Paylaş
BAŞLIK Rus Türkçesi, anladığınız üzere... Moskova’dan döndüm, sinir içerisindeyim. Bugüne dek burun kıvırdığım Ruslar dünyanın en güzel şehirlerinden birini yapmış iyi mi! Sözüm belli bir kişiye ya da partiye değil. Sözüm topumuza. Malum, belediye seçimleri yaklaşıyor. 18’i devirmiş her T.C. vatandaşı altından kıymetli partilerin gözünde. Bir tanecik oyum var madem, kime harcayacağımı söyleyeyim.
Oyum bana park yapana: Bakınız sadece Moskova merkezindeki park sayısı 60’ın üzerinde! Bulduğu her meydana, köşe başına park dikmiş adamlar. Üstelik yüzyıllardır... Parkı da iki cılız ağaç bir kuru bankla bırakmamışlar. Heykeller, sanat galerileri, kafeler, bisiklet yolları gırla... (Bu ay itibariyle emlak fiyatları bakımından dünyanın en pahalı kentlerinden biri olan Moskova’da, yıkılan bir otelin paha biçilemeyen arazisine de park yapma kararı alınmış. Peeeh!)
Oyum hayat biçimime karışmayana: Asmalı’da içki içilmesin diye masaları kaldıran zihniyetle de, metroda ayar veren anonsçu belediyeyle de ve bunlara karşın başını örtenin örtüsüne karışanla da işim olmaz! Herkes ne zaman inandığı şekilde yaşayacak bu ülkede ve o ülkenin yerel yönetimleri de buna saygı gösterecek o zaman inanacağım politikanıza, siyasetinize...
Oyum rant uğruna ağaç kesmeyene: Siz biliyor musunuz ki, kıyı Ege’nin ağaçları kıyın kıyın kesilmekte. Akyaka’da, Fethiye’de, Çanakkale’de bildiğin talan var. Çaktırmadan ya da çaktırarak gidiyor ağaçlar. AKP’si, CHP’si fark etmiyor.
Oyum beni karayoluna mahkum etmeyene: Moskova Metrosu o kadar büyük ki, kaybola kaybola, “Gözünü sevdiğimin Türk metrosu” dedim içimden. Bir uçtan girip öbür uçtan çıkıyorsun. Çünkü topu topu 1, en gelişmişinde bilemedin 3 hat var. Oyum, ben anneanne olmadan bana metro yüzü göstereceklere. Deniz olan şehirlerde her yere küçük iskeleler yapsa da kabul. Püfür püfür gideriz.
Oyum bisikletime saygı gösterene: Bisiklet gezi aracı değil. Ulaşım aracı. Atina’da bisikletle makamına giden belediye başkanı gördü bu deli gönül. Daha ne diyeyim! (Aziz Kocaoğlu ile bir Perşembe Akşamı Bisikletçileri turunda denk gelmişliğimiz var, bu da bir şey... İstanbul’da ise bisiklete binmek bile hayal. Ankara ne durumdasın, ses ver!)
Oyum bana daha çok spor yapma alanı yaratana: Obezitede son viraja girmiş bulunuyoruz ey halkım! Televizyonda bangır bangır, ‘Spor yapın’ kıvamlı kamu spotları! Fatma Teyze, Hasibe Teyze’yi alıp eşofmanları geçirip kapı önünde jimnastik mi yapacak? Hadi çıktı diyelim, oksijeni nereden alacak? Biraz yer açın gözünüzü seveyim.
Oyum eşine dostuna iş peşkeş çekmeyene: Hah bak işte yine parti gözetmeksizin takır takır işleyen bir kural daha memleketimde. Torna tavsiye bölümü mezununun kültür sanat müdürlüğüne, hemşirelik mezununun fen işerine baktığı bir vatanın evlatlarıyız. Yalan mı?
Oyum “Sokakta hayat var” diyebilene: Yeni dünyanın mottosu bu. Dünyanın her yerinde hayat artık sokakta güzel. Bizi AVM’lere tıktınız. Rezidanslara, plazalara hapsettiniz ama asıl hayat sokakta. Kabul etseniz de etmeseniz de bu akım gümbür gümbür Türkiye’ye geliyor (Neyse ki İzmir’e geleli çok oldu).
Oyum daha çok iş imkanı yaratana: Fabrika kurulması için o şehirdeki yatırım ya da emlak vergisini düşüren mi olur, serbest ticaret zone’ları yaratan mı olur, beyin göçünü engelleyecek acil çözümler bulan mı olur orasını ben bilmem. Ama daha fazla istihdam şart.
Oyum hükümeti yanına yaren eylemeyene: Hangi partiden olursan ol, sen belediye başkanı olduğun şehre hizmet vermekle yükümlüsün. Hükümet de sana ve şehrine sahip çıkmakla. İkili ilişkileriniz beni hiç ilgilendirmiyor. Ne yaren olmakla övün, ne de yaren olamamanın arkasına sığın.
Kısaca; 1 oyun var, akıllı ol. Türkiye’nin neresinde yaşarsan yaşa önce yukarıdaki şartları yerinme getirecek zihniyeti bul, insan gibi yaşama hakkına sahip çık. Kalanını zaten herkes yapıyor.
Önemli not: Fotoğrafta gördüğünüz bağlar, bahçeler; Moskova’nın şehrin göbeğindeki parkları, bahçeleri. Avizeli olansa sıradan bir metro istasyonu. Bilmem, derdimi anlatabildim mi?
Paylaş