Paylaş
Hani Hasan Doğan öncesi, başta FB, herkesin “bizi bir tek o kurtarır” dediği ve TFF Başkanı olması için müthiş baskı yaptığı Şenes Erzik’le...
Daha önce neredeydi?
İSKİ’de miydi?
Hayır.
İETT’de miydi?
Hayır.
Neredeydi?
TFF’deydi!
Ne görevdeydi?
Başkan’dı!
Kim gönderdi?
FB...
***
Ali Şen “Bir FB Başkanı isterse TFF Başkanı gitmeli” demişti gururla...
Böyle gitti...
***
Sistem böyle...
***
Erzik sonrası...
14 senede 7 başkan gelmiş.
Haluk Ulusoy iki kere...
İlk gelişinde 7, ikincisinde 2 sene kalmış.
9...
Kalan 5 senede de 6 başkan var...
***
Tablo vahim!
***
Beyefendi Özkan Olcay bir ay bile kalamamış...
27 gün...
Peygamber lakaplı herkesin sevgilisi Abdullah Kiğılı bir ay 14 gün...
Sistem dışlamış ikisini de...
İsviçre’de, Almanya’da ölene kadar başkan kalacak Bıçakçı, çarçabuk paketlenip gönderilmiş...
İzmir’in futbol geleneğinden gelen mavi kanlı çocuğu Özgener’in bilhassa geçen sene yemediği laf kalmamış.
Zor kurtulmuş...
***
Bir iki şey daha...
Hasan Doğan bulunabilecek en ideal başkandı.
Bence...
Hem güçlü bir karakterdi, hem hoşgörülü, prensipli, otoriterdi, hem seviliyordu, hem de arkasında Tayyip Bey vardı.
Onun dostuydu!
Daha ne olsun...
Erken gitti...
Yazık...
Allah rahmet eylesin!
Kalsaydı...
Başka yerlerde olurdu futbol...
Ve ...
M.Ali Aydınlar...
Özgener’e de Sarvan’dan girmişlerdi...
Son kurban o olmaz inşallah...
İyi insan...
Temiz...
Dürüst...
R.Kütahyalı’yı yayında cep’ten arayacak kadar iyi niyetli...
Önce FB yıprattı...
Dayanıyor...
Yayıncı kuruluş yıprattı...
Dayanıyor...
Kulüpler Birliği de...
Dayanıyor...
Son darbeyi MHK Başkanı vurdu...
Dayanıyor...
Yanında da 250 kere milli olmuş ‘bir kaptan’.
Lutfi Arıboğan...
Ona da Sami Çölgeçen’den giriyorlar...
Sistem böyle...
***
Bir gün “futbolunuza da size de” derler ve giderlerse...
Ararız...
MHK DE BAŞBAKAN’IN BİR BÜROKRATINA...
ÖNCE...
60 küsur’unda, görmüş geçirmiş miletvekillği, Beşiktaş Belediye Başkanlığ yapmış, doymuş biri niye MHK başkanı olur?
Bu bir.
Ve bu saatten sonra niye hafif hafif ‘madara olma yolunda ’ olur?
Bu iki.
***
Sonra...
Namoğlu diyor ki;
Hizmet aşkıyla ateşten gömlek giydim.
1- N’olur hemen çıkar o gömleği, giyme.
2- Giydiysen de lütfen sus, konuşma.
3- Bu ükede sunulan her görevin üstüne hop diye her atlayanın kendisine ulvi, uhrevi, kutsal, milli-manevi vs. bir misyon yüklemesinden bıktık.
Buramıza kadar geldi!
Ve...
Yemiyor!
Yusuf Bey bunu bilsin de...
Bu bir.
Alt tarafı MHK, ne bu böyle ateş mateş...
N’oluyor...
Her tarafı ateş olsa n’olur olmasa n’olur...
Bu iki.
Ülkenin kendisi ateşten gömlek olmuş, hepimiz giymişiz, sen giysen n’olur, giymesen n’olur.
Yemişim MHK’yi!
Bu üç.
Ve..
Kopenhag’da mı yaşıyor?
Veya MHK’mi Kopenhag’da?
Veya kafa mı buluyor bizle?
Bu da dört.
***
Ateş var bir yerde, ama gömlekte değil.
Altında...
Ali Dürüst onu ateşin üstüne oturttu.
Yanıyor...
Farkında mı?
***
Dürüst dengeli adamdır, para versen silah çeksen böyle konuşmaz, konuşturamazsın.
Ama...
Konuştu...
“Hakemler bizim maçlarda talimatla maç yönetiyorlar.”
1- Ya değişti Dürüst...
Ki...
Değiştiyse kendisini, GS’yi bağlar, bana, bize ne...
2- Ya değişmediyse...
Namoğlu’nu bağlar...
Hem de fena halde...
Talimat verildiyse, veren kim olabilir?
O!
O değilse , kim?
O’nun üstleri!
***
Nerelere gidiyor laf...
***
Ve her gün her saat bir TV’de konuşan Namoğlu’ndan hala tık yok.
Dürüst’e de ceza yok...
Dün FB de hafif bir ayar çekti hakemlere...
N’olur n’olmaz...
MHK’den yine tık yok!
Yani...
Namoğlu’nun bu saatten sonra o koltukta oturmasının da bir anlamı yok
***
Bunu her ‘büyük’ yapıyor, bugün Ali Bey,geçen sene Aziz Bey, bir önceki sene Yıldırım, Sadri beyler.
Yoklama deniyor...
Yokluyorlar önce...
***
Sistem böyle...
***
Bir kaç soru...
Cevaplar mı?
MHK ‘büyüklerin 900’lü fırçalama hattı’mıdır?
‘Fırça yeme makamı’mıdır?
Ara, fırçala, rahatla...
Dakikası şu kadar...
Mıdır?
***
Ve...
Yusuf Bey gibi inandığımız güvendiğimiz, görmüş geçirmiş doymuş biri bu lafları 60 küsurunda niye çeker, niye hafif hafif ‘madara olma yolunda’ olur?
Ne uğruna?
Hakem değilim, ailede de yok, etrafımda da ...
Bizim bilmediğimiz, sadece üstünde oturanın aldığı manevi bir hazzı mı vardır bu koltuğun?
Açıklar mı?
Ya da her ay bir çuval altın mı alır?
***
Sadede gelirsem...
Bu işlerden benim çakozladığım şu...
Her kulüp Ankara’dan bir şey istiyor...
Ya para, ya af...
Ya ruhsat...
Ya arazi, arsa...
Vesaire...
Her kulübün yönetiminde Ankara ile iş yapanlar var...
TFF bu sistemde ya Başbakan’a bağlanmalı...
Ya başbakanın bir bürokratına...
Mesela TOKİ Başkanı’na...
Ya da kalabalık bir Karadeniz ailesine...
İstatistikler böyle diyor...
***
Büyükler dayılanamıyorlar bu modele, yemiyor...
Posta koyamıyorlar.
Büyüğü de huylanıyor, küçüğü de...
***
Gık’ları çıkmıyor ...
***
Nokta!
Paylaş