Bülent Katarcı

Akupunkturla daha sağlıklı bir yaşam

28 Ağustos 2010
AKUPUNKTUR ve Alternatif Tıp Uzmanı Dr. Alpaslan Bilen, eğitim düzeyi yüksek kesimlerde kötü beslenme şeklinin ana beslenmenin yerini aldığını belirtti.

Dr. Bilen, “Hareketin azalması, oturarak üretim ve günlük işlerin sadece parmak dokunuşlarıyla olması, öte yandan yakılamayan gıdaların giderek artması, vücudun yağla dolmasına neden oluyor. Yağ yakımı azalırken, harcanamayan ve biriken gıdalarla beslenmek hastalıklara davetiye çıkarmak anlamına geliyor” dedi.
Toplumsal baskıların ve yaşamın yeni hiyerarşisi insanda var olan ‘saldırganlık içgüdüsü’nü ‘beslenme içgüdüsü’ne dönüştürmüş durumda olduğunu belirten Dr. Bilen konuyla ilgili şunları söyledi:
“Yerine getirilemeyen ihtiyaçlar, ulaşılamayan hayat standardı, kişideki isyan duygularını ağzı tıkayarak bastırmaya yöneltiyor. İnsanlar depresyondan kaçabilmek için vücudun yetiştiremediği serotonin hormonunun yerini tatlı ve atıştırmalıklarla dolduruyor.”
“Psikolojik mimar” olan estetik cerrahinin de geri plana atılmaması gerektiğini vurgulayan Dr. Alpaslan Bilen, toplumsal imaj kaygılarının harcama ekonomisinin yanı sıra ince ve güzel görünmeyi teşvik ederken, oluşturulan yaşam stilinin tam tersine; sağlıksız, şişman, pejmürde bir profil yaratmaya çalıştığını söyleyerek, “Sorunlardan kurtulmanın diğer önemli bir enstrümanı da akupunkturdur. Bu yolla hem diyete uyum kolaylaşmakta, hem metabolizma düzelmekte, hem de psikoloji tamir edilmektedir” diye konuştu.

Varisin lazerle tedavisi mümkün
DOKUZ Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Öztekin Oto, varise karşı uyarılarda bulundu. Varisin herkesin sorunu haline geldiğini belirten Prof. Oto, hastaların bu sorunu hafife almamasını ve bacakta bulunan varisi mutlaka aldırmasını söyledi.
Prof. Dr. Öztekin Oto, varis tedavisinin artık ameliyatla değil, lazerle yapıldığını belirterek tedavi hakkında şu bilgiyi verdi:

Yazının Devamını Oku

İnsülin direncini kırmak elinizde

14 Ağustos 2010
ZAYIFLAMA ya da sürekli kilo alma nedeninin insülin direnci olabileceği uyarısı yapan uzmanlar, düzenli beslenme diyetinin ve sporun şart olduğunu söyledi.

İnsülinin, vücutta pankreastan salınan bir hormon olduğunu, yemek sonrası kanda yükselen şekere yönelik pankreasın ürettiğini belirten Diyetisyen Beste Günday, “İnsülin kan şekerini (glikoz) dokulara taşır. Düzensiz beslenme veya çeşitli hastalıklar sonucu insülin dengesi bozulabilir. İnsülin yeterince üretildiği halde pankreas görevini yapamaz ve dokulara giremeyen glikoz da kanda yükselir. Bu duruma insülin direnci denir” dedi.

Spor ve beslenme

Diyetisyen Günay, belirtileri ve neler yapılması gerektiği konusunda da şunları söyledi: “Yorgunluk, halsizlik ve uyku hali, buna bağlı unutkanlık ve konsantrasyon bozukluğu belirtilerdendir. Öğünlerde doymama ya da çabuk acıkma, tatlı ve unlu yiyeceklere sık yönelme, karın bölgesinde hızla artan yağlanma insülin direncine işarettir. İnsülin direnci; şişmanlık, şeker hastalığı, hipertansiyon, kalp damar hastalıkları, polikistik over ve kanser gibi hastalıkların oluşma riskini arttırır. İnsülin direncinde doğru beslenme ve spor baş tedavi yöntemidir. Bu, insülinin vücuttaki dengesini korur, kilo almayı engeller, vermeyi sağlar.
Glisemik indeks diyeti insülini kontrol etmede çok önemlidir. Glisemik indeks, yiyeceğin kan şekerini yükseltme oranına göre hesaplanır ve kilo kontrolünde çok önemli yer tutar.”

