Tüm sezon boyunca futbolla yatıp kalkıyoruz. Zaten şike ve teşvik derken çoğumuz futboldan soğuduk. Güzel ülkemizin Akdeniz ve Ege’nin tüm güzelliklerini de dünyaya tanıtacağız. Sizlere daha ilginç bir şey anlatayım. Mart ayının sonunda Alanya’da Bisiklet Turu’nun tanıtım toplantısına katıldım. Alanya sahilinde gezerken, sahilin neden bu kadar kalabalık olduğuna fazla da bir anlam veremedim. Çünkü daha yaz sezonu başlamamıştı. Ancak oradaki insanlarla konuştuktan sonra anladım.
Ne diyorlar biliyor musunuz? “Bizler son yıllarda yazlık sezonlarımızı erken açıyoruz. Çünkü Bisiklet şampiyonası var. Çocuklarımız okullarına gittikleri için İstanbul veya Ankara’da onlar evlerde kalıyor. Bizler gelerek bu müthiş organizasyonu izliyoruz” diyorlar. Özellikle federasyon başkanı Emin Müftüoğlu göreve geldikten sonra Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu çok ayrı ve çok prestijli bur tur oldu.
İYİ İŞ ÇIKARIYORLAR
Zaten Cumhurbaşkanımızın adını verdiği çok özel bir tur. Her yıl büyüyerek daha da önemli bir organizasyon oluyor. Önümüzdeki yıl ise yarım dalya deniyor ve 50. yıl olacak. O 50. yılı tahmin bile edemiyorum. Bu kadar kısıtlı imkanlarla böylesine dev bir organizasyon yapmak her babayiğidin harcı değil. Emin Müftüoğlu ve federasyonu bu işi gerçekten layıkı ile yapıyor.
DESTEK VERİN
Yaklaşık 1500 kişi ve o kadar çok ekipmanı bir şehirden bir şehre taşımak bile başlı başına büyük bir olay. Ancak öyle bir ekip kurulmuş ki her şey saat gibi tıkır tıkır işliyor. Çok heyecanlıyım ve mutluyum yine bu organizasyonun içinde olacağım. İnanın pedallar mutluluğa basacak. Gelin bu dünya çapında ki turun bütün güzelliklerini yerinde görün. Tur’un geçeceği güzargahlara hepinizi bekliyoruz. Eğer böyle bir imkanınız yoksa televizyonlardan da takip edebilirsiniz. TRT canlı ve banttan yayınlarla bu imkanı sunuyor. Tur öyle bir noktaya geldi ki dünyaca ünlü spor kanalı bile bu organizasyonu yayınlıyor. Gelin veya izleyin, Pazar günü başlıyor, Avrupa ve dünya zaten izliyor sizlerde bu güzel spordan desteğinizi esirgemeyin.
İkisi de alt sıralardan kurtulmanın peşinde. Tabii ki bu durum Trabzonspor için çok acı. Şöyle çatır çatır bir maç bekliyordum ama ilk yarıyı izledim hevesim kaçtı. Orduspor konumunun biraz farkında, Trabzonspor ise bu sezon çoğu maçta olduğu gibi yine sahada yok. Tamam, yenersin veya yenilirsin bunlar futbolda var ama en azından biraz mücadele edersin. Trabzonspor’da o da yok. Sanki sezon başı ve hazırlık maçı oynar gibi bir Trabzonspor var sahada. Kaza bela olmadan şu sezonu bir tamamlasalar öpüp başımıza koyacağız. Maalesef bu duruma kadar geldik. Koskoca sezon bitiyor ve şöyle keyif ile oturup bir Trabzonspor seyredemedik. Kadro çok geniş yani şişmiş. 12 tane yabancı var ama yalnızca bizlere değil kendilerine bile yabancılar. Onlar sezonu kafalarında çoktan bitirmişler, bizler de fiili olarak bu eziyetin bitmesini bekliyoruz.
