Paylaş
Bekir Saraç’ın çıkardığı Mecmua Dergisi için bir araya geldik. İzzet Çapa, o dergi için benimle röportaj yaptı. Bu gördüğünüz fotoğrafları da Cem Talu çekti. Ben de yakalamışken İzzet’le röportaj yaptım. İzzet Çapa, Bekir Saraç’ın yıldız röportajcısı, Mecmua için aynı zamanda Süleyman Demirel’le de konuştu, bana da hazırladığı sorular çok sıkıydı, dergiye bir göz atın derim…
* ‘Çapa’ geni nasıl bir gen?
- 6. kromozomda, yaratıcılık ve zekadan sorumlu KIAA0319 adlı bir gen varmış. Biz de galiba yaratıcıyız…
* Ne kadar ‘deli’ var sizin ailede?
- Sanırım deli olduğunu kabul eden tek benim. Belki de deli deliyi görünce sopasını saklıyordur! İki tür deli var bence, biri deliliğinden para kazanan, diğeri tımarhaneye kapatılan. Ben para kazanmayı seçenlerdenim…
* İflah olmaz bir hiperaktifsin. Bu yüzden başına iş açılıyor mı?
- Açılıyor, açılsın. Daha önemli özelliği şu: Çalışkan çocuğum…
* Masada seninle yemek yiyen yüzünü göremezmiş, her an kalkıp gidebilir, her an geri gelebilirmişsin, sabah birlikte çay içerken, akşam Hindistan’da çıkabilirmişsin. Bu durum nasıl açıklanabilir?
- Arkadaşlarıma sorsan açıklanamaz! Ama ben buna ‘an’ı yaşamak diyorum. Hayatı ertelemiyorum. İstemediğim bir şey yaparsam, yanımdakileri de mutlu edemem. Daralıyorum Ayşe, beni olduğum gibi kabul etsinler, daraltmasınlar, yoksa kurdeşen döküyorum.
* Peki karşındakileri bütün bunlara rağmen kırmamayı nasıl başarıyorsun? Şeytan tüyü mü var? Çok mu sevgi dolusun? İnsanlar, senin samimiyetine inandıkları için mi kırılmıyor…
- Allah rızası için herkes beni sevmesin, çünkü ben de herkesi sevecek kadar enayi değilim. İnsan birini olduğu gibi seviyorsa, seviyordur. Ben kimseye aklı selim bir adam vaat etmedim. Öyle değilim çünkü...
PARASIZ DEĞİL KAFASIZ KALMAKTAN KORKARIM
* İnanılmaz bonkörsün. Bir gün parasız kalmaktan korkmuyor musun?
- Parasız değil de kafasız kalmaktan korkuyorum! Ha bazen parasız olduğum halde, “Parasız!” derler diye düşüneceklerinden korkup, cömertliğin suyunu çıkarırım tabii. Hiç unutma: “Ne verirsen onu alırsın…”
* Ne kadar iyi kalpli bir adamsın? Yakın çevrende şöhret yapacak kadar mı? Neler yapıyorsun mesela…
- Bu alem, ‘iyi adam sıfatını’ kaldırmaz! Bu sıfatı kabul edemeyeceğim üzgünüm. Ben istemedikçe kimse Çapa İyilik Tesisleri’nden yararlanamaz…
* Herkes övgü sever, sen niye sevmiyorsun? Utanıyor musun?
- Sıkılıyorum desek daha iyi… Ve korkuyorum. Hani “Ya hakkını veremezsem? Ya pilim biterse” korkusu… Aferini alınca, çuvallayan çocuklar gibiyim.
* Seni hep yalnız görüyor insanlar. Neden?
- İnsanlar benim göstermek istediğimi görüyor…
* Neden sevgilin yok? Beynini baştan çıkaracak insan mı yok?
- Cinselliği çok iyi beraberliklerimde, aşk olmadı. Aşkı çok iyi yaşadığım beraberliklerimde de, cinsellik tam olmadı. Yalnız ve dulum, aşkı ve seksi birlikte yaşayabileceğim birini arıyorum. Duyurulur…
* İnsanların, gerçek İzzet Çapa’yı tanıdığını düşünüyor musun?
