Paylaş
Barış insanlığın başta açlık, sağlık, eğitim vb. olmak üzere birçok sorununun çözümü için en acil zorunluluk. Müzik ise kültürler, dinler, ülkeler arasında siyasi olmayan köprüler kurarak barış, adalet, özgürlük gibi fikirleri en iyi ifade edebilme ve kitlelere ulaştırma yolu. Müziğin sınırları yok... Mucizeler yaratabiliyor...
Barış İçin Müzik girişimi, barışın zorunluluğuna ve müziğin gücüne olan inançtan yola çıkan Mimar Mehmet Selim Baki tarafından 2005 yılında başlatıldı. Mehmet Selim Baki, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ nin temel insan haklarından birini vurgulayan ancak unutulan 27. maddesinin önemini hatırlatmayı görev edinmişti. Söz konusu maddede, “Herkes toplumun kültürel yaşamına serbestçe katılma, güzel sanatlardan yararlanma, bilimsel gelişmeye katılma ve bundan yararlanma hakkına sahiptir.” deniliyordu.
Bu temel ilke, ne yazık ki, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de göz ardı ediliyordu. Mehmet Selim Baki, “müzik eğitimi” konusunda küçük bir adım atabileceğini düşledi. Çevreden herhangi bir yardım beklemeden, sponsor arayışına girişmeden kendi sınırlı bütçesiyle hayalini gerçekleştirmek için çalışmaya başladı. Öncelikle müzik eğitimi alma olanağı bulamayan çocuklara ulaşmalıydı…
Müzik eğitiminin yaygınlaşmasının evrensel barışa katkısı yadsınamazdı. “Barış İçin Müzik” ismi işte bu görüşten doğdu. Adını bulan girişim, ilk çalışmalarına Fatih’ te Ulubatlı Hasan İlkokulu’ nda başladı. Okulun müdürü, öğrencilerin gelişimini samimiyetle isteyen açık fikirli bir insandı. Bu benzersiz girişimi sonuna kadar destekledi. Ve okulun depo olarak kullanılan bodrum katı kısa sürede bir müzik okuluna dönüştürüldü.
Amaç yetenek sınavlarıyla hiçbir çocuğu elememekti. Rekabetçi olmayan, birlikte öğrenmeyi esas alan, ayrımcılık yapmayan, sürdürülebilir, ücretsiz, kaliteli, çok sesli müzik eğitimi yapılmak isteniyordu. Kendi kendini geliştiren ve besleyen bir sistem kurulmalıydı. Burada eğitim gören çocuklar ileride müzik eğitmeni olabilirler, öğrendiklerini yeni katılanlara aktarabilirlerdi. “Barış İçin Müzik” in önünde heyecanlı ama zor bir yol vardı…
Mehmet Selim Baki’ nin eşi Dr. Yeliz Baki de üniversitedeki görevinden ayrılarak zamanının tamamını bu çalışmalara ayırdı. Tüm olanaklar seferber edilerek geç saatlere kadar emek verildi. Yetenek seçmesinin yapılmadığı, istekli olan her çocuğun katılabildiği, devam etmek isteyenin kaldığı, gönüllülük esasına dayalı bir eğitim modeli denemek istiyorlardı. Çocuğa inisiyatif veren bir sistem kurulmalı, müzik konusunda temel bilgileri alan çocukların öğretmenler moderatörlüğünde kendi kendilerini eğitmelerine olanak tanınmalıydı.
Öncelikle çok sesli eğitime olanak veren, eve götürülüp okula getirilebilen bir enstrüman seçilmesi gerekiyordu. Ve neticede akordeonla başlanmasına karar verildi. Zaman geçtikçe çok doğru seçimler yapıldığı ortaya çıktı. Daha önce hiçbir müzik aletiyle karşılaşmamış çocuklar kısa sürede müzik eğitimini benimsemişler, çok sesli müziğin temel bilgilerini “not” kaygısı olmadan sadece müzik sevgisiyle öğrenmeye başlamışlardı. Akordeonları istedikleri zaman evlerine götürebiliyor, çalışmalarına oradan da devam edebiliyorlardı. Enstrüman çalmayı hızla öğreniyor, notaları kolaylıkla okuyup tuşlara aktarabiliyorlardı.
