Paylaş
◊ “Homeland”i sinema filmi yapma fikri hiç aklınızdan geçti mi?
- Hiç düşünmemiştim... Dile kolay, tam 8 yıldır hayatımızın merkezi bu dizi. Ekipteki herkes özenle ve gayretle çalışıyor. Bu kadar başarılı bir projenin parçası olduğumuz için minnettarız. Fakat artık farklı maceralara, farklı hikayelere yönelme vakti geldi galiba...
◊ Ben yedinci sezonu izlemeye yeni başladım. Diğer sezonlardan daha farklı geldi bana. Sizce neden böyle hissetmiş olabilirim?
- Bizim dizi her yıl kendini yeniden yaratıyor. Farklı lokasyonlara gidiyoruz, farklı ekiple çalışıyoruz ve yazar ekibimiz gerçek dünyada olan biten olayları çok iyi gözlemliyor. Bu durum diziye daha çok akıcılık ve değişkenlik veriyor. Ayrıca Carrie bu sezon alışkın olmadığımız bir işe yöneldi ve ücret almadan avukatlık yapmaya başladı. Sanırım bu da farklı bir ton getirdi diziye.
◊ Yeni sezonda neler olacak sizce? İpucu alabilir miyiz sizden?
- Kimse bilmiyor. İnan hiçbir bilgim yok.
YAŞLANDIKÇA KİLOLARI DAHA AZ UMURSUYORUM
◊ Dizi sona yaklaşırken, kariyerinizde yeni bir sayfa açmaya hazır mısınız?
- Sanırım... Çok uzağı hayal edemem, hâlâ koca bir 8’inci sezon var önümüzde. Bunu son sezon olarak görüyoruz ama belli de olmaz, sonuçta karar veren kişiler biz değiliz. Soruna dönersem; biz oyuncular her zaman, her rolde bir dönüşümüz içerisindeyiz. Bizim mesleğimizin tek değişmez yanı bu. Ben de hazırım tabii ki dönüşüme.
◊ Peki hamileliğiniz, 8’inci sezon çekimlerini nasıl etkileyecek?
- Normalde çekimlere hep ağustos ayında başlarız ama bu kez ocak ayında başlayacağız. Hem benim kendime gelmem için vakit olacak hem de yazarlar daha geniş zamana sahip olacak.
◊ Nasıl geçiyor hamilelik?
- Oldukça şanslıyım, çok rahat geçiyor. Ama bu kez daha yoğun hissediyorum.
◊ Doğumdan hemen sonra hamilelik kilolarından kurtulmanız gerektiği yönünde bir baskı hissediyor musunuz?
- Yaşlandıkça daha az umursuyorum sanırım. Doğumdan sonra “Homeland”in çekimleri başlayana kadar 4-5 ayım olacak. Bu uzun bir süre. Üzerimde bir baskı hissetmiyorum ama o zamana kadar da hazır olmak istiyorum tabii ki.
◊ Set aralarında örgü ördüğünüz haberleri çıkmıştı. Bu hobiye devam ediyor musunuz?
- Evet... Sette deliler gibi örgü örüyordum. Bu sene asistanım da bu konuda bayağı iyiydi, ondan bir sürü yeni şey öğrendim. Öğrendikçe de heyecanlandım açıkçası...
BU SEKTÖRDE FİTİL ATEŞLENDİ BİR KERE
◊ Dizi ve sinema sektöründe kadın oyuncular, erkek oyuncularla aralarındaki kazanç eşitsizliğine karşı büyük bir mücadele başlattılar. Bu adil olmayan durumdan sizin hiç etkilendiğiniz oldu mu?
- Başarılı bir dizinin parçası olmanın yanı sıra harika patronlara sahibim. En baştan beri hem saygılı hem de cömert davrandılar. Tabii haklarımı koruyan çok da iyi bir ajansım var... Yine de eşitsizliğe karşı bu boyutta bir mücadele başlatılması hepimizi mutlu etti.
◊ Peki cinsel istismara karşı başlatılan “Me Too” ve “Time’s Up” kampanyaları hakkında ne söylemek istersiniz? Bu iki hareketle başlayan değişim devam edecek gibi görünüyor...
- Değişimin kuvvetli bir şekilde başlaması güzel... Artık herkes daha dürüst. Sektörde yıllardır var olan ama kimsenin dile getirmediği, herkesin görmezden geldiği birçok sorun ortaya çıktı. Düşünsene yüzlerce yıllık bir düzen bozukluğundan bahsediyoruz. Her şeyin istediğimiz noktaya gelmesi için zamana ihtiyacımız var. Sabırlı olmalıyız. Fitil ateşlendi bir kere. Şu anda bunların konuşulması bile bizim için hayati önem taşıyor.
