Can Bartu

Futbol değil komedi

9 Aralık 2006
FENERBAHÇE’nin ligin ilk yarısının son maçında kazanması tabii ki güzel. Sarı lacivertli takımın üst üste girdiği gol pozisyonları var. Ancak, oyuncuları becerikli olmadığı için kaçırdılar. Pas vermek yerine, kenarlardan ve çok kapalı yerlerden şut attılar. Bunu Aurelio yaptı, Deivid yaptı.

Sorun şu; Fenerbahçe 11 kişi oynasa da rakibine top kullanma şansı veriyor. Diyeceksiniz ki neden? 8 milyon Euro verilerek orta sahaya dinamizm getirmesi için alınan Appiah ne hikmetse sağ kanatta oynuyor. Bu adam, ikili mücadelelerde yok.

Appiah, Ankaragücü defansının beceriksizliğinden ve bilgisizliğinden yararlanıp bir gol attı. Bundan sonraki maçlarda 3-4 gol daha atabilir.

Koskoca Fenerbahçe’nin orta sahasında yük iki adamın; Aurelio ve Deniz’in üzerine binmiş. Alex koşmuyor, Kezman hiçbir şey yapamıyor. Bunun yanında ileride top bekleyen bir de Appiah var. Fenerbahçe üç kişi eksik oynuyor. Böyle bir şey olabilir mi?

Zico görmüyor mu?

Fenerbahçe topa nasıl hakim olacak, rakibine nasıl üstünlük sağlayacak? Ancak, oyuncu becerisiyle ve şut atarak... Bu maçta 10 kişi oynamalarına rağmen çok pozisyona girdiler. Bunda da süratli iki adamı; Uğur Boral ile Tuncay’ın etkisi vardı. Deniz de ileriye destek verince açığı kapattılar.

Zico eksikleri görmüyor mu? Takımda sağaçık oynayacak başka adam yok mu?

Ankaragücü, uzun süre 10 kişi oynayan Fenerbahçe karşısında koskoca 90 dakikada topu topu iki tane poziyon buldu. İkisinde de Tita vardı. Birinde kafayı vurdu, Volkan çıkardı. Diğerinde topu havaya dikti.

Genç Can’ı kutluyorum. Milyon dolarlar verilerek Güney Amerika’dan alınan adamlardan daha iyi oynuyor. Bence Fenerbahçe defansında sürekli oynamalı.

Ucuz oyunlar oynanıyor

Bu hakemleri anlamak mümkün değil. Maçı çığırından çıkarmak için elinden geleni yaptı ve başardı da. Fenerbahçe lehine vermediği bir penaltı var ki, evlere şenlik... Kaleci, Alex’e çelmeyi takıp düşürüyor. Kırmızı kartı ve penaltıyı göstermesi gerekirken, Alex’i sarı kartla cezalandırıyor. Bu hakemleri özellikle mi buluyorlar? Fenerbahçe gibi şampiyonluğa giden bir takım üzerinde ucuz oyunlar oynanıyor. Maç oldukça sert geçti, kartlarını dengesiz kullandı. Rakipten oyuncu eksilmesi gerekirken Kezman’ı attı. Bunun adı futbol değil, olsa olsa komedidir.
Yazının Devamını Oku

Derbiye yakışmadı

5 Aralık 2006
Futbol literatürüne "dünyanın en büyük derbisi" olarak geçen F.Bahçe - G.Saray maçı, sizce adına yakışacak kaliteye ulaştı mı? Şükrü Saracoğlu Stadı’nda yaşanan olaylar ve edilen küfürler için ne diyeceksiniz? FENERBAHÇE ile G.Saray arasında 100 yıllık müthiş bir rekabet var. Bu iki takımın her maçı büyük bir çekişmeye sahne olmuştur. Gelelim son maça... G.Saray, ilk yarıda korkak oyunun neticesinde peş peşe iki gol yedi. Her işi yavaş yaptılar. Akıllarınca F.Bahçe’nin hızını kesecekler. F.Bahçe hızlı oynayan bir takım değil ki...

Gerets’in futbol stratejisi yanlıştı. Şükrü Saracoğlu Stadı’nda uzun zamandır kazanamayan G.Saray, eğer maçın başında rakibinin üzerine gitseydi, belki de o ilk golü yemeyecekti ve her şey farklı olacaktı.

Top kullanamadılar

F.Bahçe ilk golü bulan taraftı. Bu, böylesine bir derbi için güzel bir başlangıç oldu. Ancak, sarı lacivertli takım topu kullanmada özürlü. Bir türlü oyunun hakimi olamadılar.

