Can Bartu

Daha iyi

19 Ağustos 2007
ZİCO dün sahaya garip bir takım çıkardı. Özel maçlarda yaparsın o ayrı. Ancak, lig maçlarında böyle deneme olmaz. Yanlış olmasına rağmen, tavşan sopaya çarptı. Bir yönden iyi de yapmış. İlk maçı 2-0 kaybetmişsin, ardından böyle bir takımı sahaya sürüyorsun. Dün ilk 11’e baktım, ilk maçta başlayanların hiçbiri yoktu. İki takım arasında ne fark var? Aslar geriye doğru oynuyor, yan pas yapıyor. Yeniler daha çabuk ve ileriye doğru oynuyor. Mükemmel bir Kemal, mükemmel bir Selçuk seyrettim. Hepsinin üstünde, Kezman’dan üç gömlek daha iyi oynayan bir Semih. Topu kazanıyor, kaçıyor, pas veriyor, gol atıyor, attırıyor... Kezman’ın bir senede yapamadığını adam bir maçta yaptı.

Seyircinin de hoşuna gitmiş olacak ki, destekliyor. Çünkü, takım ileri oynuyor. Seyirciyi uyutmuyorlar, kazanmak için mücadele ediyorlar. Böyle bir oyun, insanın hoşuna gidiyor.

Sadece Selçuk!

Ustalar, kasılmaktan, geriye oynamaktan başka bir şey yapmıyorlardı. Artı bir de yeniler kendilerini göstermek, gerekli şansı veren hocalarını mahcup etmemek istiyorlardı. Mücadele ediyorlar, topu da iyi kullanıyorlar. Bir tek Selçuk vardı, geriye oynayan.

Santrforun arkasında oynayan Kemal, ne kadar kaliteli bir kumaş olduğunu gösterdi. Gollük şutlar attı, pas verdi, topu oyuna çabuk soktu. Kondisyon olarak diri olması, Kemal’in ne kadar hırslı ve istekli olduğunu gösteriyor. F.Baçe’nin orta sahasında oynayan oyuncuları da çok beğendim. Rakip geri çekilip pas hatası yapsın, biz de topu kapalım diye beklemediler. İkili mücadeleye girip rakibe pas yaptırmadılar. Bundan dolayı da kalelerinde pozisyon görmediler. Orta saha mücadeleye girdiği vakit topa hakim oluyorsun ve çok çabuk da ileri çıkıyorsun.
Yazının Devamını Oku

Hızlı oynamalı

16 Ağustos 2007
FENERBAHÇE, Alex’in attığı golle Anderlecht karşısında 1-0 kazandı. Ama böyle bir futbol anlayışı olmaz. Kendi sahanda oynuyorsun, rakip senden korkuyor, ama sen vakit geçirmeye çalışır gibi geride üçgenler kurup, geziniyorsun. Nitekim Fenerbahçe’nin bu çekingen futbolu, ikinci yarıda rakibinin işine yaradı. Adamlar uyanıp sarı lacivertlilerin kalesine saldırdı.

Kezman bakıyorsun, felaket. Ne ayağındaki topu kullanabiliyor, ne de adam geçebiliyor... Her topu ayağına dolaştırıyor. Bu adam nasıl oynayacak... Alex golün ne öncesinde, ne de sonrasında sahada yok. Bir tek Aurelio’nun güzel ortasında kafayla golü attı, okadar. Rölantide sahada gezindi durdu.

Sanki Fenerbahçe savunması geride antrenman yaptı. Bu köylü takımı görüntüsündeki Anderlecht’i pas yapan bir takım haline soktular dün gece. Sonunda adamlar da pozisyonlara girdiler.

Tek usta Carlos

Peki Fenerbahçe pozisyon yakaladı mı? Hayır. Ne yapmaya çalıştılar anlamadım. Ortada kocaman boşluk, ileride zaten bir kişi vardı. Savunmada kademe yapılmadı, Aurelio geri oynarken, Fenerbahçe nasıl ileri gidip hücumu düşünecekti. Ne arapası ne de adam eksiltme vardı. Hepsi çok ustalarya, kontrol etmeye çalıştıkları her top 5 metre uzaklarına gitti. Roberto Carlos dışında bu takımda usta yok. Adam 34 yaşında ama hepsinden daha teknik, hepsinden daha hızlıydı. Deivid gitmeye çalıştı, topu ayağında tutamadı. Bu oyuncularla, bu kondisyonla Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi’nde nasıl oynayacak! Dünkü maça bakıyorsun, rakibin üstüne gidip en azından 3-0 kazanması gerekirdi. Çünkü çok kötü bir takımla, üstelik kendi sahasında oynadı, ama pozisyonu yoktu.

