Paylaş
◊ Filmde canlandırdığınız Debbie karakteri, Ocean Danny’nin kardeşi. Ocean’ı oynayan George Clooney ile Debbie hakkında konuştunuz mu hiç?
- George ile uzun zaman önce ortak bir arkadaşımızın partisinde konuşmuştuk. Ortak noktamız, filmin özündeki eğlenceli ruhu yansıtmak istememizdi. Gerçi onlar çekimlerde daha çok eğlendiler. Biz onlar gibi Vegas’ta, içinde bar olan bir sette çekim yapmadık. (Gülüyor)
◊ İki kardeşi karşılaştırırsak; Debbie’de olup Danny’de olmayan bir özellik var mı?
- Memeler! (Gülüyor) Şaka şaka... İkisi de hırsız ve birbirlerine çok benziyorlar. Sürekli “Nereden ne çalabiliriz” planı yapmakla meşguller. Akşam yemeğine gittiklerinde, yemek yerken hesabı ödemeden çıkmayı planlayan tipler. George filmde karizmatik, sakin, elegan ve cool bir hırsızdı. Ben de daha cool görünmeyi ondan öğrendim.
◊ Erkek merkezli bir seride roller değişti, yeni film kadınların macerasını anlatıyor. Çekimler sırasında izleyicinin ne tepki vereceğini düşündüğünüz ya da endişe ettiğiniz anlar oldu mu?
- Ben bir kadın oyuncu olarak yaptığım her filmde panik oluyorum. Çünkü kadının merkezde olduğu bir film iyi iş yapmazsa ya da kadın oyuncunun performansı beğenilmezse, bizler basamakları yeniden tırmanmakta zorlanırız. Erkeklerde böyle bir sorun yok...
İYİ YATIRIMCIYIM PARAMI RİSKE ETMEM
◊ Ünlü bir mücevher firması, filmdeki gibi 150 milyon dolarlık bir kolyeyi size hediye etse, ne yaparsınız?
- “Umarım vergisini de ödemişsinizdir” derim! (Gülüyor) Ne yaparım; sanırım parçalara ayırır, aileme ve arkadaşlarıma dağıtırım. Bir kısmını da kızım Laila için saklarım... Gerçekçi olalım; bana 150 milyonluk kolye hediye etmeyecekler ama saat hediye ederlerse takarım. (Gülüyor) Zaten öyle pahalı kolyeler kraliyet ailesi üyelerine yakışıyor, bizler de zaten onları pahalı takılarla görmek istiyoruz. Normal insanlar toplumda o takıları nerede takacak, nasıl dolaşacak? Filmler bu yüzden var işte...
◊ Biri size 150 milyon dolar nakit verse ne yaparsınız?
- Emlak yatırımı yaparım. İyi yatırımcıyımdır. Paramı riske etmem, çünkü kazanmak için çok çalışıyorum.
◊ Nasıl bir takım liderisiniz?
- Bence iyi ve adil bir takım lideriyim. Takımdakileri bir arada tutup birlikte parlamalarını isterim. Ama üyelerden biri öne çıkarsa da kendimi kaybetmiş gibi hissetmem. Aksine onların başardıklarını görmek beni mutlu eder.
MEĞER TAŞIDIĞIM YÜK BANA AİT DEĞİLMİŞ
◊ Sizce profesyonel hayatınızın dönüm noktaları hangi işlerdi?
- Bir sürü var ama iz bırakanlar hangileri dersen; fark edilmemi sağlayan filmler “Speed” ve “While You Were Sleeping” oldu. Hayatımda etkisi olan olayları “dönüm noktası” olarak isimlendirmeyi sevmiyorum.
◊ Neden?
- Ben normalde planlı bir insanım. Elimde olsa tüm hayatımı planlarım. Ama ne derler; biz plan yaparken Tanrı yukarıdan gülermiş. Benim hayatımda da aynen öyle oldu. “Kilometre taşları” dediğimiz tüm o filmler benim planlamadığım zamanlarda ortaya çıktı.
◊ Siz isimlendirmeyi sevmeseniz de özel hayatınızda sizi en çok etkileyen olayı anlatır mısınız?
- Kim olup kim olmadığımı çözmem, en önemli kişisel kazanımım oldu. Çok geç anlayabildim bunu. Son 5 yıldır da kendimi dinlemeye başladım. Meğer taşıdığım yük bana ait değilmiş, tırmanmaya çalıştığım dağ benim değilmiş. Bunları anladıktan sonra bazı şeyleri umursamamayı öğreniyor ve iyi hissediyorsun.
NE YAPARSAN 10 KATINI YAŞARSIN
◊ İntikam duygusu taşır mısınız?
- Hayır, çünkü “karma”ya inanıyorum. Ne yaparsan, 10 katını yaşayacağını düşünüyorum. Ayrıca intikam planları ne zaman yolunda gitmiş? Öç almayı 10 kere planlarsın, 9’u tutmaz, 10’uncusu belki tutar. O yüzden gerek yok uğraşmaya. Affedip hayata devam etmek lazım.
