Paylaş
KONUSUNDA uzmanlaşan hastane ve merkezler yaygınlaşmaya başladı. Bunların arasında en köklü olan ve en hızlı yayılanlardan biri de göz hastaneleri. Sürekli yenilenen son teknolojiyle üretilmiş cihazlarla donatılan bu hastanelerde katarakt ameliyatından glokom tedavisine, şaşılıktan göz estetiğine kadar pek çok rahatsızlık başarıyla tedavi ediliyor.
Prof. Dr. Mahmut Kaşkaloğlu ve Uzman Dr. Selma Kaşkaloğlu tarafından kurulan hastane 14 yılı geride bıraktı. 2000 yılında Ege Bölgesi ve İzmir’in özel göz dal hastanesi unvanına sahip hastane 1600 metrekare toplam alana sahip 6 katlı binada 35 çalışanla hizmet veriyor. SGK anlaşması mevcut olan hastane, 2004 yılından beri TÜV-CERT ISO 9001:2008 belgesine sahip . Hastanenin Kurucusu Prof. Dr. Mahmut Kaşkaloğlu, “İşimizi doğru ve titiz yapmaya gayret gösteriyoruz, tüm dünyada kullanılan en iyi malzemeleri kullanıyoruz, gerçek kazancın hasta memnuniyeti olduğunu biliyoruz. Hastalarımızın en kısa sürede evine, işine geri dönmelerini, yani sağlığına kavuşmalarını, hasta memnuniyetinin ön koşulu olarak görüyoruz. Güleryüzlü personelimizle, hastanemizi tercih eden tüm hastalarımızın hizmetindeyiz” dedi.
Böbrek taşı diyerek geçme
Özel İzmir Gazi Hastanesi Üroloji Uzmanı Op. Dr. Ümit Yıldırım, kanser kadar ciddiye alınması gereken taş hastalığı için alternatif tıp yerine gerçek tıbbı önerdi. Yıldırım, böbrek taşının oluşumunun hem geleneksel, hem de çevresel bakımdan etkili olduğunu belirterek, “Sıvıyı az almamız, yediklerimizin genelde et ve et ürünleri olması, genetik yatkınlık, böbrekteki şekilsel bozukluklar böbrek taşının oluşmasına etki eder. Bu orta yaşlarda daha sık oluşur. Bazı kişiler bunu farkına varmadan düşürüyor. Ancak bazı işlerde taşın oluşmasına etki edebilir. Örneğin fırında çalışan kişi ateşle daha fazla müdahil olduğu için aşırı terleme ile sıvı kaybına sebep oluyor.
Batı diyetleri, hamburger, konserve gıdalar, tuz oranı yüksek gıdalar da böbrek taşı oluşmasına etkilidir” şeklinde konuştu. Alternatif tıbbın hastaya zarar vermediği sürece kullanılabileceğini ifade eden Op. Dr. Ümit Yıldırım, “Çünkü şifalı sular diye tabir edilen sular, hasta tarafından daha fazla tüketiliyor, hasta onu gidip aldığı için daha fazla su içiyor. Ancak hasta ağrı çekiyorsa ve taş tanısı aldıysa mutlaka tedavi olmalı. Çünkü taş hastalığı günümüzde bir kanser kadar çok konuşulmayan ama organ kaybı yapabilen bir hastalık. Kişiler taş tanısı aldıysa en azından yılda bir defa kontrole gelsinler” dedi.
Paylaş