Can Bartu

Şampiyon gibi bitirdiler

27 Mayıs 2007
FENERBAHÇE, 100. yılında hak ederek şampiyonluğa ulaştı, dün gece de kutlama günüydü. Seyircisi önünde son maçına çıktı. Bundan önce Daum döneminde Malatyaspor ve Konyaspor’a yenilirken, kalesinde de 4 gol görmüştü. Kapanışları kötü yapıyordu. "Biz nasıl olsa şampiyonuz" havasındaydılar. Bu sefer tersi oldu, kazandılar.

Ümit Özat, açısından dramatik bir geceydi. Fenerbahçe’ye veda etti. Beyefendi, aklıbaşında, ne yaptığını bilen, nereye koysan oynayan bir oyuncuyu ve başta da kaptanını kaybetti Fenerbahçe. Köln’de herşey umarım gönlünce olur.

Fenerbahçe’de değişen bir şey yok. Dediğim gibi tek değişik taraf, son maçtan bu kez kazanarak ayrılmalarıydı. Aurelio muhteşem oynuyor. Tartışmasız bu takımın yüzde 50’si. Alex, kornerler hariç 6 kez topa vurabildi. Oyunda hiç yoktu. Yenilen golde de yine savunma pozisyon hatası yaptı.

İşte asist bu

Derbilerde takımına hayat veren Kezman, şık ve akıl dolu bir gol attı. Ama ilk pozisyonda kaleciyi avlaması gerekiyordu. Sırp oyuncunun ikinci golünde Tuncay, Kezman’a, "Al da at" derken asistin de ne olduğunu gösterdi. Gol pasını anlatanlara da yazanlara da öğretti. Tuncay’ın Fenerbahçe’den ayrılmasını gönlüm istemiyor. Avrupa’da bu başarıyı yakalayamaz. Böylesine enerjik ve iyi niyetli bir oyuncuyu hangi takımda oynarsa oynasın, herkes görmek ister. Ama o Fenerbahçe’de yararlı işler yapıyor.

Buzlar erisin

Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy’un da dün gece stada gelerek şampiyonluk kupasını vermesi önemliydi, iyi de oldu. Fenerbahçe ile arası kötüydü. Umarım, bundan sonra iki taraf arasındaki buzlar erimeye başlar.

Fenerbahçe taraftarı kutlamaya gelmişti. Bu kez futbolcular, kazanarak onlara buruk sevinç yaşatmadı. Şampiyon gibi bitirdiler. Artık, sarı lacivertliler adına gereken tek şey, önümüzdeki sezon için atılımların mantıklı yapılmasıdır.
Yazının Devamını Oku

Tuncay’ı hırpalarlar

22 Mayıs 2007
F.Bahçe, 100. yılında mutlu sona ulaştı ama iç transferde 10 futbolcusunun sözleşmesi bitiyor. Kaptan Ümit’in Köln’le anlaştığı, Tümer’in yurt dışına gideceği iddia ediliyor. Tuncay ve Alex ile masaya oturacak yönetim diğer oyuncuları gözden mi çıkardı? ZANNETMİYORUM. Fenerbahçe teknik direktörünü bile gözden çıkarmadı. Fevkalade kötü oynayan bir takımın oyununu çözemeyen, değişiklik yapmayı bilmeyen, yanlış takımda ısrar eden ve yanlış oyuncularla Fenerbahçe’yi sahaya süren Zico’yu tutacak gibiler.

Çünkü onunla şampiyonluğa ulaştılar. Aziz Yıldırım, istikrardan yana. Geçmişteki gibi sık hoca değişikliğini istemiyor. Zico’dan ümitli. Temas içindeler ve sık sık da konuşuyorlar. Ben geçen hafta, "Zico ve yabancı oyuncular gitmeli" derken Fenerbahçe’nin bu mantıkla Avrupa’dan yine hüsranla döneceğini kastettim.

Bu kadro, bu teknik direktörle Süper Lig’i yine götürür ve başa oynar. Ancak, bir daha bu kadar kötü rakipler bulur mu o bilinmez. Zico’nun futbol mantığı değişmedikçe, Fenerbahçe de değişmez.

Transfere gelince, öncelikle Tuncay bırakılmamalı. Diğer taraftan bakarsak, Tuncay’ın da kalması lazım. Kafasında Avrupa defteri varsa, oradan sayfa açmadan o defteri kapatmalı. Giderse, hırpalanır. Türkiye’deki gibi olmaz. Bu top kontrolüyle, Avrupa’da asla oynayamaz. Büyük bir enerjisi var, güveni var.

Ama, Avrupa sahalarında da öyle oynayan çok oyuncu var. Rüştü gitti, ne oldu. Ailenden ayrılacaksın, dostlarından ayrılacaksın. Huzur bozmaya değmez. Takım kaptanı oldu, Fenerbahçe seyircisi tarafından da çok seviliyor. Kalmalı. Şu var. Çok büyük para alırsın ve gidersin. Ancak, Avrupa’nın yolunu tutarsa Fenerbahçe’den aldığını, cebine koyamaz.

