Bahar Çuhadar

İyi aile yoktur!

25 Ocak 2020
‘Fanatik’, komedi formu içinde bizi ‘Aile ne için vardır’, ‘Bir çocuğu kim yetiştirir’ gibi sorularla baş başa bırakmaya niyetli. Oyunculuk ve reji tercihleri düzenlenirse niyetine tam olarak erişeceğine şüphe yok...

FANATİK (BEŞ ÜZERİNDEN ÜÇ YILDIZ)Yazan: Michael Önder
Yöneten: Çağrı Şensoy
Oyuncular: Neslihan Arslan, Nurhan Özenen, Salih Bademci
Ne zaman, nerede: 27 Ocak Pazartesi, 20.30’da Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde,
8 Şubat Cumartesi 20.30’da Kenter Tiyatrosu’nda.
Bilet fiyatı: 79 ve 59 lira
Süre: 90 dakika

Yazının Devamını Oku

90’larda kız çocuğu olmak...

18 Ocak 2020
Oyuncu Pınar Göktaş kendi ilkgençlik yıllarından başlayarak aşkı, cinselliği keşfedişini, 1990’lar Türkiye’sinde orta halli bir ailenin kızı olarak büyürken geçtiği yolları naif ama olabildiğince açık ve gayet eğlenceli bir dille anlatıyor. ‘Öyle Şeyler Yalnızca Filmlerde Olur’daki hikâyeler, aynı yılları devirmiş kadınlara çok tanıdık gelecek.

Sahnede 30’larında, genç bir kadın. Biraz heyecanlı; heyecanlı olduğunu da seyircisinden gizlemeden giriyor söze. “Biraz swing yapıp rahatlayacağım” diye başlıyor; bize sesleneceği, sahne işlevi gören dar platformun üzerinde birkaç figürle ısınıyor. Pınar Göktaş, kendi hikâyesini anlatmak üzere bu sahnede. En baştan samimi bir atmosfer yaratmak istiyor. Stand up’çıyla anlatıcı-oyuncu arasında gidip gelecek bir saatlik süre boyunca.
‘Öyle Şeyler Yalnızca Filmlerde Olur’, orta halli bir işçi ailesinin çocuğu olarak Samsun’da geçen çocukluk yıllarından konservatuvarı kazanıp İstanbul’a geldiği 20’li yaşlarına uzanan kişisel bir anlatı. Şule Ateş’in yönettiği bu tek kişilik, sade, naif ama olabildiğince açık oyunda Göktaş, romantik aşk arayışı ve cinselliği keşfedişine dair seyirciye tanıdık gelecek, yarı yaşanmış-yarı kurmaca küçük hikâyeler anlatıyor.

(5 üzerinden 3 yıldız) 
Tarkan şarkılarıyla mükemmel sevgili arayışı
Bir anlamda 90’lar Türkiye’sinde, ortalama bir aileye doğmuş bir kız çocuğunun büyüme hikâyesi bu. Çocukken izlediği ‘Notting Hill’ filminin peşinde ‘kendi Hugh Grant’ini’ aramasıyla başlayan anlatıyı Göktaş, çocukluk ve ilkgençlik yıllarının fon müziği olan Tarkan diskografisiyle biçimlendirmiş.
Tarkan’ın her yeni albümü, her yeni imajı oyunda, oyuncunun hayatındaki o mükemmel uyumu yakalamayı hayal ettiği yeni sevgili arayışının açılışını yapıyor.

Yazının Devamını Oku

Çok uzak, fazla yakın bir park...

11 Ocak 2020
Büyük bir şehrin, gündüz hepimize tanıdık, geceleriyse bir o kadar uzak gelecek bir parkında geçiyor hikâye. ‘Sahibinden Kiralık’, şiddet ve cinsellikle örülü sert hayatlara son derece soğukkanlı ve titiz bir bakış atan, vurucu bir anlatı.

Şunu itiraf etmeliyim ki oyunu görmeden metni okuduğumda ‘Sahibinden Kiralık’ı melodram yüklü, hatta biraz arabesk bulmuş, ‘biriken’in nasıl bir sahneleme yapacağını merak etmiştim. Oyunun yazarı Özen Yula, insanı kalbinin kuytu köşelerinde dolaşmaya çıkaran bir kalem. 2000’ler gibi erken bir tarihte (ele aldığı konu itibariyle öncü diyebileceğimiz bir metin) yazdığı ‘Sahibinden Kiralık’ yine de bende ağır bir his bırakmıştı.
Oyundan çıktığımdaysa aklımdaki önyargılar uçmuştu. Parklarda bedenlerini ‘kiralayarak’ bir tür hayatta kalma savaşı veren bu genç erkekler ve hikâyede yerini alan tek genç kadının anlatısı, Özen Yula ve ‘biriken’ ekibinin müthiş bir buluşması olarak karşımdaydı. Ekip, sahneleme tercihlerinden oyunculuk biçimlerine, hikâyeyi kusursuza yakın bir soğukkanlılıkla ele almıştı.