Aynı tas aynı hamam
İkinci yarı bir şeyler olur diye bekliyorum ama boşuna. Trabzon-spor aynı tas aynı hamam misali, hiç umurlarında değil. Çünkü, nasıl olsa kendi kafalarına göre suçluları bulmuşlar. Teknik direktör değişti ve başkan bıraktı ya suçlular bulundu. Hayır. Hiç kusura bakmayın tüm suç sizlerde. Sahaya çıkıp oynamayan, pardon mücadele etmeyen sizlersiniz. Paralarınızı mı almadınız veya İstanbul takımlarında oynayanlardan azmı aldınız diye sormalıyım. Ona da hayır. Hem puanları kaybettiniz, hem de itibar ama paralarınızı tıkır tıkır aldınız. Sonuç ise eseriniz ortada, küme düşme potasından kurtulmaya çalışan bir Trabzonspor. Şimdi sizleri sezon sonunda bu takımı kümede tuttunuz diye alkışlayacak mıyız?... Başkalarını bilmem ama ben alkışlamayacağım. Son on yılın bence en kötü Trabzonspor’unu bu sezon izlemek zorunda kalıyoruz.
Müftüoğlu iyiydi
TRABZONSPOR ancak ikinci yarının ortalarından sonra biraz kendine geliyor. Adrian ve Halil’in oyuna girmesi dengeyi biraz değiştiriyor. Biraz mücadele ve biraz hırs Trabzonspor’a golü getiriyor. Bu galibiyet büyük bir zafer değil, olması gereken bir galibiyet. Onun için sizlere alkış yok. İlk yarıda sahada hiç olmayan Trabzonspor, ikinci yarıda 10-15 dakikalık mücadelesi ve hırsıyla üç puan ve nefes aldı. Dediğim gibi sezonun bitmesini bekliyoruz. Son söz ise maçın hakemi Kuddusi Müftüoğlu’na. İlk dakikalardan itibaren hakimiyeti eline aldı ve iyi bir maç yönetti. Gelecek sezonlar için iyi bir gelişme diyeceğim ama gelecek sezon Müftüoğlu’nu bulurlar mı bilemiyorum.
Kör kuyunun dibinden çıkmaya çalışıyor. Kadrodaki değişikliği yani istikrarsızlığı hemen her hafta Şenol Hoca sık sık yapardı ve bir faydasını görememişti. Şimdi de aynı şeyleri Tolunay Kafkas yapıyor. Takımda zaten istikrar yok, kadroda da hiç yok. Adrian, Colman ve Sapara bana göre değil ama çoğuna göre kalbur üstü oyuncular. Ancak bir varlarsa üç yoklar. Takıma güya liderlik yapacak oyuncular ama bırakın takımı; kendilerine bile bir faydaları yok. Bir tek bu adını verdiğim üçlü değil çoğu için geçerli olan çok güzel bir atasözümüz var, “On dönüm bostan, yan gel yat Osman” derler.
Dün de Tolunay Kafkas’ın tuhaf bir onbiri sahada. Acemiler mangası desem, değil çünkü neredeyse sezon bitiyor. Bu saate kadar üzerindeki acemiliği atamamışsan bundan sonra da fazla bir şey olmaz. Trabzonspor sahada var mı yok mu belli değil. İlk yarıda pozisyonu bırakın doğru dürüst atağı bile yok. İlk yarıda Akhisar’ın dan Trabzonspor’dan farkı yok. İnanın yıllardır böylesine kötü maç izlemedim. Bir puan durumuna bakıyorum, bir de sahaya. Sahada sezonu şimdiden tamamlamış ve yaz tatilimi nerede geçirsem hesapları yapan iki takım görüyorum.
Uyurgezer Trabzon
Doğrusu iki teknik adamın da yerinde olmak istemem. İkinci yarıda o kadar çıkartacak oyuncu var ki karar vermek çok zor. Zaten ikisi de o kararı veremiyor ve aynı onbirlerle ikinci yarıya çıkıyor. Bakıyorum, bir tarafta Gekas kenarda oturuyor, diğer tarafta ise Halil, Olcan ve Adrian. İki hoca da daha fazla dayanamıyor ve hamleler üst üste geliyor. Trabzonspor’da Olcan ve Halil, Akhisar’da ise Gekas maça biraz olsun hareketlilik getiriyor. Sakın sanmayın ki sahada büyük mücadele, hırs ve istek var. Bunların hiç biri iki takım da da yok.
