BEN liseyi bir erkek okulunda okudum. Sonradan, kızların da alındığı bir erkek okulu.
O alanın sahibi erkeklerdi.
Biz kızlarsa, misafir.
Aynen Türkiye gibi.
Bu ülkede ne yaşanıyorsa, bizim okulda da o yaşanırdı.
Erkekler "milli" olurlardı. Okulun yüksek duvarlarından atlar, ilk tecrübelerini yaşamak için geneleve giderlerdi.
Biz, neler yaşadıklarını, neyle karşılaştıklarını bilmezdik. Sonraki yıllarda öğrendiğimize göre, çok acı tecrübeler de olurmuş. Korkarlarmış, ürkerlermiş, pis bulurlarmış, mideleri bulanırmış, iğrenirlermiş, başarısız olurlarmış falan filan.
Ama bize öyle anlatmazlardı.
Bize "milli" olmanın tafrasını satarlardı.
*
Bir de "ihtiyaç" meselesi vardı.
Erkeklerin doğası farklıydı.
Onların "ihtiyacı" vardı.
Olmazsa olmazdı.
Mecburdular.
Onların kendilerini kontrol edebilmeleri imkánsızdı.
İlla, o duvara tırmanılacak, o amaca ulaşılacak.
İhtiyaç giderilecek...
Ti.
Kim bilir, belki hálá bu safsataya inananlar vardır!!!
*
O yıllarda kaç kız arkadaşımdan bilirim; sevgilisi, "ihtiyaç gidermek" üzere geneleve gider ya da götürülür bir abi tarafından, o da evde çaresiz, durumu kabullenerek, kös kös bekler...
Di.
Mantık şuydu:
"Ama o erkek! İhtiyacı var, benimle gideremeyeceğine göre son derece normal. Gidecek, rahatlayacak, dönecek, hayata devam edecek... Benim elimi tutacak, gözlerimin içine bakacak!"
O dönemde, o yıllarda kızların kafasında şekillenen şöyle bir yargı vardı:
"İki tür kız var. a) İhtiyaç giderilenler. b) İhtiyaç giderilemeyenler (Onlarla sadece konuşulurdu...)
İhtiyaç giderilmeyen, "konuşulan" kız olmak daha makbuldü.
*
Peki sevgilinin, "İyi de tanımadığım bir kadının bedenine dokunmak istemiyorum ben. Bu duruma itiraz ediyorum. Hem benim bir kız arkadaşım var. Ona ayıp olur" demesi normal miydi?
Tabii ki normal olanı buydu ama makbul olanı bu değildi.
"Milli olmayı" reddetmesi halinde, kendi erkek çevresi tarafından suçlanırdı.
Bu hem erkekler hem kızlar için geçerli olan sersemce mantık, beni daha o zamanlar rahatsız ederdi.
Hálá da ediyor.
Ne zaman "ihtiyaç" lafını duysam gülesim geliyor.
Ben hayatta şuna inanıyorum: İhtiyaç varsa, iki cinsiyet için de geçerli. Hem de her konuda. Seks ihtiyacı, şefkat ihtiyacı, sevgi ihtiyacı, ilgi ihtiyacı...
İhtiyaçlar da, hazlar da asla sadece bir tarafın tekelinde değil.
*
Allah’tan dünya değişiyor.
Maymunun gözü açılıyor.
Sabah’ta yayınlanan araştırmadan anlaşılıyor ki:
Ortada alınacak bir haz varsa, artık kadınlar da buna ortak oluyor.
Haz almak için sevişen kadın sayısı günümüzde artıyor.
Çok seviniyorum.
Çok.
Herhangi bir kadını değil seni istiyorum
"KAHKAHA atarak sevişmek" yazısına inanılmaz mail geldi. Kıyametleri koparanlar, ar damarımın çatladığını söyleyenler, beni ahlaksızlıkla suçlayanlar, bozulanlar, küsenler. Ama tabii destekleyenler, tebrik edenler, bu ülke için faydalı şeyler söylüyorsun diyenler de çoktu. Bildiğiniz, tahmin ettiğiniz gibi. Bugün bir mail’e yer veriyorum. Umumi istek üzerine, asıl değerlendirmeyi cumartesi günü birlikte yapacağız, daha geniş yer ayıracağız...
AŞK İÇİN SEKS
50 yaşındayım. 25 yaşında bir delikanlı annesiyim. Kendimi bildim bileli, bize dayatılan kadın değerleriyle yaşamaktan kaçındım. O yüzden çok önemli buluyorum yazdıklarını. Ne olur, bu meseleyi vurgulamaya devam et. Sen belki de bu toplumda yaşanacak en önemli iyileştirme faaliyetine yol açacaksın. Yazdıklarını, mutlaka anlayanlar ve uygulayanlar çıkacaktır. Kadınlık üzerine şimdiye kadar yazılıp çizilen tonlarca yazıyı ve düşünceyi bir kalemde özetledin. Kadın olmak, birileri gibi olmak değil, kendi değerlerlerini yaratmak ve karşındakine, "Kadın istiyorum değil, seni istiyorum!" dedirtebilmektir. (J. Baha)
- İşte bu! Kendimizi yırtıyorsak, parçalıyorsak bunun için. Karşımızdaki erkeğin şu veya bu nedenle herhangi bir kadını değil, sizi istiyor olması için. "Seninle birlikteyim, senin yerine herhangi bir kadın olsaydı aynı hazzı alamazdım. Senin eksikliğin çok şey değiştirdi, çok şey fark ettirirdi" demesi için. O kadar doğru bir noktaya değinmişsiniz ki, alkışlamamak mümkün değil. Gerçekten de olayın aslı, kadınların kendi kişilikleriyle aşk yaşamaları, sevişmeleri, hayatlarını sürdürmeleri...