilyalılar çok olunca daha yavaş futbol oynanıyor.

Fenerbahçe’nin ismi büyük. Sarı lacivertliler, Türkiye’de her zaman şampiyonluğa oynamış bir takım. Üstelik bu sezon 100. yıl diye önemli futbolcular alındı.

Ancak, rakipleri Fenerbahçe’ye karşı iki misli enerjiyle oynuyorlar. Böyle halsiz buldukları zaman da işleri kolaylaşıyor.

En iyisi Beşiktaş...

Æ Üç büyükler içerisinde 9. haftada kazanan tek takım olan Beşiktaş’ta golü bir defans oyuncusu olan Gökhan Zan attı. Siyah beyazlı takımın forvetleri sizce neden verimsiz?

BEŞİKTAŞ’ın durumu enteresan. Üç büyükler içerisinde en fazla mücadele eden, en fazla kazanma hırsı olan takım onlar. Gökhan Güleç, bir forvet oyuncusu olarak Beşiktaş formasının ağırlığını kaldıramıyor.

Nobre, kalpten oynayan, her şeyini sahaya veren bir santrfor. Ancak, yetenekleri kısıtlı bir oyuncu. Brezilyalı, yetenekleriyle Beşiktaş takımını götüremez.

Tigana, orta sahada farklı oyuncular deniyor. Demek ki bir ikilem içerisinde. Buraya Ricardinho’yu monte etmeli. Sakat olduğu için oynamayan Kleberson’un da gelmesiyle daha iyi duruma gelirler.

Beşiktaş takımının forvetlerinin gol vuruşlarında eksiklik var. Bence Burak’ın ikinci santrfor olarak bu bölgede görev alması gerekir. Çünkü adam topa iyi vuruyor. Sağ açıkta yeteneklerini gösteremiyor. Adamını geçemeyince kendini yere atıp, faul bekliyor.

G.Birliği maçında gol atıp, takımının kazanmasını sağlayan Gökhan Zan, A Milli Takım’da da çok iyi oynadı. Top tekniği iyi. İki ayağı ile de topa vurabiliyor. Kafaya çıkıyor, gollük paslar verebiliyor.

Kaldı ki, Beşiktaş’ın orta sahasında böyle paslar çıkmıyor. Bir tek eksiği var, topla uzun oynamayı seviyor. Topu oyuna daha çabuk soksa faydalı olur.

Gökhan’ın Yunanistan ve Norveç’le oynanacak milli maçlarda nasıl bir performans göstereceğini merakla bekliyorum.

Beşiktaş, üç büyükler içerisinde en çok mücadele eden tek takım.

Hava toplarına dikkat

Æ Takımlarımız bu hafta Avrupa kupalarında önemli maçlar oynayacak. Sizce G.Saray, F.Bahçe ve Beşiktaş güçlü rakipleri karşısında ne yapar? Alacakları sonuç ligdeki performanslarına etki eder mi?

TÜRK
takımlarının en sevmediği şey, karşısındaki rakiplerin pres yapması. Avrupalılar, hele İngilizler bunu çok iyi yapıyor. Beşiktaş’ın şansı, İngiliz rakibi Tottenham’la içeride oynaması. İngiliz takımları kendi evlerinde iyi oynuyorlar. Dışarıya çıkınca aynı başarıyı gösteremiyor. Milli takımları da Hırvatistan’da aynı görüntüyü sergiledi.

İngiliz futbolunun tipik özelliği, hava toplarında etkili olmaları. Bizim de en büyük zaafımız burada. Takımlarımızın kalecilerine çok iş düşecek. Onların bu maçlarda penaltı noktasında oynaması lazım. Gökhan Zan gibi uzun boylu oyunculara ihtiyaç olacak.

Fener’in defansında iki tane uzun var. Ancak nerede duracaklarını, ne zaman kafaya çıkacaklarını bilmiyorlar. Fenerbahçe, Ankara’da da kafa golü yedi. Bu soruna bir çözüm bulunmalı. Newcastle ile oynanacak UEFA Kupası maçında benim bütün korkum yan toplar. G.Saray’ın Liverpool’la oynadığı maçlarda yan toplardan goller yedik, Crouch’u kahraman yaptık. O kademeyi beceremedik.