Buranın kendine
ait kuralları var
Büyük bir şehrin, gündüz hepimize tanıdık, geceleriyse bir o kadar uzak gelecek bir parkındayız. Erkek karakterler ve parkın bir diğer sakini genç kadın arasındaki cinsellik, şiddet ve pazarlıklarla dolu, bıçak sırtı ilişkilerden bir kesit izlediğimiz.
Buranın kendine ait kuralları, o kurallardan azıcık sapınca ödenecek sert bedeller var. Sahnenin gerisindeki büyük ekranda bir park manzarası görüyoruz. Adnan, Sadık, Oruç, Simay, Ferhan, Korhan’ı canlandıran oyuncular manzara önündeki bank civarında anlatıyor hikâyelerini.

Yazının Devamını Oku

Şehirli, beyaz yakalı ve arayışta!

4 Ocak 2020
Anti-romantik komedi ‘Aşk Geçmişim’, hitap ettiği seyirci kitlesinin, oyunun hemen her anında kendisini bulacağı bir hikâye. Şehrin beyaz yakalı yalnızlarının ruh hali, eğlenceli ve ustalıklı bir dille sahnede.

AŞK GEÇMİŞİM (BEŞ ÜZERİNDEN ÜÇ BUÇUK YILDIZ)
(PANGEA&TATLI EKŞİ TİYATRO)
Yazan: D.C. Jackson
Yöneten: Tuğrul Tülek
Oyuncular: Şebnem Bozoklu, Melisa Doğu, Rıza Kocaoğlu
Ne zaman&nerede: 11 Ocak Cumartesi, 16.00 ve 20.30’da, Caddebostan Kültür Merkezi’nde.
Bilet fiyatları: 110 ve 99 lira

Yazının Devamını Oku

2019’da sahneden hayata taşanlar

28 Aralık 2019
2019’da tiyatroda tabiri caizse bir ‘patlama’ya şahit olduk. Bağımsız ekiplerin oyunlarına çok sayıda prodüksiyon tiyatrosu da eklendi, tek kişilik çarpıcı performanslardan özgün metinlere bir dolu iş, sahneleri doldurdu. İşte geçen bir sene içinde izlediğim ve kalbimde yer edinen ilk 10 oyun...

1-Io / Studio OyuncularıŞahika Tekand’ın kaleminden özgün bir tragedya. Cesur, feminist, insanlığı eleştirel akla davet eden, iktidarın zorbalığına karşı isyan ihtimallerini anımsatan bir anlatı. Tekand’ın imzası ışık/hareket/ses rejisinin etkileyici bir örneği... ‘Lanetli’ Io’nun yazgısını değiştiren bir metin. İçinizden “Zeuslar da korkar ve yenilebilirler” dedirtmeye kadir bir oyun... 2019’da izlemeniz gereken, “Ne tragedyalar ölür ne de tiyatro” dedirtecek bir yapıt...
2-Nihayet Makamı / Altıdan Sonra
Kadınların kalbinden, kadınların elinden çıkan bir oyun. Burçak Çöllü’nün yazıp yönettiği, ayrıca şarkılarını yazıp bestelediği ve sahnede tanburuyla icra ettiği ‘Nihayet Makamı’ 1918’in işgal altında İstanbul’una bir yolculuk. Şaire Şehvar Hanım ile yardımcısı Sabriye arasındaki ilişkinin dantel gibi işlendiği metin, müzik, reji ve çok iyi oyunculuklar eşliğinde kalbinizde zarif bir hat açacak...
3-Kader Can / BamMurat Mahmutyazıcıoğlu’nun, kuşağının en iyi kalemlerinden biri olduğunu, Deniz Karaoğlu’nun da sahnede sizi asla hayal kırıklığına uğratmayacağını bir kere daha ispatladığı tek kişilik bir oyun. Başka türlü bir erkeklik, yalnızlık, büyüme/me, isyan, eksiklik, anne-oğul, yoksulluk, askerlik öyküsü... Metnin, rap’in ve oyuncunun ritmini nabızlarınızda hissedecek, kendinizi akışa bırakacaksınız.
4-Dansöz / Mek’an Sahne

Şamil Yılmaz’ın kaleme aldığı metin, Sezen Keser’in performansından tek kişilik unutulmaz bir gösteri. ‘Bakma biçimlerimize’ dair küçük bir manifesto girişimi... Kenar mahalleden bir kızın, Meryem’in; içinde büyüyen dans ateşiyle ve etrafını saran acımasız/kaba/erkek diliyle şekillenen hayatından çarpıcı bir kesit. Keser, bedeni, bakışları ve sesiyle Meryem’in zorlu dünyasını, hem sertçe hem de zarifçe seriyor önümüze.

Yazının Devamını Oku

Bu lanet kuşun ‘Martı’yla bir alakası yok!

21 Aralık 2019
Kadıköy Theatron, ‘Stupid F**king Bird’de Çehov’un ‘Martı’sını eğlenceli bir dille yeniden inşa ediyor. 120 yıllık bu aşk altıgeninin meşhur karakterleri, bu kez kendileriyle de dalga geçerek sahnede.