Opr. Dr. Bozoklar da İstanbul’a transfer

EGE Üniversitesi Tıp Fakültesi Organ Nakli Koordinatörü Opr. Dr. Ata Bozoklar da İstanbul’a gitti. Uzun yıllar Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Organ Nakli Koordinatörlüğü’nü yürüten Dr. Bozoklar, başarılı çalışmaları ile tanınıyordu.
Bilim Üniversitesi’ne transfer olan Dr. Bozoklar, “İstanbul’a gidiş nedenim organ nakli koordinatörlerine yönelik bir yüksek lisans programını hayata geçirebilmek. Bu programlar hızla gelişirken, deneyimli organ nakli koordinatörü ihtiyacı da giderek artıyor. Ülke genelindeki 350’yi aşkın koordinatörün kendisini geliştirebilmesi, akademik bir temele dayanır. Bunda hedeflemiş olduğumuz projede de bunu amaçlıyoruz. Bu süreçte Ege Üniversitesi’yle ortak çalışmalar yürüterek bilgi ve deneyimden yararlanabiliriz. Ege Üniversitesi, organ naklinde tüm Türkiye için bir okul oldu ve bu vasfını da her zaman sürdürecek” dedi.

Kifidis’ten ayak bakımı

Yazının Devamını Oku

Yaz zatürresine dikkat

7 Ağustos 2010
SICAKTAN bunalanlar kendini klimalı ortama atarken Alsancak Devlet Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Canan Çiftdoğan bunun tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini söyledi.

Klimalarda üreyen bakterilerin soğuk ortamlarda yayılıp insanları yaz zatürresi yaptığını yaptığını belirten, Dr. Çiftdoğan, odaların sık sık havalandırılıp, terli vaziyette klimanın karşısına geçilmemesini tavsiye etti. Bu tip zatürrenin çok tehlikeli olduğunu belirten Dr. Canan Çitfdoğan, “Hastalık ‘Legionella’ isimli bakterilerin üremesiyle meydana gelir. Bu bakteriler suda yaşar. Su deposu, musluk suyu, havuz gibi ortamlarda da bulunurlar” dedi.
Belirtileri ve önlemi
Hastalığın ani olarak halsizlik, iştahsızlık, baş ağrısı ve kas ağrısı ile başladığını, 40 derece ateş ve titremelerle ortaya çıktığını vurgulayan Dr. Çiftdoğan, hastalığın nasıl oluştuğunu ve tedavisini için şunları söyledi: “Kuru bir öksürük oluşur, yeşil ve yapışkan bir balgama dönüşür. Batıcı tipte göğüs ağrısı ve nefes darlığı olabilir. İshal, karın ağrısı, bulantı, kusma gibi belirtiler orataya çıkar. Nabız ateşe göre yavaştır. Akciğerde muayene ve röntgen bulguları saptanır. Grip benzeri, akut başlangıçlı bir hastalıktır. Bakterilerin bulundukları ortamların dezenfekte edilmesiyle enfeksiyon önlenebilir. Ev, araba, toplu yaşam alanlarındaki klima ve havalandırma sistemlerinde düzenli bakım ve dezenfekte işlemi yapılmalıdır.”