Akıllı transfer şart

Tümer
’in askerlik sorunu var. Durumu meçhul. Kaptan Ümit’e gelince, iyi niyetli çalıştı ve faydalı oldu. Her tarafta oynadı. Sanıyorum gidecek. Yönetim de ona gereken kolaylığı gösterecektir. Fenerbahçe için mühim olan bu yabancılarla mı yola devam edeceği. Lugano, Edu, Deivid, Kezman ve Appiah vasatı aşamadı.

Aurelio dışında ön plana çıkan yabancı yok. Ancak, transferde işler sözlerle olmaz. Para konuşur. İyi bir Fenerbahçe için uyumlu transferler yapılmalı. Eksik yerlere takviye şart. Başta da kalacaksa Zico değişmeli.

Beşiktaş yerli düşünmesin

Tigana’yla yollarını ayıran Beşiktaş’ta hoca arayışları sürüyor. Kayserispor’da başarılı bir sezon geçiren Ertuğrul Sağlam gündemde. Siyah beyazlılar beklenen havayı yerli mi, yabancı hocayla mı yakalar?

TÜRKİYE
’de büyük takımlar yerli hocayla problem yaşıyor. Teknik direktör yabancı değilse, yöneticilerin hepsi teknik direktör oluyor. Takımın başında bizden biri yoksa, ondan çekiniyorlar. Nedir bu?

Hocanın vereceği beyanattan çekiniyorlar. Ertuğrul Sağlam, çıkış içinde ve başarılı olan bir çalıştırıcı. Siyah beyazlı camiayı da biliyor. Bu yetmez. Futbolculuk ve hocalık çok ayrı hünerler gerektirir.

Beşiktaş adına yabancı hoca daha iyi olur. Ancak, Tigana gibi 1.5 senede siyah beyazlı takımı ne zaman nasıl oynatacağını anlamayan biri gelecekse, işleri gene çok zor.

Beşiktaş, Del Bosque ile mahkemelik olduktan sonra, teknik direktör konusunda sıkıntı yaşar. Birini getirirler ama gelen de ağır şartlar ortaya koyar. Türk takımları dışarıda tanınmıyor.

Temasa geçtiğin adam Beşiktaş’ı önce araştıracak. Bakacak ki yabancı hocalarla hep problemli bir kulüp var karşısında. Gelirse, para için gelecek. Beşiktaş’ı da bu yüzden tercih edecek.

Olaylar yöneticilerin eseri

Futbol tarihimize "Utanç gecesi" olarak geçen G.Saray-F.Bahçe derbisindeki olaylar Türkiye’nin gündeminde ilk sıraya yerleşti. Bu korku filminde büyük rol kimin ve tribün terörü nasıl önlenir?

BU
korku filminde en büyük rol medyada boy gösteren ve sorumsuz beyanatlar veren yöneticilerindir. Ali Sami Yen’de yaşananlar organize bir sistemin ürünü. Planlı ve programlı. Bazı yerlerden destek alan taraftarlar tarafından yapıldı. Tek bir aksama olmadı. Bakıyorsunuz, stadın tek bir tarafından sahaya taciz yok. Dört bir yanından yabancı madde yağmuru var. Bu Fenerbahçe’den çok kendi yönetimine bir saldırıydı.

G.Saray’a kara bir leke vurdu bu olaylar. Büyük başarılara imza atmış, UEFA ve Süper Kupa’yı Türkiye’ye getirmiş bir takım taraftarının yaptığı şeye bak. Nereden bakılırsa, bakılsın tutulur tarafı yok. Bu camia büyük futbolcular yetiştirdi, büyük futbolcular sarı kırmızılı formayı giydi. Derbi heyecanı da yoktu maçta. Tribüne gelen adamın kafasında kan davası var. Fenerbahçe’ye fazla bir şey atıldığı zaman iyi Galatasaraylı olduğunu sanıyor çünkü. Bunun durması lazım. Fenerbahçe’yi etkileyeceklerini sanıyorlardı. Tersi oldu.

Takımına güç vereceğine, oyuncusunu bitirdi. G.Saray ne yapacağını şaşırdı. Rakibi protesto edersin, ıslıklarsın, yuhalarsın. Ama saldıramazsın. Bu gücü de tribün terörü yaratanlara aciz kalan Futbol Federasyonu veriyor.

Sözler tutulmadı

Başkan Özhan Canaydın’a sezon başından beri tribünlerden tepki var. Bunlar Galatasaray Başkanı adına güzel şeyler değil. Üstelik onu da oraya sen getirmemişsin, kongre üyeleri getirmiş. Zorla da gelmemiş, sandıktan çıkmış, koltuğa oturmuş.

Galatasaraylıysan, hürmet edeceksin. Kulüp iyi yönetilir veya kötü yönetilir. Bu durumda da karar yetkisi kongre üyelerindedir. Taraftarsan maça gelmeyerek, protestonu gösterirsin. Kombine bilet almaz, tepkini ortaya koyarsın. Derbide yaşananlar utanç verici ve acıydı.

Taraftara verilen sözler de olaylarda etkendi. Büyük vaadler ortaya koyarsan, karşılığında da bunları gerçekleştiremezsen, işleri zora sokarsın. Ribery diye bir oyuncuyu elinden göz göre göre kaçırdı Galatasaray. Taraftar, tribüne oturup sahaya baktığında yıldız görmek istiyor. Kendisini heyecanlandıracak adamları seyretmek arzusunda.