Böyle futbol yok

Anderlecht o kötü görüntüsüne rağmen Fenerbahçe’den daha iyi pas verip topu daha iyi kullandı, daha derinlemesine oynadı. Onlara bu imkanı Fenerbahçe tanıdı. Baktılar ki Fenerbahçe birşey oynamıyor, üzerine gidelim, belki gol atarız dediler. Neticede pozisyonlara da girdiler. Çünkü Fenerbahçeli futbolcular ayaklarına gelen topları dan-dun ileri vurdular.

Fenerbahçe’nin yeteneklerini gösterebilmesi için hızlı oynaması lazım. Dünkü gibi yavaş değil. Çünkü yavaş oynadıkça futbolcular meziyetlerini kaybediyor. Böyle bir futbol anlayışı dünyada kalmadı. Şimdi Fenerbahçe Belçika’da turu geçer mi derseniz, rövanşa daha rahat çıkacaklar. Çabuk oynarlarsa orada da kazanabilir.

Yazının Devamını Oku

Fener bu kafayla başarılı olamaz

14 Ağustos 2007
F.Bahçe’nin İstanbul Büyükşehir Belediyespor karşısında oynadığı futbolu ve aldığı mağlubiyeti nasıl değerlendiriyorsunuz? Sarı lacivertliler bu futbolla Anderlecht’i eleyip Avrupa Şampiyonlar Ligi’ne kalabilir mi? Fenerbahçelİ futbolcuların Beşiktaş galibiyetinden sonra rehavete girdikleri kesin. "Biz nasıl olsa geçeriz" düşüncesiyle çıktılar sahaya. Ama bu durum bir maçın neticesine en fazla yüzde 30 oranında tesir eder. Geri kalan yüzde 70 futbol mantalitesinden kaynaklanır.

F.Bahçe’de yanlışlıklar var. Bunları sıralayacak olursak;

1-) Topu yavaş kullanıyor. Temposu çok düşük.

2-) Topu devamlı geriye veya yana oynuyor. Böyle yaparak topa daha fazla sahip olduğu için iyi oynadığını zannediyor ama yanlış. Rakip defansa yerleşme şansı verip, zaman kaybına uğruyorsun. Tabii ki, futbolda geriye veya yana oynaman gerektiği zamanlar da olur. Fakat bunu İstanbul Büyükşehir Belediye maçında olduğu gibi her dakika yapamazsın. Önümüzde bir Deniz örneği var ki, tam derslik.

Bu futbolcu tek başına ilk yarıda 5 geri pas yaptı.

Mantalite yanlış

3-)
İleri uçtaki adamı Kezman o işe hiç müsait olmamasına rağmen ısrarla uzun topla gol arıyor. Bir takımın uzun toplarla gol araması için, forvetteki adamının süratli ve vücudunu iyi kullanıyor olması lazım. Oysaki Kezman’da bunların hiçbiri yok. Kezman sadece iyi bir nokta vuruş oyuncusu.

Fenerbahçe’nin bu futbolla, değil Avrupa’da, Türkiye’de bile maç kazanması mümkün değil. Anderlecht karşısındaki oyun tabii ki, Belediye maçındakine benzemeyecek ama sonuçta mantalite önemli. Daha önce söylediğimiz gibi; F.Bahçe’de de bu yanlış.

Teknik kapasite düşük

Söz Avrupa’dan açılmışken, şunu özellikle vurgulamak istiyorum. F.Bahçe, bazılarının iddia ettiği gibi teknik kapasitesi yüksek bir takım değil. Bunun en iyi örneğini geçen sezonki AZ Alkmaar maçında gördük. Adamlar 30 pas üst üste yaparken, bizimkiler üç pas yapamıyordu. Bunları yapamayan bir takıma nasıl teknik dersin veya oyunculara nasıl klas dersin. En kondisyonsuz futbolcu bile kalitesi varsa, topu mutlaka iyi kullanır.

Roberto Carlos’u harcamayın

 Fenerbahçe taraftarının Roberto Carlos’tan bu kadar büyük beklenti içinde olması doğru mu?

Roberto Carlos
büyük bir futbolcu. Buna kimse itiraz edemez. Ama sonuçta bir solbek. O mevkiide oynayan bir oyuncunun yapabilecekleri, oyuna katkısı sınırlıdır.

Roberto Carlos’u transfer etmek tabiiki büyük bir başarı. Fakat, sen onun yanına sürekli geriye veya yana oynayan adamları koyarsan Roberto Carlos’tan beklediğin verimi alamazsın.

Para edecek adam gönderilmez

Ç.Rizespor’u 4-0 yenen G.Saray’ı nasıl buldunuz?

Galatasaray
, rakibi karşısında belki zorlanabilirdi, ama golün erken gelmesi işini kolaylaştırdı. Bu tip maçlarda golü ne kadar erken bulursan o kadar rahatlarsın. Lincoln’ün attığı gol müthişti. Ne kadar iyi bir transfer olduğunu gösterdi. Aynı şekilde Linderoth da çok iyi ve isabetli bir transfer.