Bronzlaşırken kanser olmayın

Uzmanlar, insanın güneşsiz yaşamasının mümkün olmadığını belirtiyorlar. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahisi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tahir Gürler, bronzlaşırken vücuttaki benlere de dikkat edilmesi gerektiğini belirtti.
Risk altındaki benlerden gelişen ve oldukça habis bir deri kanseri olan ‘Malign Melanoma’ sayısında patlama yaşanabileceğini söyleyen Prof. Dr. Gürler, “Halk arasında ‘Kara Ben, Kara Çıban’ olarak bilinen ‘Malign Melanom’ kanser çeşidi güneşin ultraviyole ışınlarının zararlı etkileriyle ortaya çıkar. Aynı zamanda tendeki bronzlaşmayı gerçekleştiren ışınlardır. Bronzlaşmak için güneş altında korunmaksızın geçen zaman böyle bir hastalığa davetiye çıkarmaktadır” dedi.
Denizin ve güneşin sunduğu güzellik ve faydalarından bilinçli şekilde yararlanmanın vücuda fayda sağlayacağını vurgulayan Prof. Dr. Tahir Gürler şu tavsiyelerde bulundu:

Yazının Devamını Oku

Sağlıklı beslenme okullarda ders olmalı

31 Temmuz 2010
EGE Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz, yaza girerken zayıflamak isteyenleri abartılmış programlar ve abartılmış örneklerle diyet yapmamaları konusunda uyardı.

Zayıflamanın hem insanları, hem de doktorları sıkıntıya soktuğunu bu konuda kimsenin mutlu olmadığını söyleyen Prof. Dr. Candeğer Yılmaz, sağlıklı beslenmenin disiplin gerektirdiğini söyledi.
Kendisinin bir endokrin uzmanı olduğunu belirten Rektör Candeğer Yılmaz, “Kilo kaybı yanlış anlaşılıyor. Kim kilo kaybetmeli ve ne kadar vermeli, bunlar tamamen bireyseldir. Sadece bazı ölçülerle, resimlerle ya da başka insanlar örnek alınarak diyet yapılmaz. Herkesin bir ideal kilosu, alt üst sınırı vardır. Buna bakarak bir kişiye 10 kilo zayıflarsan normal ölçülere dönersin demek çok yanlış olur. Sağlıklı beslenme ilköğretimden itibaren ders ve disiplin olarak verilmeli. Bizde sağlıklı beslenme sağlığımız bozulunca akla gelen ve ondan sonra telaşa kapılıp geriye doğru yeni alışkanlıklar kazandırılmaya çalışılan bir olay” dedi.
Ömür boyu dikkat
Hekimler sağlıklı beslenme alışkanlığını öğretirken, hastalar da alışkanlıklarını bırakırken zorlanıyor ve her iki taraf da mutsuz oluyor. Ayrıca hastaların zahmet görmeden en kısa sürede kilo vermek isteğini vurgulayan Rektör Prof. Dr. Candeğer Yılmaz şunları söyledi:
“O halde sağlıklı beslenme disiplini alışkanlıkların kazanıldığı küçük yaşlarda oluşmalı. Daha sonra sürekliliği sağlanmalı. Eğer obezite ya da diyabet söz konusuysa sağlıklı bir beslenme alışkanlığının yaşam boyu olması gerekir. Ancak hasta alışkanlıklarını değiştirmek için bir zaman hedefi koyuyor, ama sonra geri kaçıyor.  Çünkü sağlıklı beslenme yaşam boyu süren bir disiplin olgusudur. Bu da eğitimle olur.”

Eşrefpaşa’da nöbet değişimi

BÜYÜKŞEHİR Belediyesi Eşrefpaşa Hastanesi eski Başhekimi Prof. Dr. Hülya Güven, bayrağı Üroloji Uzmanı Dr. Bora İrer’e devretti. Prof. Dr. Güven, “Bora İrer’in bayrağı daha ileriye taşıyacağına eminim” dedi. Eşrefpaşa Belediye Hastanesi’nin yeni Başhekimi Dr. Bora İrer de “Bayrağı teslim aldım. Güzel projelerle pozitif işlerle hizmet edeceğiz. Türkiye’nin nazar boncuğu, tek belediye hastanesiyiz. Tüm illere ve belediyelere örnek olmak konusunda özenli davranacağız. İzmirlilere kaliteli sağlık hizmeti vermek için  elimizden gelen gayreti göstereceğiz” dedi.