Galatasaray’a ucuz adamlar alınıyor ve sözlerin arkasında durulmuyor. Seyircinin haklı olduğu taraf bu. Başarılara alışmış taraftar, eski günleri arıyor. Fenerbahçe derbisindeki görüntü keşke hiç yaşanmasaydı. Türkiye için kötü oldu. Galatasaray camiası şapkasını önüne koyup, nasıl buralara geldik diye düşünmeli.

Çözüm Canaydın’da

Olaylı derbi sonrası fatura Galatasaray yönetimine kesildi. Başta başkan Özhan Canaydın olmak üzere sarı kırmızılı yönetimin bu saatten sonraki tavrı nasıl olmalıdır?

KENDİLERİNİN
bileceği bir iş. İstifa mı ederler yoksa kongreyi mi beklerler, bunu zaman gösterecek. Ancak şu bir gerçek ki, devam ederlerse protestolar çığ gibi büyüyecek. Artık iki taraf arasında bir inatlaşma var. Bu da kolay kolay sonuca kavuşmayacak.

Devreye girecek ve çözüm yolu bulacak tek kişi Özhan Canaydın. Her şeye karşın bana göre Galatasaray dibe vurmuş değil. Çok abartılıyor. Sadece kötü bir sezon geride kaldı. Köklü bir camianın başı asla eğilmez. Galatasaray’ın daha mükemmel olması için gereken yapılır.

Çünkü, büyük camialar hep mükemmelliğe alışmıştır. G.Saray, ilk kez şampiyonluğu kaçırmıyor. İlk kez de Devler Ligi dışında kalmıyor. UEFA’ya gidecek. Akıllı işler yapılırsa, G.Saray önümüzdeki sezon bambaşka bir tablo sergileyebilir.
Yazının Devamını Oku

Su derbisi

20 Mayıs 2007
SANKİ G.Saray-F.Bahçe değil, "su derbisi" oynandı dün akşam. Bu, organize bir su derbisiydi... Türkiye su sıkıntısı çekiyor, "kuraklık olacak" diyorlar, her nasılsa Ali Sami Yen’in suları bir türlü bitmiyor. Sanki kuyu var, doldurup doldurup atıyorlar. Hadi Fenerlilere atıyorlar diyelim, ikili mücadelere giren kendi oyuncularının da etkilendiğini bilmiyorlar mı? O sulardan G.Saraylılar da olumsuz etkileniyorlar. Dün akşam maçı, oyunu çirkinleştirmek için ellerinden geleni yaptılar.

G.Saraylı oyuncular çok sinirli ve stresli çıktılar sahaya. Fenerbahçe zaten şampiyon olmuş, onların ikincilik dışında hiçbir iddiası yok. Sakin olsalar belki farklı bir netice alacaklar. F.Bahçeli futbolcular şampiyonluğun verdiği etkiyle, gece hayatına dalmış, çok rahatlar. İki tane de güzel gol buldular ilk yarıda. İşin ilginci golleri, daha önceki maçlarda yedirenler, yani Lugano ile Edu attı. Bu iki oyuncu, defansta adam paylaşımını yapamıyorlardı, yer tutamıyorlardı. Derbide iki güzel gol attılar.

Sen futbolunu oyna

G.Saraylı oyuncuları anlamıyorum. Bu sinir niye? Yönetimde olan insanların onları sakinleştirmeleri gerekirken, geriyorlar. Fenerbahçe’nin şampiyonluğuna bir sürü kulp buldular. Yok futbolcular hak ediyormuş, yöneticiler hak etmiyormuş. İster alkışla ister alkışlama kardeşim. Bu, senin bileceğin bir iş.

Geçen sene Beşiktaş’la yemekler yenildi, ittifaklar yapıldı. Fener’i numaralar çevirerek şampiyon olmakla itham ediyorlar. Ayıptır. Dün sahada futbol olarak bir şey bulamadım. G.Saraylı oyuncuların kasdi hareketleri ve sinirli tavırları vardı. Fenerbahçeli oyuncular hafif geriye çekilerek korkak oynadılar. Arda sanki futbolcu değil de kabadayı. Sürekli hakeme itiraz ediyor, rakiple didişiyor. Sen futbolunu oyna Arda.

G.Saray taraftarı ve futbolcular gereksiz yere oyunu gerdiler, güzelim rekabeti ne hale getirdiler.
Yazının Devamını Oku

G.Saray, şampiyonu alkışlamalı

15 Mayıs 2007
F.Bahçe’nin Ali Sami Yen’e şampiyon olarak gitmesi, derbinin tansiyonunu düşürür mü? Futbolseverleri nasıl bir G.Saray-F.Bahçe maçı bekliyor? YILLARDIR süregelen ezeli rekabetin güzelliğine hiçbir şey gölge düşüremez. Fenerbahçe, Ali Sami Yen’in yolunu şampiyon olarak tutacak ve yine galibiyet kovalayacak. Galatasaray da seyircisi önünde çıkıp Fenerbahçe’yi yenmek için ter dökecek.

Bunu rakibi şampiyon olduğundan değil, karşısındaki F.Bahçe olduğu için yapmak isteyecek. Bu maçlar çok farklıdır. Büyük takım futbolcusu derbiyi iple çeker. O yüzden tansiyon da düşmez. Öncelikle, yöneticiler gereksiz beyanatlarla birbirlerini germesinler. İngiltere’de Manchester United şampiyon oldu. Chelsea ile oynayacakları maça çıkarken, yarıştaki rakipleri onları alkışladı.