İkinci devre G.Saray, F.Bahçe’nin üstüne geldi. Sarı lacivertli takım korkup geriye çekildiği için kalesinde golü gördü. Üç gün önce İspanya’da maça çıkıp yorgun dönen F.Bahçe’de oyuncuların dermanı kalmadı. Zico bunu bir türlü göremedi. 85. dakikaya kadar oyuncu değiştirmedi. Alex-Tümer değişikliği de zorunluluktan geldi. Serkan gibi üç kişilik koşan bir oyuncun var, alsana oyuna.

G.Saray beraberliği yakalasa, belki de galip gelecek golü de atacak. Zico, kenardan maçı seyrediyor. İki antrenörün de hataları vardı.

Rezalete bakın

Fenerbahçe seyircisi enteresan. Takım 2-0 galip, alkışlayacağı yerde sahaya pet şişe, bozuk para yağdırıyor. Atılan cisimlerden biri Gerets’in başını yardı. Mondragon, sis bombası ve pet su şişelerinin hedefi oluyor, uzun süre yerde kalıyor.

Gerets’in bulunduğu yerde oturan taraftarlar, F.Bahçe’nin kaymak tabakası. Rakip takımın hocasının başı yarılıyor. Böyle bir skandal olabilir mi?

F.Bahçe 2-0 galip ve sahaya bir sürü yabancı madde atılıyor. Rezalete bakın. Futbol Federasyonu sahasını kapatmak için fırsat kolluyor. Bu olaylardan sonra kesin kapatırlar.

Luciano geri dönmeli

 Fenerbahçe’de sakatlığı nedeniyle gönderilen Luciano’nun yeniden takıma kazandırılması gündemde. Sizce, Brezilyalı futbolcu sarı lacivertli takım için gerekli mi? Gelirse, kim gönderilmeli?

LUCİANO
, Edu’dan da, Lugano’dan da iyi futbolcu. Fenerbahçe’nin teknik direktörü, yönetimi böyle olduğunu görmüşler ki, bu oyuncuyu geri istiyorlar. Luciano, son dönemlerinde ikili mücadeleye girmeye başlamıştı. Topu iyi kullanıyor, ileriye çıkıyor, oyunu idare eden bir görüntü sergiliyordu. Onun yerine alınan Edu ile Lugano standart tipte iki oyuncu.

Fenerbahçe gibi bir takım, standart oyuncu alamaz. Takıma büyük katkı yapacak oyuncuları transfer etmek mecburiyetinde. Dostlar alışverişte görsün tarzında yapılan transferler sarı lacivertli takıma hiçbir katkı yapmaz. Luciano gelince kimi gönderirler bilemem.

Psikolojik eziklik G.Saray’ı yıktı

Hep cesur futbol oynatan Erik Gerets’in ikinci yarıdaki hamleleri neden sonuç vermedi? G.Saray, özellikle ikinci yarıda en iyi futbolunu oynamasına rağmen Kadıköy’de neden başarılı olamıyor?

1999
yılından bu yana Kadıköy’de maç kazanamayan Galatasaray, sahaya büyük bir stres içinde çıkıyor. Psikolojik baskının yanı sıra, 2-0 geriye düşüyorsunuz. Kolay değil, 7 senedir bu sahada hep yenik çıkmış sarı kırmızılı takım. Bunun altından kalkmak o kadar kolay değil.

Fenerbahçe ezeli rakibin, kendi sahasında oynuyor ve 2-0’lık skorun verdiği avantajla morallenmiş durumda. G.Saraylı futbolcuları ikinci devre oynadıkları futbol nedeniyle kutlamak gerekir. İkinci devredeki G.Saray’ı muhteşem buldum. Aynı oyunu ilk yarıda da gösterselerdi, sonuç farklı olurdu.

Beşiktaş forması bu kadar ucuz değil

 Tigana, devre arasında 4 yeni oyuncu daha istediğini açıkladı. Beşiktaş’ın sorunu kadrodan mı kaynaklanıyor?

BEŞİKTAŞ’
ın sorununu tek bir kaynağa bağlamak yanlış olur. Hem kadrodan, hem Tigana’dan, hem de yanlış oyuncu transferi yapan yönetimden kaynaklanıyor. Bu üçünün bir uyumu yok.

Yeni alınan oyunculara bakıyorsun, hepsi standart. Beşiktaş forması ucuz değil. Bu kadar standart oyunculara giydiremezsiniz.

