Yeni doğurmuş bir kadını mı, yoksa bir gazeteyi mi idare etmek daha zor?
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Tamamen benden kaynaklanan bir teknik hata yüzünden, Eyüp Can röportajının 2. bölümü pazartesi yayınlanamadı, bugün yayınlanıyor. Paranoyanın álemi yok yani. Bu gecikmeden dolayı herkesten özür diliyor ve sizi Eyüp Can’la baş başa bırakıyorum...
Referans Gazetesi’nin yayın yönetmeni olarak mı, Elif Şafak’ın kocası olarak mı daha çok anılıyorsunuz?
- İkisi birden. Aynı yoğunlukta. Bu da beni hiç rahatsız etmiyor. Karım, hayatımdaki en önemli insanlardan. Hatta en önemli insan. Onun edebi ünü hoşuma gider. Aramızda bir iktidar mücadelesi yok.
Öyle biriyle evlisiniz ki, isteseniz de istemeseniz de, muhalif kişiliğinden dolayı, her an onu televizyonlarda, gazetelerde görebilirsiniz. Eşinizin, başını belaya sokabilecek bir edebi şöhreti de var.
- Ben başkalarının ne düşündüğünü çok da önemsemiyorum. Elif’in muhalif tavrı, benim için anlamlı. Benim karım, muhalif-sol bir gelenekten geliyor. Bizim de çok ciddi didiştiğimiz, kafa kafaya geldiğimiz zamanlar oluyor. Ama ben halimden çok memnunum. Tüm bunlar besliyor ilişkimizi diye düşünüyorum. Onunla gurur duyuyorum.
Elif Şafak her ne kadar gizlemeye çalışsa da çok güzel bir kadın. Sizin için onun muhalif kişiliği, güzel olmasından daha mı önemli?
- Bence ikisi de aynı derece önemli. Ben şanslıyım. Elif bir erkeğe pek çok şeyi bir arada yaşatabilen bir kadın. Güzel olduğu kadar farklı da...
Diyor musunuz, "301’i batsın. Yeter artık Elif bu kadar ön plana çıkmasın. O benim çocuğumun anası..."
- Hayır böyle demiyorum. Kötü bir dönemden geçtiğimiz doğru. Hepimiz bunun farkındayız. Hrant’ın öldürülmesi, hakikaten hepimizin kimyasını bozdu. Hrant, bizim özel bir dostumuzdu. Ben ailemden birini kaybetmiş gibiyim, hálá da atlatabilmiş değilim.
Hrant Dink’in ölümüyle birlikte hayatınızda neler değişti?
- Ben hayatta ağlamayı becerebilen bir adam değilim. Kontrollü olmanın bir defosu da bu. Çok üzülürsem, belki birkaç damla yaş geliyor gözümden, o kadar. İçimden gelerek ağladığımı hatırlamıyorum. Hrant’ın ölümünde ise duygu içinde boğulmanın ne demek olduğunu gördüm, inanılmaz çok ağladım. O gün uzun bir süre kendime gelemedim. Bir ara Elif’le konuşturmak istediler, onu bile yapamadım. İkimiz de perişandık.
Eşinizi rahatlatmak için ne yapıyorsunuz?
- Konuşuyoruz. Yapabileceğimiz en iyi şey konuşmak...
- Yok hayır, böyle bir şey çözüm değil. Koruma verdiler. Birçok insana verdiler. Elif de onlardan biri. Fakat bebeğimiz küçük olduğu için zaten pek evden çıkmıyor. Yurtdışına filan gitmesi de bir çözüm değil, benden ayrı kalmak istemiyor, ben de onlardan ayrılmak istemiyorum.
Koruma nerede yaşıyor?
- Evin dışında. Evin içi hariç, her yerde var. Her dışarı çıktığında seninle geliyor. Senin hayatında bir insan. Bu ülkenin yazarlarının, edebiyatçılarının düştüğü durum bu. Hakikaten kötü.
"Yazdıkları ona zarara verir. Aman dikkatli yazsın, dikkatli davransın" diye düşünüyor musunuz?
- Hayır. Ben Elif’in yazdıklarına, yaptıklarına her zaman inanan biriyim. Tam tersine "Neye inanıyorsan, onu yap ve yaz" diyorum. Karşında teknik bir iş yapan biri yok. Elif bir sanatçı. Yazarken freni olmayan biri, olmaması da gerekiyor. Tabii ki fikrimi söylüyorum, eleştirim varsa yapıyorum ama onu asla frenlemiyorum.
