Paylaş
Karısını öldürenler, dövenler, sövenler, “iyi hal”li kabul edilip “indirim” aldıkları sürece olacağı budur...
Pazartesi günü Denizli’de yaşandı en son olay.
Düşünebiliyor musunuz, 43 yaşındaki Davut Ö. şiddet gördüğü için kendisinden boşanmak isteyen 30 yaşındaki eşi Ayşe Ö.’yü sokakta öldürmeye kalkıyor.
4 yıllık eşini ayaktayken bıçaklıyor, yaralıyor, yere düşürüyor.
Yetmiyor!
Boğazından, vücudundan bıçaklamaya devam ediyor.
Bütün bunlar, güpegündüz sokak ortasında oluyor.
Millet, film seyreder gibi seyrediyor, kadın öldü ölecek.
Tam bu sırada, yukarıdaki bir komşu, aşağıya kova atıyor.
Tesadüfen oradan geçen Mevlüt Tuğan da atılan kovayı kalkan gibi kullanıyor ve Ayşe’yi, eli bıçaklı kocasından kurtarıyor.
Kaçan cani koca yakalanarak tutuklanıyor.
Mevlüt Tuğan da, kan görünce bayılanlardan olmasına rağmen, yerde can çekişen kadının boğazına tampon yapıyor.
Ayşe şu an hayatta...
HUKUK SENİ KORUMUYOR
Düştüğümüz duruma bakar mısınız?
Kadınlığın sefaletine bakar mısınız?
Bir tek insanın inisiyatifine kalmış hayatta kalıp kalmamamız...
Onun yardımına...
Biri müdahale etmese, gittin...
Orada öldün gittin!
Hukuk seni korumuyor.
Devlet seni korumuyor.
Emniyet teşkilatı seni korumuyor.
Neyse ki koruyan bir Allah’ın kulu çıkıyor da kadınlar hayatta kalabiliyor.
O da bazen.
İNSANLIK MADALYASI
Mevlüt Tuğan’ın kahramanlığı tartışılmaz.
O gerçi, “Kahramanlık yapmadım, insanlık yaptım! Herkes böyle davranırdı” diyor ama gerçek öyle değil.
O her türlü alkışı, övgüyü, insanlık madalyasını hak ediyor.
Ama bir düşünün, bir tek insanın cesaretine kalmışsak, kadınların vay haline...
Şimdi bu olaydaki caninin, “iyi hal”den nasıl yırtacağını bekliyoruz!
‘TANRI’, BAŞKA BİR İLAH MI?
BU da mı gelecekti başımıza.
Bu gözler, bunları da mı görecekti.
Bu kulaklar, bunları da mı duyacaktı.
RTÜK, TV2’de gösterilen Fransız orijinli bir dizide (Ah biz kadınlar) “Tanrı” sözcüğü kullanılıyor diye ceza kesiyor.
Gerekçe şu:
“Biz Müslüman bir ülkeyiz, tek ilah Allah’tır.”
Söylenecek tek laf...
Ne günlere kaldık!
“Tanrı” başka bir ilah mıdır ki, “Tek ilah Allah’tır!” diye ceza kesiliyor.
Bu nasıl bir anlayış, nasıl bir cezalandırmadır?
Neyin intikamı alınıyor, anlamak mümkün değil.
Yuh olsun!
Hep birlikte üç kere...
Oha, oha, oha!
HAMİŞ: Kulağıma geldiğine göre RTÜK, insanlar için kullanılan “yaratıcı” sözcüğünden de hoşlanmıyormuş. “Tek yaratıcı Allah’tır” diye. Ne diyeyim? Allah akıl fikir versin!
ROPART.BİLGİ.EDU.TR
OLEY!
Öğrenci Ayşe mezun oldu.
Öğretmen Ayşe devam.
Bilgi Üniversitesi’ndeki hocalık serüvenim sürüyor.
İletişim fakültesi dekanı Profesör Halil Nalçaoğlu’na ve öğretim görevlisi Dr. Aylin Dağsalgüler’e beni yüreklendirdikleri ve destekledikleri için binlerce teşekkürler.
Gerçekten başıma gelen en iyi şeylerden biri.
Dün, ikinci dönem başladı. Dersin adı, Röp-Art. Yaratıcı mülakat dersleri. Ben uzun yol koşucusuyum. Devam edeceğim.
Harika bir asistanım var, Can Zeren, ne varsa İzmirlilerde var, işletme kökenli harika bir iletişimci, çok genç bir araştırma üyesi, aynı zamanda doktora öğrencisi...
Müthiş parlak bir adam.
Büyük şans benim için Can gibi biriyle çalışmak.
Onunla birlikte öğrenciler için hem öğretici hem heyecan verici dersler olsun diye kafa patlatıyoruz.
Bizim dersler “uygulamalı”.
Dört hafta ben anlatıyorum, konuk seçimi, ön çalışma, röportaja hazırlık, soru hazırlama, soru sorma, çözüm, editing...
Tabii ki fotoğrafın ve görselliğin önemi...
Türkiye’nin en iyi fotoğrafçıları dersimize geliyorlar, röportaja nasıl bir değer kattıklarından söz ediyorlar.
Ve tasarımcı arkadaşlarımız...
Çünkü röportajı iyi yapmışsınız ama fotoğraflar fena, sayfa felaket, gitti işin yüzde 50’si...
Sınıf, röportajcılar, fotoğraf çekenler ve video yapanlar olarak üçe ayrılıyor.
Dönem sonunda da yapılan bütün işler dijital bir platforma taşınıyor.
Geçen dönem yapılan işleri, ropart.bilgi.edu.tr’de görebilirsiniz.
Öğrencilerimle gurur duyuyorum.
Sürekli geliştiriyorlar kendilerini...
Daha gelişecekler.
Onlarla birlikte ben de...
Paylaş