Paylaş
Merhabalar sevgili okurlar.
Bugünkü yazıma, Bülent Özcan’ın “Çocuk Nazlı Bir Çiçek” adlı şiiri ile başlamak istiyorum:
“Çocuk Nazlı Bir Çiçek
Kızınca üzülecek,
Kırılıp incinecek,
Sevilince gülecek,
Çocuk nazlı bir çiçek...
Çocuklar ilgi ister,
Dosdoğru bilgi ister,
Çocuğu sevgi besler,
Çocuk nazlı bir çiçek...
Onlarındır bal-petek,
Onlarındır gelecek,
Zamanla büyüyecek,
Çocuk nazlı bir çiçek...”
20 Şubat 2015 tarihinde, Ağrı’nın Diyadin ilçesine bağlı Taşbasamak köyü Ortaokulu 6/A sınıfı öğrencilerinden 12 yaşındaki Ebru Yalçın’ın cesedi ahır tavanına asılı olarak bulundu.
Aynı gün okulda iki hikâye kitabı kaybolmuştu. Bu nedenle sınıfta arama yapıldı. Söz konusu kitaplar Ebru’nun montunun altından çıktı. Öğretmenler Ebruyu hırsızlıkla suçladılar ve onu “Senin babanı jandarmaya vereceğiz, seni de disipline verip okuldan atacağız.” diyerek tehdit ettiler. Kitap hırsızlığı ile suçlanmayı gururuna yediremeyen Ebru, aynı gün, kendini ahır tavanına asarak intihar etti.
Henüz daha bir çocuktu Ebru… Bir çocuk niçin bir kitabı izinsiz alır ki? Bu soruya “hırsızlık için” cevabını vermek aklımın köşesinden bile geçmez. Olsa olsa “okumak için” alır bir çocuk bir kitabı; o da okumayı seven hatta okumaya âşık bir çocuk, her çocuk değil…
Ebru Yalçın, Yıldız ve Hudeyda Yalçın çiftinin 13 çocuğundan 7’ncisiydi. Kardeşleri onun kitap okumayı, bir de hayal kurmayı çok sevdiğini söylüyorlar ve “En çok kurduğu hayal öğretmen olmaktı.” diyorlar. 13 çocuklu bir ailenin bütün çocuklarının ihtiyaçlarını ve isteklerini eksiksiz karşılayabilmesi sanırım pek mümkün değil. Belki de bu yüzden aldı o kitapları Ebru. Büyük bir olasılıkla, okuduktan sonra aldığı yere geri bırakacaktı. Yine büyük bir olasılıkla, öğretmenlerinden korktuğu için “ben aldım o kitapları” diyemedi. O henüz bir çocuktu bunu diyemedi. Oysaki öğretmenleri, onu tehdit etmek yerine, “bir dahaki sefere kitap okumak istediğinde söyle, hangi kitabı istersen verelim” diyebilirlerdi. Ona kızmak yerine, kitap okumayı seven bir öğrenciye sahip oldukları için sevinebilirlerdi.
Diyadin ilçesinde, Mart 2015 sonunda, Ebru Yalçın adına bir halk kütüphanesi açıldı. Sanırım, Ebru’nun anısına yapılabilecek en güzel ve anlamlı şey de buydu. Diyadin ilçesi iki günden beri de Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği üyelerini ağırlıyor. Dernek üyeleri öncelikle Ebru’nun mezarını ziyaret ettiler. Tüm üyeler adına konuşan Dernek Temsilcisi Gülsün Kaya, "Ebru bizler sana geldik. Sen çok onurlu bir çocuktun. Bunu bütün insanlara gösterdin. Tüm ülkeye büyük bir ders verdin. Biz seni anladık. Sen 'Kitap okumak bizim hakkımız, bütün çocukların hakkı' dedin. Biz de senin arkadaşlarına ve Diyadin'deki bütün arkadaşlarına binlerce kitap getirdik. Onlar okudukça seni yaşatacaklar ve bizlere ders vermeye devam edecekler" dedi.
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği üyeleri; bir daha böyle bir olay yaşanmasın, Ebru Yalçın unutulmasın diye 24 Haziran’da başladıkları kitap dağıtımını bugün de sürdürecekler. Diyadin’i ve köylerini bir müzisyenle birlikte dolaşarak, çocuklara tatilde okumaları için mutlu sonla biten hikâye kitapları armağan etmeye devam edecekler.
Ülkemizde kitap okumak isteyen ama kitaba ulaşamayan pek çok çocuk var… Bunu görmezden gelmezsek eğer, belki başka Ebru’lar olmaz bundan böyle…
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…
Paylaş