Doktor adayları ‘Acil’ görevinde

Yazının Devamını Oku

Yapay kalple 100 gün doldu

24 Temmuz 2010
DOKUZ Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniği’nde 50 yaşındaki Mimar Metin İlba’ya 105 gün, Hüseyin Karakaş’a da 45 gün önce, Prof. Dr. Öztekin Oto başkanlığındaki ekip tarafından yapay kalp takıldı.

100 günü geride bırakan hastalara en kısa zamanda organ nakli gerektiğini belirten Prof. Dr. Oto, “Kalp bulununcaya kadar köprü vazifesi görecek sistem sayesinde biraz zaman kazandık. Vatandaşlar, ölen yakınlarının organlarını bağışlamalı. Çürüyecek olan ölünün kalbini eğer bağışlarlarsa hayatlar kurtulacak” dedi.
Prof. Dr. Öztekin Oto, yapay kalp nakli sonuçlarının iyi olduğunu, 10 yıldır da nakil yapılan hastaların geldiğini, organlar boşa gitmedğini ve sonuçların başarılı olduğunu vurguladı. Devlete de teşekkür etmek gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Özekin Oto, “Dünyada böyle bir eğilim vardı. Türkiye’de de devlet yapay kalp konusunu destekliyor, bunlar yanına yaklaşılmayacak fiyatlar. Devlet ödemeseydi bu vatandaşlarımız kalp yetersizliğinden öleceklerdi” diye konuştu.

Prof. Tekdoğan’a plaket

TÜRKİYE’de ilk by-pass ameliyatını Hacettepe Üniversitesi’nde yapan, Ege Üniversitesi ile Şifa Hastanesi Kalp Cerrahisi ve Organ Nakli’nin kurucularından olan Prof. Dr. Mehmet Tekdoğan’a mesleğe katkılarından dolayı şükran plaketi verildi. Hilton Oteli’ndeki törende Prof. Dr. Tekdoğan’a plaketini Ege Sağlık Hastanesi Genel Kooordinatörü Opr. Dr. Mahmut Akdoğan sundu. Akdoğan, “Yaptığı çalışmalarla çok değerli bir yere sahip. Ondan çok şeyler öğrendik, ülkemize yaptıklarından dolayı teşekkür ediyoruz” dedi. Prof. Dr. Mehmet Tekdoğan ise, “Benim için bu bir şeref ve bir nimet. Plaketi mezarımın başına getirteceğim” diye konuştu.

Enfeksiyonlara alternatif tıp

ENFEKSİYON hastalıklarının tedavisinde de alternatif ya da bitkilerle tedavi yöntemleri öne geçti.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik MikrobiyolojiAnabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Çağrı Büke, alternatif tıp yöntemi ile ilgili şunları söyledi: “İdrar yolu enfeksiyonu özellikle kadınlarda sık karşılaşılan bir enfeksiyon hastalığıdır. Bataklık kızılcığı adı verilen bitkinin suyunu içen kadınlarda tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonlarının önlendiği tespit edilmiştir. Soğuk algınlığında çinko, etkili bir elementtir. Erişkinlerde ve öğrencilerde 24 saat içinde çinko alımı başlanırsa soğuk algınlığı süresi azalmaktadır. Ayrıca, ekinezya ile hastalık süresinde kısalma olduğu saptanmıştır. Sarımsak kullananların daha az soğuk algınlığına yakalandığı ve hastalık olgularının daha hızlı iyileştiği görülmüştür. Çinko beslenme bozukluğu olan 5 yaş altındakilerde mikroorganizmalara bağlı gelişen ishalleri önlemektedir. Kronik hepatitlerde Meryemana Dikeni (Devedikeni) çok eskiden beri tedavi amaçlı kullanılmakta olan bir bitkidir. Yeşil çayın da genital siğilli olgularda lokal olarak kullanıldığında yüzde 59 oranında küçülme ve yok ettiği saptanmıştır.”

Erken doğumdaki GÖZ SORUNLARI

Yazının Devamını Oku

Kalp hastalığı yazla birlikte tatile girmez

17 Temmuz 2010
ÜLKEMİZDE ölüm nedenlerinin ilk sırasında kalp ve damar hastalıkları yer alır ve bu hastalar özellikle yaz aylarında daha fazla dikkatli olmaları gerekmektedir.