Ligde üç büyüklere karşı oynayan Anadolu takımları genellikle sahaya tek santrforla çıkıyor. Bu yüzden üç büyüklerin defans oyuncuları dışarı çıkınca bocalıyorlar. Anadolu takımları da artık daha cesur olmaya başladı. Böyle oynayan takımlar başarılı da oluyorlar.

G.Saray rehavete girmiş

Æ Geçen sezon son dakika golleriyle kazanıp şampiyon olan G.Saray, beraberliğe abone oldu. Sarı kırmızılı futbolcular geçen sezonki performanslarının çok uzağında. Sizce bunda Gerets’in payı var mı?

GEÇEN
sezon sıkıntılar içerisinde birbirine yardım eden, kenetlenen, her şeyini ortaya koymaya çalışan bir G.Saray vardı. Fenerbahçe’yi son haftaya kadar takip ettiler ve hiç kimsenin ummadığı bir şekilde şampiyon oldular.

Bence bu sezonki düşüşün nedenlerinden biri şampiyonluğun verdiği rehavet. Kimse Fenerbahçe’nin Denizli’de berabere kalacağını beklemiyor, "kazanır döner" diyorlardı.

Fenerbahçe, Denizli’de takılıp G.Saray şampiyon oldu. Ancak, bu şampiyonluğun rehavetini henüz üzerinden atamamış sarı kırmızılılar.

Saidou’yu arıyorlar

G.Saray’ın orta sahası dağınık bir görüntü veriyor. Oyuncular yanlış yerlerde oynatılıyor. Beğenmedikleri Saidou’yu arıyorlar. O varken, orta sahada ikili mücadeleye giriyor, aldığı topu en yakın arkadaşına çıkarıyor ve risksiz oynuyordu. Onun yerine alınan İnamoto sakat. Carrusca adında bir adam aldılar, çok genç olan bu futbolcuyu oynatmıyorsun. Bu transferler neden yapıldı, niye bu kadar çok para verildi anlamıyorum.

Arda orta sahaya

Bu yabancılar iyi mi değil mi, bilmiyoruz ki. Yönetimle Gerets arasında bir çekişme mi var? Eğer bu oyuncuları yönetim aldığı için oynatmıyorsa - ki tahmin etmiyorum- yanlış yapıyor. Önemli olan G.Saray’ın başarısı. "Yönetim aldı, ben oynatmıyorum" demek doğru bir davranış değil. G.Saray’da bir Real Madrid, bir Chelsea, bir Manchester United’ın imkanı yok. Gerets, bunları bilerek buraya geldi. Elindeki imkanlara göre takım yapacaksın.

Bana göre G.Saray’ın orta sahasında oynayacak futbolculardan biri Arda. Onu sol açıkta oynatarak yeteneklerini köreltiyorlar. Aynı şey milli takımda da oluyor.

Trabzonspor’un silahı çok fazla...

Æ Üç büyük takımın kötü bir sezon geçirdiği ligde Vestel Manisaspor bu performansını ve liderliğini sürdürebilir mi? Trabzonspor’un şampiyonluk şansı sizce ne kadar?

EN az üç büyükler kadar Trabzonspor’un da şampiyonluk şansı var. Vestel Manisaspor, şu anda en yakın rakibinin 6 puan önünde lider. Bu durum ne kadar sürer bilemem ama inşallah sonuna kadar götürürler.

Şu anda üç büyüklerin iyi gitmediği kesin. Vestel Manisaspor iyi oyunculardan kurulu bir takım. İyi mücadele ediyorlar, kazanıyorlar. Ancak üç büyükler de kazansa, arada bu kadar fark olmayacaktı.

Maç kazandırıyorlar

Trabzonspor’un Gökdeniz, Marcelinho, Ersen ve Umut gibi maç kazandıracak silahları var. Bordo mavililerin şu anki problemi Szymkowiak ile Hüseyin Cimşir. Hüseyin tipik bir orta saha oyuncusu.

Rusya’ya gitmek istiyor. Aklı Avrupa’da. Dünya Kupası’nda Polonya Milli Takımı’nın formasını giyen Szymkowiak, şu sıralar fevkalade formsuz.

Daha önceki antrenör onu kazanacağına hiç oynatmadı. Bir ara onu Avrupa’dan isteyenler vardı. Polonyalı bir an önce gitmek için fırsat arıyor.