TV iZLEMEYE VAKiT YOK
◊ Rol aldığınız diziyle tüm dünyada insanların evlerine konuk oluyorsunuz. Peki siz neleri izliyorsunuz?
- Televizyona iş yapmanın ironisi; televizyon izlemeye vakit olmaması! (Gülüyor) Ama bu ara eşimle (Hugh Dancy) “Atlanta”yı severek izliyoruz. Eşim şimdi “Pose”u izlemeye başlamış bensiz. Harika olduğunu söyledi. Sanırım ben de “Pose”u izlemeye başlayacağım.
◊ Hugh Dancy de sizin gibi oyuncu. Birlikte katılacağınız önümüzdeki ilk tören; Emmy. Nasıl bir kırmızı halı çiftisiniz?
- Harika bir stil danışmanım var. “Homeland”in çekimlerinden dolayı çoğu zaman ödül törenlerine dünyanın farklı bir yerinden uçup geliyorum. Uykulu gözler ve jet-lag halimle direkt stilistim Petra’nın stüdyosuna gidiyorum. Her şey hazır halde beni bekliyor oluyor. Kendi kendime yapmam mümkün değil.
◊ Peki ya eşiniz?
- Hugh giyinmeyi çok sever. Akıl almayacak kadar çok smokini var. Umarım oğlumuz Cyrus bir gün onları kullanır, ziyan olmalarını hiç istemem!
4 YAŞINDAKi ERKEK ÇOCUĞU KIZ KIYAFETLERi GiYMEK iSTERSE
◊ Bu arada bağımsız bir sinema filmi çektiniz. “A Kid Like Jack” oldukça hassas bir konuya sahip. Biraz bu filmden bahsedebilir miyiz?
- Tabii... Jake, 4 yaşında zeki bir çocuk. Arabalar ve pantolonlar yerine oyuncak bebeklerle oynamayı ve etek giymeyi seviyor. Biz de Jim Parsons ile Jack’in anne-babasını oynuyoruz. Ben de New York’ta yaşayan bir anneyim ve filmi çekerken benim oğlum da 4 yaşındaydı. Konu çok insani, bir o kadar da karmaşık. Böyle hikayeleri çok sık izlemiyoruz. Ayrıca bir şeyi belirtmeden edemeyeceğim; filmde vurgulanan şey çocuktan ziyade böyle bir durumla karşılaşan anne-babanın ne yapacağı üzerine kurulu...
◊ Jack’i oynayan çocuk oyuncu Leo James Davis, rolüyle aynı eğilimde olan bir çocukmuş doğru mu?
- Evet, doğru. Annesiyle babası sette her gün bizimleydi. Jake’in özelliklerine sahip bir çocuk seçilmek zorunda değildi ama öyle olması çekimlerde çok işimize yaradı. Biliyorsun çocuk oyuncularla ilgili çok katı kanunlar var. Leo çekim yapma modunda olmadığı zamanlar için başka bir çocuk oyuncumuz vardı. O çocuk etek ve elbise giymekten nefret ediyordu. Nasıl zorlandığımızı bir düşünsene... Bu arada ailesi, Leo’nun kız kıyafetleri giyme eğiliminden dolayı başlarına gelen korkunç bir olayı paylaştı. Anlatayım mı?
◊ Evet, lütfen...
- Leo’nun gittiği anaokulunun müdürü, onun kız kıyafetleriyle okula geldiğini fark edince evde çocuğa yanlış davranıldığını düşünmüş ve evlerine polis yollamış. Düşünebiliyor musun, aileyle konuşmamış bile! Kendi önyargılarıyla ailenin korkunç bir deneyim yaşamasına sebep olmuş. Sonra Leo’yu okuldan almak zorunda kalmışlar zaten...
NASIL BiR ZENGiNLiĞE SAHiP OLDUĞUMUZUN FARKINDA DEĞiLiZ
◊ “Homeland”e dönelim. Dizide canlandırdığınız Carrie karakterinin psikolojik bir rahatsızlığı; bipolar duygu durum bozukluğu var. Birçok kişi, sizin bu hastalığı çok doğru şekilde yansıttığınızı söylüyor. Neler söylemek istersiniz bununla ilgili?
- Bunu çok ciddiye alıyorum. Dizi gerçek hayatın abartılmış hali belki ama bu hastalığı olabilecek en gerçek haliyle yansıtmaya çok önem veriyorum. Biz sağlıklı insanlar, nasıl bir zenginliğe sahip olduğumuzun farkında değiliz. Onlar için sağlıksız insanlar demiyorum tabii ama günlük hayatlarında istikrarlı olabilmek ve rutinlerini yaşayabilmek için çaba sarf etmeleri gerektiğinin farkındayım. Bütün bunları performansıma yansıtmaya çalışıyorum. Onlara herhangi bir saygısızlık yapmak istemiyorum.
Paylaş