- Bir sürü İzzet Çapa var, hangi İzzet Çapa’yı tanısınlar? Sabahki İzzet’le akşamki İzzet, masaya oturduklarında birbirlerini tanımıyor. Beni bile, her an, yeni bir benle tanışıyorum. Çok da ilgilendirmiyorum insanların tanıyıp tanımadığıyla. Önemli olan benim onları tanımam.
* Seni taklit ettiklerinde ne kadar seviniyorsun ya da sinirleniyorsun?
- Ya evet, insanlar, beni taklit edilecek biri olarak gördüler. Tuhaf olan şu, kafalarında yarattıkları o insanı, ben de taklit edemiyorum.
HAYALİMDE NAMUSLU BAKAN BİR ÇİFT GÖZ VAR
* Hayat motton olan bir laf söyle…
- Hayat sloganım Rio, çünkü ben bir karnavalım!
* En çok kimi ciddiye alırsın?
- Tommiks’i.
* Annen senin için ne ifade ediyor?
- İçimdeki çocuğun asıl sahibi annem. Unutmayalım ki annelik çok zor bir iş, kolay olsaydı babalar yapardı.
* Şu hayatta en çok kimi seviyorsun…
- Kendimi.
* Abinle itiş kakış devam mı?
- Büyüklere saygım sonsuz.
* Hadi sen de bize bir aşk tarifi ver. Sence aşk ne?
- “Deliyim… Gözükara deliyim… Yakarım… Roma’yı da yakarım!” Aşk bu: Delilik…
* Son yıllarda farklı mı bakıyorsun ilişkilere? Nasıl bir ilişki hayal ediyorsun?
- Farklı bakmasaydım, aynada yüzüme bakamazdım! Değişmeden adam olunmaz. Hayalimde, namuslu bakan bir çift göz var…
* Seninle aşk yaşamak isteyen kadınlara nasıl cevap veriyorsun?
- Arkadaşımı arama hakkımı kullanıyorum. Gerçekten…
* İşkolik misin? Yoksa kendinden mi kaçıyorsun, o yüzden sürekli çalışıyorsun?
- İkisini mikserden geçir, kulak memesi kıvamına gelince dur! Aynen öyle… Kaçak işçiyim ben; hatta kaçık işçi…
* Kendini nasıl geliştiriyorsun? Neler yapıyorsun?
- Hayatla dans ederek formumu koruyorum…
* Memnun musun kendinden?
- Bir ara memnun değilim gibi geldi, ama baktım ki memnunmuşum. Bu aralar iyi aram kendimle…
* Süpermarket, Limonata, Al Jamal, Nahide ve Lüküs Saz olmak üzere beş mekanın var. Bu her an sekiz de olabilir hepsi sıfırlanabilir de… Bu durumu nasıl açıklıyorsun?
- Paşa keyfime hürmetimle açıklıyorum. Başlamak da vazgeçmek de zor değil ki. Zor olan, ikisinde de gösterdiğin cesaret…
DOĞANIN KANUNU: GÖMMEDEN YENİSİ ÇIKMIYOR
* Onlarca mekan açıp kapattın, çok para kazandın mı, yoksa gömdün mü?
- Cevabı basit: Doğanın kanununda var, gömmeden yenisi çıkmıyor...
* Londra’ya gidip, otel odasından çıkmayıp kitap okuduğun doğru mu? Neler okuyorsun? Neler seni heyecanlandırıyor…
- Tommiks dedim ya!
* Enerji seanslarına gittiğin doğru mu? Orada neler oluyor? Zaten hiperaktifsin daha fazla enerjin olacak da ne olacak? Uçmaya mı çalışıyorsun…
- Başka yolculukları keşfetmeye çalışıyorum. Enerji fazlamı atmak iyi geliyor. Rot-balans ayarım yapılıyor…
* Peki bu tasavvuf merakı nereden?
- Aslında çocukluğumdan beri var. İçimde hissettiğim bir yolculuk, görmek istediğim ışık… Sadece artık çok zaman ayırabiliyorum, daha çok önemsiyorum…
* Kelimelerin gücüne inanıyormuşsun, o ne demek...