Trabzonspor’un defansı iyi. Kalede biraz problemliler ama Jefferson zaman zaman iyi maçlar çıkarıyor.
Yazının Devamını Oku

Böyle gitmez

16 Ekim 2006
FENERBAHÇE’yi çözmek mümkün değil. Şöyle ki, Ankara’da oynuyorsun % 80 seyirci desteği senin... Rakip kalecinin hatasından goller atmışsın ve 2-0 galipsin... Ondan sonra oyundan düşen bir takım... Sahanın ağır olduğu belli. Bu saha kontrol edilmez mi?.. Kramponlar değiştirilmez mi?..

Bir takım şeyler iyi gitmiyor Fenerbahçe’de. Fevkalade ağır oynuyorlar. Topa hakim olamıyorlar. Rakibe bakıyorsun % 53’e % 47 topa sahip olmada senden daha iyi. Kaçırdığın sadece iki pozisyon var. Birinde Tuncay giriyor pozisyona, sol ayağıyla vuracağına sağ ayağıyla vuruyor. Ötekinde de Kezman yakalıyor, atamıyor. Attığın gollere bakıyorsun... Kaleci çıkıyor, Lugano kafa vuruyor, gol. Bir de Alex’in vuramadığı top var, kaleci gole izin veriyor.

Appiah ne yapıyor

Appiah,
orta sahada mücadele edecek oyun kuracak diye alındı, ama adam ileride top bekliyor. Tonla da para verildi, oysa o diğerleri topu bana kessin, şut atayım mı istiyor, nedir? Gerçi gollük şutu da yok. Hiçbir ikili mücadeleye de girmiyor. Birisi ona demez mi, "Sen nasıl orta saha oyuncususun? Ne yapıyorsun?" Galiba kafasında bir şey var. Anelka’yı mı taklit ediyor nedir? Herhalde teklifler falan aldı. İnsan böyle düşünmeye başlıyor. Çünkü fizik olarak da kötü değil ki.

Orta sahada bir tek Aurelio vardı. Tuncay da geriye geliyordu. Tuncay, kötü oynadı belki, ama hepsinden iyi niyetli. Futbol anlayışı olarak kötü oynuyor kafasındaki futbol şekli yanlış, ne var ki bakıyorsun Aurelio ile birlikte çalışan iki futbolcudan biri o. Tuncay oyundan alınıyor, doğru, ama sahada ikili mücadeleye giren adam oydu. Deivid sahada yoktu. En azından Deivid oyundan alınıp oraya Tuncay görevlendirilebilirdi. Tuncay Türkiye’de tek ileri giden oyuncu. Takımda doğru dürüst topa vuran tek adam Kezman var, ona bir tane pozisyon hazırlanamıyor. 100. yılda şampiyonluğa oynayan bir takım, 2-0 galipken maçı zorla 2-2 berabere bitirir mi?

Sinir edecekler

Ankaraspor’u tebrik etmek lazım. Topu iyi kullanıyorlar. Dün daha iyi hücuma çıktılar. Kalecisi iki enayi gol yedi, ama bravo Kürşat’a, bravo ikinci yarıda oynadığı futbolla Volkan’a. Hepsi topu iyi kullanıyor. Nereye topu atacağını biliyor. Lüzumsuz işler yapmıyor. Buna karşın F.Bahçe ne yapıyor? Geriden topu şişiriyor. Top yerine de gitmiyor.

Fenerbahçe 2-2’lik beraberliğe dua etsin, ama bu böyle gitmez. Eğer bu takım bir karakter kazanamazsa, seyircisini, başkanını ve yönetimini sinir içinde bırakacak.
Yazının Devamını Oku

Arda'ya özgürlük

10 Ekim 2006
A Milli Takım’ın Macaristan maçındaki futbolunu beğenmedim. Oyuna hakim olamıyor, orta sahada topu olumlu kullanamıyoruz. Arda, sol açıkta kilitlenip kalmamalı. Onun orta sahada atacağı paslar, forveti pozisyona sokar.  Macaristan’ı deplasmanda ilk kez yenen A Milli Takım’ın performansını nasıl buldunuz? Fatih Tekke sakatlığı nedeniyle kadrodan çıkarıldı. Hakan Şükür’ün oynamasının zor olduğu belirtiliyor. Bu durum Moldova maçına nasıl yansır?