Galatasaray’da aynısını Fenerbahçe’ye yaparsa, muhteşem olur. Bu tablo, böyle bir ortamda çok gerekli. Ama şu da var. Özhan Canaydın, 6-0 yenildikleri maçta Aziz Yıldırım’ı tebrik ettiği için ortalık ayağa kalktı. Zihniyete bak. Vay efendim, nasıl alkışlarmış. Düşmanlığı körüklüyorlar. Canaydın, spordan gelmiş bir başkan. Fair-play ruhunu biliyor.

Esasında, sahada mücadele eden futbolcular arasında bir husumet yok. Yöneticiler ve taraftarlar arasında bu çekişme yaşanıyor. Derbide şampiyon alkışlanırsa, Türkiye’de yeni bir devir başlar. Galatasaray bu olgunluğu gösterecek bir kulüp. Fenerbahçe de bunun altında kalmaz.

Yabancılar ve Zico gitmeli

İzmir’de Trabzonspor önünde ölüp ölüp dirilen F.Bahçe, geçen sezon son maçta kaybettiği şampiyonluğa bu kez rakiplerinin takılmasıyla erken ulaştı. Sarı lacivertliler, böylesine stresli maçlarda neden bekleneni veremiyor?

FENERBAHÇE
’nin şampiyonluğunu daha erken ilan etmesi gerekiyordu. Bu kadar kötü Beşiktaş, Galatasaray ve Trabzonspor’u bir daha bulamazlar. Sarı lacivertlilerin, sahada karakteri yok. Mücadeleyi tam yapamıyorlar. İlk maçtan beri standart oyununu oynuyor. "Teknik bir takımım ve onunla işi bitiririm" diyorlar. Olmaz. Bütün şartları zorlayacaksın. Mücadele edeceksin. Topa sahip olacaksın. Fenerbahçe’nin yanlışı burada.

Oyun karakterleri bu ama göze hitap etmiyorlar. Tabii ki Zico da, futbolcular da şampiyonluğu istediler. Ama, rakipleri takılmasaydı, kalan iki hafta Fenerbahçe için çok stresli geçecekti. Geçen sezonki tablo hep gözlerinin önüne gelecekti. Denizli’de kaybedilen şampiyonluk unutulmadı. Moral olarak çöküş içine girebilirlerdi, korkarak sahaya çıkarlardı. Beşiktaş ve G.Saray, bu hafta kazanamadı ve F.Bahçe şampiyonluğunu ilan ederek, rahatladı. Eğer Zico, iyi futbol oynatabilseydi, doğru oyuncuları doğru yerlerde tercih etseydi, çift santforla mücadele etseydi, bu şampiyonluk çok daha erken gelirdi.

Sarı lacivertliler sezon başında yanlış takım kurdu. Yabancılar, bu takımı puan farkına taşıyacak katkı göstermedi. Kezman ve Deivid kritik goller attılar ama genele bakıldığında fazla verimli oldukları söylenemez. Şimdi yönetim Zico ile yola devam eder mi, etmez mi, onların bileceği iş. Bu konuda tasarruf yönetimde. Bana kalırsa, başta Zico olmak üzere yabancılar da birlikte gitmeli. Bunlara Appiah da dahil. Çünkü hepsi vurdumduymaz.

Gerets garip şeyler yapıyor!

G.Saray geçen sezonun aksine, kazanması gereken maçlarda kritik puanlar kaybetti. Sizce, futbolcular neden maçlara konsantre olamıyor. Bu sonuçlarda Gerets ve yönetimin rolü var mı?

iKİ
taraf da başrolde. Gerets, çok iyi futbolcuydu. Ama bu G.Saray’ı gördükten sonra, futbol bilgisiyle ilgili şüpheye düşüyorum. Takımla bu kadar oynanmaz. Oyuncuların yeri bu kadar çok değiştirilmez. Bunu yaparsan, futbolcunun konsantrasyonunu zayıflatırsın. Galatasaray’da kimin oynayacağı meçhul. 4 maç kenarda oturan, bir bakıyorsun 11’de. Öbür hafta yine kesik yemiş. Hakan Şükür bir var, bir yok. Ümit Karan haftalardır yedek kaldı. Song gibi bir futbolcu var. Gerets, ona disiplin cezası veriyor, aklınca. Kendi kendine gelin güvey oluyor. Adamın umurunda bile değil.

O alacağı paraya bakıyor. Böyle bir kaliteli savunma oyuncusuna sahipsin ve onu oynatmıyorsun. Galatasaray’da yaşananlar çok garip. Yönetimin de Belçikalı hoca üzerinde baskısı olduğuna inanıyorum. Gerets’in akibeti konusunda net tavırlarını belirlemiyorlar.

Federasyon kimi isterse o düşer

Sakarya’nın ardından düşecek 2 ekip belli olmadı. 6 takım ligde tutunabilmek için mücadele veriyor. Lig A’ya kim yakın?

BU
haftaki Erciyes-Antalya maçı çok kritik. Çıkacak sonuç, düşme potasındaki her takımın kaderini tayin edebilir. Kimler kazanır, kimler kaybeder bunu da hakemler belirler. Türkiye’de bunun cevabını vermek çok zor.