MÜCEVHERLER ARKADAŞIN YERİNİ TUTMAZ
◊ “Ocean’s 8” filminde çok pahalı bir mücevher çalıyorsunuz. Geçmişte Marilyn Monroe da pırlanta için “Bir kızın en iyi arkadaşı” yorumunu yapmış. Siz de onunla aynı fikirde misiniz?
- Hayır, değilim! Ben “Kızların en iyi arkadaşı emlaktır” diyorum. (Gülüyor) Tamam, pırlanta görünce benim de gözlerim açılıyor ama kullanmıyorum ki. Mücevherler göz kamaştırıcı, klasik ama asla gerçek bir arkadaşın yerini tutmaz.
BiZ KADINLAR ÇOK ZEKiYiZ
◊ Son dönemde Hollywood dünyasındaki kadın hareketleri, kadınların sektördeki yerini olumlu etkiledi. Böyle kadın merkezli filmlerin önemi daha da arttı. Sizce bu konunun artık sorun olmadığı bir gelecek mümkün mü?
- Bir şeyler iyi yönde değişti. Artık geri dönemeyiz, gördüklerimizi görmezden gelemeyiz. Kadın olarak göz ardı edilmek beni özel hayatımda hiç rahatsız etmez. Aksine dışarıdayken tanınmamak, dikkat çekmemek için elimden geleni yaparım. Ama profesyonel hayatımda durum farklı. Göz göre göre daha az önemsenmek, insanın umudunu kırıyor. En çok kalbimi kıran da bu durumu kadın olduğumuz için yaşıyor olmamızdı. Filmdeki tüm rol arkadaşlarım da bu durumu mutlaka yaşamıştır. Ne kadar acı...
◊ Kadın olmanın zorluklarını konuşuyoruz hep. Peki ya kadınların keskin zekası ve her şeyin üstesinden gelebilme kabiliyetleri?
- Evet, çok zekiyiz. Zor durumlardan daha kolay sıyrılırız. Gerektiğinde lafları güzel çeviririz ve hoşlanmadığımız durumları manipüle etmekte üstümüze yoktur. İyi gözlem yaparız, aynı anda üç-beş işin üstesinden geliriz... Bu liste böyle uzar gider.
RAHAT ANNE OLMAYI ÖĞRENMEM GEREKİYOR
◊ İki çocuk evlat edindiniz. Annelik, kendiniz hakkında bilmediğiniz neleri gösterdi size?
- Çok sabırsızmışım! Ben kendimi rahat ve sabırlı zannederdim. Meğer hem sabırsız hem de çok kolay “hayır” diyen bir insanmışım.
◊ Çok mu “hayır” diyorsunuz çocuklara?
- Onlar için sürekli endişe ediyorum. “Acaba güvendeler mi”, “Doğru şeyi yapacaklar mı?” derken “hayır” demek alışkanlık haline geldi. Onların “Anne” ile başlayan cümlelerinin arkasından soru geleceğini anladığım anda “hayır” demeye başlıyorum. Kendimi durdurmam lazım. İyi çocuklarım var, akıllılar, doğru ile yanlışı ayırabiliyorlar. “Lütfen” ve “teşekkürler”in nerede kullanılacağını bilecek kadar nazik, empati kurabilen çocuklar. Biraz daha rahat bir anne olmayı öğrenmesi gereken benim.
◊ Anlaşıyorlar mı birbirleriyle?
- Bazen birbirlerini öldürmek istiyorlar ama aslında birbirlerini çok seviyorlar. Biri diğerini bana karşı savunuyor mesela. Anne olarak hoşuma giden bir durum benden bağımsız olmaları. Çünkü ben bu dünyadan gittikten sonra bile birbirlerine destek olacaklar.
HER ZAMAN ALMANYA’YI DESTEKLEYECEĞİM
◊ Anneniz Alman, babanız da Alman asıllı Amerikalı. Hiç Alman yönetmenlerden Almanca oynayacağınız bir film teklifi aldınız mı?
- Aldım ama çok değil. Hatırlamıyorum bile hangi iş için teklif geldiğini.
◊ Dünya Kupası’nda Almanya’yı mı destekliyorsunuz?
- Her zaman... Go Almanya!
◊ Çalışmayı hayal ettiğiniz bir yönetmen var mı?
- Benimle çalışmak isteyen herkese açığım. Sürekli yeni yönetmenler çıkıyor, bazı genç yönetmenler öyle işler yapıyorlar ki aklımı başından alıyorlar.
Ama “Ocean’s 8”in basın turları biter bitmez eve gideceğim ve tüm yazı çocuklarımla geçireceğim. Bakalım sonbaharda neler olacak...
Paylaş