Siz de onun kadar iyi yazabilmek ister miydiniz?
- İsterdim tabii.
Karınıza ne kadar aşıksınız?
- Çoook.
Hálá mı?
- Hálá.
Çocuğunuz olunca ne hissetiniz?
- Önce bir şey hissedemedim. Taa ki göz kontağı kuruncaya kadar. O zaman muhteşem bir şey oldu. Nasıl anlatacağımı bilmiyorum. Öyle bir his ki, insanın içini dolduruyor, yukarı kaldırıyor. Tam bir gönüllü kölelik. Müthiş bir şey.
İş bölümü nasıl? İyi bir baba mısınız?
- İkimiz de hayatı saate bölen tipler değiliz. Elimden geldiği ölçüde yardımcı olmaya çalışıyorum. Ama esas olarak, iş annede bitiyor.
Elif’in anneliği sizi şaşırttı mı?
- Biliyordum aslında böyle bir anne olacağını. Başta korkuları vardı. Ama çok çabuk atlattı onları. Şimdi kızımızla acayip tutkulu bir ilişkisi var. Bence insanların çocuklarıyla kurduğu ilişki çok önemli. Hayatın bir alanında çok başarılısın mesela, inanılmaz paralar kazandıran bir CEO’sun. Ama bu bana yetmez, "Nasıl bir babadır?" merak ederim. Dışarıdan iyi fotoğraf veren o kişinin, çocuğuyla ilişkisi arızalıysa, ben o başarıyı kabul etmem. Çocuğuyla düzgün bir ilişki kuramamış birinin, hayatın diğer alanlarındaki başarıları bence hep gölgeli olur.
Aydın Bey’in mektubu
Aydın Bey, köşemde yayınladığım mektupta direkt Referans Gazetesi’ne ilişkin bir şey söylemiyor. Türkiye’nin en önemli basın patronu olarak, Türk basınının Hrant Dink’in öldürülmesinden sonra, artı ve eksileriyle nasıl bir sınavdan geçtiğini anlatıyor. Ben de bu mektubu kıymetli bulduğum için köşemde okuyucularla paylaşmak istedim, Aydın Bey’e "Müsaade ederseniz, yayınlamak istiyorum" dedim. Mesele bu. Aydın Bey’in haklı uyarısı direkt bize değil, hepimize. Türkiye’nin fazlasıyla kutuplaşma içine çekilmek istendiği şu günlerde medyanın daha sağduyulu olması gerekir diye düşünüyor. Ben de kendisine katılıyorum.
SÜTÜ KESiLDi
Benim hormonların çok indi çıktı. Doğum sonrası kadınlar katlanılması çok kolay olmuyor. Siz durumu nasıl idare ediyorsunuz?
- Elif’le hiçbir zaman "normal" bir ilişkimiz olmadığı için, ben normalin ne olduğu pek bilmiyorum. Biz o "anormalliği" birlikte yaşıyoruz. Yanlış anlaşılmasın, çok mutluyuz.
Elif Şafak’ın Hrant Dink olayında çok üzülüp sütünün kesildiği doğru mu?
- Doğru.
Yeni doğurmuş bir kadını mı, bir gazeteyi mi idare etmek zor?
- İkisi de çok zor değil... Çünkü her ikisi de alabildiğine keyifli benim için.
KIZIMI BEN YIKIYORUM
Elif sezeryan oldu. Ben hastanede bir camekanın arkasında bekliyorum. "Tebrik ederiz, bir kızınız oldu" dediler, "Eşiniz de iyi. Uyuyor şu anda. Bebeğinizi hemen getiriyoruz." Ve getirdiler. Muhteşem görünüyordu. Bir hemşirenin elindeydi. Ben de izliyorum. Hemşire aldı onu, mutfak tezgahı gibi bir yerde, musluğun altına soktu. Aman Allah’ım o yeni doğmuş, minicik şeyin kafasına şampuan döktü, yıkıyor! Tek eliyle tutuyor, suyun altına sokup, sokup çıkarıyor. Ben bu manzarayı görünce şoke oldum. O anda dudaklarım uçukladı. İnanmayacaksınız ama bu şok sonradan işime yaradı. Artık bebeklerin çok da kırılgan olmadığını biliyorum. Şimdi kızımla iletişimim çok iyi. Onu yıkamak benim sorumluluğum. Annesi bazen bana kızıyor, "Öyle tutma" falan diyor, o kıyamıyor, ben ise hiç aldırmıyorum.