Şiddet ve tecavüz eğitimle mi, cezaların yüksek olmasıyla mı biter?

Elçin Özge Şimşek Çağlayan, Ankara doğumlu genç bir avukat. Öğretmen anne ve babanın küçük kızı... Anneanne ve dedesi ile büyüdüğü, sokakta korkusuzca oyun oynadığı için kendini şanslı sayanlardan.

Haberin Devamı

Elçin’i İstanbul’da hukuk okuduğu dönemde tanıdım. Çalışkan, ülkesini seven, özellikle kadına yönelik şiddet ve tecavüz olaylarına duyarlı genç bir hukukçu olarak tanıdığım Elçin’le “KADIN ve ŞİDDET”i konuştuk.

Kendini “Adalet için savaşan bir kadın” olarak tanımlayan Elçin, doğduğu şehir Ankara’da görev yapmaktadır.

Genç bir kadın olarak seni günlük hayatta en çok endişelendiren nedir?

Aslında çok şey… Gündelik endişelerimi tanımlayacak nice söz sıralayabilirim. Kadın kimliğimin özgülediği bir gerçeklik belki bu ama düşününce; bir kız çocuk teyzesi, dünyaya gelmeyi bekleyen bir başka kız çocuğunun halası, kız kardeşimin ablası ve dahi annemin kızı olarak endişelenecek çok şey var. Sıradan ama gerçek; toplumsal yozlaşmanın, muhafazakârlaşmanın “kadını” sırf “kadın” olduğu için sokakta yürüyemez hale getirdiğini görüyoruz her geçen gün. Kaygıdan korkuya geçti çoktan birçoğumuzun yaşama dair tutundukları. Bende korkuyorum. En çok da dünyaya bir çocuk getirmekten korkuyorum. Zira sevdiklerini korumak, kendini korumaktan çok daha güç…

Haberin Devamı

Hukukçu olmayı neden istedin?

Neden istediğimi hatırlayamayacak kadar küçük yaşta kurmaya başladım bu hayali… Neden istediğimden çok, nasıl olmalıyım ile ilgilendim bir süre sonra da. Fakülteye adım attığımdan bu yana, her yeni gün yeniden âşık oluyorum mesleğime. Hukukçu olmanın salt hukuk bilmekten geçmediğini anladım zaman içinde. Adil olmak, adaletli olmak, vicdan muhasebesinde kendi cennetinde kalmayı başarabilmek; bu mesleğin sırrı olsa gerek. Mesleki olarak hiçbir şeyden korkmuyorum ve birilerinin hayatına dokunabilmenin bir yolunu da bu sayede buluyorum. İşte amaç tam da burada hâsıl oluyor, gerçek eşitliğin ve adaletin savaşını vermekten daha büyük bir hazine olmasa gerek…

Haberin Devamı

Kadına yönelik şiddet ve tecavüz olaylarından sonra yarının anneleri erkek çocuklarını farklı yetiştirir mi?

Soru kipi yakışmıyor bu kısma zira başka şansı yok, yetiştirmeli. Her şeyden önce “kadın” kendi kimliğini kabul etmeli. Erkeklerle arasına koyduğu ”eşitsizliğin” lüzumsuzluğunu anlamalı ki anlatsın. Ama “Olur mu, başarabilir miyiz?” dersen yanıt vermek güç. Kadının elinde olsa tek başına da yapardı ama ne yazık ki herkes farklı şartlarda yaşama merhaba diyor. Dünya, adil bir yer olmadığı müddetçe toplumsal huzuru beklemek de güçleşiyor. Bu hususta değinmek gerekirse; çocuk adalet sistemi, çocuğu “suça sürüklenen” olarak tanımlıyor... Çocuk bir suçun faili olamaz, asli mağdurudur aslında…

Haberin Devamı

Bir hukukçu olarak, tecavüzcü bir erkeğin davasını alır mısın?

Hayır.

Tacize ya da tecavüze uğrayan bir kadının davasıyla ilgilendin mi hiç?

Kadına karşı şiddet ve çocuğun cinsel istismarına ilişkin dosyaları özel olarak takip ediyorum.

Bir kadın ve hukukçu olarak ne hissediyorsun?

Mesleki olarak orda bulunma amacım ve kadın olarak hissettiklerim elbette birbirinden farklı. Duruşma salonunda kendi kimliğimi dışarda bırakarak yer almak zorundayım, aksi mağdura fayda sağlamaz. Elbette etkisinden çıkmakta güçlük çekiyorum, hem de çok...

Tecavüz ve öldürme suçlarında sanığa uygulanan “iyi hâl indirimi” veya “saygın tutum” toplumda tepkiye neden oluyor. Hâkimler bu tepkilere neden duyarsız?

Haberin Devamı

Bu soruya cevap vermek güç. Zira vicdani ve insani bir mesele. Neden uygulandığı ve nasıl buna duyarsız kaldıklarına ilişkin ne yazık ki muhatap ben değilim. Umarım yargıçlar bir gün gerekçelerinde bunu da açıklarlar. Cinsel istismar ve kadın şiddeti dosyalarında iyi hâl indiriminin uygulanması, yasa koyucu tarafından kısıtlanmış olsa belki de çözüm getirilebilir.

Şiddet ve tecavüz eğitimle mi, cezaların yüksek olmasıyla biter mi?

İnsanoğlu garip. Her şeyi aslında kendimiz için yapıyoruz. Bir başkasına zarar vermenin sonucunda “zarar göreceğimiz” öğretiliyor. Bu hastalıklı. Cenneti garantilemek için doğru yaşamak gibi. Salt kendimizi düşünerek… Aslolanın herkesin yaşam hakkına saygı duymaktan geçtiğini öğrenmekle başlayacak iyi olan her şey. Cezalar yükselse de kalıcı bir çözüm değil. İnsanlara cezadan korktukları için değil, insan onuruna yakışmadığı için tecavüz ve şiddetten uzak durması gerektiği öğretilmeli. Dil, din, ırk, cinsiyet ayrımı yapmaksızın herkese saygı duyan bir nesil yetiştiğinde yaşanır bir hale gelecek dünya.

Haberin Devamı

Yazarın Tüm Yazıları