Eşim görmüyor ama ben yine de güzel olmak zorundayım... Titiz çünkü...

Eşim görmüyor ama ben yine de güzel olmak zorundayım... Titiz çünkü... Her sabah ne giydiğimi, ne renk giydiğimi soruyor... Gömlek ütüsüzse kıyameti koparıyor...Bu röportaj başladığında doğrusunu itiraf etmek gerekirse çok rahat değildim. Nedenini açıklayamadığım bir tedirginlik vardı üzerimde. Ama bittiğinde, ben Hikmet (38) ve Dilber’i (37) tanıdığımda, arkadaş olduğumda, arabama ulaştığımda Baltalimanı’ndaki otoparkçıya sarılmak istedim. Resmen yaşama sevinciyle doldum. Aşiyan’daki polislere çapkın çopkın gülümsedim. Bebek’teki cevizciden ceviz aldım, üstü kalsın dedim. Üçümüzün arasında öyle bir pozitif enerji oluşmuştu ki, ben kendimi çok iyi hissettim. Onların aşkları bana sirayet etti. Güneş daha bir parlak geldi. Hafif sarhoş gibi çakır keyif oldum. Esas olarak şunu anladım: Aşk varsa şu Allah’ın belası hayat güzel! Aşk varsa bu dünya çekilir! Aşk varsa engel-mengel yok! İster gör, ister görme. Hiçbir şey fark etmez. İşte bana kendimi iyi hissetiren duygu buydu. Hayat güzeldi. Görmeyen iki insan bile görmedikleri halde mutluydu. Haaa hiç mi sorunları yoktu? Vardı. Bu ülkede engelli olmak kolay mı? Bankadan kredi istersin, başına tonla iş gelir, zorluk üzerine zorluk çıkarırlar, ev ararsın, ‘Kardeşim bizim size verecek evimiz yok!’ derler, okuyacak kitap bulamazsın, büyük yayınevleri görme engelliler için özel kitap basmaz. Ama işte aşk varsa bu tür sorunlar bile çekilir, yine de Allah’a şükredilir... HAMİŞ: İşte böyle şahane iki tane insan.. Tek ihtiyaçları... Yazdığımı bilseler öldürürler beni... Pentium 4 bilgisayar... İnşallah bir hayırsever bilgisiyar firması çıkar da... Aslında, onlar da masaj yaparak karşılığını öderler.. Olmaz mı yani... Hikmet Bey sizin için ne ifade ediyor?- O benim her şeyim!Sizin karı koca pek kimseye ihtiyacınız yok gibi duruyor...- Yok. Biz her işimizi kendimiz yapıyoruz. Hikmet’in de dediği gibi, sonradan görmez olmanın bazı avantajları var: 13 yaşına kadar yemek yapmışım mesela. Nasıl yapıldığını biliyorum. Bütün ev işlerimi kendim yapıyorum. Üstelik zorlanmıyorum.Eşiniz titiz bir koca mı?- Hem de nasıl! Üstüne başına ve evine çok titiz. Bir kere her gün kıyafet meselemiz var. Renkleri bana soruyor. Ama ne giyeceğine kendi karar veriyor. ‘Bugün siyah pantolonumla gri gömleğimi giyeceğim’ diyor mesela, ben onları çıkartıyorum. Çorabına kadar titizlenir. Ütüsüz gömlek asla giymez...Peki ya siz? Diğer kadınlar kadar kılık kıyafetinize dikkat ediyor musunuz? - Mecburen. Her gün kendi kıyafetleriyle ilgilenmesi yetmiyormuş gibi benimkilerle de ilgilenir. Sorar: ‘Ne giydin? Ne giyeceksin?’ Ya da ‘O olmamış, bunu giy’ der.Yani görme özürlü biriyle evli olmak insanı tembelliğe sevk etmiyor...- Ne münasebet! Hikmet, bir de kilodan hiç hoşlanmaz. Kilolu olmanı istemiyorum diyor. Belime bakıp kontrol ediyor. Ama ben ona hak veriyorum. O görmezliğimizin arkasına sığınmamızı istemiyor.Onun görüyor haliyle evli olmayı tercih eder miydiniz?- Bazen birlikte hayal kuruyoruz: Şu anda ikimiz de üniversite olsaydık ve görüyor olsaydık. Hikmet motosiklet sever. ‘Keşke gözüm görse’ der, ‘Hiç durmam seni motora atar, gezdirirdim.’ Ama biz böyle de mutluyuz. Hem belki görüyor olsaydık birbirimizi bulamayacaktık...Sizin biraz görüyor olmanız onu eziyor mudur? - Tam tersine, sol gözümdeki yüzde 10 görüş, hayatımızı kolaylaştırıyor. Hatta dua ediyorum yok olmasın diye. Çünkü böyle bir ihtimal var. O göz sadece bana değil, ikimize ait. Dikkat etmem gerekiyor.Bebek yapmak istiyormuşsunuz. Korkmuyor musunuz?- Hayır. İyi birer anne ve baba olacağımıza inanıyorum. Yeni düşük yaptım ben. İki ay 4 günlük bebeğimizi kaybettik. Ama bu bizi yıldırmayacak. İkimiz de çocuğumuzun olmasını istiyoruz. Artık Allah takdir ederse...Bu masaj işine nasıl bulaştınız?Hikmet: Körler Rehabilitasyon Merkezi’nde çok değerli bir hocamız vardı: Zeki Akkök. Beni gözüne kestirmiş, sporcu kökenli olduğumu bildiği için öğretmek istedi. Tam bir yıl eğitim verdi. Dilber de ben de masajı ondan öğrendik. Müthiş bir şanstı bizim için. Kendisi bu işin üstatlarından. Yıllarca Almanya’da bulunmuş. 30 yıl kadar fizik tedavi ünitesi işletmiş. O bizim kaderimizi değiştiren insan. Karı-koca aynı masajı mı yapıyorsunuz? Farklı masajlar mı?Dilber: Hikmet bağ, doku ve nokta masajında iyidir. Ben de lenf direnajında iyiyim. Ödem boşaltmada yani. Kanser ameliyatı olmuş pek çok hastam var...Göğüs kanseri olan birine ne maksatla masaj yapılıyor? Ağrıyı mı azaltıyor...Dilber: Lenf nodülleri alındığı için koldaki lenf sıvısı gitmiyor ve kol şişiyor. O ödemi oradan alıp, vücudun diğer bölümlerine dağıtıyor, hastanın ödemini indiriyoruz.Hikmet: Benzer bir tedaviyi kadınlarda selülitleri yok etmede kullanıyoruz. Bu amaçla evlerine gittiğimiz hastalarımız var. Hastalarınız ne hissediyor? Neticede görmüyorsunuz. Mahremiyetleri korunuyor diye seviniyorlar mı? Yoksa yanlış bir şey yaparsınız diye tedirgin mi oluyorlar?Hikmet: Valla, bu konuda hiç sıkıntı yaşamadık. İlk geldiklerinde görmediğimizin farkında bile olmuyorlar. SEN KİMİ KANDIRIYORSUN?Geçenlerde bir teyze geldi, kapımıza dayandı. Hikmet’e dedi ki: ‘Oğlum şunu okur musun?’ Hikmet, ‘Kusura bakma teyze ben görmüyorum’ dedi. O da dalga geçtiğini düşündü. ‘A demek görmüyorsun! Doktor değil misin sen?’ ‘Hayır teyze değilim’ dedi. Teyze sinirlendi: ‘Niye giydin o zaman beyazları? Hem görmüyorsun hem de beyaz giyiyorsun.’ Hikmet, ‘Hastanede çalışıyorum’ dedi. ‘Görmüyorsun ve hastanede çalışıyorsun ha... Kimi kandırıyorsun sen?’ dedi. Teyzeyi bir türlü inandıramadık. Kızarak gitti...Görme engelli Hikmet Göreci'nin görme engelli eşi Dilber Bende doğuştan katarakt varmış. Hatalı bir ameliyat sonucu göz tansiyonu oluşmuş. 13 yaşındayken gözümü kaybettim. Benim de Hikmet gibi önce sağ gözüm gitti. Sol gözüm ise beni 21 yaşına kadar idare etti. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi doktorlarından Nevbahar Tamçelik gözümü ameliyat etti. Şimdi yüzde 10 onun sayesinde görüyorum. Renkleri seçebiliyorum. Şimdi mesela köprüyü ip gibi olsa bile flu olarak seçebiliyorum. Ama yine de baston kullanıyorum çünkü merdiven basamaklarını filan ayırt edemiyorum.
Yazarın Tüm Yazıları