Paylaş
MUHTEMELEN Sayın Başbakan’la aynı gün Torba kıyılarındaydık.
Kendisi denizden, ben karadan. Kendisi görevi gereği tebdili kıyafet, ben görevim gereği parmak arası, şort, kamera, lap top, tablet, şnorkel.
Dün, Sevgili Banu Şen’in kaleminden, tebdili kıyafet gezinin Bodrum’da yarattığı tsunami’yi okudunuz benim gibi merakla. Bugünse benim Bodrum’a bu kadar yakın olup da bu kadar sükûnet sahibi olduğuna inanamadığım Torba notlarım var.
Sayın Başbakan, Bodrum’daki 30 yıl önceki hükümetin başlattığı, bugünkü bakanlığın imara açmaya devam ettiği Bodrum kıyılarını neden Torba’dan gezmeye başladı bilemedim, çünkü Torba, Bodrum’un belki de en bozulmamış beldelerinden biri. (Örneğin, Torba’dan çıkıp arabasının burnunu Bodrum merkeze doğru çevirdiğinde, Güvercinada üzerine bir hilkat garibesi gibi kondurulmuş, kazulet, beton yığını otel enkazını görmeden geçmesi imkansız bir insanın). Neyse, biz yine de konumuza dönelim... Torba.
Halkı ile barışık bir belde
Torba, Bodrum’un eski hali gibi. Evet tüm sahil şeridi oteller tarafından çevrilmiş durumda, ancak bir farkla. Bu otellerin hepsinin ister gündüz, ister gece, Torbalıların otelin ortasından geçerek yürüyüş yapmasına olanak sağlayan halka açık patika yolları var. Yani, ister 5 yıldızlı, ister butik olsun hiç bir otel kendini halka kapatmamış. Ortasından elinizi kolunuzu sağlayarak geçiyor, isterseniz havlunuzu iskelelerine bırakıp denize girebiliyor ya da bir şeyler içebiliyorsunuz. Eğer ki, şezlong ve şemsiye isteyecek olursanız o zaman bunlardan faydalanmak için bir ücret ödüyorsunuz. Hatırlarsanız, ne Çeşme’de, ne de Bodrum’un bir çok başka koyunda bu otellerin içinden yürümek, şezlong, şemsiye kullanmasanız da denizinden faydalanmak imkansız. Torba’da, ben en azından kendi adıma böyle bir yasakla karşılaşmadım. Tebdili kıyafet otellerin içinden yürüyerek, kah denize girip kah fotoğraf çekerek tüm sahil şeridini adım adım dolaştım. “Buradan denize girmek yassah hanfendüü” tadında hiç bir engellemeye rastlamadım.
Yapmadan dönmeyin
• Sahil boyunca sıralanan iskelelerden ya da çakıl taşlı plajlardan denize girmeden,
• Yengeç Restoran’ın 2 kişi 120 TL olan balık mönüsünü denemeden,
• Yengeç Sanat Atölyesi’ndeki seramikleri ve tabloları görmeden,
• Torba sahilinde, 30. yılını kutlamaya hazırlanan, yılların efsanesi Taksim Sanat Evi’nin Bodrum şubesi olan Torba Sanat Evi’nde bir akşam canlı müzik dinlemeden, sokağa taşan sohbetlerden birine katılmadan,
• Torba sahilinden çıkıp kuzeydeki ormana doğru tırmanan yürüyüş yolunda sabah koşusu yapmadan,
• Koyun sonuna doğru renkli tahta masa ve sandalyeler ile bezenmiş Gonca Balık’ta ızgara ahtapotun tadına bakmadan,
• Casa Dell Arte’de 14 Ekim’e kadar açık olacak heyecan verici Muzaffer Akyol sergisini gezmeden DÖNMEYİN.
Yarın: Paranın inşa edemeyeceği bir sanat oteli... CASA DELL ARTE
Paylaş