- “Ağzından çıkanı kulağın duysun!” demek. “Söylediğin her sözcüğün enerjisi sana yapışıyor!” demek. “Olumsuz konuşma!” demek…
* ‘Dipsomani’ seni tanımlayan sözcük mü? Her şey dibine kadar…
- E yüksek tansiyonlu bir adamım, n’apim…
* Çevrendeki kadınlar dominant mı?
- Yok, laminant!
* Sen ailenin temel direği misin?
- Öyle miyim, öyleysem iyi mi etmişim? Bak şimdi kafam karıştı…
* Neye tahammülün yok?
- Siteme ve kokuşmuş sistemlere.
* Yaratmazsan ölür müsün? Yaratmak, bağımlılık mı?
- Ölürüm… Hiçbir şey yaratmasam çiçek dikerim. Yaşamazsam, hayat vermezsem, biterim ben.
* Gençler senin için ne ifade ediyor? Onlardan beslendiğin doğru mu?
- Klişelerden nefret ettiğim için, genç beyinlerle çalışmayı tercih ediyorum. Sonra bakıyorum, onlar yorulurken, ben yüz kilometre daha koşabilecek durumdayım.
* “Gece hayatının Ajda’sı”… Bayıldım bu tanıma… Gerçekten öyle misin?
- Ben de bayıldım! Nereden çıktı? Buna tabii ki ben karar veremem ama çok hoşuma gitti…
* Birlikte çalıştığın insanlar sana aşıkmış, doğru mu? Neden? Çok mu iyi davranıyorsun? Çok mu şefkatlisin, yoksa çok mu para veriyorsun? Neyinden etkileniyorlar?
- Ekibimdeki herkes, önce işine, yani Çapamarka’ ya aşık. Valla iş hayatında melek değilim. Anneleri de değilim şefkat göstereyim, sanırım onlar, işime olan tutkumdan etkileniyor…
* Hasta derecede fal bağımlısıymışsın… Fal baktırıyorsun da ne oluyor, işine yarıyor mu? Bilebiliyorlar mı?
- Fal benim için oyun ve eğlenceden ibaret. Oyun, falcı nasıl isterse onun kurallarına göre oynanır gibi görünse de, ben bu oyunu gayet iyi bildiğim için kafamı altüst eden falcı henüz çıkmadı.
* En inandığın, en beğendiğin falcıyı söyle…
- Ben… İzzetamus!
* Sen kurşun da döktürüyorsundur, yanılıyor muyum…
- 2001 yılında kurşun döktürmek istediğini yazmıştın. Hâlâ bulamadıysan yardımcı olayım…
* Ol valla. İstanbul’da iyi kurşuncu var mı?
- Kaynaklarımı açıklayamam, ama seni götürürüm istersen.
* Sen de twitter hastalığına yakalandın. Neden? Nesi sana zevk veriyor?
- Twitter hastalık değil, gerçek. Tüm dünya twitter’daysa, reklam dünyası, ticaret, eğlence sektörü twitter üzerinden dönüyorsa; geri kalır mıyım, geri kafalı mıyım?
* Kaç takipçin var?
- Saymadım, sayamadım… Bilmem, beni seven arkamdan gelsin.
* Sen durmaktan mı korkuyorsun, bütün bu koşturmaca o yüzden mi?
- Olabilir ama bir gün elbet durulacağım.
* Bir gün durmak ve bütün bu işlere ara vermek zorunda kalırsan, ne yaparsın?
- Başka işler bulurum. Arayana iş çooook.
* Kendinden yorulduğun olmuyor mu
- İçimdekilere bazen, “Susuuuuuun!” diye bağırmak istiyorum. Biraz kalabalığım da…
* Ne yapsan kesmiyor… Eeee ne olacak bu işin sonu… Ne seni tatmin edebilir?
- Beni ancak ben tatmin ederim. Tüm derdim kendimle…
* Şifreni çözen yaşadı mı?
- Önce ben çözeyim de…
* Son olarak gerçekten dünyanın en şahane adamısın! Kimse bu fotoları çektirmezdi, bin dereden su getirirdi. Bu kadar komplekssiz olmayı nasıl beceriyorsun?
- Çok da abartılacak bir şey değil. Eğleniyoruz işte, niye kapris yapayım? Ne çoğalırım, ne azalırım. Popüler kültürdeyiz, ben de neyin ne olduğunun farkındayım…
Paylaş