Ancak Akhisar’ın Yunanlı golcüsü var. O kadar istekli ki oyuna girer girmez kendisini belli ediyor. Nefis de bir gol atıyor. Hem de dört Trabzonsporlu arasında topu saklıyor ve Onur’u da avlıyor. Akhisar, pamuk ipliği ile de olsa lige tutunmaya devam ediyor. Trabzonspor ise tatlı uykusunda. Ancak son haftalar da bu kadar rahat olamayacak. Karabasan mı, kabus mu yoksa korkulu rüyada mı kalacak hep beraber göreceğiz. Çünkü sezon başından bu yana uyur gezer gibiler.
Baharda gelmiş ve havalar değişmiş. Trabzonspor’un da havası biraz olsun değişmiş. İşin şakasının olmadığını az da olsa futbolcular anlamış. Ha öyle ahım şahım bir Trabzonspor arıyorsanız onu zor bulursunuz. Biraz ciddiyet gelmiş o kadar. Tabii ki o da gol atıncaya kadar, ondan sonra yine eski Trabzonspor.
Hele bir Bamba var ki ben ona BOMBA diyorum. Öyle ki ilk dakikalarda iki kere el bombasının pimini çekti ama patlatamadı. Tamam kendine özgüven olur ama bu kadar olmaz. Antalyaspor forvetleri biraz daha dikkatli olsalar Bamba’nın bombalarından birisini patlatabilirlerdi. Neyse bu olmadı ve Trabzonspor ilk yarım saatlik baskısı ve mücadelesi ile soyunma odasına 1-0 önde girdi. Gole kadar her şey çok güzel ama; golden sonra yine frene basan ve rakibine davetiye çıkartan bir Trabzonspor var. Frene basmasa ve ikinciyi bulsa inanılmaz rahatlayacak ve ikinci yarıya da çok rahat çıkacak ama olmuyor. Tabii ki ilk yarıda Trabzonspor adına bir başka sevindirici olan olay ise rakibine hiç pozisyon vermemesiydi.
Tolunay Kafkas bile daha heyecanlı
İkinci yarı beklendiği gibi. Trabzonspor kendi sahasında ve kontrataklarla ikinciyi bulmanın peşine düşmüş. Şöyle takımı ateşleyecek ve ayağa kaldıracak bir oyuncu yok. Sahanın kenarında Tolunay Kafkas bile daha heyecanlı. Sanki sahaya girse bir çoğundan daha iyi oynayacak veya mücadele edecek. Son 20 dakikaya girilirken maç adeta tek kale oynanıyor. Antalyaspor oynuyor ve Trabzonspor yalnızca seyrediyor. Öyle bunalıyor ki ancak faullerde ve taç atışlarında nefes alıyor. Sahada öyle bir durum var ki Trabzonsporlu futbolcular maçın bitmesini daha doğrusu sezonun bitmesini bekliyorlar. Son dakikalarda gelen Yasin’in golü Trabzonspor’un üstündeki bütün stresi alıyor.
Bu kötü gidişe durdurur mu bunu haftaya Akhisar maçında göreceğiz. Ancak oyunun büyük bölümünde kendi saha ve seyircisi önünde mahkum oynayan Trabzonspor’un işi hiç de kolay olmayacak gibi gözüküyor.
Yönetim, teknik heyet ve futbolcular. İlk sıraya sizler kimi isterseniz koyun ama şu an ki tablo değişmeyecek. Yönetim, teknik heyet ve futbolculara sorun aynen şunu söyleyecekler; “Bizler üzerimize düşeni yaptık.” Ortada bir başarısızlık var ve kim üstüne alır bilemiyorum ama burada en masum olanı taraftardır. Bu sezon kalan 8 haftada özveri, fedakarlık ve Trabzonsporluluk yine taraftara düştü. Taraftar her zaman üzerine düşeni fazlasıyla yapmıştır ve yine yapacaktır. Hafta sonunda oynanacak olan Antalyaspor maçında stadı doldurmalı ve yalnızca takımını desteklemeli. Şimdi protesto değil birlik zamanıdır.