MACARİSTAN galibiyeti fevkalade güzel oldu. Finallere gitmemiz için bu puanlara ihtiyacımız var. Kazanmak güzel de, takımın iyi de oynaması lazım. Kadroda yetenekli oyuncular var. Ancak ne hikmetse, orta sahada istenilen sistemi bir türlü kuramıyoruz.

Hakan’la Fatih sakat olabilir. Onların yerine Ümit Karan gibi defansı yıpratacak bir forvet var. Milli Takım, grubun en zayıf üç rakibinden ikisiyle oynadı. Moldova’yı da yenerek bu 3 maçı 9 puanla tamamlaması şart.

Macaristan maçındaki futbolu ben fazla beğenmedim. Oyuna hakim olamıyoruz, orta sahada topu olumlu kullanamıyoruz. Arda, sol açıkta kilitlenip kalmamalı.

Onun gerçek yeri orta saha. Bu bölgede oynadığı vakit daha verimli olur. Arda’nin birebirde geçemeyeceği adam yok. Orta sahada bu tip oyuncular oynarsa, Milli Takım daha çok pozisyona girer.

Çünkü Gökdeniz, Tuncay gibi deparlı oyuncularımız var. Arda’nın araya atacağı toplara hareket edip, rakip kalede tehlike yaratabilirler. Macaristan maçında deparlı oyuncularımızı kaçıracak toplar gelmedi orta sahadan.

Bir hastalık daha var; sürekli geriye oynuyoruz. Özellikle defans oyuncuları hata yaparım korkusuyla topları sürekli ileriye doğru vuruyor.

Daha sakin, topu kullanan bir takım olmalıyız. Mücadele etmekle yetinmeyip, sahip olduğumuz topu kaybetmemeliyiz. Ataklarımızı bilinçli yapmalıyız.

Bu futbolla işleri oldukça zor

Æ UEFA Kupası’ndaki temsilcilerimiz Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın gruplardaki şansını nasıl buluyorsunuz?

FENERBAHÇE’
nin grubunda çok güçlü takımlar var. Fenerbahçe, Fenerbahçe gibi oynarsa, elindeki elemanlar randıman verirse, uyum sorununu hallederlerse gruptan çıkmaması için hiçbir neden yok. Rakipler, hem fiziksel olarak çok güçlü, hem de disiplinli.

İkili mücadelelerde sertler. Bu, bizim istemediğimiz bir durum. Takımlarımızda oynayan futbolcular, biraz sertliği görünce, el kol hareketleriyle hakeme itiraz ediyor. Çünkü bizim ligimizde futbol böyle oynanıyor.

Beşiktaş, Bulgar takımına karşı oynadığı gibi mücadele ederse, grubundan çıkması hayal olur. Fenerbahçe, Konya, Sivas ve Bursa maçlarındaki futbolunu devam ettirirse hiçbir şey yapamaz. Her iki takımımıza da böyle futbol yakışmıyor. Fenerbahçeli futbolcular fevkalade vurdumduymaz, ağır aksak oynuyor.

Zico, oyuncularına "yavaş oynayın, ikili mücadelelere girmeyin mi?" diyor. Hiçbir antrenör böyle davranmaz. O yüzden futbolcuların kendilerine bir çekidüzen vermesi şart...

Düşünce olumlu, uygulama yanlış...

Æ F.Bahçe’de A.Gücü ile oynanan hazırlık maçında as takımdan yalnızca Deivid forma giydi. Zico’nun kulübeye mahkum ettiği futbolcular, bundan sonraki maçlarda takımda kendilerine şans bulabilir mi?

ZİCO, yaptığı takımın iyi olduğunu sanıyor ve bunda da ısrar ediyor. Brezilyalı hocanın bu tutumu karşısında yedeklerin forma şansı bulması zor. İçlerinden sadece Önder’in bir şansı var ama Zico ona da pek fırsat vermiyor.

Sorun kondisyon

Fenerbahçe’nin sorunu fizik-kondisyon. Sarı lacivertli futbolcular rakibi rahatsız etmiyor, ikili mücadeleye girmiyor ve birbirlerini anlamıyor. Bu sorunları nasıl çözeceksin? Hazırlık maçları oynayarak...

Ankaragücü ile oynanan hazırlık maçı iyi düşünülmüş. Ancak, Zico yanlış oyuncu tercihleriyle bu akıllı düşünceyi işe yaramaz hale getirdi.