Bence takviye gerekli. Beşiktaş, Beşiktaş gibi olmak istiyorsa kadrosuna yeni kaliteli oyuncular katmalı. Peki, bu seçimleri kim yapacak? Üç senedir kötü transferler yapan Beşiktaş yönetimi, bu kez nasıl bir yol izleyecek. Hep birlikte göreceğiz.

Güç gösterisi ters tepti

 Trabzonspor’da, başarısızlığın sorumlusu olarak Ziya Doğan gösteriliyor. Doğan’ın gönderilmesi bordo mavili takımı kurtarır mı?

TRABZONSPOR,
diğer kulüplerden farklı bir spor camiası. Kentte herkes futbolu biliyor, herkes antrenör. Bence Doğan’ın en büyük hatası, futbolcular üzerinde lüzumsuz yere otorite kurmak istemesi. Marcelinho diye bir oyuncu aldılar. Adam, ilk geldiği vakit koşuyordu, mücadele ediyordu, bir şeyler yapmaya çalışıyordu. Ziya Doğan, güç gösterisinde bulundu, onu iyi oynarken çıkardı. Adam, "Ben buraya niye geldim?" diye düşünmeye başladı ve performansı da düştü. Bu tip oyuncuları gövde gösterisiyle kaybetmek yerine pohpohlayarak kazanmaya çalışmalısın. Eğer, "Ben yıldız mıldız tanımam. İstediğim herkesi çıkarırım" havasına girerseniz, kaybedersiniz. Musampa da devamlı yedek oturan bir oyuncu. O zaman niye aldın?
Yazının Devamını Oku

İki gol yetti

4 Aralık 2006
FENERBAHÇE gibi bir takımın, 2-0 galip oynadığı maçta kendi sahasında böylesine mahkum oynamaması lazım. Birinci devreye bakıyorsun, normal oynayan, gol pozisyonlarına girip iki de gol bulan bir Fenerbahçe... İkinci devrede ise tam tersi bir takım vardı sahada. G.Saray’ın ikinci yarıya hızlı başlayıp, 20 dakikalık bölümde gol bulmak isteyeceğini 5 yaşındaki çocuklar bile bilir. Nitekim, golün geleceği daha 47. dakikada gözüktü. Önce Arda’nın kafa şutunda top dışarı çıktı. Ardından Sabri’nin Sabri’nin attığı şut autu boyladı.

Fenerbahçe, koskoca ikinci 45 dakikada nasıl böylesine şuursuz oynayabilir? 2-0 galipken bile Tuncay sahada yok. Hele Appiah hiç yok. Kezman’a öyle bir görev vermişler ki, ne hikmetse ya faul yapıyor, ya topu rakibine kaptırıyor. Rakip, ondan daha önce davranıyor.

Aurelio ve Deniz

Fenerbahçe’nin orta sahasında mücadele eden iki futbolcu vardı. Biri Aurelio, diğeri Deniz. Aurelio yalnızca Fenerbahçe’nin değil, sahanın da en iyisiydi. Sahada ne yapması gerekiyorsa, onu yaptı. İkili mücadelelere girmeyip, top bekleyen Appiah, ayağına gelen topu da olumlu kullanamıyor. Tuncay da öyle. Top ayağına geldiğinde fantazi yapmaya kalkıyor...

Deniz ve Aurelio, Fenerbahçe’nin en faydalı oyuncularıydı. Defansta görev yapan Edu ile Lugano’nun futbollarına bir diyecek yok. Önder de bu oyunculara yardımcı oldu. Uğur Boral’ın birinci golde büyük katkısı vardı. Galatasaray’ın orta sahasınad oynayan Ayhan ile İnamoto hiçbir olumlu hareket yapamadılar. Ne ara pası verebildiler, ne de oyuna olumlu bir katkıda bulunabildiler.

Maçın hakemi birinci yarıda gayet iyiydi. Ancak, ikinci yarıda ne hikmetse, özellikle G.Saraylı futbolcuların yaptığı faullü hareketleri görmezden geldi. Fenerbahçe kendi sahasında 2-0’lık skor üstünlüğünü yakalamış, farkı artırmak yerine mahkum oynamaya başladı.