Futbol Federasyonu kafasına göre senaryolar üretiyor, hakemler de sempatik görünmek için bunu uyguluyor. Özellikle de FIFA hakemleri. Son yıllarda bu hep böyle. Bu kafada insanlar olduğu sürece, böyle de devam edecek. Düşenleri, federasyon ve hakemler tayin edecek.

Siyasette kaybolurlar

Sporun içinden gelen insanların siyasete atılmalarını doğru buluyor musunuz?

VEDAT Bayram, Hamza Yerlikaya ve Mahmut Demir milletvekili adayı olacaklarını söyledi. Vedat Bayram öncelikle iyi bir spor adamı. Çok başarılı işler yaptı. İstanbul’a da tesisler yönünden büyük faydası oldu. Ona da diğerlerine de sormak lazım, "Siyasette ne işin var" diye. Siyasette öyle imkanlar bulamazlar. "Elini kaldır" diyecekler, "İndir" diyecekler. O kadar. Bildikleri işi yapmalılar.
Yazının Devamını Oku

İkram

14 Mayıs 2007
FENERBAHÇE’yi anlamak mümkün değil. Şampiyon oldu, ama "Ben şampiyonluğu nasıl kaybederim" diye uğraşıp durdu. Kritik maçmış, çok önemliymiş, bu kadar seyirci İzmir’e gelmiş, dün akşam sanki bunlar hiç umurunda değildi Fenerbahçe’nin. Bundan önceki standart oyununu oynadı. Buna rağmen rakiplerinin ikramıyla şampiyonluğu elde etti.

Trabzonspor, Fenerbahçe’den daha çok koştu, daha çok mücadele etti. Maçın başına bakalım.. Daha 2. dakika ve Serdar bacağının altından topu kaçırdı, Trabzonspor öne geçti. Nasıl böyle bir gol yenir... Ardından Tuncay’ın becerisiyle beraberliği yakaladı Fenerbahçe.

İki kötü adam

Ama bakıyorsun hatalar bununla da kalmadı. Duran bir toptan ikinci golü yedi Fenerbahçe. Ne serbest atışta pozisyon alabildi, ne de adam markajı yapabildi. Yattara bomboş pozisyonda vurdu ve Trabzsonspor’u ikinci kez öne geçirdi. İşte böyle hatalar içinde bir Fenerbahçe vardı... Şampiyonluk için hiç çaba sarfetmiyordu. Ben bunu anlamadım.

Deivid’e bakıyorsun... Adamın ayakta duracak hali yok. Ne pozisyona giriyor, ne pas verebiliyor, ne şut atabiliyor. Herşeyi yanlış yapan bir oyuncuydu gole kadar. Ancak attığı gol Fenerbahçe’nin şampiyonluğu ilan etmesini sağladı. O golde de büyük bir çabası yoktu aslında. Sahanın iki kötü adamı vardı, biri Deivid biri Appiah, ikisi ortak güzel bir işe imza attılar. 40 top atıp onları rakibe veren Appiah çok güzel bir orta yaptı. Deivid de güzel bir vuruşla topu ağlara gönderdi.

Beceriksizlik

Koskoca Fenerbahçe, Trabzonspor ile 2-2 berabere kalıp şampiyon olduğu için dün sevindi. Ama iş bu hale gelmeli miydi? Beşiktaş yenilsin, Galatasaray berabere kalsın diye beklemeli miydi Fenerbahçe? Sezon başında "Avrupa’da final oynar" denilen Fenerbahçe, rakiplerinin puan kaybetmesini bekleyip, şampiyonluğu buna bağlamalı mıydı? Bu işi bu noktaya Fenerbahçe zaten kendi beceriksizliğinden getirdi. 100. yılındaki bu şampiyonluk da rakiplerinin sayesinde geldi. Yoksa kendi bileğinin gücüyle olmadı. Eline gelen avantajlarla ligde en yakın rakibine en az 15 puan fark atmalıydı.
Yazının Devamını Oku

Tablo Tigana’nın eseri

8 Mayıs 2007
F.Bahçe’yi yenseydi 110 hafta sonra liderlik koltuğuna oturacak olan Beşiktaş, sahasındaki derbiyi neden kaybetti. Yenilgide Tigana’nın payı ne kadar? YÜZDE yüz payı var. Beşiktaş mutlak kazanması gereken bir maça çıkıyor. 3 puanı alırsa, lider olacak. Şampiyonluk için de büyük fırsat yakalayacak. Ama, evinde büyük seyirci desteğini de arkasına aldığı hayati sınava tek santrforla başlıyor. Bobo kenarda oturuyor.

Bana göre Beşiktaş’ın en büyük silahlarının başında gelen Koray da kulübede. Tigana her halde uğur denedi. Kupa rövanşında da aynı takımı sahaya sürmüştü. Tarihi fark yiyecekleri o maçta uzatmalarda rakibini nasıl elediği ortada. Bobo’yu ikinci yarıda oyuna sokunca, hakimiyet bir anda Beşiktaş’ın eline geçti. Burak asla sağ açık oynamaz.

Oynayamıyor zaten. Sivas deplasmanında sana maçı kazandıran İbrahim Akın var. Çocuk moralli. Ama sen onu da oynatmıyorsun. Bobo’yu da, Koray’ı da, İbrahim Akın’ı da böyle kritik bir maçta oynatacaksın.

