F.Bahçe, 100. yılında mutlu sona ulaştı ama iç transferde 10 futbolcusunun sözleşmesi bitiyor. Kaptan Ümit’in Köln’le anlaştığı, Tümer’in yurt dışına gideceği iddia ediliyor. Tuncay ve Alex ile masaya oturacak yönetim diğer oyuncuları gözden mi çıkardı?
ZANNETMİYORUM. Fenerbahçe teknik direktörünü bile gözden çıkarmadı. Fevkalade kötü oynayan bir takımın oyununu çözemeyen, değişiklik yapmayı bilmeyen, yanlış takımda ısrar eden ve yanlış oyuncularla Fenerbahçe’yi sahaya süren Zico’yu tutacak gibiler.
Çünkü onunla şampiyonluğa ulaştılar. Aziz Yıldırım, istikrardan yana. Geçmişteki gibi sık hoca değişikliğini istemiyor. Zico’dan ümitli. Temas içindeler ve sık sık da konuşuyorlar. Ben geçen hafta, "Zico ve yabancı oyuncular gitmeli" derken Fenerbahçe’nin bu mantıkla Avrupa’dan yine hüsranla döneceğini kastettim.
Bu kadro, bu teknik direktörle Süper Lig’i yine götürür ve başa oynar. Ancak, bir daha bu kadar kötü rakipler bulur mu o bilinmez. Zico’nun futbol mantığı değişmedikçe, Fenerbahçe de değişmez.
Transfere gelince, öncelikle Tuncay bırakılmamalı. Diğer taraftan bakarsak, Tuncay’ın da kalması lazım. Kafasında Avrupa defteri varsa, oradan sayfa açmadan o defteri kapatmalı. Giderse, hırpalanır. Türkiye’deki gibi olmaz. Bu top kontrolüyle, Avrupa’da asla oynayamaz. Büyük bir enerjisi var, güveni var.
Ama, Avrupa sahalarında da öyle oynayan çok oyuncu var. Rüştü gitti, ne oldu. Ailenden ayrılacaksın, dostlarından ayrılacaksın. Huzur bozmaya değmez. Takım kaptanı oldu, Fenerbahçe seyircisi tarafından da çok seviliyor. Kalmalı. Şu var. Çok büyük para alırsın ve gidersin. Ancak, Avrupa’nın yolunu tutarsa Fenerbahçe’den aldığını, cebine koyamaz.
Akıllı transfer şart
Tümer’in askerlik sorunu var. Durumu meçhul. Kaptan Ümit’e gelince, iyi niyetli çalıştı ve faydalı oldu. Her tarafta oynadı. Sanıyorum gidecek. Yönetim de ona gereken kolaylığı gösterecektir. Fenerbahçe için mühim olan bu yabancılarla mı yola devam edeceği. Lugano, Edu, Deivid, Kezman ve Appiah vasatı aşamadı.
Aurelio dışında ön plana çıkan yabancı yok. Ancak, transferde işler sözlerle olmaz. Para konuşur. İyi bir Fenerbahçe için uyumlu transferler yapılmalı. Eksik yerlere takviye şart. Başta da kalacaksa Zico değişmeli.
Beşiktaş yerli düşünmesin
Tigana’yla yollarını ayıran Beşiktaş’ta hoca arayışları sürüyor. Kayserispor’da başarılı bir sezon geçiren Ertuğrul Sağlam gündemde. Siyah beyazlılar beklenen havayı yerli mi, yabancı hocayla mı yakalar?
TÜRKİYE’de büyük takımlar yerli hocayla problem yaşıyor. Teknik direktör yabancı değilse, yöneticilerin hepsi teknik direktör oluyor. Takımın başında bizden biri yoksa, ondan çekiniyorlar. Nedir bu?
Hocanın vereceği beyanattan çekiniyorlar. Ertuğrul Sağlam, çıkış içinde ve başarılı olan bir çalıştırıcı. Siyah beyazlı camiayı da biliyor. Bu yetmez. Futbolculuk ve hocalık çok ayrı hünerler gerektirir.
Beşiktaş adına yabancı hoca daha iyi olur. Ancak, Tigana gibi 1.5 senede siyah beyazlı takımı ne zaman nasıl oynatacağını anlamayan biri gelecekse, işleri gene çok zor.
Beşiktaş, Del Bosque ile mahkemelik olduktan sonra, teknik direktör konusunda sıkıntı yaşar. Birini getirirler ama gelen de ağır şartlar ortaya koyar. Türk takımları dışarıda tanınmıyor.
Temasa geçtiğin adam Beşiktaş’ı önce araştıracak. Bakacak ki yabancı hocalarla hep problemli bir kulüp var karşısında. Gelirse, para için gelecek. Beşiktaş’ı da bu yüzden tercih edecek.
