İtibar

Hiç anlamlandıramadığım şeylerden biridir; kişilerin veya kurumların, toplum nezdinde olmak istedikleri konumun aksine davranmaları.

Haberin Devamı

Kariyer sahibi olmaya gösterdiğimiz özeni  itibar sahibi olmaya özen gösteremiyoruz. Halbuki kariyer iniş çıkışı kabul eder ama  itibar etmez.

Mesela, Diyanet’in Adnan Oktar’la girdiği diyalog. Mesela, ortada envai çeşit şeytanlıklar varken yapılan açıklamalar.

İslam dünyasının içinde olduğu durum ortada iken bu tarz söylemlerle gündeme gelmek neden? Neden yetkililer Diyanet’in itibarını korumak için özen göstermiyor?

Lamı cimi yok, bugün Diyanet İşleri Başkanlığı “en güvenilir kurumlar” arasına dahi giremiyorsa dönüp bir kendini sorgulaması ve acilen bir şeyler yapması gerekiyor.

Adnan Oktar’a gelince, geçmiş zamanda halk arasında çok konuşulan iddiayı artık ciddi ciddi düşünmeye başladım. Komplo teorisi olarak değerlendirdiğim bu iddia şöyleydi: “Bugün televizyonlarda izlediğimiz Adnan Oktar’ın geçmişteki Adnan Oktar’la bir ilgisinin olmadığı.” 

Haberin Devamı

Zira haklı olarak kimsenin aklı almadı. Nasıl oluyor da Bilim Araştırma Vakfı’nın kurucusu olan ve "Yahudilik ve Masonluk" adlı kitabıyla Yahudilerden büyük tepki alan bir adam, bugün Müslümanları zıvanadan çıkaran işler yapıyor? Aradan geçen zamanda Oktar, dini kimliğini değiştirmiş olsa tamam ama aynı kimlikle bugün kültürümüzü ve dinimizi aşağılıyor olmasının mantığı yok.

Değil ülkemizde dünyanın hiçbir yerinde dini sohbet adı altında söz konusu pornografik giyim tarzı ve davranışların kabul görmesi mümkün değil.

Müzik kliplerini müstehcen bulup yasaklayan RTÜK, Adnan Oktar’ın sohbetlerini yasaklayacak madde mi bulamıyor?

 

GÜLBEN, İTİBARINI KURTARMIŞ MI OLDU?

Magazin dünyasını sık sık yazmasam da iyi takip ederim. Bundan dolayı da herhangi bir rahatsızlık duymuyorum.

Meşhur Gülben-Seren-Yeşim kavgasında kim haklı kim haksız olayına girmeyeceğim. Çünkü Ertuğrul Bey’in de söylediği gibi haklı-haksız o kadar sık yer değiştiriyor ki…

İster siyasetçi, ister yazar, ister sanatçı olsun toplum önünde veya göz önünde olmanın bir bedeli vardır. Ya köşenize çekilip özel hayatınızı özel yaşayacaksınız ve bu bedeli ödemeyeceksiniz ya da tercih ettiğiniz dünyanın dikenlerine katlanacaksınız.

Haberin Devamı

Herkeste bir itibar hastalığı oldu son zamanlarda. “Benim için böyle konuştu, şöyle yazdı itibarım zedelendi” vs...

Hadi, açılsın davalar. Yaşadığımız genel şartlara orantısız bir dava trafiğimiz var. Bakıyorum eşinden boşanmak isteyen bir kadın ölüm tehdidi alıyor, polise gidiyor, savcıya gidiyor tık yok. Ama bir bakıyorum bir sanatçı diğer sanatçı için konuşmuş diye hapis cezası almış.

Kimi itibarını korumak kimi canını korumak derdinde. Şahısların itibarını bilemem  ama  adaletin itibar kaybı büyük.

Gülben Ergen’le yaşam tarzlarımız çok farklı fakat bu bir kadın olarak kendisini anlamam için engel değil. Bir iş adamıyla görüntülerinin yayımlanmasının ardından takındığı tavır bugünkü gibi olmasaydı “Ahlak bekçisi misiniz, kime ne?” der kendisine destek olurdum. Evliyken başka birine âşık olmasını da anlayabilirim.

Haberin Devamı

Ama hem her fotoğrafta gülümseyen, sosyal sorumluluk projelerinde önde olmaya gayret eden, toplumsal değerlere sahip, hatta umrelere giden bir portreye sahip bir kişi olmayı isteyip; ardından,  yaşadıklarından dolayı kendini anlatmak yerine konuşanları susturmayı , eski arkadaşının hapis cezası almasına neden olmasını anlamam mümkün değil. 

Gülben Ergen “Bana bir şey olmaz.” meydan okumasını doğruluk, dürüstlük ve samimiyet üzerinden yapsaydı amenna ama bu iddiayı güç üzerinden yapması, seçtiği profile uymadı.

Seren Serengil’e verilen zorlama hapis cezası gibi zorlama bir durum var ortada.  Bugün reyting olarak değerlendirdiğimiz olaylar yarın söz konusu sanatçıların karşısına itibar kaybı olarak çıkacak. Ve bundan sadece kendileri sorumlu olacak.

Haberin Devamı

Hiçbir güç bir insana itibar kazandırmaz ve kaybettirmez, kendisinden başka.  

Yazarın Tüm Yazıları