Sarı kırmızılı takım ne kadar kötü de olsa topu rakip sahada oynuyor. Fenerbahçe gibi geri çekilip beklemiyor. Bir takımın, oyunu rakip yarı alana yığması cesaret ve kondisyon işidir. Sezon başı itibariyle görünen o ki, bunlar da Galatasaray’da fazlasıyla var.

Bir de tabii Hakan Şükür’ün iki gol atması çok önemli. Çünkü Hakan için Necati gibi bir futbolcuyu harcadılar. Bu Necati olayı da ayrı bir alem. Galatasaraylı yöneticiler, "Para edecek bir futbolcu" diyerek Necati’yi satış listesine koydular.

Bu durumda adama şunu demezler mi; "Madem Necati para kazandıracak kadar iyi bir futbolcu. O zaman niye gönderiyorsun ve yerine adam arıyorsun? Kaldı ki Necati sadece bir forvet değil... Gerektiğinde orta saha da oynayabilecek, topu iyi kullanabilen bir futbolcu. Üstüne üstlük adam yabancı da değil. Türk ve milli takımda oynuyor."

Maç seyretmiyorlar!..

Trabzonspor-Sivasspor maçında çıkan olayları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu
olaylar akıl alacak gibi değil. Dakika 90’a gelmiş, 1-0 galipsin ve seyircin sahaya girip, futbolcu dövmeye kalkıyor. Kazanmak üzere olduğun bir maçı böyle kötü bir olay yüzünden kaybedeceksin. Üstüne üstlük bir sürü de ceza yiyeceksin. Bu olayların bilinçli çıkarılmadığı belli. Bilinçli olsaydı son dakikada olmazdı. Belli ki, bunlar maç falan seyretmiyor, hayal dünyasında yaşıyor.

Burada, maçın son dakikalarında Balili’ye kasti faul yapan Ayman’a ayrı bir paragraf açmak istiyorum. Maçı resmen İsrail-Arap savaşına çevirdi. Olayların başlıca sorumlularından biri Ayman’dır. Gerek federasyonun gerekse Trabzonspor yönetiminin bu oyuncuyu en ağır şekilde cezalandırması gerekir.

Ertuğrul Sağlam hala deniyor

Ertuğrul Sağlam’ın Beşiktaş’ı ile Jean Tigana’nın Beşiktaş’ı arasında fark var mı? Tello ve Cisse doğru seçimler mi? Ayrıca Ertuğrul Sağlam’ın her maça farklı 11’lerle çıkmasını doğru buluyor musunuz?

BEŞİKTAŞ
geçen sezona oranla daha çabuk ve mücadeleci bir takım oldu. Ama orta sahasında çok fazla gedik veriyor. Bunun da sebebi o bölgeyi bir tek Koray’la kapatmaya çalışması. Beşiktaş’ın elindeki kadro iyi, fakat özellikle Avrupa kupalarında ve Türkiye’deki büyük maçlarda kadronun doğru kurulması lazım.

Tello
sol açık olarak alındı -ki o mevkide daha yararlı olacağı her halinden belli- Konyaspor maçında sol bek oynadı. Cisse iyi bir futbolcu fakat biraz yavaş. Ama bu oyuncular için şimdiden hüküm vermemek lazım. Biraz beklemeliyiz. En az 5-6 hafta geçtikten sonra sağlıklı bir yorumda bulunabiliriz.

Ertuğrul Sağlam’ın her maça farklı 11’lerle çıkmasına gelince. Sezon başı olduğu için bu uygulamayı makul karşılayabiliriz. Ertuğrul Sağlam henüz deneme safhasında. Bütün oyuncularını maçlarda gördükten sonra en doğru 11’i bulma çabasında. Bu deneme süresi ne kadar kısa olursa Beşiktaş adına o kadar iyi olur.
Yazının Devamını Oku

Başlangıca bak

11 Ağustos 2007
FENERBAHÇE için başlangıç kötü. İstanbul BŞB tarafından bakarsan ise fevkalade iyi. İlk maçlar her zaman zordur. Hele İstanbul BŞB gibi lige yeni çıkmış bir takım için daha da zordur, ama onlar iyi oynadılar ve haklı bir galibiyet aldılar. Tebrik etmek lazım.

Fenerbahçe geriye oynayarak, topa sahip olduğunda oyunun hakimi olduğunu zannediyor. Ama bakıyorsun rakip defans zaten kontrollü oynuyor. F.Bahçe bu kadar geriye top yapıp ileri şişirince de meşin yuvarlağı rakibe kaptırıyor. F.Bahçe çok pas yaparak, hem kendi kendini yoruyor, hem rakibe savunmada yerleşme fırsatı veriyor. İlk yarıda Tümer’in 3 metreden kaçırdığı pozisyon vardı. Tümer atamadı, ama onun dışında pozisyonu da yoktu F.Bahçe’nin.