Özellikle Koray sahada olsaydı, Beşiktaş’ın görüntüsü daha başka olurdu. Fenerbahçe ikinci yarıda skoru koruma telaşına girince, Beşiktaş baskılı gibi göründü. Ama tek pozisyon bulabildiler. Fenerbahçe yenilgisinde baş aktör kesinlikle Jean Tigana’dır.

Muhteşem pankart
/images/100/0x0/55ea181af018fbb8f86ae2b8
DERBiDE, Beşiktaş adına en büyük güzellik, liderliğini Çarşı Grubu’nun yaptığı kapalı tribünde açılan pankarttı. "Saygımız, 100 yıllık ebedi dostluğu ve ezeli rekabeti yaratanlara" pankartını açanları alkışlıyorum. Muhteşemdi. Her fırsatta konuşan yöneticilere önemli bir mesaj verdiler. "Dostluğu bozacak konuşmalar yapmayın. Suni gündem yaratmayın. Bu tutumlar hiçbir camiaya fayda sağlamaz. Gereksiz beyanatlarınızla ortamı germeyin" dediler. "Dostluk devam etsin" mesajı bütün kulüp yöneticilerineydi. Çarşı Grubu çok olumlu davrandı. Ama, maçtan sonra tablo yine aynıydı. Beşiktaşlı yöneticilerin, "Fenerbahçe ağlıyor. Hakem, hakem dediler, işte size hakem" yorumlarına gerek yoktu.

Ali Sami Yen’de tur atılmaz

Kalan 3 maçta F.Bahçe’ye şampiyonluk için 4 puan yetiyor. Ali Sami Yen’deki G.Saray derbisi sonrası tur hesabı yapan sarı lacivertliler, geçen sezonki gibi ayağına gelen fırsatı teper mi?

BU
saatten sonra tepmemesi lazım. Çok önemli bir engeli geçti. Beşiktaş’ı yenerek zirvede büyük bir puan avantajı yakaladı. Yüz yıkarken, boğulmanın manası yok. Fenerbahçe bunun bilincinde. Artık, bütün iş futbolcularda, sonra da teknik direktöründe. Zico’yu biliyoruz. Oyuncuların durumu daha önemli. Kalan 3 maçta takılabilirler.

Ama, rakiplerinin de kritik maçları var. Onlar da puan kaybedebilir. Önde olan, şampiyonluk için gün sayan Fenerbahçe. Bunu da kullanmak mecburiyetinde. Arkalarında büyük fedakarlık yapan bir yönetim var. Fenerbahçeli futbolcular hem yönetime, hem de camiaya borçlu. Bu borcu da şampiyon olarak ödemeliler.

Galatasaray derbisi sonrası mutlu sona ulaşılsa bile Fenerbahçe şampiyonluk turunu Ali Sami Yen’de değil, son maçını oynadıktan sonra Kadıköy’de atar. Böyle bir düşünce güzel değil ve çirkin. 100 yıllık camiada bu ilk şampiyonluk olmayacak. Fenerbahçe görgüsüz bir kulüp değildir.

Her şey Beşiktaş’ın elinde

Moralsiz Beşiktaş, çarşamba akşamı kupa finalinde Erciyesspor ile karşılaşacak. Siyah beyazlılar bu futbolla kupayı alabilir mi?

BEŞİKTAŞ
, formasının ağırlığıyla bile her maçı alabilecek güçte. Tek sorun Tigana. Doğru bir takım sahaya çıkarırsa, işleri kolaylaşır. Delgado ve Ricardinho gibi teknisyenleri var elinde. Ama o ne yapıyor. Delgado’yu kötü oynuyor diye çıkarıyor. Her futbolcu kötü oynayabilir. Bazı oyuncular vardır. Kötü görünürler, oyunda yokturlar. Herşeye karşın onlar değişmez oyunculardır. Pele, her zaman mükemmel değildi. Maradona da öyle. Ancak, sahada görürdük hep onları. Ricardinho ile Delgado, Beşiktaş’ın beyni. Bunlardan biri yoksa, gücün azalır. Delgado çok yetenekli. Durur, durur. Bir pozisyonda çıkar ya golünü attırır, ya da atar. İşte Ricardinho. Sivas’ta bir ara pas attı, İbrahim Akın’a. 3 puanla döndüler İstanbul’a.

Talihsiz beraberlik

Beşiktaş adına kupa finalinde işler Tigana’ya endeksli. Erciyes ise topu iyi kullanıyor. İyi de oynuyorlar. Rize maçında talihsiz bir beraberlik aldılar. Eksik bir rakibe karşı kazanmaları gerekiyordu, beceremediler.

Beşiktaş’a karşı bambaşka bir maç oynayacaklar. Direnmeleri gereken bir sınav var önlerinde. Final için her şey Beşiktaş’ın elinde. Tigana’nın sahaya süreceği kadro ve taktiğe göre düğüm çözülür.

BURSA zor viraj

Şampiyonluk yarışı kadar ikincilik mücadelesi de önem kazandı. Size göre F.Bahçe’yle birlikte hangi takım Şampiyonlar Ligi vizesini alır?

