Paylaş
Şiir gibi güzel, tuğla duvarlı Ortaköy Yahudi Yetimhanesi’ndeyiz ve Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar benim fotoğraflarımı çekiyor.
Durup dururken değil tabii!
O zaten fotoğraf çeken, genç, dinamik, yenilikçi, sanata önem veren, hayatı sadece siyasetten ibaret olmayan bir başkan.
Ama gerekçe bu değil.
İçinde bulunduğumuz mekan, bir sergi salonu ve Beşiktaş Belediyesi, bu şehirdeki bugüne kadar gelmiş geçmiş en büyük fotoğraf organizasyonunun hazırlıklarını tamamlıyor.
Cumartesi günü huzurlarınıza sunulucak.
Gerçekten heyecan verici.
Çünkü dünyanın dört bir yanından fotoğraf ustaları gelecek, değişik mekanlarda sergilerini izleyeceksiniz.
Beşiktaş’ın meydanlarına kurulan festival, dev açık hava sergileri ile milyonlarca kişiyi fotoğraf sanatı etrafında buluşturacak.
Fotoistanbul, 28 yabancı sanatçıyı İstanbul’da ağırlıyor. Time, Newsweek, Stern gibi yabancı basın da davetli. Türkiye’den ise, aralarında Ozan Sağdıç, Murat Germen, Yusuf Darıyerli, Gökşin Varan ve Kerem Yücel gibi isimlerin bulunduğu 25 fotoğraf sanatçısı yer alıyor.
Onur kurulunda Ara Güler yer alıyor. Festivalin sanat yönetmenliğini Gültekin Çizgen, küratörlüğünü Attila Durak, Hüseyin Yılmaz, Jason Eskenazi, genel koordinatörlüğünü de Utku Kaynar üstleniyor.
Umarım bu festival gelenekselleşir ve her sene çoluğumuz çocuğumuzu alır, o güzelim fotoğrafları görmeye gideriz!
HAMİŞ: Bu fotoğrafları Koray Erkaya çekti, kendisine teşekkür ederim.
Hepimizin içi pır pır ediyor
Geri sayımdayız! Cumartesi günü “Fotoistanbul 1. Beşiktaş Uluslararası Fotoğraf Festivali” başlıyoooor! Ve Beşiktaş Belediyesi tarafından düzenleniyor. Sizi kutluyorum. Ve soruyorum: Fotoistanbul nedir, nereden çıktı?
- Bugüne kadar bu şehirde fotoğrafa dair düzenlenmiş en büyük festival. Çok heyecanlıyız. Biz de cumartesiyi iple çekiyoruz. Seçim döneminde, “İstanbul, festivaller şehri, Beşiktaş da İstanbul’un kalbi. Bundan böyle, bu semt kültürel ve sanatsal dokunuşlarıyla da anılacak!” diye söz vermiştim.
Ve sözünüzü tutup, İstanbullu sanatseverlere böyle bir hizmet sundunuz...
- Aynen öyle. Beşiktaş, tarihiyle, mekanlarıyla, kentsel dokusuyla, yeşilliğiyle, sahiliyle, doğasıyla, Boğaz’ıyla, ve en önemlisi eğitim seviyesiyle Türkiye’nin en dikkat çeken ilçelerinden biri. Boşuna İstanbul’un kalbi olarak tanımlanmıyor. Biz de “İstanbul’un kalbine bir fotoğraf yolculuğu yapalım!” dedik. Çıkış noktamız da “şehirler ve hikayeleri”ydi. Dünyanın pek çok yerinden şehir hikayeleri de de festivalimize taşınacak.
Sizin fotoğrafa ilginiz var mı?
- Olmaz mı? Çok meraklıyım. Ben de fotoğraf çekiyorum. Amatör olarak tabii.
Hadi anlatın, nasıl sürprizler bekliyor insanları?
- Bir kere öyle bir festival ki bu, Amerika’dan, Asya’dan, Avrupa’dan ve Türkiye’den 100’e yakın sanatçıyı bir araya getiriyor. Festival için Barbaros Meydanı, dev bir sergi alanına dönüştürüldü. Bunun yanı sıra Beşiktaş Demokrasi Meydanı, Ortaköy Yetimhanesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Bahçeşehir Üniversitesi ve Akaretler’de de hazırlıklar devam ediyor. Hepimizin içi pır pır ediyor. Gerçekten de İstanbul’da şimdiye kadar yapılmış en kapsamlı fotoğraf organizasyonu. Cumartesi günü Barbaros Meydanı’nda saat 16’de törenle açılacak...
Festival sadece sergilerden mi oluşuyor?
- Olur mu? 53 sergi, 70 seminer ve panel, 6 ustayla sohbet, 5 gösteri gecesi, 80 fotoğraf gösterisi, 8 atölye, kitap imza günü ve yuvarlak masa tartışmaları... Gördüğünüz gibi bayağı yoğun, renkli ve zengin bir program. 18 Kasım’a kadar devam edecek.
Genç sanatçılar, kendi portolyolarını ustalara sunma imkanı mı bulacaklar?
- Tabii ki. Dünyaca ünlü fotoğraf ustaları davetimizi kabul etti, bizi onurlandırdı. Bunların içinde bence en özeli, yaşayan en büyük beş fotoğrafçıdan biri olarak kabul edilen William Klein. Ayrıca Magnum Photos’dan Chris Anderson, “Citizens” adlı kitabı ile Japonya’dan Jun Abe ve Columbia Üniversitesi Fotoğraf Bölümü Başkanı Tom Roma da geliyor.
Bu fotoğraf festivalini gelenekselleştirmeye niyetiniz var mı?
- Tabii ki! Her yıl bu tarihte yeni isimlerle bu şenliği tekrarlamak istiyoruz.
Şu an içinde bulunduğumuz binanın hikayesi?
- Burası muhteşem bir yapı. Eski Yahudi Yetimhanesi. 1920’de 250 yetim Yahudi çocuk burada yaşamaya başlıyor. Daha sonra bir elektrik kontağından bir yangın çıkıyor ve yanıyor bina. Allah’tan çocuklar kurtuluyor ama 2004 yılına kadar burası atıl şekilde duruyor. 2004 yılında özel bir şirket satın aldı, biz de onlardan bu sergi için kullanma izni aldık.
Duvarlar böyle miydi, siz mi yaptınız?
- Orijinali böyle ama girilecek durumda değildi, kaç kamyon moloz çıktı anlatamam. Burayı çok güzel temizledik, bahçesini çimledik, çiçekledik ve sergiye hazır hale getirdik. Temamız, “şehir ve hikayeler”.
O yüzden bu mekanı seçtik, çünkü şehrin yaşanmışlıklarını en güzel aktaracak binalardan biri.
Paylaş