Farkında değil

F.Bahçe hem iki pası yapamıyor, hem de Roberto Carlos alındı ya, sanki herşey Carlos’tan bekleniyor. Neticede o çok kaliteli bir sol bek. Orta yapar, şut atar. Yanındakine de pas verir. Carlos’u alacaksan takımına, o büyük bir isimse ona göre yanındaki oyuncuları da süsleyeceksin ki, klası ortaya çıksın. F.Bahçe’nin kalecisi bile Carlos ile oyunu başlatamıyor. Serdar topu oyuna sokacak, bakıyorsun en iyi adam Carlos, ama kaleci onun farkında bile değil.

Aurelio ileriye oynadığı zaman tehlikeli, Fenerbahçe’ye yararlı. Geriye döndüğü zaman takıma faydası olmuyor ki. Fenerbahçe 2 metrede paslaşmaya çalışıyor. Rakip 2 kişiyi bir kişiyle marke ediyor. Bakıyorsun dün gece İstanbul BŞB F.Bahçe’den daha çok koştu, daha iyi mücadele etti, F.Bahçe’nin isminden, yıldızlarından, taraftarından korkmadan hücum etti, fazla da pozisyona girdi.

Tabii bu bir başlangıçtı. Fenerbahçe’nin büyük bir kaybı var mı, yok. Ama dediğim gibi başlangıç kötü. Belki bu kadar kötü başlangıç çarşamba günü Anderlecht maçına olumlu tesir eder.
Yazının Devamını Oku

Savaştılar

6 Ağustos 2007
YERİ, zamanı yanlış bir Süper Kupa maçı olmasına rağmen iki takım da iyi mücadele örneği gösterdiler, ama henüz hazır değiller. Fenerbahçe’nin de Beşiktaş’ın da aklında Süper Lig ve Avrupa kupası maçları var. Her zamanki gibi sinirli bir maç oldu. Zaten iki takım arasındaki maçların tansiyonu hep yüksek olur. Kim öne geçerse, geriye düşen taraf ve seyircisi genelde sinirleniyor. Dün de böyleydi.

Önce Beşiktaş’a bir göz atalım. Yeni transfer Cisse’yi ağır buldum. Bu haliyle orta saha veya ön liberoda bir şey yapabileceğini sanmıyorum. Diğer yeni transfer Tello biraz daha hareketli, ama o da tatmin edici bir görüntü sergilemedi. Büyük bir becerisi de yok. Beşiktaş’ın yeni transferleri bana pek ümit vermediler, siyah beyazlı takımı sırtlayacak oyuncular değiller. Fenerbahçeli Uğur Boral’ın karşısında oynayan Serdar Kurtuluş da bir varlık gösteremedi.

Heryerde Deivid

Fenerbahçe’ye gelince... Daha derli toplu bir takım görüntüsü verdi. Hareketlendiği zaman daha iyi, yavaş oynadığında bildiğimiz F.Bahçe. Alex’te değişen bir şey yok, bildiğimiz Alex. Kezman her ayağına aldığı topu kaybetti. Bir gol attı, kendini buldu. Kezman mı, Deivid mi derseniz; Deivid heryerde... Koşuyor, defansa yardım ediyor, ileri gidiyor, gol atıyor, Kezman gibi değil. Kendini göstermek için çok uğraşıyor. Yetenekleri çok bir oyuncu Deivid ama, topa girmekte çekiniyor. Dün akşam en çok çalışan Deivid ile Aurelio’ydu.

Bekleyip göreceğiz

Roberto Carlos
bildiğimiz gibi... Bir gol kaçırdı ama, topu nereye, nasıl atacağını çok iyi biliyor. Bitik de değil, gayet çabuk bir oyuncu. Fenerbahçe’nin yediği golde Edu’nun büyük hatası vardı. Edu resmen bir gol hediye etti. Colin Kazım’ın pek bir varlığı yok, Ali Bilgin de kendi etrafında oynayan bir oyuncu. Roberto Carlos hariç, diğer yeni transferler şu anki görüntüleriyle Fenerbahçe’de oynayamaz gözüküyorlar, ama ileride ne olur göreceğiz.

Önemsemiyor gözükselerde, sahaya çıktıklarında Süper Kupa için ellerinden geleni yapan iki takımın tansiyonu yüksek mücadelesinden Fenerbahçe galip ayrıldı. Bu kupa yeni sezon öncesi bir moral kaynağı oldu.
Yazının Devamını Oku

Gitmesi gereken çok adam var

31 Temmuz 2007
Aziz Yıldırım, yeni bir yıldız alacaklarını açıkladı. Kadrosunda 8 yabancı bulunan F.Bahçe’de bu durumda kimler gider? Yıldırım’ın sözünü ettiği bu oyuncu sizce kim olur?