İşin en heyecanlı yanı, çocukların okulun bodrum katına indiklerinde farklı bir eğitimle karşılaştıklarının bilincinde olmalarıydı. Bodrum kat sadece bir eğitim kurumu değil kendilerine ait bir yaşam alanı, bir özgürlük vahasıydı. Orada enstrüman çalmanın ya da müzik öğrenmenin getirdiği, alışık olmadıkları ama sevdikleri bir disiplin vardı. Pür dikkat solfej derslerini dinliyor, kimse onları zorlamadığı halde saatlerce akordeon çalışıyorlardı. Müzik çocukların arasındaki sosyal ilişkileri de zenginleştirmiş, onlara bireysel olarak gelişme olanağı tanımıştı. Hepsi birer müzisyen adayı olan çocuklar birbirlerine saygıyla davranıyor, bir parçayı birlikte çalmanın gururunu paylaşıyorlardı.
Barış İçin Müzik eğitimi çok kısa sürede meyvelerini vermeye başladı. Çocuklar değme sanatçılara taş çıkartacak kadar başarıyla birlikte müzik yapar olmuşlardı. Solfej eğitimi ile enstrüman çalma arasındaki ilişkiyi rahatça kuruyor, hata yaptıklarında birbirlerini düzeltebiliyorlardı. Tek başına zorlukla çıkarabildikleri parçaları hep beraber olduklarında, birlikte müzik yapabilmenin getirdiği avantajla, kolayca çalabiliyorlardı.
Barış İçin Müzik tarafından yürütülen örnek çalışma Fatih semtindeki okullarda gıpta edilerek izleniyor. Muallim Naci ve Hattat Rakım İlköğretim okulları da bir süre sonra Barış İçin Müzik’ i bünyelerine kattılar. Aynı sistem yeni okullarda da geliştirilmeye çalışıldı ve iyi sonuçlara ulaşınca eğitim gören çocukların sayısı binleri buldu. Bu arada güzel bir gelişme yaşandı. Her yıl dünyanın büyük bir metropolündeki en iyi sivil toplum uygulamasına verilen URBANAGE Ödülü 2009 yılı için İstanbul’u seçti. Uluslararası jüri, uzun araştırmalar sonucunda Barış İçin Müzik girişimini bu ödüle lâyık gördü. Birçok katılımcı arasından en sahici, yaratıcı ve sürdürülebilir organizasyon olarak Barış İçin Müzik seçilmişti.
Müthiş bir rastlantı eseri jürinin ölçütleriyle Barış İçin Müzik girişiminin ilkeleri özdeşleşmişti. Çalışmanın “sürdürülebilirliği” örnek teşkil ettiği için başka kişi ve gruplar tarafından “tekrar edilebilir” olması, günümüzün “yaratıcı kamusallığı” nı oluşturmaya katkı niteliği taşıması hem URBANAGE Ödülü'nün hem de Barış İçin Müzik ‘in ana ilkeleriydi. Ödül için aranan en önemli ölçüt ise, kuşkusuz, sivil toplum uygulamasının yer aldığı şehre ve gerçekleştirildiği bölgeye olan pozitif katkısıydı.
Barış İçin Müzik girişiminin Fatih’te yaşayan insanlar arasındaki yatay ilişkilere “geliştirici” ve “dönüştürücü” bir işlev kazandırır nitelikte olması heyecan vericiydi. Daha önemlisi, girişim bölgenin reklamını yaparak mevcut dar gelirli nüfusun yerine zengin bir nüfusun gelmesine yol açacak aşırı bir değerlenmeye neden olmayı hedeflemiyordu. Tam tersine bölge halkıyla iç içe yaşamayı amaç edinmiş bir girişimdi.
Barış İçin Müzik 2011 yılında çalışmalarını vakıf çatısı altında sürdürmeye karar verdi. Aynı dönemde Kariye Camii’nin hemen yakınındaki, Mimar Musa Samastı ve Mehmet Selim Baki’ nin ortak tasarımı olan yeni binasına taşındı.
Barış İçin Müzik Vakfı, Türkiye’nin öncü kültür-sanat kurumu İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) girişimi ile, benzer bir çalışmayı yıllardan beri Venezuela’da yürüten El Sistema ile tanışma şansını elde etti. El Sistema’ nın kurucusu José Antonio Abreu 2011’deki Barış İçin Müzik Edirnekapı ziyaretinden sonra 2014 yılında Mehmet Selim Baki ve Dr. Yeliz Baki ile İstanbul’da bir araya gelerek “Dostluk Antlaşması” imzaladı. Buna göre Barış İçin Müzik “El Sistema Türkiye” olarak tanınırken, iki organizasyon arasında kurulacak yeni iş birliklerinin de temeli atılmış oldu.
