Paylaş
Memurlar beni hep azarladılar...
Ne zaman memur görsem ‘‘Bi dakika...’’ anlamında parmağımı peşin havaya kaldırırım...
Öğrenciliğimde, kitaplığımda ne kadar kırmızı kaplı kitap varsa ‘‘kızıl tehlike’’ sayıp parçalayan da memurdu... Sigortada adımı ‘‘Kazım’’ yazmasına itiraz ettiğim için beni azarlayan da memurdu...
Ölmüş annemin gelip illa imza atmasını isteyen de...
Vergi dairesindeki o tepegöz kadın da...
Devlet kapısında parmağım havada gezerim...
Memurlar beni hep azarladılar, ama ben kaç kezdir memur maaşları daha çok artsın diye yazı yazıyorum...
*
Hükümet ise ‘‘Para yok’’ diyor...
Çünkü soya soya kalmadı...
Devletin tüm varlığını yağmaladılar...
Her gün gazetelerde bir büyük hırsızlığın öyküsü var...
Siyasetçiler değişiyor, iktidarlar değişiyor, ama hırsızlık haberleri asla değişmiyor...
Sonuçta...
Açık bir bütçe, soyulmuş bir kasa, yağmalanmış bir hazine ile, devlet sadık evlatlarına adam gibi bir maaş veremiyor..
Sadece son altı aydaki hırsızlıkları alt alta yazıp toplayın, memurların istediği zammın üç-beş katı eder...
*
Şimdi sözüm memurlara:
Bu ülkede yağma memurların üzerinden yapılır...
Yani siyasetçiler devleti soyarken memurları kullanırlar...
Büyüklü-küçüklü memurların imzası, yazışması, onayı, katkısı olmadan devletin malını çalmak olası mı?..
En ufak bir işlemin kâğıtları üzerinde onlarca memurun mührü-imzası yok mu?..
Memurların onayı ve oluru olmadan, binbir yazışma yapmadan, devletin eski bir dolabını bile atmak olanaksızken, trilyonluk hırsızlıklar nasıl yapılabilir?..
*
Bu ülkenin irili ufaklı memurları, siyasetçilerin devleti soymalarına, kamu kaynaklarının yağmalanmasına göz yumdular...
Şimdi siyasetçiler ‘‘Kaynak yok’’ diyorlar...
Memurlara kaynak kalmamıştır...
Memurların kafası karışık...
Kaynakları çalanlara göz yummanın, tepki göstermemenin, hırsızlara alet olmanın, onlara boyun eğmenin cezasıdır...
Ne yapacaksınız...
Paylaş