FENERBAHÇE’nin Kezman’ın yanında ikinci bir santrfora ihtiyacı var. Çünkü tek forvetle bu iş olmuyor. Bu oyuncu kim olur, bilmiyorum. Takımda gitmesi gereken bir sürü oyuncu var. Bu, Deivid olur, Lugano olur, Edu olur, hatta Appiah olabilir. Appiah için her ne kadar "kalacak" dense de o dışarıya farklı konuşuyor.

Türkiye’de şampiyonluğa oynayan takımların mutlaka yerine getirmesi gereken 3 kural var. 1-Büyük takımlar asla tek santrfor oynamamalı. 2-Şahsiyetli orta saha oyuncularına ihtiyaçları var. 3-Yan ve geri pas yapıp oyun kuramazlar, ileriye uzun top atarak pozisyona giremezler.

Türkiye’de Roberto Carlos dışında uzun top atıp gol pozisyonu hazırlayacak oyuncu yok. Trabzon da dahil olmak üzere büyük takımlar hep uzun toplarla gol arıyor. Santrforun kafa topu alamaz, top sana geri döner. Neden böyle oynarsınız anlamıyorum. Orta sahadakiler korkak, şahsiyetsiz. Türk futbolu bu yüzden geri gidiyor.

Fenerbahçe, Alex yüzünden tek santrforla sahaya çıkıyor. Görünen o ki, yeni santrfor alınınca Zico savunmada bir kişiyi eksiltip, 3-5-2’ye dönecek.

Ertuğrul doğrusunu yapıyor

Yarın Şamiyonlar Ligi eleme maçına çıkacak olan Beşiktaş, A Milli Takım’ın iki stoperini kadrosunda bulundurmasına rağmen hala savunmaya oyuncu arıyor. Ertuğrul Sağlam neden böyle bir arayış içerisinde?

ERTUĞRUL Sağlam, Gökhan Zan’a güvenemiyor. Çünkü bu futbolcu çok sakatlanıyor. İbrahim Toraman, Avrupa maçlarında kısa kalan bir oyuncu. Baki, güven vermiyor.

Beşiktaş, hem topları kesecek, hem de defanstan oyun kuracak bir isim arıyor. Daha önce Ronaldo ve Zago vardı bu işi yapan. Ertuğrul Sağlam, "Bizim sokağa atacak paramız yok. Takıma katkı yapacak, yüceltecek oyuncu lazım. Böyle bir oyuncu bulamazsak, yabancıya gerek yok" diyor.

Celal Kolot’un beğendiği oyuncu ile Ertuğrul Sağlam’ın beğendiği oyuncu aynı olabilir mi? Kolot iyi niyetle göreve gelmiş, kulübe faydalı olmaya çalışan bir futbol şube sorumlusu. Futbolcuyu seçme görevi Ertuğrul Sağlam’ın işi. Kolot, ancak kulüp adına anlaşmaları yapar. Celal Kolot’un haddini ve yerini bilmesi lazım. Aynı zamanda saygınlığını devam ettirecek ve devamlı olarak Ertuğrul Sağlam’la koordineli çalışacak.

Carlos geldi Uğur canlandı

F.Bahçe’de geçen sezonun en çok eleştirilen futbolcusu Uğur Boral, bu kez takımın yıldızı olarak ön plana çıktı. Uğur’un bu yüksek performansını neye bağlıyorsunuz?

UĞUR Boral,
geçen sezon büyük bir takıma geldiğinin farkındaydı. Bu yüzden kendini göstermek için bazı şeyler yapmak istedi. Ancak, takımın futbol mantalitesi zayıftı ve kötü oynuyorlardı.

Uğur, bu sene kulübü, yönetimi, teknik heyeti ve arkadaşlarını tanıma şansı buldu. O, çabuk, süratli, topa iyi vuran bir futbolcu. Geçtiğimiz sezon Fener’de isteneni verememesini doğal karşılamak lazım. Çünkü çoğu maçta sol bekte oynadı. Bu bölge Uğur’un gerçek yeri değil. O, sol açıkta daha faydalı oluyor. Bir de Roberto Carlos gibi bir oyuncunun önünde oynamanın avantajına sahip. Carlos, çok çabuk oynayabilen, kalitesi tartışılmaz bir futbolcu. Roberto Carlos sayesinde Uğur’un da yetenekleri ortaya çıkmaya başladı.

Hakan&Ümit G.Saray’a yetmez

Necati ve Hasan Kabze’yi gönderen G.Saray, İstanbulspor’la oynanan hazırlık maçında gol atmayı başaramadı. Sizce sarı kırmızılılara Hakan Şükür’le Ümit Karan yeter mi, yoksa yeni bir golcü mü almalılar?

