Iraklılar bizi çok seviyor İmza: Coniler

Irak'tan Amerika'ya ulaşan kara haberlerin bütün medyaya hakim olmasına içerleyen işgüzar bir yarbay, pembe haberler yaymak isteyince işleri daha da berbat etti.

Hazırladığı tek tip mektubu askerlere imzalatıp, küçük yerel gazetelere gönderdi. Yarbay, 173'üncü Hava İndirme Tugayı'ndandı ve görev yeri de Kerkük'tü. Şiddet yaşanmayan, nispeten sakin mizaçlı Kerkük'te halkın kendilerini nasıl kolları açık karşıladığını, orada verdikleri hizmetleri anlatıyordu mektup. Küçük bir haber ajansı hileyi ortaya çıkarınca, kara haberci medyaya yeni bir konu daha çıkmış oldu.

CNN International'ın ünlü muhabiri Christiane Amanpour geçenlerde şöyle bir itirafta bulundu: ‘‘Sanırım bütün medya gibi, benim kanalım da belirli ölçüde yönetimin ve Fox News'taki askerlerinin yarattığı korku iklimi ve otosansürün etkisinde kaldı. Savaşın Amerikan yüzünü yansıttık. Yeterince soru sormadık.’’

Amanpour'un kastettiği, Irak savaşının ilk günlerinde medyanın taraflı yayın politikasıydı.

Fox News'tan gelen yanıt ise şöyle oldu: ‘‘El Kaide'nin sözcüsü olmaktansa, Bush'un askeri olarak görülmeyi tercih ederiz.’’ Buradaki sözcü ‘‘spokeswoman’’ şeklinde ifade ediliyor, yani Amanpour kastediliyor.

Gerçekten de son dönemlerde Amerikan medyasında, savaşın ilk günlerindeki havadan eser yok. Irak'ta işgal nedeni olan kitle imha silahlarının bir türlü bulunamayışı, asker zayiatı, savaşın maliyeti ve yönetimin operasyonu sürdürebilmek için 87 milyar dolar daha talep etmesi enine boyuna işleniyor. Bush'un kişiliği eleştiriliyor.

New York Times'tan Paul Krugman, bugüne kadar hiçbir yönetimin bir başkanı böylesine kahramanlık mertebesine yükseltmediğini belirterek şöyle yazıyor:

‘‘O kadar ileri gidiyorlar ki, Bush'u Rushmore Dağı'ndaki başkan büstleriyle aynı hizaya yerleştiriyor, pilot giysileri içinde uçak gemisine indiriyorlar. Bu durumda Bush'u eleştirenler de, o pilot kıyafetinin içindeki kişinin asla bir kahraman olmadığını, ülkesi uğruna kendini asla riske atmadığını ve fedakarlıkta bulunmadığını yazma hakkına sahip oluyor.’’

Medyadaki hava böyle olunca, seçime bir yıl kala kamuoyundaki atmosfer de giderek Bush'un aleyhine dönüyor. 23 Eylül'de USA TODAY/CNN/Gallup tarafından yapılan kamuoyu yoklamasına göre, halkın yüzde 50'si Irak'taki durumun savaşa değdiği görüşünde. Oysa bu oran geçen nisan ayında yüzde 73 düzeyindeydi.

İŞGÜZAR YARBAYIN ASKER MEKTUPLARI

İşte ABD'de böyle kara bulutlar dolaşırken, Kerkük civarından bir yarbay, başkomutanın reytingini yükseltecek bir yol buluyor. Kuzey Irak'taki 173'üncü Hava İndirme Tugayı'na bağlı bir bölüğün komutanı olan Yarbay Dominic Caraccilo oturup beş paragraflık bir mektup döşeniyor:

‘‘Kerkük, bir milyon nüfusu olan sıcak ve tozlu bir şehir. Kent halkının büyük çoğunluğu bizi kolları açık karşıladı. Aradan beş ay geçtiği halde devriyeye çıktığımız zaman, 43 derece sıcakta evlerinden koşarak çıkıp bize el sallıyorlar. Çocuklar gülerek koşuyor, elimizi sıkıyor, o bozuk İngilizceleri'yle ‘Thank you, Mister' diyorlar. Artık sokaklarda moloz yok. İnsanlar dükkanlarda, marketlerde, çocuklar okullara döndü. Yaptığımız işle gurur duyuyoruz.’’

Aslında yazılanlar yalan değil. Çünkü Kürtlerin çoğunlukta olduğu Kerkük’te gerçekten ABD askerlerine yönelik bir düşmanlık söz konusu değil. Ancak birbirinin tıpatıp aynısı olan mektupların altında imzası bulunan askerlerin, o mektubu yazan kişiler olmaması sorun yaratıyor. Yarbayın, müfreze çavuşu aracılığıyla askerlere dağıtıp imza aldıktan sonra, o askerlerin yaşadığı kasabalardaki gazetelere yolladığı mektup, bu küçük yayın organları tarafından basılıyor. Hatta Boston Globe da, Adam Connell imzasıyla gelen şablon mektubu yayınlıyor.

Sonra Gannett adlı haber ajansı ülke çapında 11 gazetede, farklı imzalarla yayımlanan mektupların birbirinin kopyası olduğunu ortaya çıkarıyor. USA Today, bu haberi kullanınca olay bütün dünyaya yayılıyor. ABC News ise mektubun kaynağı olan kişiyi, Yarbay Caraccilo'yu buluyor. Yarbay kendini şöyle savunuyor:

‘‘Bütün medyanın asker zayiatı ve terör eylemlerine odaklandığı bir ortamda, Kerkük'te yaptığımız başarılı işleri ve iyi haberleri de Amerikan kamuoyuyla paylaşmamızın aynı şekilde önemli olduğunu düşündüm. Cesur askerlerimiz mektupları kendi rızalarıyla imzaladılar.’’

Ancak Boston Globe, yarbay kadar sempatik bir yaklaşım içinde değil. Gazetenin bir editörü ‘‘Büyük bir düş kırıklığı içindeyiz. Okurlarımız, gazetelerinde yayımlanan bir mektubun orijinal olmasını bekleme hakkına sahiptir’’ diyor.

ORDU ETİĞİNE AYKIRI

Gannett ajansının telefonla ulaştığı altı asker, mektubu gönüllü olarak imzaladığını, biri kesinlikle imza atmadığını, bir diğeri ise mektuptan haberi bile olmadığını, yerel gazeteyi okuyan babasından ‘‘Oğlum ne güzel yazmışsın’’ diye kutlama telefonu alınca durumdan haberdar olduğunu söylüyor.

Kerkük'ten gelen haberlerin içinde yalan dolan olmamakla birlikte, bir subayın kamuoyunu etkilemek amacıyla mektuplu propagandaya başvurması ordu etiğine aykırı bulunuyor. CNN International'ın uluslararası muhabiri David Clinch, yarbayın çizgiyi aştığını belirterek şöyle diyor: ‘‘ABD ve o komutan adına talihsiz bir vaka. Şimdi artık bir gazetede asker mektubu görünce, kimse buna inanmamızı beklemesin. Mektupları imzalayan askerler küçük düşürülmüştür. Ortada iyi bir haber varsa, bunu kendi ifadeleriyle dile getirmek onların hakkıdır. Ve kötü haber vermek de haklarıdır. Onlara her iki şansı da vermemiz gerekir.’’
Yazarın Tüm Yazıları