Paylaş
Resmen açıklandığına göre; bir buçuk metre boyunda bir işkence aleti bulunan karakolun polisleri ‘‘Bu aleti ilk kez görüyoruz...’’ dediler...
Gerçi bizim medya da işkence yapıldığını ilk kez (!) duyuyor... Ki ‘‘Karakolda işkence aleti bulundu’’ haberleri birinci sayfalarda yer aldı, yorumlar-görüşler sürüyor...
Zaten Başbakan da ilk kez duydu...
‘‘İşkence aleti bulundu’’ dediklerinde, kulakçısı Hüsamettin Özkan'a ‘‘Neyi bulmuşlar?’’ diye sormuştur...
Hüsamettin Özkan da ilk kez duyuyordur... Başbakan'ın sağ kulağına fısıldamıştır:
‘‘İşkence aleti bulunmuş...’’
Başbakan, acele bir yere gidiyormuş gibi yapıp, ama gitmeyerek:
‘‘Rahşan'a söyleyin, o da duysun...’’
Gerçi İçişleri Bakanı Sadettin Tantan da karakolda işkenceyi ilk kez duyuyordu...
‘‘Ulen nerden çıktı bu duyulmamış şey?..’’ dedi...
İlk kez duyan Emniyet Müdürü ise ‘‘Yani ilk kez duyuyorum... Nasıl girmiş, nereden gelmiş bilmiyoruz... Bir de baktık ki orada, bize duyurmadan duruyor...’’ şeklinde açıklama yaptı...
*
Doğrusunu isterseniz ben de ilk kez duyuyorum...
Zaten kimi polisler ‘‘iftira’’ diyorlar...
Polislerin sevmedikleri kimselerin orasına-burasına esrar paketi koydukları duyulmuştu da, birilerinin sevmedikleri karakola işkence aleti koydukları bu ilk kez oluyor...
İşkence aletini karakolda bulan DSP'li Sema Pişkinsüt, aleti alıp Ankara'ya getirdi...
Ki alet kaçmasın...
Tabii ki aletin içinde kimse yoktu...
Her ne kadar polislere ‘‘İçindekini de isterim’’ dediyse de, şu anda aletin içinde kimse yok...
Halbuki içinde birisi de olsa...
Al, içindekiyle birlikte götür, herkese göster...
*
Pekiii...
Gece girdiği kuyrukta ölen yaşlı insanlarla, bu ülkede emekli maaşı bile işkence aleti haline gelmişse... Yetmiş yıl süren mahkemelerle hukuk bile işkence aleti olmuşsa...
Yerden çıkartılan ceset görüntüleri ile televizyonlarınız, bir sabit soygunla cebinizdeki telefon, yağmur yağdığında altınızdaki arabanız, ilk depremde yıkılması muhtemel kendi çatınız dahi birer işkence aletine dönüşmüşse...
Yani alet şart mı?..
Paylaş