Atatürk Eğitim Hastanesi Kardiyoloji Kliniği Şefi Prof. Dr. Oktay Ergene, kalp hastalığının yazla tatile girmediğini, doktorla görüşmeden ilaçların azaltılmamasını söyledi. Sıcak günlerde birey sağlıklı da olsa, kalp hastası da olsa herşeyin aşırısından kaçınmalı” diye uyarıda bulunan Prof. Dr. Oktay Ergene, “Öncelikle ağır, yağlı yiyecekler ve kızartmadan mutlaka uzak durun. Ağrlıklı olarak taze sebze ve meyve tüketin. Damar genişlemesi ve kalp hızı artışına eşlik eden sıvı kaybı, kalbi zorlar ve bir süre sonra mevcut problemler belirgin-leşip ağırlaşabilir. Göğüs ağrısı ortaya çıkabilir, kalp yetersizliği alevlenebilir, tansiyon düşebilir ya da scak stresi ve dengenin bozulması ile tansiyon aşırı yükselebilir” dedi.

Sıvı alımı çok önemli

Vücutta fazla sıvı kaybı olduğunda kanın akışkanlı-
ğının azaldığını belirten Prof. Dr. Ergene, eğer kişide
daha önceden kalp ve damar hastalığı varsa pıhtının
oluşup kalp krizine neden olabileceğini söyledi.
Bunun için de günde en az 2-2.5 litre sıvı alınması

Yazının Devamını Oku

Lenf bezi büyümesi

10 Temmuz 2010
LENF bezi büyümesi lenfadenopati (LAP) olarak adlandırılır. LAP genellikle vücudumuzun hastalıklara karşı savunma mekanizmasını oluşturur.

Bununla beraber ciddi bir hastalık bulgusu olarak da karşımıza çıkabilir.
Lenf bezlerinin tüm vücuda yayılmış durumda olduğunu, yüzeysel ve derin olmak üzere ikiye ayrıldığını belirten Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mahmut Töbü, “Yüzeyseller boyun, koltuk altı ve kasık bölgesinde, derin olanlar ise, göğüs duvarı ve karın bölgesine görülür. Üst solunum yolu enfeksiyonu sonrası çene altı ve boyun bölgesindeki lenf bezleri büyüyebilir ve tedaviyle ya da kendiliğinden birkaç gün içinde kaybolur. Vücudun her hangi bir yerinde geçirilmiş enfeksiyona bağlı küçük lenf bezleri elle fark edilebilir ve boyutu 1 santimden küçüktür. Daha önce bilinen bir neden olmaksızın 1 santim ya da daha büyük çapta lenf bezi büyümesi saptanırsa mutlaka araştırılmalıdır. Bununla beraber yeni oluşmuş bir lenf bezi uyarıcı olabilir. Özellikle köprücük kemiği üzerinde saptanan her lenf bezi büyüklüğüne bakmaksızın mutlaka araştırılmalıdır” dedi.
Başlıca enfeksiyon hastalıklarının, lenfomalar ve tümörler, iltihaplı romatizmal hastalıklar ve aşıların lenf bezlerini büyütebildiğini vurgulayan Doç. Dr. Töbü benf bezi büyümesinin nedenlerini şöyle özetledi:
“Çocuklarda kedi tırmalaması koltuk altı lenf bezlerini büyütebilir. Okul çağı döneminde ve gençlerde viral enfeksiyona bağlı boyun bölgesinde lenf bezleri büyüyebilir ancak bunlar 1 hafta-10 gün içinde küçülürler. Eğer bir kişide lenf bezi büyümesi iki haftadan daha uzun süre devam ediyor ise mutlaka araştırılmalıdır. Her büyüyen lenf bezi karşısında endişe etmeye gerek yoktur. Tüberküloz yeniden alevlenme göstermekte ve öksürük, ateş, terleme, kilo kaybı dışında kendini sebat eden lenf bezi büyümesi ile gösterebilmektedir.”