Yıllar içinde öğrenci sayısının artması yeni gereksinimleri de beraberinde getirdi. Artık daha çok müzik aletine ihtiyaç vardı. Ayrıca enstrümanların çeşitlendirilmeleri de gerekiyordu. Yaylı, nefesli sazlar, piyano ve vurmalılarla eğitim zenginleştirilmeliydi. Son derece pahalı olan müzik aletlerinin çeşitlendirilmesi Barış İçin Müzik Vakfı’nın bütçesini aşar nitelikteydi. Birçok enstrüman Mehmet Selim Baki ve Dr. Yeliz Baki’ nin olanaklarıyla Vakıf için özel olarak Çin’ den getirtildi.
Artık Barış İçin Müzik eğitim kurumunun bünyesinde tüm yaylılar (keman, viyola, çello, kontrbas), bakır üflemeliler (trompet, tuba, korno, trombon), klâvyeler (akordeon, piyano) üflemeliler (flüt, klârnet) ve perküsyonlar yer alıyor. Zamanla tüm bu enstrümanların onarım ve bakımının yapılabilmesi için Vakıf bünyesinde bir atölye de kurulmuş bulunuyor.
Günümüzde Barış İçin Müzik eğitim çalışmalarını orkestralar bünyesinde sürdürüyor. İlk adım olan çocuk ve gençlik orkestraları, okul öncesinden gençlik yaşlarına kadar birlikte müzik yaparak öğrenme ilkesinden yola çıkıyor. Müzisyen adayları gelişmiş eğitim kurumlarında bile bir orkestrayla çalma olanağı bulamazken, Barış İçin Müzik’ de çocuklar daha işin başında kendilerini bir orkestranın içinde buluyorlar. Çocukların kimi zaman kendi Mahallelerinde, kimi zaman yurtdışında yerli ve yabancı müzisyenlerle ustalık sınıflarına katılmaları, atölye çalışmaları yapmaları eğitimlerini zenginleştiriyor.
Barış İçin Müzik Vakfı’nın büyük kısmı dijital olarak gerçekleşecek 2021 yılı eğitim programı kapsamında; 200 çocuğun ücretsiz yararlanacağı, “Enstrüman ve Koro Dersleri”, “Beden Perküsyonu Dersleri”, “Müzik Kültürü Dersleri”, “Sosyal Atölyeler” ve “Ustalık Sınıfları” yer alıyor.
Barış İçin Müzik Oda Müziği Grubu öğrencileri ile Tekfen Filarmoni müzisyenleri birbirlerine "Barış Arkadaşım" diyerek bir araya geliyor, birlikte usta-çırak ilişkisi kuruyorlar!
Barış İçin Müzik Vakfı’nın 2021 programı içinde yer alan Ustalık Sınıfı derslerine Barış İçin Müzik Oda Orkestrası’nda eğitim alan 31 öğrenci katılıyor. Tekfen Filarmoni üyesi 18 müzisyenin desteği ile 29 Mart’ ta başlatılan ustalık sınıfı dersleri 30 Haziran’ a kadar birebir ve toplu dersler olarak çevrimiçi gerçekleştirilmeye devam edilecek. Ustalık Sınıfı dersleri ile Barış İçin Müzik Oda Müziği Grubu öğrencilerinin müzikal gelişimlerini sürdürmeleri ve bilgilerini pekiştirmeleri amaçlanıyor. Çeşitli konu başlıklarında gerçekleştirilmiş ve gerçekleştirilecek olan webinarlar ile de Tekfen Filarmoni müzisyenlerinin orkestra deneyimlerini Barış İçin Müzik öğrencileri ile paylaşmaları hedefleniyor.
Barış İçin Müzik Vakfı’nın sağladığı karşılıksız müzik eğitimi olanağı sayesinde fırsat eşitliğine sahip olamayan çocukların hayatlarında yeni ufuklar açılmış durumda. Vakıf çatısı altında kurulan orkestralar ve korolar aracılığıyla çocuklar uyum, dayanışma ve birlikte yaşama deneyimi kazanmış bulunuyorlar.
Müzikle ve müziğin sağladığı olanaklarla büyüyen çocuklar, birlikte müzik yaparak barışın sesinin her yerden duyulmasına katkıda bulunmaya devam ediyorlar…
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…
Paylaş