BENCE Hakan Şükür ile Ümit Karan G.Saray’a yetmez. Hakan 37, Ümit 31 yaşında. Ben, Necati’nin neden gönderildiğini bir türlü anlayamadım. Eğer disiplinsizse çekersin bir köşeye konuşursun, çözersin sorunu. Necati yetenekli bir oyuncu. 27 yaşında, en verimli çağında. İki ayağını da kullanıyor, toplara iyi vuruyor, hava hakimiyeti var. G.Saray’da oynadığı 3.5 sezonda 70’in üzerinde gol atmış. İhtiyaç duyduğun zaman orta sahada da oynar.

Diyorlar ki: "Necati 10 numaralı formayı Lincoln’e vermek istemediği için gönderildi." Böyle çocukça bir davranış olabilir mi? Yılda 1 milyon Euro’nun üzerinde bir ücret alan futbolcu, bu tür komik şeyler yüzünden sorun çıkarır mı? Bence Necati böyle bir şey yapmamıştır. Bu sözü söylemiş dahi olsa, olayın fazla büyütülmemesi lazımdı.

Hasan Kabze’nin gönderilmesini bir yerde doğru bulabilirsiniz. Çünkü o yedek beklemektense başka takımda daha verimli olabilir. İki golcüsünü bir anda gözden çıkaran Kalli bu durumda yeni bir santrfor isteyecektir.

Trabzon bu futbolla herkese kaybeder

Trabzonspor, adı sanı duyulmamış bir Rumen takımına elenerek UEFA Kupası’na katılma şansını kullanamadı. Bordo mavililerin bu hezimetinin sorumlusu sizce kimler?

OYUNCULARIN
kapasiteleri ve oyun anlaşıyı bu hezimeti getirdi. Elinde uzun boylu santrfor (Ersen Martin) var diye, her topu şişirmemelisin. Rakip bu o oyuncuyu kontrol altına alınca elin kolun bağlanıyor.

Trabzonspor’un kadrosunda bir sürü yetenekli oyuncu var. Sen hala topu şişirerek oynuyorsun. Böyle yapmak yerine çabuk oynasalar, daha fazla iş yaparlardı. Bu kadar ilkel bir futbol anlayışı olabilir mi? O beğenmediğimiz Rumen takımı topun kıymetini Trabzonspor’dan daha iyi biliyor. Senin yakaladığın pozisyonlar ise hep karambollerden oluşuyor.

Ziya Doğan, Serkan’ı sağ bek oynattı. Adam F.Bahçe’de zaten bu yüzden ayrıldı. Koy onu orta sahaya, koşsun, pres yapsın, top kapsın. Ceyhun var, Ayman var, Hüseyin var. Orta sahan güçlü ama bu oyunculardan bir türlü faydalanamıyorsun. Ayağına topu alan her futbolcu ya geriye pas veriyor, ya da ileriye amaçsız toplar atıyor. Trabzonspor böyle oynamaya devam ederse her takıma yenilir.
Yazının Devamını Oku

Sorun Kezman değil Zico’nun sistemi

26 Temmuz 2007
Kezman’ın saha içindeki agresifliğini neye bağlıyorsunuz? Geçen sezon Tuncay’la, Sparta Prag maçında da Uğur’la tartışan Kezman, bu performansıyla Zico’nun gözdesi Deivid’in gölgesinde mi kalacak? KEZMAN, Avrupa’nın üst düzey takımlarında forma giymiş ve oynadığı her yerde söz sahibi olmuş bir santrfor. Fenerbahçe’de ise tek santrfor olarak görev yapıyor ve istediği topları bir türlü alamıyor. Kazandığı topları kaybedince de sinirleniyor.

Sırp futbolcu, geçen sezon fizik olarak da hazır değildi. Pas gelmeyince saha içinde arkadaşlarıyla tartışması da çok doğal. Burada sorun Kezman değil, Zico’nun oynatmak istediği sistemde. Brezilyalı hocanın düzeni, tek santrfor üzerine kurulu. Kezman, böyle bir sistemde verimli olamıyor ve sinirleniyor. Bu durumda kavgalar da kaçınılmaz oluyor.

Bugün Türkiye’de hiçbir takım uzun top oynayarak rakibine hakimiyet kuramaz. Fenerbahçe uzun oynuyor, Galatasaray ve Beşiktaş da aynı şekilde mücadele ediyor. Üç büyük takımın en göze batan futbolcuları santrforları olduğu için bu düzen içerisinde gereken randımanı veremiyorlar.

Üç büyük takımın hocaları, öncelikle gol yememeyi ve yenilmemeyi düşündükleri için oyuncularını daha çok defansa yardım eden isimlerden seçiyorlar. Öncelikle tek santrforu akıllarından çıkarmaları lazım. Fenerbahçe, Avrupa maçlarında tek santrforla oynayabilir. Ancak, kendi sahasında en zayıf rakiplere karşı da aynı şekilde mücadele edince mahkum oynuyor.