BEŞİKTAŞ
’ın, Bursa deplasmanı çok zor. Bu maçtan çıkacak sonuç her şeye tesir edecek. Bursaspor küme düşme tehlikesi yaşıyor. Zaten iki takım arasında bir husumet var.

Bu olmamalı ama oluyor maalesef. Öncelikle siyah beyazlılar nereyi kovalayacağını kestirmeli. Şampiyonluğu mu, yoksa ikinciliği mi? Bursaspor-Beşiktaş maçının sonucunu G.Saray da bekliyor.

TARAFTAR karar veremez

Antalyaspor maçı sonrası Galatasaray tribünleri isyan etti. Taraftarın bu tepkisi sarı kırmızılı camiada neyi değiştirir?

HİÇBİR
şey değiştirmez. Galatasaray’da kararları yönetim ve kongre üyeleri verir. Seyirci artık bilinçleniyor. Taraftar protestosunu yapar.

Onlar da bir güçtür. Galatasaraylı, takımının performansından rahatsız. Sezon başından beri yönetime karşı tepkisi var.

Ama, son sözü asla söyleyemezler. Önlerinde, Şampiyonlar Ligi hedefi var. Bu yolda da yüzde yüz kaybedilmiş bir şey yok. Yönetimin içinden bazı isimlerin bu protestolarda rolü olduğu söyleniyor. Eğer böyle bir durum varsa, Galatasaray içeriden baltalanıyor.
Yazının Devamını Oku

Tümer'in maçı

6 Mayıs 2007
FENERBAHÇE de Beşiktaş da canını dişine takarak mücadele etti ve ilk 45 dakika başa baş bir oyun oldu. İlk yarıda her iki takımın da 2’şer gol pozisyonu vardı. Görünen bir şey var; Fenerbahçe’nin kondisyonu biraz sırıtmaya başladı.

Beşiktaş’a bakıyorsun, sanki uğur yaparcasına kupa rövanşında Kadıköy’den beraberlik çıkaran kadro sahada. Tuncay’a yaptığı fauller nedeniyle hakem tarafından atılmayıp oyunda tutulan Baki Mercimek, yine Tuncay’ın karşısında. Ancak bu kez faulü yapan İbrahim Toraman. Gelene vuruyor, gidene vuruyor. Eliyle ayağıyla yapmadığı faul yok. Yetmiyor, Tuncay’ın üstüne çıkıp omuzunu çıkarıyor. Hakem hep seyirci kalıyor. İbrahim, Serkan’ın yüzünü kan içinde bırakınca sonunda kırmızı kartı görüyor. Gördüğü kırmızı karta da şaşırıp kalıyor.

Koskoca Beşiktaş takımı, ofsayt taktiğiyle kalesini tehlikelerden korumaya çalışıyor ve 5 stoperle sahaya çıkıyor. Bu durumda orta sahada topu kim kullanacak? Serdar iyi niyetli, koşuyor, mücadele ediyor. Ancak, hata yapmaktan korktuğu için aldığı topu yanındakine veriyor.

İkinci devre sahada bitik bir Fener vardı. Sarı lacivertliler topu ayağında tutup olumlu kullanmak yerine ileri vurunca Beşiktaş oyunun hakimi oldu. Ricardinho orta sahada istediği gibi oynuyor, keyif veriyor. Bir bakıma kendini eğlendiriyor.

Delgado çıkar mı?

Delgado
oyundan neden çıkarıldı anlamış değilim. Böyle bir oyuncun varsa, kullanacaksın. Ara pası verir arkadaşlarını pozisyona sokar, kendi girer tehlike yaratır, şut atar.

Kezman attığı golle galibiyeti getiren oyuncu oldu. Bu gol, belki de şampiyonluğu Fenerbahçe’ye kazandıracak. Ancak, ayağına aldığı topu olumlu kullanamadı, hep düştü. Bırak faul yapsınlar, ayağına hakim ol.

Alex sahada hiç yok. Oyunun 90. dakikasında kaleci ile karşı karşıya kaldı. Bari bunu gol yap.

Takımın en iyisi Tümer. Hem defansa yardım etti, hem ileri gidip Beşiktaş defansına nefes aldırmadı. Bu, onun maçıydı. Kendisini tebrik ediyorum. Tuncay’ın sakatlanıp çıkması büyük bir şanssızlık. Ancak o sağaçıkta oynayamıyor.

Fenerbahçe, en yakın rakibini deplasmanda yenerek çok önemli bir 3 puan aldı ve aradaki farkı 5 puana çıkardı. Bu, çok büyük bir avantaj. Maçlar bitmeden konuşmamak lazım. Daha ne olacağı belli değil.
Yazının Devamını Oku

Fenerbahçe’nin lideri yok!..

1 Mayıs 2007
Denizli maçında iki puan bırakan F.Bahçe şampiyonluk yarışında büyük avantaj kaybetti. Bu sonuçla potaya G.Saray da girdi. İnönü’deki Beşiktaş-F.Bahçe derbisi şampiyonluk düğümünü çözer mi? BÜTÜN kozlar F.Bahçe’nin elindeydi ve büyük avantaj kaybetti. Çok kötü giden Beşiktaş ve G.Saray’ı bu duruma getiren de F.Bahçe. Bu iki takımı kendisi kötü olduğu için şampiyonluğa ortak etti. Şimdi F.Bahçe’nin önünde Beşiktaş derbisi var. Şampiyonluğu istiyorlarsa, çıkacaklar ve kazanacaklar. Yoksa zaten olamazlar. Kupadaki Beşiktaş derbisi sonrası takım yorgunmuş. Öyle bir şey yok.