Maçın ilk yarısında G.Saray daha kötüydü. Fener yine pozisyona girdi, golleri de buldu. Fenerbahçe böyle bir oyunla kazanıyorsa büyük başarı.
Yazının Devamını Oku

Bu nasıl yenilgi

1 Aralık 2006
FENERBAHÇE iyi oynadığı, pozisyonlara girdiği, iki topunun direkten döndüğü, bir de penaltı kaçırdığı maçı enayi bir frikik golüyle kaybetti. Bu takımın temel oyuncuları, Appiah, Tuncay, Alex ve Kezman ayaklarındaki tutamaz hale geldiler. Maçın hemen başında bir de penaltı kazandık. Penaltı bu, kaçabilir. Kötü bir oyun ve golsüz biten bir ilk yarı... İkinci devrede çok daha iyi bir oyun, direkten dönen iki top var. Ancak, defanstan çıkarken kaptırdığın bir top ve frikikten enayice yenilen bir gol... Bir takım, iyi futbol oynarken böyle basit bir golle maç kaybetmemeli.

Alex’in kafayla vurduğu topun ardından Appiah’ın şutunda da kale direkleri gole izin vermedi. Alex oynamaya, gol atmaya çalışıyor. Appiah da asıl görev alanını bırakıp ileride gol arıyor. Böyle olunca da orta sahada Deniz’le Aurelio’nun anası ağlıyor. Geride Lugano ile Edu kafa-göz girerek tehlikeyi uzaklaştırmaya çalışıyor.

Olmayacak bir gol

Rakip, Fenerbahçe’den aşağı bir takım. Ancak, sahaya yerleşmesini Fenerbahçe’den daha iyi yapıyorlar. Ne zaman akın yapılacağını biliyorlar. Paslaşmayı daha iyi beceriyorlar.

Fenerbahçe, Newcastle’da da iyi oynamış ancak kaybetmişti. Rakibin senden iyi olur, çok pozisyona girer, sen ezik oynarsın tamam. O zaman yenilgiyi kabul ederim. Fenerbahçe ezilmek şöyle dursun, üstün olan taraftı. Gol pozisyonuna giren, penaltı kaçıran, topları direkten dönen sarı lacivertlilerdi. Böyle bir yenilgi olur mu?

Buradan alacağı 1 ya da 3 puan Fenerbahçe’ye turu atlatacaktı. İspanyolların 1 puanı vardı. Şimdi 4 oldu ve senin üstüne çıktı. Fenerbahçe, ümidini kaybetmiş bir takıma hayat verdi. Tuncay’a da bir-iki lafım var. Eğer iyi futbol oynamak istiyorsa, topu ileriye vurarak peşinden koşmak yerine, ayağına yapıştırarak koşsun.

Tek forvetle oynuyorsun, Kezman’a top atamıyorsun. İleriye doğru şişiriyorsun.

Fenerbahçe defanstan çıkarken topu kaptırdı ve frikikten olmayacak bir gol yedi. Böyle bir şey olabilir mi?
Yazının Devamını Oku

Arda sen işine bak

28 Kasım 2006
Bordaeux’da Zidane’a özenip rakibine kafa atan Arda, neden böyle bir davranış sergiledi. Sizce genç futbolcu verilen sorumluluğun altında eziliyor mu? ARDA, 19 yaşında. Avrupa’da bu yaşta çok sayıda futbolcu sorumluluk alıyor. Bence sahadaki sorumluluktan çok, psikolojik olarak ezilmiş olabilir. Kafa attığı pozisyondan önce kendisine sert bir faul yapıldı. Onun siniriyle karşısında gördüğü adama saldırdı, kafa attı. Bu, Arda’ya kötü bir tecrübe oldu. Aynı hareketi her zaman yapacağını sanmıyorum.

Bu davranışı nedeniyle kendisine verilen ödül geri alınınca, "Benim ödülüm G.Saray’dır" diyerek başlayan konuşması hiç hoş değildi. Bu tür polemiklere girmesin, ukalalık da yapmasın. Arda, bu tartışmayı kapatsın ve özür dilesin.

Arda’
nın futbol stilini de değiştirmesi lazım. Artık topu durdurup çalım atmaya kalmak yerine, topla beraber hareket etmeli. O hem tekme yemekten kurtulur hem de kolay kolay tutulmaz. Önce topu durdurayım rakibimi geçeyim düşüncesi yanlış. Avrupa’da topa vurdurmazlar, tekmeyi yersin.

Arda’nın yeri solaçık değil. Onu serbest bırakacaksın, orta sahada istediği yere gidecek. Genç adam zaten sağa da gider, sola da gider, arkadaşlarına yardım eder. Arda’nın yaşı daha çok genç. Önünde uzun seneler var ve çok daha iyi olacak.

