Ne janti abimizdin sen

Haberin Devamı

Ne janti abimizdin sen

BAZEN ya da çoğu zaman uzaydan geldiğini düşünüyorum. Kripton’a komşu bir gezegenden ya da. Çocukluğumdan beri böyle bu. Geldin, tak tak tak her şeyi hallettin ve gittin. Hiç abartmadan. Ego nedir bilmeden. Yağmurlu gün görmeden.
Ya da buradan öyle görünüyor. Bilmiyorum. Kalbimin orta yerinden.
Okutuyorlar ya, kitaplarda masal gibi. Bunu yaptı, bunu da halletti, ha bir de arada memleketi düşmanlardan kurtardı. Nasıl oluyor da oluyor, akıl, sır erdiremiyorum. Bir bakıyorum Trablusgarp, bir bakıyorum Samsun. Arada 1. Dünya Savaşı. Anafartalar. Üzerine Kurtuluş Savaşı. Foursquere’de bile bu kadar yeri aynı anda işaretleyemiyoruz biz. Ki üzerine devrim, mevrim.
Asıl o değil de bir sürü kariyeri sayende yaptık, biliyor musun? En gidilmez okulların, en baba fakültelerini bitirdik. Makine mühendisliğini geçtim. Siyaset bilimi, atom mühendisliği filan okuduk. Koca koca adamlara kafa tuttuk. Bir kez bile benim sayemde bunların hepsi demedin. “Kızlar okusun da... Kimseye muhtaç olmasın da.” Sen olmasan o kızlar o okulları rüyalarında biraz zor görürdü de. Neyse.
Hiç mi günahın yoktu senin? Hiç mi hata yapmadın? Hiç mi kalp kırmadın? Hiç mi zulüm etmedin? Kim bilir, belki yaptın belki ettin de. Ama bilmiyorlar ki, kül olmaz ateş yanmadan, durulmaz denizler dalgalanmadan.
Ve aynı zamanda şunu da bilmiyorlar; biz hiç birimiz, 10’umuz, 100’ümüz, 1000’imiz, solumuz, sağımız, ateistimiz, muhafazakarımız bir araya gelsek, bırak memleketi, başımızda sen olmadan bir küçük ada kuramazdık.
Büyük devlet işlerini geçtim. Vals yapmayı bile öğrenemedik biz. Senin kadar iyi giyinmeyi. Lafı gediğine oturtmayı. Askerlerimiz aç yatıyor diye tabağımızdakine el sürmemeyi.
Uluslararası siyaset kurallarını. Zeybek oynamayı. Adabıyla rakı içmeyi. Kadına kadın gibi davranmayı. Kapı açmayı. Gülümsemeyi. Hayata gülerek bakmayı. Sandalda kürek çekmeyi, cephede kurşun sıkmayı.
Ne acayip bir his bu. Hiç tanımadığın birini özlemek. Hiç tanışmadığın, bir kelime konuşmadığın birini, ailenden biri gibi sevmek bildiğin, ne tuhaf his.
Biri bana çıksın bunu açıklasın önce. Önce içimdeki bu karşılıksız sevgiyi alsın alabiliyorsa, ondan sonra oturalım masaya karşılıklı.
Yapacak bir şey yok be Atam. Seviyoruz. Sevmek; sevmemek, haz etmemek kadar makul bir duygu. Elimizde değil, engelleyemiyoruz. Zaten engellemek de istemiyoruz.
Ölüm günündü dün.
Ben iyi ki doğmuşsun diye kapatıyorum konuyu.

Yazarın Tüm Yazıları