Fener tek forvetle başarılı olamaz

Üç büyüklerin lig öncesi hazırlık dönemini nasıl buluyorsunuz? Sizce sezona en hazır takım hangisi? 4 hazırlık maçında sadece 6 gol atan F.Bahçe’nin golcüye ihtiyacı var mı?

BENCE hiçbiri hazır değil. Bunun sebebi, hazırlık devresini kısa tutmaları. Bir haftalık, 10 günlük kamp süresi çok yetersiz. En az 3-4 hafta hazırlanmaları ve ardından kendilerinden daha zayıf rakiplerle hazırlık maçları oynamaları lazım.

Liglerin erken başlaması nedeniyle de mecburen kısa süreli antrenman programının ardından lige giriş yapıyorlar. Bunda federasyonun da kabahati var.

Fenerbahçe’nin golcüye ihtiyacı var. Eğer takım, çift santrfor düzenine dönerse, alınacak oyuncu faydalı olur. Tercih, uzun boylu, iten kakan, rakipten top söküp etkili olan bir isim olmalı. Kezman tipindeki teknik becerisi yüksek oyuncular tek başlarına bir şey yapamaz. Fenerbahçe’de yine yanlış yerlere transferler yapılıyor. Takımın iyi bir golcüye ihtiyacı var ve bu sorun acilen çözülmeli.

Ümit Karan varken golcüye gerek yok

Kalli, kadrosundaki 5 forvete rağmen ısrarla golcü alınmasını, Necati ile Hasan Kabze’nin gönderilmesini istiyor. Sizce sarı kırmızılı takımın kadrosundaki golcüler yetersiz mi?

GALATASARAY
’ın kadrosundaki golcüler bana göre yeterli. Kalli’nin kafasında ne tarz bir santrfor tipi var, bilemiyorum. Herhalde, uzun boylu, yırtıcı, toplara iyi vuran bir isim istiyor. Elinde bunların hepsini yapabilecek özellikleri olan Ümit Karan var.

G.Saray’ın bütçesi, yeni bir oyuncu için yeterli olur mu, bilemiyorum. Kalli, elindeki malzemeyle yemek yapmaya çalışmıyor. Alman hoca, sürekli istiyor. Bu kadar çok etkili santrforu olan bir takımın yeni golcü arayışı içerisinde olması şaşırtıcı bir durum. Orta sahaya adam alırsın, olur. Lincoln ve Linderoth transferleri de zaten bu eksiklikleri gidermek için yapıldı. Bana göre G.Saray’ın kadrosu yeterli.

Yattara mahalle topçusu gibi

İki sezon önce Rum takımı Anorthosis’le yapılan maçta gördüğü kırmızı kartla Trabzonspor’un elenmesinde başrolü oynayan Yattara, Rumen takımı Galati’yle yapılan karşılaşmada da atıldı. Yattara problemi nasıl çözülmeli?

YATTARA çok yetenekli, bir o kadar da problemli bir futbolcu. Futbolu mahalle topçusu gibi oynuyor. Onu böyle kabul edecek, üzerine fazla gitmeyeceksin. Çünkü o çok büyük bir yetenek. Trabzonspor Yönetimi’nin ve teknik heyetinin, ona bir çocuk şefkatiyle yaklaşıp, sürekli diyalog halinde olması gerekir. Bu tarz oyuncuya para cezası verip bir şeyi çözemezsin. Önemli maçlarda atılan bir oyuncuyu hiçbir takım istemez.

Yattara’nın karakteri bu. Kafası rahat olmadığı zaman sinirleniyor, disiplinsiz davranıyor ve gereksiz kartlar görüp takımını yalnız bırakıyor. Yeteneklerinden yararlanmak istiyorlarsa, onunla sürekli diyalog halinde olmaları gerekir.
Yazının Devamını Oku

Topuz, en iyi transfer olur

17 Temmuz 2007
Fenerbahçe yönetimi, Kayserispor’un 5 milyon Euro bedel biçtiği Mehmet Topuz’u renklerine bağlamakta ısrarlı. Milli futbolcu için Başbakan Erdoğan’ı da devreye sokan sarı lacivertlilere, bu transfer yarar sağlar mı? MEHMET Topuz, klas bir oyuncu. Fenerbahçe’ye de büyük faydası olur. Sağ tarafta bu tip bir futbolcuya ihtiyaçları var. Üstelik, Mehmet Topuz’dan orta sahada da yararlanabilirsiniz. Topa sert vuran, futbolu çok iyi bilen ve gol atan bir oyuncu. Fenerbahçe için mükemmel bir transfer olur. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın devreye sokulması da gayet doğal. Kulüpler, bazı şeyleri yapabilmek için siyasilerin yardımına ihtiyaç duyar. Kayserispor da doğal olarak kendi oyuncusunu bırakmak istemiyor ve 5 milyon Euro’luk bir bedel talep ediyor. Fenerbahçe bunu vermeye hazır ve oyuncu da sarı lacivertli formayı giymenin hayalini kuruyorsa, bu transfer gerçekleşir.