Köstek değil destek olun...

 Son 6 maçının yalnızca 1’inde berabere kalan ve galibiyeti unutan Trabzonspor, ligin alt sıralarına demir attı. Bordo mavililer bu kriz ortamından nasıl çıkar?

TRABZONSPOR
gibi güçlü bir camia bu kriz ortamından çıkar. Çünkü, Trabzon seyircisi futbolu biliyor. Ancak, futbolu bilmeleri bazen ters tepkiye neden oluyor. Alınan her kötü sonuçtan sonra takım, teknik heyet, yönetim protesto ediliyor. Kırıp dökmekle ne zevk alıyorsun? Kulübüne zarar veriyorsun, farkında değilsin. Futbola aşık, futbolu bilen seyirci böyle mi olmalı?

Takım içinde de sorunlar var. Büyük paralar verilerek alınan Marcelinho çoğu maçta kenarda... Bir maçta oyundan alınınca formayı çıkarıp attı diyerek tepki gördü. Adam randımanını yüzde 80 kaybetti. Aynı Ricardinho’da olduğu gibi. "Ben nereye geldim" diye düşünmeye başlamıştır.

Trabzonspor kongreyi falan bıraksın. Camia birleşsin. Seyirci, takım mağlup da olsa desteğini göstermeli. Taraftarlık, mağlup olunduğu vakit koltukları söküp sahaya atmak değil. Köstek değil, destek olsunlar.

Stresli derbi...

 Palermo ve Trabzonspor maçlarını kazanan F.Bahçe, perşembe günkü Celta Vigo ve pazar günkü G.Saray karşılaşmalarında aynı performansı gösterebilir mi? Zico, iki maçta kadroyu nasıl kurmalı?

FENERBAHÇE,
peş peşe iki tane önemli galibiyet aldı. Önce Palermo’yu net bir skorla (3-0) yendiler ve UEFA Kupası’nda yollarına devam etme şansını sürdürdüler, ardından Trabzon gibi zor bir deplasmandan 3 puanla çıktılar. Bu yüzden sarı lacivertli takımı tebrik etmek lazım.

Şimdi önlerinde zorlu iki maç var; Celta Vigo ve G.Saray... Celta Vigo’ya deplasmanda yenilseler de fazla bir şey ifade etmez. Çünkü sahasında oynayacağı Eintracht Frankfurt maçını kazanırsa hedeflerine ulaşırlar. İspanya’dan alınacak bir beraberlik, Fenerbahçe açısından iyi bir sonuç olur. Ancak, G.Saray maçı çok önemli. Derbi maçı kazanırlarsa, rakibiyle arasındaki puan farkını 7’ye çıkarır. F.Bahçe’nin G.Saray’ı yenecek gücü var. G.Saray’ın da F.Bahçe’yi... Çünkü bu, bir derbi maçı ve çok stresli olacağı kesin.

F.Bahçe, bir önceki derbi maçta Beşiktaş’a karşı iyi oynayamadı. Beşiktaş, buna izin vermedi. G.Saray maçının daha stresli geçeceği kesin. En önemlisi, orta sahada top kullanma şansını kendinde tutmalısın. Bunun için de Aurelio’nun oynaması şart.

Zico’nun futbol mantalitesi biraz farklı. Trabzon’da cezalı Alex’in yerine Deivid’i oynattı. Deivid, varla yok arası bir futbolcu. Ne orta sahada, ne de hücumda etkili. Aurelio’nun bu takımda direkt oynaması şart.

Ortada bazı dedikodular dolaşıyor. Güya Alex’le Aurelio kavga etmiş. İki Brezilyalı niye kavga etsin? Üstelik ikisi de gayet sakin, polemiklere girmeyen insanlar...

Ricardinho kazanılmalı

 Tigana’nın daha önceki maçlarda fazla şans vermediği Ricardinho, Bursaspor maçında oyuna girer girmez golünü attı ve takımına galibiyetin yolunu açtı. Ricardinho, bundan sonraki maçlarda nasıl bir görev almalı?

RİCARDİNHO
gibi bir yıldız, iki-üç maçta kötü oynayabilir. Ancak, sürekli şans bulursa, ritmini bulur ve arkadaşlarını, takımı daha iyi tanır. Ricardinho, Bursa maçında bir tane attı, bir tane attırdı, bir de müthiş bir ara pası verdi. Onu seyretmek büyük keyif veriyor.