Takımda Lugano ile Edu defansta uyum sağlayamıyor. Alex’in Deivid’le, Kezman’la yan yana oynaması onların birbirleri ile anlaşması açısından önemli. Hazırlık maçları bunun için yapılır. Takımın temel oyuncuları oynar ve uyum süreci bu şekilde ortadan kalkar.

Zico, Ankara’da şans vermediği oyuncuları oynattı. Oysa milli oyuncular dışında kalan as futbolcuların yanına, kafasında oynatmayı düşündüğü bir-iki yedek oyuncuya şans verip, onları monte etseydi daha iyi olurdu.

Çünkü uyum sorunu, takımın kilit oyuncuları bir arada daha çok oynadıkları zaman aşılır.

3 büyüklerin kadro zaafı

Æ Üç büyükler, 20 Aralık’a kadar üç günde bir maç oynayacak. Fenerbahçe, G.Saray ve Beşiktaş bu ağır tempoyu kaldırabilir mi? Rakiplerinin bu trafiği, lider Vestel Manisaspor’a yarar mı?

DÜNYADAKİ
her takım bu tür yoğunlukta maçlar oynuyor. Onlar bu tempoyu nasıl kaldırıyorsa, bizimkilerin de aynı başarıyı göstermesi lazım. Ancak, bu sezonki görüntüleri hiç de iç açıcı değil.

Oynanan futbola bakarsanız kadrolar yetersiz. Beşiktaş’ın geri dörtlüsü, Fenerbahçe’nin defansı ve forveti zaaf içinde. G.Saray orta sahasını bir türlü organize edemedi. Takımlarımızın çok büyük eksikleri var. Eksik yapılmış, bilinçsiz transferler yüzünden bu duruma geldiler.

Fizik kondisyonlarını yükselttikçe her şey rayına girer ama kadro zaafını nasıl ortadan kaldırırlar bilmiyorum.

Vestel Manisaspor ligde fevkalade iyi gidiyor. Üç büyük rakibinin Avrupa’da yollarına devam etmesi onlar için bir avantaj.

Bu avantajı nasıl kullanacaklar, bunu ileride göreceğiz.
Yazının Devamını Oku

Yanlış işler

9 Ekim 2006
FENERBAHÇE bir hazırlık maçı oynadı, güzel. Zico’nun oyuncularının son durumunu kontrol edeceği bir karşılaşma, bu da doğru. Ancak şu var; Fenerbahçe’de, esas oyuncuların birbirlerine uyum sağlamalarına ihtiyaç var. Çünkü lig başlayalı 2.5 ay oldu ama halen bazı bölgelerdeki oyuncuların birbirleriyle uyum sorunu olduğu görülüyor. 1. Lig takımıyla deplasmanda maç alıyorsun, esas oynatman gereken isimler ilk 11’deki oyuncular olmalı. Bu hazırlık maçında, ileride oynatmayacak oyunculara yer vermenin gereği yok. Ayrıca niye deplasman? Kendi sahanda da bunu yapabilirsin. Üzerinde durmak istediğim konu, Edu-Lugano veya Alex-Deivid gibi birbirine uyum sağlaması gereken oyuncuların böyle hazırlık karşılaşmalarında oynaması gerektiği.

Deivid bir şey katmaz

Hazırlık maçında Önder’i deniyorsun. Önder’in kalitesi zaten belli. Bu takımda oynar. Neye yaradı bu hazırlık maçı? Bir hazırlık maçı yapılıyor, bir şey yaramadı. Dünkü maçta bir kez daha gördüm ki, Deivid Fenerbahçe’nin aradığı tipte bir santrfor değil. Güçlü, defansı dağıtan ve kafaya çıkan bir golcü tipi değil. Avrupa kupalarında da Fener’e bir şey katmayacağı bu maçta gözüktü. Madem Deivid’i Alex önerdiği için aldın. O zaman beraber oynat. Birbirlerini iyice tanısınlar. Normalde bu işler antrenmanlarda olur. Ama bu F.Bahçe’de olmuyor demek ki.

Sonuç olarak A.Gücü ile yapılan hazırlık maçı gençler için Fenerbahçe formasını giyebileceği bir maç oldu. Ama sarı lacivertlilerin birinci, esas, yarışmacı yani şampiyonluğa oynayan takımına yararı yok. Özetle F.Bahçe için faydası olmayan bir maçtı.
Yazının Devamını Oku