Hemofili hastasına pozitif düşünme semineri

EGE Hemofili Derneği, Prof. Dr. Kaan Kavaklı önderliğinde, Çeşme’de düzenlenen toplantıda hemofili olan hastaları ve ailelerini bilgilendirdi. Derneğin toplantısında Uluslararası Enerji Psikolojisi Teknikleri Eğitmeni Dr. İnci Erkin de hastalara pozitif düşünme konusunda bilgi verdi. Dr. İnci Erkin, hemofili hastalarının düzenli kontrol ve tedavilerinin yanı sıra, pozitif olmanın da katkısı ile normal bir hayat sürdürebileceğini söyledi.
Hemofili nedir?

Yazının Devamını Oku

Yaşlılar ilaç kullanırken dikkat

3 Temmuz 2010
KARŞIYAKA Belediyesi, Bilgi Çınarlar Yaşam Kulübü tarafından düzenlenen “Yaşlılarda ilaç kullanımı” konulu söyleşi büyük ilgi gördü. Uzmanlar, birden fazla ilacın en ufak bir yan etkisi olduğunda mutlaka hekiminize bilgi verin uyarısında bulundu.

Ege Üniversitesi Farmakoloji Anabilim Dalı Başkanı, İç Hastalıkları Anabilim Dalı Geriatri Bilimdalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sibel Göksel, özellikle tezgah üstü diye belirtilen reçetesiz satılan ilaçlar konusunda uyarılarda bulundu. Örnekler veren Dr. Göksel, “Göz, kulak pomatları, alerjik kremler, antigribal ilaçlar, reçetesiz satılıyor. Bunların yan etkileri oluşabiliyor. Ayrıca reçetesiz satılan bitkisel ürünlere de dikkat etmek gerekir” dedi.

Hekime danışın

İlaçların birbirlerine karşı etkisi olabileceğini, başkasına iyi geldiğini düşünerek alınacak farklı ilacın ters etki yapabileceğini belirten Prof. Dr. Göksel şunları söyledi: “Doktorunuza bu ek ilaçları anlatmalısınız. En sık rastlanan sıkıntılardan biri de hastanın unutkanlığı ile ilaçlardan bazılarının alınmaması. Hekimin söylediği dozda ve düzenli alımlarda etki görülür. İlacın etkisi olmadığını düşünüp hekime danışmadan kullanımdan vazgeçmeyin.”
İlaç alımıyla kişilerde bazı yan etkiler de görülebileceğini vurgulayan Göksel, “Vücutta su kaybı, karaciğerde sıkıntı ve midede yanma olabilir. Tüm farklılıkları hekiminize anlatın. Bu bilgileri doğru aktarırsanız ilaçların daha etkili olması için hekiminiz doğru karar verecektir. Özellikle bulantı, baş dönmesi, kusma, kabızlık, ani düşmeler artarsa mutlaka hekiminize danışın” dedi. 

Dişçiler, okuldan sonra iş yaşamında da bir arada

EGE Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi mezunları  okul hayatından sonra iş hayatında da Alsancak’ta hizmete giren Dent Ege Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’nde bir araya geldi. Ortodonti Doktoru Ali Onkan Peynirci, Ağız, Diş ve Çene Cerrahı Yiğit Hepşenol, Protez Doktoru Kadir Firidinoğlu, Endodonti Doktoru Senem Savranoğlu, Diş Hekimi Nergiz Arı ve Diş Hekimi Nuri Alacacıoğlu birlikte çalışmanın sinirjisini yaşıyorlar.

Tesadüf sonucu aynı merkezde buluştuklarını belirten Dr. Alacacıoğlu, “Diş hekimliğinin her branşında hizmet veriyoruz. Merkezimizde, genel anestezi altında dental tedavi, özürlü birimi, estetik protez, kanal tedavisi, dolgu, ortodontik tedavi, implant tedavisi, VIP standartlarında hasta odası, tomografi cihazı bulunuyor. Hijyen ve bilgi güvenliği ön planda. Hasta memnunuyetini temel ilke olarak benimseyen ekip ile yönetim anlayışımız sektöre farklı bir değer kattı” dedi.

Benler erken teşhis edilmeli

Yazının Devamını Oku