F.Bahçe’de mantalite yanlış. Kendi seyircin önünde, evinde tek santforla olmaz. Alex ileride ikinci adamlığa soyunursa, sıkıntı yaşarsın. Denizlispor önünde kötü değildiler ama Zico’nun oyun tarzı yanlış. Kezman’ı tek başına bırakma ısrarında devam ediyor. Akıl almaz goller yiyorlar. Şampiyonluğa giden Fenerbahçe, kümede kalmak için mücadele veren bir takımdan böyle goller yememeli.

F.Bahçe’nin en büyük sorunu ise takım içinde liderinin olmaması. Böyle bir kaptana sahip değiller. Hakemle el sıkışmakla, kale ve top seçmekle kaptanlık olmaz.

F.Bahçe, sahada oyun içinde ağırlığını koyan, defanstan, forvete kadar takımı yöneten bir liderden yoksun. Oğuz gibi, Hagi gibi biri olsa çok farklı olur. Ama bu tip lider Beşiktaş ve G.Saray’da da yok.

Düşeni federasyon belirler

Ligin üstü gibi altı da karışık. Sizce Sakaryaspor’dan sonra küme düşmeye yakın takımlar hangileri?

YUKARISI
gibi aşağıdaki operasyonu da hakemler yapacak. Türkiye’de bu işler hep böyle olmuştur yine böyle olacak. Zico bu sezon ülkemize geldi ve o da çözdü olayı.

"11’e 11 değil, 11’e 14 mücadele ediyoruz" diyerek doğruyu söylüyor. Esasında hakemlere de federasyon baskı yapıyor. Küme düşen takımları belirleyecek olan federasyondur.

Hakemler talimatlı

Kupadan elenen Fenerbahçe’nin federasyon ile olan kavgasına ne diyorsunuz? Ligden çekilme yönünde yapılan açıklamalar sizce doğru mu? Bu sıkıntı nasıl giderilir?

ALİ Koç
, "Son dört haftaya 9 puan önde girmemiz lazım" demekle ne kadar haklı olduğunu gösterdi. Fenerbahçe’ye karşı hakemlerin yüzde 90’ı talimatlı.

Bunlar, Fenerbahçe aleyhine ellerinden geleni yapıyorlar. FIFA kokartlı hakemler daha da uyanık ve özellikle de F.Bahçe ile bunların arası hiç iyi değil.

Beşiktaş’a karşı F.Bahçe önde, rakip 10 kişi kalsa durum daha farklı olacak. Sadece Selçuk Dereli için demiyorum, hepsi Fenerbahçe’ye karşı kötü niyetli.

Fenerbahçe liderlik koltuğunda ve bütün bunlara rağmen yine de iyi puan almış.

İbrahim Akın’dan faydalanacaksın...

 Beşiktaş, Sivasspor önünde iki kez kadro dışı kalıp affedilen İbrahim Akın ile hayat buldu. Tigana’nın genç oyuncuya karşı tavrını nasıl buluyorsunuz?

TİGANA
, genç oyuncuları seviyor ve şans veriyor. Ancak, onların asker olmasını istiyor. Sorun da buradan kaynaklanıyor. Fransız hoca, yetenekli oyuncuları inandırmalı.

O ise "Kadro dışı bırakırım, PAF’a gönderirim" diyerek tehdit yolunu seçiyor. Sporcu psikolojisini bileceksin. Tigana bunu bilmiyor. Kendi dediklerini saha içinde yapan adam arıyor. İbrahim Akın, topla beraber çabuk bir oyuncu. Beşiktaş onu büyük umutlarla aldı.

Böyle bir yeteneği PAF’a gönderemezsin. Çocuk yine de iyi toparladı kendini. Sivas’ta attığı golün değeri çok büyük.
O takım arkadaşlarına saygısızlık yaptı. Suçlu olduğunu biliyor. Ama, İbrahim Akın gibi bir oyuncuya sahipsen, ondan faydalanacaksın.

Polat hep konuşuyor

Adnan Polat, G.Saray için kalan haftalarda çok şeyin değişeceğini, Beşiktaş’ın Bursa ve Kayseri’den 3 puanla dönemeyeceğini iddia ediyor. İki cephede birden ilerleyen siyah beyazlılar sadece skor tabelasında mı iyi?

EVET
, sadece skor tabelasında iyiler. Antalyaspor, ardından kupadaki Fenerbahçe ve son olarak Sivasspor maçı. Üçünde de birbirinden kötüydüler.

Beşiktaş bu değil. Beşiktaş hiçbir zaman böyle olmadı. Zirveye bakıldığında en iyisi yine G.Saray. Adnan Polat ise hep konuşuyor. Başta şahsı olmak üzere G.Saray yöneticisine yakışmayan açıklamalar yapıyor.

O, alışkanlık haline getirdi bu tahmin işini. Bu tür demeçler vererek keyifleniyor.

Beşiktaş, yener veya yenilir. Kritik haftalara girildiğinde yapılan böylesi açıklamalar seyirciyi galeyana getirir.
Yazının Devamını Oku