Takımlar bu tip oyuncuları niye alıyor? Becerilerini kullansın, oyunu çözsün, sonucu getirsin diye... Beşiktaş’ın orta sahasında oynaması gereken ilk futbolcu Ricardinho. Antrenörün, böyle bir oyuncuyu keyfi yere kenarda oturtması doğru bir davranış değil. Bu tür futbolculara adam kovala demeyeceksin.

Adamı forma sokacağımıza psikolojik olarak yıpratmaya çalışıyoruz. Bu tür davranışlar, antrenörün futbolcu psikolojisini bilmemesinden, becerisinden faydalanmak istememesinden kaynaklanıyor. Delgado ile Ricardinho yan yana oynar mı? Niye oynamasın?

Yalnız Delgado’nun özel hayatına dikkat etmesi lazım. Arjantinli futbolcu, karton kağıt gibi oldu. Kulağıma kötü dedikodular geliyor.
Yazının Devamını Oku

İki farklı Fener

27 Kasım 2006
MAÇIN ilk devresinde iyi oynayan, topu kullanan, futbolla alakalı her şeyi yapan pozisyona girip golü de bulan taraf Fenerbahçe’ydi. Buna karşılık ikinci devrede gereksiz yere telaşa kapıldılar. Trabzonspor da istekli oynayıp Umut’la bir gol buldu. Fenerbahçe’nin yediği golde iki stoper oyun dışı. Bu nasıl iş anlamadım. Oraya kafa vurdurmamaya gelen oyuncu ise Önder. Fener’in yediği o gol çok ilginç. Volkan çıktı, durdu. Kalesinde kalsa, topu kolayca alırdı.

Ne zaman ki, Fenerbahçe topu kazanmak için oyuna giriyor, kullanıyor, hücum gücü de kontrolüne geçiyor. Attıkları birinci gol mükemmeldi. Göbekte oynayan Deniz, sol taraftan geldi, geriye Tuncay’a çıkardı. Arkasından gelen Appiah’ı gördü. Appiah’ın şutunda top Marcelinho’ya çarpıp gol oldu. Anlayış ve yapılış olarak çok güzel bir gol. F.Bahçe gayet iyi oynuyor, rakibinden çok daha iyi top kullanıyor, istediği şekilde topu kullandı ve akınlar yaptı. Ancak, ikinci yarıda çok farklı bir F.Bahçe vardı sahada.

Trabzonspor’un aşırı baskısı ve enerjisi 25 dakika sürdü ve bu arada Fenerbahçe golü yedi.

Hakem art niyetliydi

Dün sahada art niyetli bir hakem vardı. Faulleri hep Fenerbahçe’nin aleyhine çaldı. Sarı lacivertli takıma yapılan faullerin hiçbirini vermedi. İnceden inceye Trabzonspor’a çalıştı. Seyirciyi kandırabilir ama beni kandıramaz. Trabzonspor’un sağbeki Ufukhan, Uğur Boral’a kasıtlı tekma attı, sadece sarı kart gördü. Bu davranışı kaptanları Hüseyin bile takdir gördü, alkışlandı. Türkiye’deki futbol anlayışına bakın.

Fenerbahçe’de ikinci yarıda ayakta kalan iki futbolcu vardı. Biri Önder, diğeri Deniz. Sarı lacivertli takım topu kazandığı vakit olumlu kullanmak yerine ileri vurmaya başlıyorlar. Oyuna kendilerini sokmuyorlar. Bu şekilde oynamak Fenerbahçe’ye yakışmıyor. Fenerbahçeli futbolcular ikili mücadelelere giriyor, kazanıyor. Ancak, rakip biraz sert oynayınca topu bırakıp geriye çekiliyorlar ve dan-dun oynamaya başlıyorlar.

Minyatür topçusu gibi

Moralsiz bir Trabzonspor’la oynuyorsun, 1-0 galipsin. Oyunun hakimiyetini elinde tut. Zico, oyunda hiçbir katkısı olmayan Deivid’i dışarı almakta çok gecikti. Aurelio’yu daha önce almalıydı. Ancak, Mehmet Yozgatlı’nın değil, Deivid’in yerine almalıydı. Nitekim, Aurelio Fenerbahçe’yi galibiyete taşıyan golü atan isim oldu.

Deivid, oyunda kaldığı süre içerisinde ne defansına yardım etti, ne de hücuma çıkabildi. Sanki minyatür topçusu gibi oynuyor.

