FENERBAHÇE gibi bir takımın, 2-0 galip oynadığı maçta kendi sahasında böylesine mahkum oynamaması lazım. Birinci devreye bakıyorsun, normal oynayan, gol pozisyonlarına girip iki de gol bulan bir Fenerbahçe... İkinci devrede ise tam tersi bir takım vardı sahada.
G.Saray’ın ikinci yarıya hızlı başlayıp, 20 dakikalık bölümde gol bulmak isteyeceğini 5 yaşındaki çocuklar bile bilir. Nitekim, golün geleceği daha 47. dakikada gözüktü. Önce Arda’nın kafa şutunda top dışarı çıktı. Ardından Sabri’nin Sabri’nin attığı şut autu boyladı.
Fenerbahçe, koskoca ikinci 45 dakikada nasıl böylesine şuursuz oynayabilir? 2-0 galipken bile Tuncay sahada yok. Hele Appiah hiç yok. Kezman’a öyle bir görev vermişler ki, ne hikmetse ya faul yapıyor, ya topu rakibine kaptırıyor. Rakip, ondan daha önce davranıyor.
Aurelio ve Deniz
Fenerbahçe’nin orta sahasında mücadele eden iki futbolcu vardı. Biri Aurelio, diğeri Deniz. Aurelio yalnızca Fenerbahçe’nin değil, sahanın da en iyisiydi. Sahada ne yapması gerekiyorsa, onu yaptı. İkili mücadelelere girmeyip, top bekleyen Appiah, ayağına gelen topu da olumlu kullanamıyor. Tuncay da öyle. Top ayağına geldiğinde fantazi yapmaya kalkıyor...
Deniz ve Aurelio, Fenerbahçe’nin en faydalı oyuncularıydı. Defansta görev yapan Edu ile Lugano’nun futbollarına bir diyecek yok. Önder de bu oyunculara yardımcı oldu. Uğur Boral’ın birinci golde büyük katkısı vardı. Galatasaray’ın orta sahasınad oynayan Ayhan ile İnamoto hiçbir olumlu hareket yapamadılar. Ne ara pası verebildiler, ne de oyuna olumlu bir katkıda bulunabildiler.
Maçın hakemi birinci yarıda gayet iyiydi. Ancak, ikinci yarıda ne hikmetse, özellikle G.Saraylı futbolcuların yaptığı faullü hareketleri görmezden geldi. Fenerbahçe kendi sahasında 2-0’lık skor üstünlüğünü yakalamış, farkı artırmak yerine mahkum oynamaya başladı.
Maçın ilk yarısında G.Saray daha kötüydü. Fener yine pozisyona girdi, golleri de buldu. Fenerbahçe böyle bir oyunla kazanıyorsa büyük başarı.