Artistler nerede
Peki taraftar özverisini yine gösterecek ama esas aktörler veya başrol oyuncuları ne yapacaklar?.. Futbolculara söyleyecek fazla bir sözüm yok. Çünkü pek çoğu zaten sezonu kafalarında bitirmiş. Burada teknik heyetin de yapacak fazla bir şeyi yok. Zaten olsaydı Şenol Hoca bırakıp gitmezdi. Onun için burada en büyük iş sezon sonuna kadar Başkan ve yönetime düşüyor. Bu dağılan güven ve moral ortamını tekrar onlar yeşertecekler. Yönetim kalan 8 maçta tüm küskünlükleri ve kıskançlıkları bir kenara bırakarak yeniden birlik ve beraberliği sağlamalı.
Mazeret yok
Burada tüm camiaya büyük sorumluluk düşüyor. İstikrarla maçlara gelmeliler. Hatta gelmekle kalmayarak maçları seyretmek için misafir ağırlamalılar. En başta Şenol Güneş davet edilmeli. Yalnızca davet edilmekle kalınmayarak, destek için orada olması sağlanmalı. Daha sonra tüm eski futbolcular, eski yöneticiler ve eski başkanlar çağrılmalı. Gelmemeleri ise mazeret olarak kabul edilemez. Çünkü tek neden Trabzonspor. Yönetimden bu birlik ve beraberliğin sağlanmasını bekliyoruz. Aslında beklentilerimiz çoktu ama becerebilirlerse bunlarla yetineceğiz...
Bir zamanların Karadeniz Firtınası artık esemiyor. Esse bile kendisini bile ferahlatmıyor. Gelen gideni aratırmış derler. Şenol Güneş dönemini arar olduk. Tamam, bir kan değişikliği gerekiyordu ama zamanlaması yanlış oldu, Şenol Hoca heyecanını kaybettiğini sezon başlamadan söylemişti ancak sonra ne olduysa yine heyecanı geldi ve devam etti. Bu değişiklik ya sezon başında olacaktı ya da ilk yarı sona erdiği zaman olacaktı. Şenol Hoca iyi bir Trabzonsporlu olarak baktı o heyecan ne kendisinde ne de futbolcularda var, kan değişikliğinin doğru olacağını düşünerek görevi Tolunay Kafkas’a bıraktı. Kafkas ise “Ateş ile barut yan yana geldi” dedi ve patlama bekledi. Ateş kim, barut kim bilemem ama o patlama biraz zor olur. Çünkü, ateş sönmüş ve barut’a da su kaçmış. Yani Tolunay Hoca’nın dediği gibi öyle büyük bir patlama olmaz. Belki sezon sonuna kadar “FIS” diye bir ses çıkartır o kadar. Dün akşam olduğu gibi.
Reform gerekli
Sezon sonunda ise yapılacaklar belli ve heyecanını kaybedenler gönderilecek. Belki biraz masraflı olacak ama iki kaleci hariç tüm takımı gönderseler kimsenin sesi çıkmaz. Bu iş teknik heyet ve yöneticilerin işi. Ancak hedeflere koşabilecek ve yarışın her zaman içinde olacak bir Trabzonspor için büyük reformlar gerekli. Trabzonsporluları yeniden ayağa kaldıracak en az iki tane Dünya çapında yıldız ve başarıya aç futbolcular kadroya alınmalı. Kendisine ve paraya oynayan futbolculardan bir an önce vazgeçilmeli. Tabii ki kavun değil koklayıp da alasın ancak menajerlerin oyunlarına gelinmemeli. Önümüzdeki sezon Trabzonspor için transfer daha rahat geçecek. Çünkü kaleciler hariç kaybedecek yıldızları da yok.
Hayra alamet değil
Trabzon artık bir kaza olmadan başarabilirse sezonu bitirmeye çalışacak. Girenlerin de çıkanlardan fazla bir farkı yok ki oyunun kaderini değiştirsin. Gidişat hiç de hayra alamet değil.