Trabzonspor ne kadar moralsiz olursa olsun, kötü sonuçlar alırsa alsın güçlü bir takım. Üstelik sahasında oynuyor. Son dakikada Hüseyin’in kafa şutu direkten dönmese maçı berabere bitireceklerdi. Hemen arkasından Kezman’ın kaçırdığı bir pozisyon var ki, evlere şenlik. Bu pozisyonlarda iki taraf da şanslıydı.
Yazının Devamını Oku

Böyle oynamalı

24 Kasım 2006
FENERBAHÇE bu sezon ilk defa iyi bir oyun sergiledi. Çabuk oynadı, gol pozisyonlarına girdi, gol attı ve seyircisine keyif verdi. Sarı lacivertli takım dün önceki maçlarının aksine orta sahada çalıştı, ikili mücadelelere girdi. Bunları daha önce yapmıyorlardı. Rakibi, önemli oyuncularını getirmedi. Bu yüzden biraz zayıftı. Ancak, buna rağmen Fenerbahçeli futbolcular topu çabuk ve ileriye doğru oynadılar. Daha da önemlisi ikili mücadeleye girdiler. Rakibe de pozisyon vermediler.

Haftalar sonra kadroya giren Kezman, sarı lacivertli takım için bir fark oldu. İkili mücadelelere girdi, attırdığı gol de muhteşemdi. Appiah da boşluğu iyi görüp, topu ağlarla buluşturmasını bildi.

İkinci golü atan Lugano, bir defans oyuncusu olmasına rağmen sanki ileride daha şuurlu hareket ediyor gibi geldi bana.

Fenerbahçe böyle oynadığı zaman futboluyla rakibini hem psikolojik olarak çökertiyor, hem de futboluyla taraftarına keyif veriyor. Deniz, orta sahada mükemmeldi. Alex önceki maçlarına göre daha hareketliydi. Şut attı, ikili mücadelelere girdi, kenarlardan akın yaptı ve pozisyonlara girdi.

Seyirci de böyle bir takım izlediği için keyif aldı. Burada skordan daha önemli olan futboldu.

Keyif veriyorlar

Fenerbahçe, UEFA Kupası’nda bir üst tura çıkmak istiyorsa, sahasında oynayacağı diğer maçı da kazanmak zorunda. Bu durumda hem ismi büyüyecek, hem de prestij kazanacak. Doğal olarak Kadıköy’e gelen takımlar da Fenerbahçe’den korkacak.

Fenerbahçe’de dün görevini yapmayan futbolcu yoktu. Bilhassa Alex çok iyiydi. Kezman topu kazandığı zaman rakibi üzerine çekti, çok mücadele etti ve pozisyonlar hazırladı. Alex’in nefis topuk pasıyla Tuncay’a attırdığı nefis bir gol vardı. Böyle oynamaya devam etmeliler.

UEFA’da böylesine bir maçı kazandığı için Fenerbahçe’yi tebrik etmek lazım. Taraftar, topu kullanan, paslaşan, gol pozisyonlarına giren bir takım istiyor.

Böyle oynayınca futbolcu yaptığı işten keyif alıyor ve rahatlıyor. Taraftar da mutlu oluyor.
Yazının Devamını Oku

Aurelio bu takımda oynar

21 Kasım 2006
Fenerbahçe’nin orta sahasında ikili mücadeleye girip, top kazanan tek futbolcusu Aurelio. Ancak, o ne yaparsa yapsın kadroya giremiyor. Böyle bir futbol anlayışı olur mu?

Son iki maçında gol atamadığı gibi pozisyona bile giremeyen F.Bahçe’de sorun nereden kaynaklanıyor? Sarı lacivertliler, Palermo, Trabzon, Celta Vigo ve G.Saray virajını kazasız dönebilir mi?

FENERBAHÇE’
de sorun, Zico’nun yanlış oyuncu tercihlerinde ve mücadele etmeyen orta sahasından kaynaklanıyor. Beşiktaş maçından sonra Zico’yu dinledim. "Aurelio’nun bu takımda yerini alabilmesi için Deniz’in kötü oynaması lazım. Deniz iyi oynuyor, o devam edecek" diyor.

Böyle bir anlayış olabilir mi? Deniz de mücadele ediyor ancak Aureilo bu takımın orta sahasında ikili mücadeleye girip, top kazanan tek futbolcusu.

Zico, Aureilo ile Deniz’i nasıl aynı kefeye koyabiliyor? Ben, böyle bir anlayışın karşısındayım. Aurelio, Deniz’e nazaran daha çabuk bir oyuncu. Aurelio bu takıma lazım. Deniz de iyiyse, o zaman orta sahada Alex, Tuncay ve Tümer’den kenara alırsın, daha mücadeleci bir takım çıkar ortaya.