STUPID F**KING BIRD  (BEŞ ÜZERİNDEN ÜÇ YILDIZ)
Yazan: Aaron Posner / Yöneten: Behiç Cem Kola
Oyuncular: Gizem Katmer, İlkay Türkoğlu, Korhan Soydan,
Müfit Çağlayan, Uğur Baran, Tarçın Çelebi.
Ne zaman, nerede: 28 Aralık Cumartesi, 20.30, Kadıköy Theatron.
Süre: 90 dakika / Bilet fiyatları: Tam 60, öğrenci 40 lira.

Anton Çehov’un ‘Martı’sını nasıl bilirsiniz?

Yazının Devamını Oku

‘Sahibini’ ele geçiren bu kuklayla tanışmalısınız!

14 Aralık 2019
‘Tanrı’nın Eli’nin en güçlü yönü, Barış Gönenen’in kuklasıyla kurduğu yaşayan ilişki. Şimdiden sezonun en iyi oyunculuk gösterilerinden biri. Oyunun belli ki din kurumunun Amerikan toplumundaki yerine dair vurucu bir sözü var ama bu bize tam manasıyla temas edemiyor.

Zaman içinde kat ettiği yola tanıklık ettiğiniz bir oyuncunun yeni performansı, seyirci/eleştirmen olarak avucunu kaşındırıyor insanın. Yaklaşık 15 senedir takip edip de ismini, sesini, oyunculuk tarzını aklıma özellikle not ettiğim isimlerin hemen hepsinin yola el arttırarak devam ettiğine tanıklık ettim. Ve bu nefis bir duygu!
Bu küçük girizgâhı, size Barış Gönenen’i takdim etmek için yaptım. Rol aldığı herhangi bir oyuna ‘gözü kapalı’ gideceğimi söylediğim oyunculardan biri o. Sahnede ilk izlediğim ve aklıma o notu düşürdüğüm 2011 tarihli ‘Limonata’dan beri her seferinde bir adım daha ileri gitti. Yakın zamanda ‘Kabileler’deki sağır genç performansı ve akabinde ‘İstila’da, birkaç adım daha öteye taşımıştı kendini. Bu kez sağ koluna geçirdiği el kuklasıyla, sezona çarpıcı bir performans hediye ediyor.
Yer yer sert ama eğlenceli sahneler
Two Two Production&ŞAFT yapımı ‘Tanrı’nın Eli’, ABD’li Robert Askins’in kaleminden, Kerem Pilavcı’nın Türkçeye çevirip rejisini üstlendiği bir oyun: Hıristiyanlığı, kilise kurumunu, dinin gündelik hayata etkisini satirik bir dille eleştiriyor.

Yer yer sert ama eğlenceli sahnelerle...
Üç genç; Jason, Jessica ve Timothy’nin devam ettiği, kilise bünyesindeki kukla atölyesindeyiz. Atölyenin yürütücüsü, eşinin ölümünün ardından oğluyla yalnız kalmış dindar kadın Margery, Jason’ın annesi... Denklemde bir de Papaz Greg var. Jason’ın hayatındaki karakterleri Şenay Gürler, Alp Özbayram, Şencan Güleryüz ve Cansu Diktaş’tan izliyoruz. Bu beşli, el kuklalarına ilahiler söyletip bir yandan da gençlerin dertlerine dinin ‘yardımıyla’ destek olmaya niyetlenen atölyede buluşuyor. Margery’nin oğlu Jason’ın ‘Tyron’ adını verdiği kuklasının ‘şeytanlaşarak’ Jason’ı ele geçirmesinin ve bu durumun Jason’ın diğerleriyle ilişkisine etkisini izliyoruz.

Yazının Devamını Oku

Sahi, nasıl başlamıştı bu hikâye?

7 Aralık 2019
Çağının en parlak tiyatro insanlarından Lübnan asıllı Wajdi Mouawad’ın ‘Yangınlar’ı Murat Daltaban rejisiyle sahnede. İç savaşın ardından Lübnan’dan Kanada’ya göçmüş bir annenin, köklerinin peşinde Ortadoğu’ya dönen ikizlerinin hikâyesini canlandıran Nilüfer Belediyesi Kent Tiyatrosu ekibi, seyircinin yüreğine ağır bir taş bırakacak.

YANGINLAR / NİLÜFER BELEDİYESİ KENT TİYATROSU (BEŞ ÜZERİNDEN ÜÇ BUÇUK YILDIZ)
Yazan: Wajdi Mouawad Yöneten: Murat Daltaban
Oyuncular: Adem Mülazim, Ayşe Gülerman, Barış Ayas, Batuhan Pamukçu,
Gökhan Kum, Melisa İclâl Yamanarda, Mesut Özsoy, Oğulcan Arman Uslu,
Oğuzhan Ayaz, Pınar Hande Ağaoğlu, Zeynep Çelik Küreş.
Ne zaman, nerede: 13, 14, 20 Aralık saat 20.00’de,

Yazının Devamını Oku