Tuncay Şanlı çok kötü bir takıma gitmiş

Tuncay Şanlı, yeni takımı Middlesbrough ile ilk sınavını Schalke önünde verirken, tek devre forma giydi. Milli yıldız, Fenerbahçe’deki muhteşem performansını İngiltere’de devam ettirir mi?

MIDDLESBROUGH, iki pası bir arada yapamayan, kötü bir takım. Tuncay, böyle bir ekibe gitmiş. Schalke önünde hazırlık maçı diye belki daha iyi futbolcuları oynamamıştır ama Middlesbrough’ta, Tuncay’a yardımcı olacak bir yapı yok. Tuncay, Fenerbahçe’de maç kazandırıyordu ve taraftarın da sevgilisi olmuştu. Yüreğiyle oynuyordu, kaptanlık onurunu yaşadı. Türkiye’deki futbol ile Ada’daki arasında büyük mantalite farkı var. Tuncay’ın burada göze hoş gelen hareketleri, orada komedi olabilir. Profesyonel bir futbolcu olarak tercihini yaptı, İngiltere’ye gitti. Ama gittiği takımın yıldızı yok. Doğru dürüst futbolcusu bile yok. Bu, Tuncay için bir şans olduğu kadar, ona destek verecek kimsenin bulunmaması da büyük şanssızlıktır.

Kalli’nin yolu yanlış değil

Galatasaray, oynadığı üç hazırlık maçında yenilgi yüzü görmedi. Kalli’nin bu sınavlarda yeni transferleri kenarda oturtup, eski oyuncuları sahaya sürmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

KALLİ’nin yaptığı doğru. Nedenine gelince. Eski oyuncuları tanımıyor. Yenileri kendisi aldırdı. Kalli’nin kafasını, Türk futbolcularının durumu kurcalıyor. Onun için önemli olan, eskilerin yeni Galatasaray’a ne vereceği. Alman hocayı eleştirenler, olayın ne boyutta olduğunun farkında değiller. Yenileri her maçta oynatmak zorunda değil. Tersinden bakarsak, bunun kötü bir tarafı da var. Hazırlık maçlarında forma giymeyen oyuncular tabii ki geri kalacaklardır. İdman ve maç çok farklıdır. Ancak Kalli bunun dengesini sağlayacak kalitede bir çalıştırıcı. Gittiği yol, yanlış değil.

Sağlam doğru söylüyor

Beşiktaş ilk ciddi sınavında Hamburg’u elinden kaçırdı. Hücum yapmayı ve topa sahip olmayı bildiklerini ama savunma zaafiyeti yaşadıklarını belirten Ertuğrul Sağlam ile siyah beyazlılar, yeni sezonda ne yapar?

ERTUĞRUL Sağlam, boş konuşmuyor. Defans yapmayı bilmiyoruz diyerek, orta sahadaki teknisyenlere de gönderme yaptı. Özellikle de Ricardinho ve Delgado’nun koşmaları gerektiğini belirtiyor ve rakip hücumdayken savunmaya da yardım etmelerini istiyor. Teşhisi doğru. Hücum kadar defans da yapacaksın. Futbolun gereği budur. Siyah beyazlı futbolcular Ertuğrul Sağlam’ı severlerse başka türlü, sevmezlerse daha başka türlü mücadele ederler. Ertuğrul da onların içinden çıkmış, beyefendi, sakin ve terbiyeli bir hoca. Beşiktaş, bu sezon çok farklı bir performans sergileyecektir.

Trabzon başa oynar

Trabzonspor, Arnavut Vllaznia’ya iki maçta toplam 10 gol atarak İntertoto’da 3. tura yükseldi. Yeni rakibi Rumen Otelul olan bordo mavililerin, UEFA şansını nasıl görüyorsunuz?

TRABZON, yavaş yavaş gücünü göstermeye başladı. Ziya Doğan’ın elinde Yattara gibi bir yıldız var. Onu da serbest bırakarak, doğru oynatmaya başladı. Bordo mavililer zaten iyi bir takım. Orta saha ve hücumda eksikleri yok, fazlaları var. Ancak, savunmada zayıflar. Özellikle de stoper sıkıntısı yaşayacakları kesin. Herkesten daha fazla mücadele ediyorlar. UEFA’ya katılacak kalitedeler ve ligde de başarılı olacaklardır. Bu takımın yeni sezonda kötü netice alması ya şanssızlık ya da işlerin ters gitmesine bağlı olur. Başa oynayan bir Trabzonspor seyredeceğiz ve bu ekip 3 büyükleri İstanbul’da bile yenecek güçte.
Yazının Devamını Oku