Topu kullanamıyor

Aurelio,
takıma girebilmek için Deniz’in sakatlanması için dua mı edecek? Bu nasıl bir futbol anlayışıdır?

Fenerbahçe elindeki imkanları kullanamıyor, hücum edemiyor. Beşiktaş maçında topu topu iki tane gol pozisyonu var. Birinde Tuncay’ın gerilerden getirip, ara pasıyla Alex’e hazırladığı pozisyon, diğeri Önder’in kendi çabasıyla yarattığı...

Fenerbahçe, süperstar oyuncuları olan bir takım değil. Teşhisi doğru koymak lazım. İki stoperi; Lugano ile Edu öyle mükemmel oyuncular değil. F.Bahçe rakiplerinin bu kadar çok top kullanmasına izin vermemeli.

Fenerbahçe’nin önünde zorlu maçlar var. Eğer bu şekilde oynamaya devam ederlerse, devrenin sonunda üçüncülüğe bile düşebilirler.

Sarı lacivertli takım, kendi sahasında bile oyunun hakimi değil. Gol pozisyonuna giremiyor. O vakit eksik bir takım Fenerbahçe.

Beşiktaş bütünleşmeli

Æ F.Bahçe derbisinde alınan beraberlik Beşiktaş’ta neleri değiştirir? Siyah beyazlılar, bu moralle çıkışa geçebilir mi?

BEŞİKTAŞ
camiasına farklı bakmak lazım. Taraftarlar ikide bir çıkıp yönetimi istifaya çağırmamalı, futbolcuları ıslıklamamalı. Rahat oynamalarına imkan sağlanmalı. Camianın bütünleşmesi lazım.

Takımda her futbolcu işini yapmalı. Fantaziye kaçmamalılar. F.Bahçe maçında bu görevlerini layıkıyla yerine getirdiler. Koca 90 dakikada ezeli rakiplerine yalnızca 2 gol pozisyonu verdiler. Oysa, Sivas maçında rakibin 10 gol pozisyonu vardı. Bu değişim, futbolcuların topla oynama mantalitesinden kaynaklanıyor.

Beşiktaş defansı basit oynamalı. Ricardinho ile Delgado’nun takım üzerinde ağırlıklarını hissettirmeleri lazım. Ricardinho, "Bu takımın starıyım, iyi şeyler yapmalıyım" diyerek lider oyuncu kimliğine bürünmeli.

Trabzonspor’un gidişatı iyi deği

Æ Trabzonspor, kötü gidişe F.Bahçe maçıyla son verebilir mi? 5 haftadır gol atamayan bordo mavililer, beklenen patlamayı bu hafta yapar mı?

DÖRT
büyükler içerisinde ligde en kötü durumda olan takım Trabzonspor. Puan cetvelinde sondan 5. sıradalar. Bu, onların tarihinde olmayan bir durum. Trabzonspor kısa sürede toparlanmalı. Eğer taraftarlar, yönetimle, futbolcularla uğraşmaya başlarlarsa çok kötü drumlara düşebilirler.

Trabzonspor iyi bir futbol takımı. Her takım, Trabzon deplasmanına ayakları titreyerek gider. İyi takımlar ama uyumsuzluk var. Eğer iyi neticeler alabilirlerse düzelecekler. Bu haftaki Fenerbahçe maçı onlar için bir fırsat. Bu maçta alacakları 3 puan onlara moral verir.

G.Saray’ın silahı çok

Æ İki haftada liderle 8 olan puan farkını 4’e indiren G.Saray, bu performansını sürdürüp, devreyi zirvede tamamlayabilir mi?

GALATASARAY
da Fenerbahçe gibi gol pozisyonu üretemiyor. Ancak, onların önemli silahları var. Daha iyi oynuyorlar. Kadro seçimini iyi yaparlarsa, kazanmaya devam ederler. Hele Fenerbahçe’yi de yenerlerse, moral kazanırlar, büyük bir avantaj sağlarlar.

Yalnızca G.Saray değil, 6 puan geride olmasına rağmen Beşiktaş da şampiyonluğun içerisinde. Beşiktaş, derbiye kadar oynadığı 3 maçı kazansaydı, bugün 1 puan farkla liderdi. Ne zaman ne olacağı belli olmayan bir lig mücadelesi oluyor. Bana göre de en güzeli bu. Hiçbir maçın garantisi yok.
Yazının Devamını Oku