Başkan ve yöneticilerin bir kupanın peşine düşmekten takım ile ilgilenmeye pek zamanları olmuyor. Ondan sonra da yok ‘Penaltımız verilmedi’, yok ‘Golümüz sayılmadı’ yok ‘Ofsayttan gol yedik’ diye veryansın ediyorlar. Sen çatır çatır oynadın da hep mi seni katlettiler? Tarihinin en kötü dönemini geçiren Trabzon’daki Trabzonsporlular bile, “Hastalık değil ama bu Trabzonspor bizi öldürecek” diyorlar.
Trabzonsporlu futbolcular milyon Euro’lar alarak sezon sonunu bekliyorlar. Futbolculara birkaç soru soracağım. Sezon sonunda ne olacak? Takımı kümede tuttunuz diye alkışlayacak mıyız? Takımı bu noktaya getirenler hiç mi utanmayacak? Sizleri bilmem ama ben sezon sonunda çoğuna el sallayıp ‘Güle güle’ diyeceğim. Çünkü, çoğu yalancı bahar ve yalan rüzgarı gibi... İşlerine geldiği zaman oynuyorlar işlerine gelmediği zaman bahane üretiyorlar.
Galibiyeti hak ettiler
AZ daha unutuyordum, bir de maç vardı dün akşam Avni Aker’de... Hem de Beşiktaş maçı. Eskiden olsa tüm Trabzon süslenir ve her yer bordo mavi olurdu. Dün ise maç mı var, Trabzonspor kiminle oynuyor şehrin ve taraftarın umrunda bile değil. Ama Trabzonspor’da biraz kıpırdama var. ‘Sönmüş ateş küllerinden doğuyor’ diyeceğim ama bu kül kolay kolay ateş almaz. Ancak diğer maçların aksine daha diri ve mücadeleci bir Trabzonspor vardı sahada.
Pozisyon da var ancak tek eksik gol. Belki o gol gelse Trabzonspor üzerinde ki ölü toprağını da atacaktı. Beşiktaş ise rakibinin oynamasına izin vererek kontrataklardan şansını denedi. Dün akşam galibiyeti hak eden bir Trabzonspor izledik. Bu pek alışık olduğumuz bir tablo değildi. Trabzonspor’un en çok eksikliğini çektiği gol ve golcüydü.
O iki hedefi de çok kolay harcadı. Neyse ki Türkiye Kupası var ve onunla avunmaya çalışacak. Ancak tüm bunlar olurken şimdi ortaya dilim pek varmıyor ama başka bir hedef çıktı. Ne de olsa Trabzonspor’da hedefler bitmez. Biri biter diğeri başlar. Şimdiki hedef kümede kalmak. Maalesef gelinen nokta bu. Dün soğuk mu soğuk bir İstanbul akşamı ve rakip Kasımpaşa. Puan cetveli ortada ve herhalde kimse bu puan cetvelini futbolculara göstermiyor. Yaklaşan tehlikenin hiçbiri farkında değil. Yine o isteksiz ve etkisiz Trabzonspor var sahada. Futbolcularda sanki sezon bitse de tatile çıksak havası var. Merak etmeyin şunun şurasında ne kaldı ki zaten. İlk dakikalarda Olcan’ın bir pozisyonu var o kadar. Koskoca ilk yarıda başka da bir şey yok. Kasımpaşa, top çeviriyor, bol bol pas yapıyor ve gol arıyor Trabzonspor ise yalnızca seyrediyor. Böyle seyrederken iki tane de gol yiyor ve kabuğuna çekiliyor.
ESKİ TAS ESKİ HAMAM
O cılız ve şuursuz ataklardan da sonuç alamayan Trabzonspor son yirmi dakikaya gelindiğinde iyice teslim oluyor ve kontrolü de kaybediyor. Ne yaptıklarını bilmeden sahada serseri mayın gibi dolaşıp duruyorlar. Öyle ki, kendilerine olan özgüvenleri bile kaybolmuş... Henrique boş kaleye bile topu gönderemiyor. Tolunay Kafkas’ın yerinde olmak istemem doğrusu. Ateşten bir gömlek giydi ve bombayı da kucağında buldu. Son haftalara girerken bu takımı nasıl toparlayacak, tahmin etmek gerçekten işi çok zor. Kasımpaşa’ya gelince ligimize renk katmaya devam ediyor.