Olaylar yöneticilerin eseri
Futbol tarihimize "Utanç gecesi" olarak geçen G.Saray-F.Bahçe derbisindeki olaylar Türkiye’nin gündeminde ilk sıraya yerleşti. Bu korku filminde büyük rol kimin ve tribün terörü nasıl önlenir?
BU korku filminde en büyük rol medyada boy gösteren ve sorumsuz beyanatlar veren yöneticilerindir. Ali Sami Yen’de yaşananlar organize bir sistemin ürünü. Planlı ve programlı. Bazı yerlerden destek alan taraftarlar tarafından yapıldı. Tek bir aksama olmadı. Bakıyorsunuz, stadın tek bir tarafından sahaya taciz yok. Dört bir yanından yabancı madde yağmuru var. Bu Fenerbahçe’den çok kendi yönetimine bir saldırıydı.
G.Saray’a kara bir leke vurdu bu olaylar. Büyük başarılara imza atmış, UEFA ve Süper Kupa’yı Türkiye’ye getirmiş bir takım taraftarının yaptığı şeye bak. Nereden bakılırsa, bakılsın tutulur tarafı yok. Bu camia büyük futbolcular yetiştirdi, büyük futbolcular sarı kırmızılı formayı giydi. Derbi heyecanı da yoktu maçta. Tribüne gelen adamın kafasında kan davası var. Fenerbahçe’ye fazla bir şey atıldığı zaman iyi Galatasaraylı olduğunu sanıyor çünkü. Bunun durması lazım. Fenerbahçe’yi etkileyeceklerini sanıyorlardı. Tersi oldu.
Takımına güç vereceğine, oyuncusunu bitirdi. G.Saray ne yapacağını şaşırdı. Rakibi protesto edersin, ıslıklarsın, yuhalarsın. Ama saldıramazsın. Bu gücü de tribün terörü yaratanlara aciz kalan Futbol Federasyonu veriyor.
Sözler tutulmadı
Başkan Özhan Canaydın’a sezon başından beri tribünlerden tepki var. Bunlar Galatasaray Başkanı adına güzel şeyler değil. Üstelik onu da oraya sen getirmemişsin, kongre üyeleri getirmiş. Zorla da gelmemiş, sandıktan çıkmış, koltuğa oturmuş.
Galatasaraylıysan, hürmet edeceksin. Kulüp iyi yönetilir veya kötü yönetilir. Bu durumda da karar yetkisi kongre üyelerindedir. Taraftarsan maça gelmeyerek, protestonu gösterirsin. Kombine bilet almaz, tepkini ortaya koyarsın. Derbide yaşananlar utanç verici ve acıydı.
Taraftara verilen sözler de olaylarda etkendi. Büyük vaadler ortaya koyarsan, karşılığında da bunları gerçekleştiremezsen, işleri zora sokarsın. Ribery diye bir oyuncuyu elinden göz göre göre kaçırdı Galatasaray. Taraftar, tribüne oturup sahaya baktığında yıldız görmek istiyor. Kendisini heyecanlandıracak adamları seyretmek arzusunda.
Galatasaray’a ucuz adamlar alınıyor ve sözlerin arkasında durulmuyor. Seyircinin haklı olduğu taraf bu. Başarılara alışmış taraftar, eski günleri arıyor. Fenerbahçe derbisindeki görüntü keşke hiç yaşanmasaydı. Türkiye için kötü oldu. Galatasaray camiası şapkasını önüne koyup, nasıl buralara geldik diye düşünmeli.
Çözüm Canaydın’da
Olaylı derbi sonrası fatura Galatasaray yönetimine kesildi. Başta başkan Özhan Canaydın olmak üzere sarı kırmızılı yönetimin bu saatten sonraki tavrı nasıl olmalıdır?
KENDİLERİNİN bileceği bir iş. İstifa mı ederler yoksa kongreyi mi beklerler, bunu zaman gösterecek. Ancak şu bir gerçek ki, devam ederlerse protestolar çığ gibi büyüyecek. Artık iki taraf arasında bir inatlaşma var. Bu da kolay kolay sonuca kavuşmayacak.
Devreye girecek ve çözüm yolu bulacak tek kişi Özhan Canaydın. Her şeye karşın bana göre Galatasaray dibe vurmuş değil. Çok abartılıyor. Sadece kötü bir sezon geride kaldı. Köklü bir camianın başı asla eğilmez. Galatasaray’ın daha mükemmel olması için gereken yapılır.
Çünkü, büyük camialar hep mükemmelliğe alışmıştır. G.Saray, ilk kez şampiyonluğu kaçırmıyor. İlk kez de Devler Ligi dışında kalmıyor. UEFA’ya gidecek. Akıllı işler yapılırsa, G.Saray önümüzdeki sezon bambaşka bir tablo sergileyebilir.