#EVDEKAL #GAZETEOKU

Çayınızı ya da kahvenizi alın, pencere kenarındaki koltuğa kurulun. Gazetenizi elinize alırken kâğıdını hissedin. Açtığınızda yayılan mürekkep kokusunu anımsayacaksınız, zira aynısını kitap okurken de duyumsuyorsunuz. Çay veya kahveden aldığınız yudumu höpürdetin, gün ışığı, kuş cıvıltısı ve kağıt hışırtısıyla birlikte çalan melodiyi dinleyin. Hatırladınız mı? Bilmiyorum ama sanal dünyadan okumaya çalıştığınızda aynı hisleri yaşamayacağınızı biliyorum.

BURADA OKUR YAZAR!

Bu zor günlerde okur duygusunu yansıtmak için harcanan emeği bilseniz? Kendi gazetem, Hürriyet Ankara ekinin nasıl hazırlandığını biliyorum. Benjamin Franklin’in “Gazeteleri gazeteciler yazar, ancak okuyucular yazdırır” sözünü doğrulayan bir bakış açısı hâkim bizim gazetede. Temsilcimiz sevgili Hande Fırat, Haber Koordinatörü’müz Deniz Gürel ve Yazı İşleri Müdürü’müz Fatih Tekeci’nin, okur katılımını önemseyen duruşları sayesinde, Ankara’mızın her sorununa gazetemiz aracılık edebiliyor. Gazeteye siz de katkı verin, belki de yukarıda tarif etmeye çalıştığım hislerle kendi yaptığınız haberi okuyor olacaksınız.

#ARAYINGELSİN
NÖBETÇİ ‘MÜDÜR’

“Müdüüür, çek bi dürüm” sloganı dilden dile dolaşırken, sadece dürüm yemenin karın doyurmayacağının farkında olan ‘Müdür’, esas doyumun gülümsemek ve gülümsetmekle olacağı kanaatine varmış olacak ki; (ben de aynı fikirdeyim) bugünlerde kapıldığımız ‘hastalık endişesinden’ uzaklaşmamızı sağlayan komik duyguları da yolluyor dürümle birlikte. Geleneğimizin dürümünü olması gerektiği gibi yapmanın verdiği özgüvenle, gençlerin burger tutkusundan yola çıkarak hazırladığı, çedar, patates kızartması ve karamelize soğanlı kebap seçeneklerini tattığımda önyargılıydım. Geleneksellik taraftarıyım ama “Burgerden iyi olmuş” dedim içimden, ‘Müdür’ duymuş meğer. “Yaaaa gördün mü?” dediğinde yüzümün aldığı keyifli ifadeden, kendimi ele vermiştim. İnkâr etmedim tabii “Nefis” sözcüğü ile hakkını verdim ‘Müdür’ün. Hakkını vermem gereken diğer ürüne, ‘Müdür’ “çöp şiş” diyor ama ben “kuşbaşı” diyorum. Deneyin, başınız dönerse anlayın ki keyiften. Sosyal medyasında paylaştığı güldüren leziz şakaları ile iştah kabartmasının yanında, bana göre pakete en uygun seçenek olması da cabası. ‘Müdür Dürüm’ü arayın kahakahanız gelsin, bayılacaksınız.



ÇAMLIHEMŞİN’DEN ‘MOY’

‘Moy’, Çamlıhemşin ağzında ‘çilek’ demek. ‘Moy pasta’ da, yılların ‘Funda Pastanesine’ has, nefis mi nefis, hafif mi hafif bir pasta. Hayat alışmadığımız bir şekilde devam ediyor ama zevklerimizin kıymetini daha derinden kavrayacağımız, duygularımızı güncelleyip, esas mutluluğun ‘sağlıklı olmaktan’ geçtiğini kabul ettiğimiz bu günlerde, bu pastanın, ağzımıza yapışan buruk tadı, sevimli bir lezzete dönüştüreceğine eminim. Un yok! Ama hamurunda ‘badem, ceviz ve fındık’ var. Pişmiş süt kreması ve tabii ki Moy (çilek) var. Yanına konan ‘frambuaz sos’ tamamen doğal yollarla hazırlanmış. Yakından bildiğim için yazıyorum, ‘Funda’, endüstriyel üretim yapmıyor. Tezgâhını, halen eski yöntemleri kullanarak diziyor. Ümitköy ve Gaziosmanpaşa’dan neredeyse tüm Ankara’ya ulaşabiliyor. Ağzınızın tadı buruklaştığında, ‘Funda’yı arayın ‘Moy’ gelsin.



DOUBLE ZERO

Aslında pizza yazmaya pek yanaşmıyorum ancak butik pizzacılar işi önemsemeye başlayınca, pizzanın gerçek tadı yakalanmaya başlandı. Bundan sonra iyi pizzacı, ama sadece pizza yapan butik yerlere rastladığımda tadına bakacağım. ‘Double Zero’ Köroğlu Caddesi’ndeki yerinde yaptığı işi önemsiyor. Meşe odunuyla pişirdiği pizzaların hamuru ‘ekşi mayalı’, kullandığı ürünler doğal ve taze. Margarita’yı denedim, keyif verdi. Midemde yer kalmamıştı ‘Quattro Formaggi’ (dört peynirli) şefin tavsiyesiydi, deneyemedim. İçinde ‘Mozzarella, Gouda, Gorgonzola ve Parmesan’ peynirleri ile beyaz sos var. Bu seçeneği de sizin denemenizi istiyorum. Ankara’nın her yerine servis yapıyorlar ama uzaktaysanız sipariş sayısının yüksek olması gerekiyor. Konu komşu toplanıp sipariş verebilirsiniz, denemeye değer.