Paylaş
Bahar geldi sayılır.
Erik ağacının dallarındaki tomurcuklar, bir müstakbel annenin karnı gibi şişkin.
Çiçekler açtı açacak.
Sevdalı söğüdün dalları yeşile döndü. Kış vartasını atlatan küçük serçe daldan dala zafer danslarına başladı.
Yakındır, gelincikler tarlaları süsleyecek, gözüm gül ağacındadır.
Bahar geldi gülüm...
*
Bahar insanoğlunun doğaya döndüğü mevsimdir.
Köstebeklerle aynı günlerde başımızı bir pencereden uzatıp doğayı hatırlarız.
Burnumuzun olduğunu, ayaklarımızı, tenimizi, ya da bir kuş sesi ile kulaklarımızı hatırlarız, kanımız kaynar.
Yakında çiçekler açtı açacak.
Toprak kabardı, sevdalı söğüt yeşile döndü.
Bahar geldi gülüm...
*
Ama her bahar köstebeklerle aynı günlerde başımızı bir pencereden uzatıp çevremize baktığımızda, yine doğamızın bir yerlerini çaldıklarını fark ederiz, içimiz yanar.
Yan parseldeki ağaçlar, ya da bir koruluk, bir orman, bir kıyı, bir göl, bir ırmak.
İstanbul'da asırlık çınarları kestiler. Bu ülkede tam 72 göl kayıp. Dozerler ormanları açtı, villalar yaptılar. Çirkin kooperatif evleri kıyıları yok etti. Holdingler, üniversitelerini kestikleri ormana kurdular. Fabrikaların atıkları, balıkları bu kış da öldürdü. Sulak alanları kurutup tarla yaptılar, tarlalara kirli bacalar diktiler.
Devlet adamları ile yağmacı sermaye el ele, doğamızı biraz daha çaldılar.
Sesimiz çıkmaz.
Ama artık bu güzel ülkeden yana olanlar birleşmeli. Yüzlerce çevreci kuruluş bir araya gelmeli. Bizler birbirimize yardıma koşmalıyız. Denizciler, ormancılar, dağcılar, hayvanseverler, dernekler, vakıflar, örgütler...
Çünkü doğa bir bütündür.
Ağaç yoksa kuş, su yoksa balık, orman yoksa ağaç, dağ yoksa kar, hava-su yoksa yaşam olmaz, olamaz.
Bir araya gelmeliyiz.
Dozerlerin-greyderlerin önüne yatmak için.
Bu cennet yurt için.
Baharların hep gelmesi için gülüm...
Paylaş